4 soruda Meta'nın en gelişmiş yapay zeka modeli Llama 3.1 405B

Meta üretken yapay zeka alanını, açık kaynaklı bir yöne çekmek istiyor (Reuters)
Meta üretken yapay zeka alanını, açık kaynaklı bir yöne çekmek istiyor (Reuters)
TT

4 soruda Meta'nın en gelişmiş yapay zeka modeli Llama 3.1 405B

Meta üretken yapay zeka alanını, açık kaynaklı bir yöne çekmek istiyor (Reuters)
Meta üretken yapay zeka alanını, açık kaynaklı bir yöne çekmek istiyor (Reuters)

Meta bugüne kadar çıkardığı en gelişmiş geniş dil modeli Llama 3.1 405B'yi dün piyasaya sürdü. 

Şirketin "dünyanın en büyük ve becerikli açık temel modeli" olduğunu öne sürdüğü yeni araç, ChatGPT gibi rakiplerini yakalamış görünüyor. 

Meta'nın önceki modellerinde olduğu gibi, Llama 3.1 405B; Amazon Web Services, Azure ve Google Cloud gibi bulut platformlarından indirilip kullanılabiliyor. 

Aynı aileden diğer araçların güncellenmiş versiyonlarıyla beraber tanıtılan Llama 3.1 405B, teknoloji meraklıları arasında heyecan dalgasına yol açtı. 

Öte yandan Meta'nın önceki modelleri gibi ücretsiz olan yeni model, bazı soru işaretlerini de beraberinde getirdi. 

Yeni aracın özelliklerinden şirketin tartışmalara yol açan açık kaynak kullanımına kadar, Llama 3.1 405B'yle ilgili bilinenleri derledik.

1) Neler yapabiliyor?

Llama 3.1 405B, yüksek kalitede bilgisayar kodu yazmanın yanı sıra daha önceki modellerden daha karmaşık matematik problemlerini çözebiliyor. 

Yeni modelin en çok göze çarpan özelliklerinden biriyse dil kapasitesi. Farklı dillerde eğitilen araç; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Portekizce, Hintçe, İspanyolca ve Tayca iletişim kurabiliyor. 

Bu Facebook'un çatı kuruluşu için önemli bir adım olsa da rakibi OpenAI'ın ChatGPT'si 80'den fazla dilde sorguları yanıtlıyor. 

Llama 3.1 405B, 405 milyar parametresiyle açık kaynaklı yapay zeka modelleri arasında öne çıkıyor. Yapay zeka alanında bir modelin problem çözme becerisini gösteren parametre, modelin eğitim sırasında öğrendiği değişkenleri ifade ediyor.

Meta'nın Llama modellerinin en büyük rakipleri arasında yer alan ChatGPT-4'ün 1 trilyon parametresi olduğu bildirilmişti.

Modelin piyasaya sürülmesiyle beraber yayımlanan bir araştırmada, Llama 3.1 405B'nin bazı alanlarda OpenAI'ın GPT-4o'su ve Anthropic'in Claude 3.5 Sonnet'ini yakaladığı veya geride bıraktığı görüldü.

Örneğin matematik alanındaki bir testte Meta'nın modeli 73,8 alırken, GPT-4o 76,6 ve Claude 3.5 Sonnet ise 71,1 puana ulaştı.

Matematik, fen ve beşeri bilimlerdeki konuları kapsayan başka bir testte yeni araç 88,6, GPT-4o 88,7 ve Claude 3.5 Sonnet de 88,3 puan aldı.

Llama 3.1 405B aynı zamanda önceki sürümlerden daha geniş bir bağlam penceresine sahip. Bağlam penceresi, bir yapay zeka modelinin cevap üretmeden önce ne kadar girdiyi işleyebileceğini ifade ediyor.

Yani yeni model daha uzun metinleri inceleyebiliyor veya özetini çıkarabiliyor. 

