Atık yönetimi için sineklerin genetiği değiştiriliyor

Araştırmacılar sineklerin uçmasını da engellemeyi planlıyor

Siyah asker sinekleri, Antarktika dışındaki bütün kıtalarda yaşıyor (Unsplash)
Siyah asker sinekleri, Antarktika dışındaki bütün kıtalarda yaşıyor (Unsplash)
TT

Atık yönetimi için sineklerin genetiği değiştiriliyor

Siyah asker sinekleri, Antarktika dışındaki bütün kıtalarda yaşıyor (Unsplash)
Siyah asker sinekleri, Antarktika dışındaki bütün kıtalarda yaşıyor (Unsplash)

Bilim insanları sineklerin daha fazla atığı ortadan kaldırması için genetiklerini değiştirmeye hazırlanıyor. 

Siyah asker sinekleri, atık yönetiminde ticari amaçlı olarak halihazırda kullanılıyor. Gıda gibi organik atıklarla beslenen bu sineklerin larvaları, vücut ağırlıklarının iki katını yiyebiliyor.

Bu böceklerin larvaları aynı zamanda hayvan yemi olarak kullanılıyor. 

Communications Biology adlı bilimsel dergide dün yayımlanan çalışmada, bilim insanları bu sineklerin genetiğini değiştirerek daha fazla fayda sağlanabileceğini öne sürüyor. 

Avustralya'daki Macquarie Üniversitesi'nden araştırmacılar bu sayede sineklerin hem daha fazla atık tükemesinin hem de bu süreçte, çeşitli sektörlerde kullanılacak enzimler üretmesinin sağlanacağını söylüyor. 

Halihazırda genetiği değiştirilmiş mikroplar atık yönetiminde kullanılıyor. Fakat bu canlılar steril ortamlara ve bolca suya ihtyaç duyuyor. 

Çalışmanın kıdemlı yazarı Dr. Maciej Maselko, kara asker sineklerinin doğrudan kirli çöplerle beslenebileceğini söyleyerek ekliyor:

Kara asker sinekleri, daha küçük parçalara ayrılan  büyük hacimli atıkları mikroplardan çok daha hızlı tüketecektir.

Araştırmacılar önerdikleri yöntemin, organik atıklar parçalandığında ortaya çıkan metan gazı miktarını da azaltacağını söylüyor. Makalenin başyazarı Dr. Kate Tepper, "İklim felaketine doğru gidiyoruz ve çöplüklerdeki atıklar metan gazı salıyor. Bunu sıfıra indirmemiz gerekiyor" ifadelerini kullanıyor.

Dr. Tepper halihazırda sineklerin genetiğini değiştirmeye başladı. Çalışmalarını ticari boyuta taşımak için EntoZyme adlı bir şirket kuran Macquarie Üniversitesi, siyah asker sineklerinin bu yıl bitmeden kullanılmaya başlamasını bekliyor. 

Bilim insanları sineklerin atıkları tüketme sürecinde hayvan yemleri, tekstil ve eczacılıkta kullanılan enzimlerin yanı sıra biyoyakıt ve yağlayıcı yapımında faydalanılabilecek yağ bileşiklerini de üretebileceğini söylüyor. 

Genetiği değiştirilmiş sineklerin, atıkların sorun teşkil etmekten çıkıp yeniden kullanıldığı döngüsel ekonomi modeline geçişte de önemli bir adım olacağı düşünülüyor.

Dr. Tepper bu böceklerin milyarlarca dolarlık atık yönetimi pazarında önemli bir potansiyel taşıdığını belirtiyor. Araştırmacı "Sürdürülebilir bir döngüsel ekonomi istiyorsak, bunun ekonomisinin de işlemesi gerekiyor" diyerek ekliyor:

Atıklardan daha fazla değer elde etmek için böceklerin genetiğini değiştirmek gibi sürdürülebilir teknolojileri uygulamaya yönelik ekonomik bir teşvik olması, bu geçişin daha hızlı yönlendirilmesine katkı sağlar.

Araştırmacılar ayrıca sineklerin uçmasını engellemek gibi bazı değişikliklerle, atıkların yer aldığı alandan ayrılmalarını engellemeyi planlıyor.

