Top Gun 3 gelecek mi? Gişe canavarının yıldızı bombayı patlattı

Tom Cruise, devam filmi için şartını açıklamıştı

Top Gun: Maverick, Avatar: Suyun Yolu'nun (Avatar: The Way of Water) ardından 2022'nin en yüksek hasılat yapan ikinci filmi oldu (Paramount Pictures)
Top Gun: Maverick, Avatar: Suyun Yolu'nun (Avatar: The Way of Water) ardından 2022'nin en yüksek hasılat yapan ikinci filmi oldu (Paramount Pictures)
TT

Top Gun 3 gelecek mi? Gişe canavarının yıldızı bombayı patlattı

Top Gun: Maverick, Avatar: Suyun Yolu'nun (Avatar: The Way of Water) ardından 2022'nin en yüksek hasılat yapan ikinci filmi oldu (Paramount Pictures)
Top Gun: Maverick, Avatar: Suyun Yolu'nun (Avatar: The Way of Water) ardından 2022'nin en yüksek hasılat yapan ikinci filmi oldu (Paramount Pictures)

Halihazırda gişeyi kasıp kavuran Kasırgalar'ın (Twisters) başrol oyuncusu Glen Powell, yeni bir Top Gun filmi için gökyüzüne dönmeye hazırlanıyor.

Happy Sad Confused adlı podcast'e katılan oyuncu, Top Gun: Maverick'in henüz isimsiz olan devam filminin ön prodüksiyonuna başlamak için bir tarih belirlediğini söyledi. 

Powell ve Kasırgalar'daki rol arkadaşı Daisy Edgar-Jones'a, hangisinin devam etmesinin daha olası olduğu soruldu: BBC'nin ödüllü dizisi Normal People mı yoksa üçüncü Top Gun filmi mi?

35 yaşındaki Powell bu soru karşısında, Tom Cruise'un başrolde olduğu devam filmiyle ilgili küçük ama önemli bir güncelleme yaptı.

"Kesinlikle hayır"

Amerikalı aktör, "Yani, bir tarih var" ifadesini kullandı.

Daha fazla ayrıntı paylaşıp paylaşamayacağı sorulduğundaysa Powell, şu yanıtı verdi:

Kesinlikle hayır.

Powell ve Top Gun serisinin başrol oyuncusu Tom Cruise, yeniden birlikte çalışmak istediklerini daha önce de dile getirmişti. Today programında Powell, üçüncü bir Top Gun'ın "bir noktada gerçekleşeceğini" ima etmişti.

Powell 2022'de IndieWire'dan Kate Erbland'e verdiği röportajda, Cruise'un seriye ancak mükemmel bir hikaye bulması halinde döneceğini söylemişti.

Joseph Kosinski tarafından yönetilen Top Gun: Maverick, 2022'de gösterime girmiş ve gişe rekorları kırmıştı. 

1986 yapımı Top Gun'ın devamı niteliğindeki film, dünya çapında 1,496 milyar dolar hasılat elde ederek Cruise'un kariyerinin en yüksek hasılat yapan yapım olmuştu.

Hem eleştirmenlerin hem de sinema yazarlarının hayran kaldığı Top Gun: Maverick'te Cruise ve Powell'ın yanı sıra Miles Teller, Jennifer Connelly, Jon Hamm, Glen Powell, Monica Barbaro, Lewis Pullman, Ed Harris ve Val Kilmer rol almıştı.

Independent Türkçe, IndieWire, Insider, Variety, Today



Dünyada ilk: İki babalı farelerin kendi yavrusu oldu

İki babası olan yetişkin erkek fareler, kendi yavrularını dünyaya getirdi (Yanchang Wei)
İki babası olan yetişkin erkek fareler, kendi yavrularını dünyaya getirdi (Yanchang Wei)
TT

Dünyada ilk: İki babalı farelerin kendi yavrusu oldu

İki babası olan yetişkin erkek fareler, kendi yavrularını dünyaya getirdi (Yanchang Wei)
İki babası olan yetişkin erkek fareler, kendi yavrularını dünyaya getirdi (Yanchang Wei)

Dünyada ilk kez iki babası olan fareler kendi yavrularını dünyaya getirdi. 