Meta'nın en yeni aracı halihazırda sadece yazılı metinlerle çalışabiliyor. Fakat dün yayımlanan makalede, fotoğraf ve videoları da tanıyabilen araçların geliştirildiği ifade ediliyor.

2) Ne kadar "açık" kaynaklı?

Meta en yeni yapay zeka aracını, aynı aileden Llama 3.1 8B ve Llama 3.1 70B adlı daha küçük iki sürümün geliştirilmiş versiyonlarıyla birlikte çıkardı. Nisanda piyasaya sürülen bu araçlar daha düşük parametrelere sahip fakat bağlam pencereleri 405B'yle aynı. 

Şirket yaptığı açıklamada "Artık açık kaynağın öncülük ettiği yeni bir çağ başlatıyoruz" ifadelerini kullanarak ekledi: 

Dünyanın en büyük ve en becerikli açık temel modeli olduğuna inandığımız Meta Llama 3.1 405B'yi herkesin kullanımına açık olarak yayımlıyoruz.

Temel model, bir modelin başka yapay zeka uygulamalarını geliştirmede kullanılabileceği anlamına geliyor. 

Modelin açık kaynaklı olması ücret ödemeden ulaşılabileceğini ifade etse de sektörde aracın ekonomik getirisine dair ciddi şüpheler var. 

Bunların başında Llama araçlarını çalıştırmak için gereken grafik işlemci birimi (GPU) sayısı geliyor. Modeller çok büyük olduğu için bir tane GPU'nun yetmediği söyleniyor. Örneğin Llama 3'ün 70 milyar parametreli versiyonu, iki adet üst düzey Nvidia GPU'yla çalıştırılabiliyor. 

Bu durum hem daha fazla GPU'ya para ödenmesini hem de yapay zeka işlemlerinin bunlar arasında bölünmesini gerektiriyor. 

Meta bu sorunu çözmek adına çeşitli şirketlerle işbirliği yapıyor. Örneğin donanım şirketi Groq, Nvidia'nın GPU'larına alternatif olarak ürettiği çiplerle hem masrafları azaltıyor hem de yapay zeka aracını hızlandırıyor.

Fakat kullanıcılar bu uygulamayı, OpenAI, Anthropic ve Google Gemini gibi tescilli bir modele erişmeye benzetiyor. Daha önce bazı geliştiriciler Llama 3.1 70B'yi kullanmanın, daha yetenekli ChatGPT-4'ten daha maliyetli olduğunu öne sürmüştü. 

Meta'nın yapay zeka modellerinin esasen ne kadar açık kaynaklı olduğuyla ilgili en önemli tartışmalardan biri de ticari lisanslamadan çıkıyor. 

Şirketin önceki Llama sürümlerinde modeli indirip kullanmak ücretsizken, başka yapay zeka uygulamalarını geliştirmek için ayrı bir lisans alınması gerekiyordu. Bu kısıtlama sektörde tepkilere yol açmış ve Meta'nın "açık kaynaklı yazılım" ifadesini çarpıttığı dile getirilmişti.

Halihazırda Llama 3.1 405B'nin böyle bir lisans gerektirip gerektirmeyeceği bilinmiyor. 

3) Sektöre yön verebilir mi? 

Meta'nın CEO'su Mark Zuckerberg dün yayımladığı mektubunda "Gelecek yıldan itibaren, ilerideki Llama modellerinin sektörün en gelişmiş modelleri olmasını bekliyoruz" diye yazarak şöyle ekliyor:

Ancak bundan önce bile Llama açıklık, değiştirilebilirlik ve maliyet verimliliği alanlarında lider konumda.

Teknoloji devi, rakiplerini yakalamak adına ücretsiz yapay zeka modelleri piyasaya sürerek başarılı bir yolda ilerliyor gibi görünüyor. Şirkete göre bugüne kadar Llama modelleri 300 milyondan fazla kez indirildi ve bunlardan en az 20 bin yapay zeka uygulaması geliştirildi. 