Independent Türkçe, Guardian, Phys.org, Communications Biology



Vincent van Gogh'un Yıldızlı Gece'sinde gizlenen fizik kuralları ortaya çıktı

Bilim insanları, van Gogh'un Yıldızlı Gece tablosundaki fırça darbelerinin aralıklarını analiz etti (Yinxiang Ma)
Bilim insanları, van Gogh'un Yıldızlı Gece tablosundaki fırça darbelerinin aralıklarını analiz etti (Yinxiang Ma)
TT

Vincent van Gogh'un Yıldızlı Gece'sinde gizlenen fizik kuralları ortaya çıktı

Bilim insanları, van Gogh'un Yıldızlı Gece tablosundaki fırça darbelerinin aralıklarını analiz etti (Yinxiang Ma)
Bilim insanları, van Gogh'un Yıldızlı Gece tablosundaki fırça darbelerinin aralıklarını analiz etti (Yinxiang Ma)

Vincent van Gogh'un ikonik tablosu Yıldızlı Gece'nin gökyüzündeki bulut ve hava hareketlerinin ardındaki gerçek dünya fiziğini hassas bir şekilde tasvir ettiğini gösteren yeni bir araştırmaya göre, efsanevi ressam doğal dünya hakkında sezgisel bir anlayışa sahipti.

Haziran 1889'da yapılan tablo, girdap gibi dönen mavi gökyüzünü, sarı ay ve yıldızları, patlayan renk ve şekillerle betimlemesiyle 100 yılı aşkın süredir milyonları büyülüyor.

Efsanevi tablodaki her bir yıldız, su üzerindeki ışık benzeri yansımalarla parıldayan sarı dalgaların içine hapsedilmiş halde.

Sıkıntı içindeki sanatçının öncü fırça darbeleri, gökyüzünde bir hareket olduğu yanılsaması yaratıyor.

Bilim insanları, van Gogh'un tablosunu analiz ederek ressamın gökyüzü tasvirindeki "gizli türbülans" dedikleri şeyi ortaya çıkardı.

Çalışmanın ortak yazarı Yongxiang Huang şöyle açıklıyor:

Yüksek çözünürlüklü dijital bir resimle, fırça darbelerinin standart boyutunu tam olarak ölçmeyi başardık ve bunları türbülans teorilerinden beklenen ölçeklerle karşılaştırdık.

Akışkan hareketinde uzmanlaşmış araştırmacılar, resimdeki fırça darbelerini rüzgar bacalarında dönen yapraklarla karşılaştırdı.

Dönen fırça darbelerinin göreceli ölçeğini ve aralığını inceleyerek değişen boya renklerinin göreceli parlaklığını hesapladılar.

Araştırmacılar özellikle tablodaki 14 ana girdap şeklinin uzamsal ölçeğini inceledi.

Bu dikkatli gözlemlerden yola çıkarak resimde tasvir edilen atmosferin şeklini, enerjisini ve ölçeğini tahmin ettiler.

Çalışma, tablonun atmosferik hareketi öngören ve Kolmogorov yasası diye bilinen fizik kuralıyla uyumlu olduğunu ortaya koydu.

Bilim insanları, ressamın ölçek ve parlaklığı dikkatli bir şekilde kullanmasının genel olarak atmosfer türbülansının ardındaki kuralları ve hava hareketindeki enerjinin küçükten büyük ölçeklere doğru kademeli bir şekilde akmasını "isabetli bir şekilde yakaladığını" söylüyor.

Gerçek gökyüzü fiziğinde geçerli olan bazı yasaların sanatçının tasvirinde de geçerli olduğu saptandı.

cd
Bilim insanları, van Gogh'un Yıldızlı Gece'sindeki fırça darbelerini inceledi (Yinxiang Ma)

Araştırmacılara göre efsanevi ressam, fiziğin çeşitli boyutlarını "şaşırtıcı bir doğrulukla" yakalamış görünüyor.

Dr. Huang, "Van Gogh'un türbülansı hassas bir şekilde betimlemesi, bulutların ve atmosferin hareketini incelemekten ya da gökyüzünün dinamizmini nasıl yakalayacağına dair doğuştan gelen bir histen kaynaklanıyor olabilir" diyor.

Bu, doğa olaylarına dair derin ve sezgisel bir anlayışı ortaya koyuyor.

Independent Türkçe