İki annesi olan farelerin dünyaya getirildiği ilk kez 2004'te duyurulmuştu. Ancak iki babalı kemirgenler üretmek çok daha zorlu bir iş oldu. 

Son yıllarda Japonya ve Çin'den farklı araştırma ekipleri kendi yöntemlerini kullanarak iki babalı fareler dünyaya getirmeyi başarmıştı. Kök hücreleri kullanan Japon ekibin çalışmasında 7 yavru normal bir şekilde büyümüş ve Scientific American'a göre yetişkinliğe ulaşan iki hayvanın doğurgan olduğu görülmüştü.

Çinli bir ekipse bu yılın başlarında gen düzenleme tekniğiyle iki babalı fareler üretmişti. Ancak bu yavrularda birtakım gelişimsel sorunlar görülmüş ve yetişkinliğe ulaşsalar da kısır oldukları tespit edilmişti.

Bulguları hakemli dergi PNAS'te 23 Haziran Pazartesi günü yayımlanan çalışmadaysa Çin'den farklı bir ekip iki babalı farelerin ilk kez kendi yavruları olduğu bildirildi.

Şanghay Jiao Tong Üniversitesi'nden araştırmacılar, çekirdeği çıkarılmış bir yumurtaya iki sperm hücresi yerleştirdi. Ardından epigenetik düzenleme adı verilen bir yöntemle, embriyonun gelişmesi için gereken sperm DNA'sındaki 7 bölgeyi yeniden programladılar.

Dişi farelere yerleştirilen 259 embriyodan sadece ikisi hayatta kaldı ve yetişkinliğe ulaştı. İkisi de erkek olan fareler daha sonra dişi farelerle çiftleşerek kendi yavrularını dünyaya getirdi. Araştırmacılar bu yavruların da boyut, ağırlık ve görünüm açısından normal göründüğünü ifade ediyor.

Ebeveynleri aynı cinsiyetten memeliler üretmenin önündeki en büyük engel, baskılama denen bir olgudan kaynaklanıyor. Baskılama, bir gen hem anne hem de babadan alındığına bunlardan birinin aktif, diğerinin pasif kalmasını ifade ediyor.

İki erkekten alınan DNA'yla embriyo oluşturmaya çalışınca, çok fazla baba geni aktif kaldığı ve anne geni bulunmadığı için ortaya baskılama sorunları çıkabiliyor.

Yumurta ve sperm oluşumu sırasında kromozomlara, bazı genlerin aktif, diğerlerininse pasif olmasını sağlayan kimyasal etiketler ekleniyor. Bu değişiklikler altta yatan DNA dizilimini değiştirmedikleri için "epigenetik" diye adlandırılıyor ancak etiketlerin etkisi varlığını sürdürebiliyor. 

Yeni çalışmayı yürüten ekip, modifiye edilmiş CRISPR proteinleri kullanarak DNA dizilimini değiştirmeden epigenetik etiketlerle oynadı.

University College London'dan Helen O'Neill, yer almadığı çalışmanın kritik bir adım olduğunu söyleyerek ekliyor: 

Bu çalışma, genomik baskılamanın memelilerde tek ebeveynli üremenin önündeki ana engel olduğunu doğruluyor ve bunun aşılabileceğini gösteriyor.

Genetik düzenleme içermediği için yeni yöntemin insanlara uyarlanması teoride mümkün görünüyor. Öte yandan çalışmadaki başarı oranının düşük olması nedeniyle bunun gerçekleşmesi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.

Çalışmada yer almayan moleküler nörobiyoloji uzmanı Christophe Galichet, "Aynı cinsiyetteki ebeveynlerin üremesi üzerine yapılan bu araştırma umut verici olsa da gereken yumurta sayısı, ihtiyaç duyulan taşıyıcı anne sayısı ve başarı oranının düşük olması nedeniyle bu tekniğin insanlara uygulanması düşünülemez" diyor.

Independent Türkçe, IFLScience, New Scientist, Scientific American, PNAS