Meta üretken yapay zeka alanını açık kaynaklı bir yere çekmeye çalışıyor fakat Llama modelleri, üst düzey problemleri çözmede diğer araçların becerilerine yetişemiyor. Öte yandan bazı teknoloji yazarları bu çabaların, Meta'nın "üretken yapay zekayla eş anlamlı hale gelme" hedefine katkı sağladığını düşünüyor. 

Zuckerberg her ne kadar geleceğe umutlu baksa da diğer şirketlerin çalışmaları ümitlerini suya düşürebilir. 

Google halihazırda sadece metin ya da görüntü üretmekle kalmayıp eyleme geçebilen Project Astra adlı yapay zeka aracı üzerine çalışıyor. Modelin sonbaharda deneme amaçlı bazı kullanıcılara sunulacağı söylenirken, OpenAI'ın hazırladığı GPT-5'in de bu özelliğe sahip olması bekleniyor. 

Meta'nın modellerinin ek masraflar yaratmasının yanı sıra açık kaynaklı modellerle ilgili ciddi güvenlik endişeleri de var. 

Örneğin sisteme yerleştirilen güvenlik kalkanlarının kaldırılması, açık kaynaklarda daha kolay. Ayrıca daha büyük modeller daha yüksek bir risk yaratırken, biyolojik silah tarifi önermek veya kötü amaçlı yazılım kodu geliştirmek daha muhtemel hale geliyor. 

4) Sentetik veri kullanımı neden tepki topluyor?

Llama 3.1 405B, daha önceki bazı modeller gibi 16 bin adet Nvidia H100 GPU ve 15 trilyon jeton (token) içeren verisetiyle eğitildi. 

Yapay zeka alanında jetonlar, kelime bölümlerini ifade ediyor. 15 trilyon jetonsa yaklaşık 75 milyar kelimeye denk geliyor. 

Şirket aynı zamanda sentetik veri, yani insan tarafından değil, başka yapay zeka araçları tarafından oluşturulan verileri de kullandı. 

OpenAI ve Anthropic gibi şirketler de bu tarz verileri kullanma yolları ararken, bu çabalar sektörde eleştirilerle karşılaşıyor. 

Sentetik verilerin, kullanıcıların gizliliğini koruma ve daha geniş bir veri kümesine sahip olma gibi faydaları var.

Öte yandan bunun, yapay zeka modellerinin gerçek dünyayla ilgili sorunları çözmede geri kalmasına yol açacağı düşünülüyor. Ayrıca sentetik verilerin, modelleri daha yanlı hale getireceğinden endişeleniliyor. 

Meta, Llama 3.1 405B'nin eğitildiği verileri "dikkatle dengelediğini" öne sürse de bunların tam olarak nereden geldiğini açıklamadı. 

Bu verilerinin ayrıntıları fikri mülkiyetle ilgili davalara yol açabileceğinden şirketler bunları gizli tutmak durumda kalabiliyor. 

Meta'nın araçlarını Facebook ve Instagram göderileriyle eğitmesi tartışmalara yol açarken, telifli içerikleri kullanması da ayrı bir problem yaratıyor. 

Geçen yıl aralıkta Reuters, avukatların uyarılarına rağmen şirketin telifli elektronik kitapları kullandığını bildirmişti. Ayrıca geçen yıl bazı yazarlar, OpenAI ve Meta'ya telif hakkı ihlali gerekçesiyle dava açmıştı.

Independent Türkçe, TechCrunch, Fortune, Reuters, Register, Meta, Forbes, Gazete Duvar



İçinde İranlıların olduğu ve İsrail’in nüfuz ettiği “esnek” bir yapı olarak Hizbullah

Lübnan'ın güneyinde düzenlenen bir Hizbullah üyesinin cenaze töreninden, 4 Kasım 2023 (Ahmed er-Rubai – AFP)
Lübnan'ın güneyinde düzenlenen bir Hizbullah üyesinin cenaze töreninden, 4 Kasım 2023 (Ahmed er-Rubai – AFP)
TT

İçinde İranlıların olduğu ve İsrail’in nüfuz ettiği “esnek” bir yapı olarak Hizbullah

Lübnan'ın güneyinde düzenlenen bir Hizbullah üyesinin cenaze töreninden, 4 Kasım 2023 (Ahmed er-Rubai – AFP)
Lübnan'ın güneyinde düzenlenen bir Hizbullah üyesinin cenaze töreninden, 4 Kasım 2023 (Ahmed er-Rubai – AFP)

Marco Mossad

İsrail'in 1992 yılında Hizbullah lideri Abbas el-Musavi'yi öldürmesinden bu yana kamuoyunda Hizbullah'ın üst düzey komutanlarını kaybetmesinin ardından ayakta kalıp kalamayacağı her zaman tartışılmıştır. Buna karşın son dönemde çok sayıda Hizbullah komutanı öldürülmüş olsa da Hizbullah ayakta kalmaya devam ediyor. Bunun nedeni Hizbullah'ın şahıslara değil, Tahran tarafından desteklenen esnek bir örgütsel yapıya sahip olması.

Esneklik ifadesi genellikle bir yanılgı sonucu katılıkla ilişkilendiriliyor. Bu yanlış kanıya göre dirençli bir oluşum zorluklar karşısında mevcut düzenini koruyabilir ve zorlukların üstesinden geldiğinde değişmeden yoluna devam edebilir. Bu yanılgı Hizbullah için geçerli olduğundaysa, İsrail ya da başka taraflarca saldırılar gerçekleşse de gerçekleşmese de Hizbullah’ın yapısının ve faaliyetlerini yürütme şeklinin aynı kaldığı anlamına geliyor.

Esneklik ‘koşullara uyum sağlayarak hayatta kalma becerisi’ olarak daha iyi bir şekilde kavramsallaştırılabilir. Hizbullah esnekliği benimsediği için yapısı da esnektir. Esneklik sadece aksiliklerden kurtulmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda Hizbullah'ın doğası gereği akıcı ve sorunsuz bir şekilde işlediği anlamına geliyor.

Yakın bağ

Siyasi olarak ise tarihi boyunca çok fazla değişkenlik gösteren Hizbullah, 1980'lerde Lübnan devletini gayrimeşru olarak görmekten kendisini Lübnan'ın savunucusu olarak sunmaya kadar Lübnan devletine karşı çeşitli tutumlar sergiledi.

Devlet sisteminin tamamen dışında faaliyet gösterirken mecliste milletvekilleri ve hükümette bakan olarak görev yapan üyeleri oldu. Hizbullah'ın geçirdiği siyasi dönüşüm, siyasi ve askeri alanlarda varlık göstermesine katkıda bulunan önemli bir faktör.

Bu gelişme, (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) gibi bazı siyasi partilerin Hizbullah ile ittifak kurarak kendi lehlerine bir siyasi fırsat yakaladıklarını görmeleri nedeniyle Lübnan’ın siyaset sahnesinde elverişli bir ortamla birlikte devam etti. Bu da Hizbullah'ın siyasi konumunu güçlendirdi. Hizbullah ayrıca güce başvurarak Lübnan'ın siyasi meselelerine giderek daha fazla müdahil oldu. Örneğin siyasi muhaliflerini sindirme ve eski Cumhurbaşkanı Emile Lahud'un 2007 yılında görev süresinin dolmasının ardından yeni bir cumhurbaşkanının seçilmesini engelleme gibi faaliyetleri, Hizbullah'a Lübnan’ı savunma çerçevesinin bir parçası olarak resmi meşruiyet kazandıran 2008 tarihli Doha Anlaşması'nın sonuçlarından biri olan Bakanlar Bildirisi’nin önünü açtı.

Hizbullah, sahadaki çatışmaları yönetme konusunda bir dereceye kadar askeri özerkliğe sahip olsa da topyekûn savaşa girme ve barışa aracılık etme konusundaki kilit kararları İran ile birlikte alıyor.

General Mişel Süleyman'ın seçilmesiyle cumhurbaşkanlığı makamındaki boşluğa son veren 2008 tarihli Doha Anlaşması'nın sonuçlarından biri olan Bakanlar Bildirisi, Lübnan'ın savunmasından ‘ordu, direniş (yani Hizbullah) ve halkın’ sorumlu olduğunu belirtiyor.

Bu istisna Hizbullah'ın askeri cephaneliğini geliştirmesine, savaşçılarını eğitmesine ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri ya da Lübnan devleti ile herhangi bir denetim ya da koordinasyona ihtiyaç duymadan askeri operasyonlara katılmasına olanak tanıdı. Bu özgürlük, Hizbullah'ın 2006 yılında İsrail ile girdiği savaşta uğradığı maddi kayıpların ardından toparlanmasına da katkıda bulundu. Bugün dünyanın en ağır silahlarına sahip milis güçlerden biri olan Hizbullah, İsrail'e çok sayıda füzeyle saldırma kararı alması halinde İsrail’in Demir Kubbe gibi savunma sistemlerini alt edebilir.

Örgütsel yapı

Şu an Hasan Nasrallah tarafından yürütülen Genel Sekreterlik, Hizbullah’ın örgütsel yapısındaki en üst makam. Ancak eski Genel Sekreter Abbas Musavi suikastının da gösterdiği gibi genel sekreterin ortadan kaldırılması ya da halkın ona karşı tutumunun değişmesi Hizbullah’ı çöküşe sürükleyemiyor. Nasrallah, 2006 yılında İsrail'le savaş sırasında ve sonrasında yaptığı gösterişli çıkışlar ve konuşmalar nedeniyle önemli bir halk desteğine sahipti ve bazılarına göre karizmatik bir lider imajı çizdi. Ancak zaman içinde bir zamanlar büyüleyici olan konuşmaları etkisini yitirdi. Hizbullah'ın on yıl önce Suriye'ye müdahalesi ise eski imajının bozulmasına sebep oldu.

Lübnan'ın 2019 yılında yaşadığı mali kriz ve buna bağlı siyasi krizin ardından Nasrallah, kendisinin ve Hizbullah'ın ilk kez kamuoyu önünde ekonomik felaketten sorumlu ülke yönetiminin bir parçası olarak görülmesi ve eleştirilmesiyle aslında tüm imajını kaybetti. Hşzbullah’a yönelik eleştiriler, 2020 yılında Beyrut Limanı’nda meydana gelen patlamayla daha da yoğunlaştı. Lübnan'da çok sayıda kişi, kısmen de olsa limanda yanlış bir şekilde depolanan ve ardından infilak eden devasa amonyum nitrat stokuyla olan bağlantısı nedeniyle Hizbullah'ı suçladı. Ancak Nasrallah, Hizbullah'ın kamuoyuna mesajlarını ileten yüzü haline geldiğinden bu rolünü sürdürdü. Çünkü bu yöndeki herhangi bir değişiklik Hizbullah içinde bir kaos olduğu anlamına gelecekti.

rtgbhyn
Nasrallah'ı hedef tahtasında gösterildiği resmin işlendiği bir yelek giyen İsrail askeri, 4 Ocak 2024 (Jala Marais – AFP)

Üstelik Nasrallah Hizbullah'ı tek başına yönetmiyor. Hizbullah Genel Sekreteri tarafından denetlenen Şura Konseyi, kararlarını İran ile yapılan yakın koordinasyonla alıyor. Şura Konseyi üyeleri Hizbullah’ın siyasi, askeri, ekonomik, adli ve sosyal işlerini yönetiyor.

Şura Konseyi'ne bağlı Cihat Konseyi ise askeri ve güvenlik birimlerini denetliyor. Cihat Konseyi'nde İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan (DMO) temsilciler de yer alıyor. Hizbullah sahadaki çatışmaları yönetme konusunda bir dereceye kadar askeri özerkliğe sahip olsa da, topyekûn savaşa girme ve barışa aracılık etme konusundaki önemli kararları İran ile birlikte alıyor.

Hizbullah iç ve dış operasyonlarının bir kısmını da Birim 910'un gözetimi altında yürütüyor. Güvenlik aygıtının bir parçası olan Birim 910 içinde dış operasyonlardan, siber faaliyetlerden ve dış iletişimden sorumlu birimler yer alıyor. Hizbullah’ın Suriye-İsrail sınırındaki askeri faaliyetleri de dahil olmak üzere Suriye'deki operasyonlarının yanı sıra Avrupa'daki ve dünyanın diğer yerlerindeki faaliyetlerinden de sorumlu olsa da Lübnan içinde de faaliyet gösteriyor. Örneğin dış operasyonlar birimi, eski adı Hızlı Müdahale Gücü olan ve 2008 yılından bu yana Rıdvan Gücü adıyla bilinen özel operasyonlar birimi ile eş değer. Rıdvan Gücü, 2006 yılında İsrail ile yapılan savaşta kilit bir rol oynadı.

Fuad Şükür, Hizbullah'ın Cihat Konseyi'nde yüksek rütbeli bir komutandı ve roketler ve silahlar konusunda uzman askeri birimlerinden birinin sorumlusuydu.

Hizbullah'ın milis ve ordu bileşenlerini bir araya getirmesi, silahlı bir grup olarak güçlü yanlarından birini oluşturuyor. Örneğin, güvenlik ve askeri hizmetler Cihat Konseyi içinde farklı birimler olsa da Hizbullah'ın güvenlik ve askeri operasyonları tıpkı ordudaki gibi ayrı ve farklı olarak ele alınmaz. Her iki kategorideki operasyonlar da Hizbullah’ın üst düzey komutanları tarafından yönetilir. Rıdvan Gücü askeri birliklerle birlikte faaliyet gösterir ve üyeleri doğrudan DMO tarafından eğitilir. Benzer şekilde, Hizbullah'ın savaş bölgelerinde konuşlanması orduların konuşlanmasından bağımsızdır ve asimetrik bir savaşta milislerin konuşlanması şeklindedir.

cdvf
Fuad Şükür’ün İsrail tarafından öldürüldükten sonra Hizbullah tarafından dağıtılan bir fotoğrafı, 31 Temmuz 2024 (AFP)

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Diplomatik Güvenlik Bürosu tarafından yönetilen Adalet İçin Ödül Programı (Rewards for Justice/RFJ) kapsamında eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri'ye 2005 yılında düzenlenen suikast nedeniyle 2020 yılında Lübnan Özel Mahkemesi tarafından mahkum edilen tek Hizbullah üyesi olan Salim Ayyaş'ın başına 10 milyon dolar ödül konuldu. RFJ internet sitesinde yer alan ilanda Ayyaş'ın Hizbullah'ın suikast timi olan ve emirleri doğrudan Genel Sekreter Hasan Nasrallah'tan alan Birim 121'in kıdemli bir üyesi olduğu ifade ediliyor. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, Hizbullah birimleri içindeki operasyonel kararlar sadece birim komutanları tarafından alınmıyor.

“Üst düzey komutanlar”

Yapısal esneklik ve iç içe geçişlilik Hizbullah'ı üst düzey komutanlarını kaybetmesi durumunda yaşanabilecek bir çöküşten koruyor. Hizbullah ayrıca yapısını değişen dış koşullara da adapte ediyor. Bu durum 2008 yılından bu yana üst düzey üç liderinin ölümünden sonra da açıkça ortaya çıktı. İsrail, geçtiğimiz ağustos ayında 2015 yılından bu yana ABD'nin küresel teröristler listesinde yer alan ve başına yakalanmasını sağlayacak herhangi bir bilgi için 5 milyon dolarlık para ödülü koyulan Hizbullah komutanı Fuad Şükür'e suikast düzenledi. Hacı Muhsin ve Seyyid Muhsin olarak da bilinen Şükür, Hizbullah’ın kuruluşundan bu yana örgüt içinde yer aldı ve İsrail'e karşı ilk olarak 1982 yılında savaştı.

Basında yer alan bazı haberlerde Şükür'ün Hizbullah'ın en yüksek rütbeli askeri komutanı olduğu iddia edilse de Hizbullah'ın komuta yapısı aslında bundan daha karmaşık. Şükür'ün Cihat Konseyi'nde yüksek rütbeli bir komutan olduğu ve roketler ve silahlar konusunda uzman askeri birimlerinden birinden sorumlu olduğu da biliniyor.

Şarku'l Avsat'ın RFJ internet sitesinden aktardığı habere göre Şükür'ün Hizbullah'ın ölen komutanı İmad Muğniye'nin sırdaşı olduğu belirtiliyor. Şükür'ün komuta ettiği füze birimi, 2008 yılında Şam'da öldürülene kadar, Genel Sekreter Nasrallah'ın tek askeri danışmanı olan ve Hac Rıdvan adıyla da bilinen Muğniye'nin doğrudan komutası altındaydı.

Ancak Muğniye'nin tek görevi bu değildi. Öldüğü sırada Birim 910 ve Hızlı Müdahale Gücü'nü de komuta ediyordu. Muğniye'nin ölümünden sonra bu karmaşık rolü, Mustafa Bedreddin üstlendi. Fakat Bedreddin'in 2016 yılındaki ölümünden sonra yerine bir başkasının atanması zaman aldı. Danışmanlık görevi, aralarında Şükür'ün de bulunduğu birkaç kilit isimin yer aldığı Cihat Konseyi’ne verildi. Birim 910'un başına Cihat Konseyi üyesi olan ve aynı zamanda Hizbullah'ın güvenlik aygıtını yöneten Talal Hamiye getirildi. Hamiye’nin Hizbullah'ın askeri ve güvenlik operasyonlarını yönetmesi onu örgüt içinde fiilen en üst düzey askeri komutan yapıyor. ABD, Hamiye’nin başına 7 milyon dolarlık para ödülü koydu. Rıdvan Gücü, DMO tarafından eğitilmeye devam ederken ABD'nin başına 5 milyon dolarlık para ödülü koyduğu ve küresel teröristler listesinde yer alan Heysem Ali Tabatabai tarafından yönetiliyor.

Hizbullah, sırasıyla 2008, 2016 ve 2024 yıllarında Muğniye, Bedreddin ve Şükür için yaptığı yas açıklamalarında ‘büyük mücahit komutan’ sıfatını kullandı. Başka isimler için ise kullanmayarak bu üç komutanın eşit derecede yüksek rütbeli olduğunu ima etti, ancak Muğniye ve Bedreddin'in aksine Şükür kamuoyunda bilinmiyordu. Sadece Hizbullah'ın askeri işlerini takip edenler tarafından tanınan Şükür, bunun dışında pek dikkat çekmiyordu. Muğniye'nin durumu ise Şükür’den farklıydı. İsrail’in Gazze'ye kaçak yollardan roket sokmakla suçlamasından ötürü daha hayattayken kamuoyu tarafından biliniyordu.

Basında yer alan bazı haberlerde Şükür'ün Hizbullah'ın en yüksek rütbeli askeri komutanı olduğu iddia edilse de Hizbullah'ın komuta yapısı aslında bundan daha karmaşık.

Hizbullah, Muğniye’yi 2008 yılında öldürülmesinden sonra İsrail'in 2000 yılında Lübnan'dan çekilmesinde ve 2006 yılındaki savaşta kendisinin ilan ettiği ‘zaferdeki’ rolüne atıfla ‘iki zaferin komutanı’ olarak tanımladı. Bunun yanında Hizbullah, 2006 yılında kurduğu özel operasyonlar birimine Muğniye’nin adını vermişti. Daha önce Hızlı Müdahale Gücü olarak adlandırılan birim, Muğniye’nin ölümünden sonra el-Hac Rıdvan lakabına atıfla Rıdvan Gücü olarak anılmaya başladı.

Muğniye'nin yerini Bedreddin almış olsa da Hizbullah ne hayattayken ne de öldükten sonra Bedreddin için Muğniye'nin sahip olduğu halka mal olmuş şahsiyet imajı oluşturmadı. Bedreddin’in adı 2011 yılında Lübnan Özel Mahkemesi tarafından eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri suikastıyla ilişkilendirilene kadar kamuoyunda duyulmamıştı. Bedreddin daha sonra Hizbullah’ın Suriye'ye müdahalesiyle öncü bir rol oynadı.

Hizbullah'ın zafer olarak gördüğü 2000 ve 2006 yıllarının aksine, Bedreddin'in faaliyetleri Hizbullah'ın dikkatini olumsuz yönde çektiği için örgüt Muğniye'nin ölümünü ve özel günlerde atıfta bulunduğu başarılarını öne çıkarmaya devam etti. Buna karşın ortadan kaldırdığı Hizbullah komutanlarının kimliklerini açıklayan İsrail oldu.

İsrail'in Şükür’e düzenlediği suikastı, Lübnan ve Suriye'de Hizbullah komutanlarının ve üyelerinin hedef alındığı saldırılar takip etti. Şükür Hizbullah içinde üst düzey bir komutan olsa da Talal Hamiye gibi diğer önemli komutanlar hala hayattalar, durumları iyi ve İsrail istihbaratından kaçmaya çalışıyorlar.

sdfvg
Hizbullah destekçilerinin Beyrut'ta düzenlediği İran'a destek yürüyüşünden bir kare, 24 Mayıs 2024 (Enver Amr – AFP)

İsrail merkezli bir araştırma kuruluşu, geçtiğimiz ağustos ayında Hizbullah'ın Cihat Konseyi üyesi olduğu iddia edilen kişilerin isimlerini ve görevlerini yayınladı. Fakat yayınlanan bilgiler, Cihat Konseyi üyeleri hakkında mevcut diğer bilgilerle uyuşmuyordu. Bu uyuşmazlığın nedenlerinden biri Hizbullah'ın komutanları için genellikle takma isimler kullanması ve güvenlik nedeniyle kimliklerini ve görevlerini bir dereceye kadar gizli tutmaya çalışması. Bir diğer nedense Hizbullah içindeki rol dağılımının dış koşullara uyum sağlamak amacıyla değişebilmesi.

İsrail'in Hizbullah'ın üst düzey komutanlarına yönelik sistematik olarak gerçekleştirdiği suikastların Hizbullah'ın askeri kabiliyetlerini sınırladığına şüphe yok. Ancak halen geniş bir askeri cephaneliğe ve paha biçilmez bir savaş deneyimine sahip olmaya devam eden Hizbullah’ın örgütsel yapısı üst düzey komutanlarını kaybetse de bir dereceye kadar esneklik sağlayabiliyor.

Hizbullah'ın karşı karşıya olduğu asıl zorluk örgütün çöküşünden ziyade İsrail'in Hizbullah’ın içine ne ölçüde nüfuz ettiğinin bir göstergesi olan bu tam isabetli suikastlar. Hizbullah içindeki bu sızmalar sona ermedikçe İsrail avantajı elinde tutmaya, Hizbullah ise daha uzun bir süre siyasi ve askeri olarak varlığını sürdürebilmek için yapısını değiştirmeye devam edecek gibi görünüyor.