Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Bilim insanları yaşlandıkça zamanın akıp gitmesinin önüne nasıl geçileceğini açıkladı

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News



Friends'in yıldızı, Hollywood'daki başarısını önleyen "acımasız kararı" açıkladı

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

Friends'in yıldızı, Hollywood'daki başarısını önleyen "acımasız kararı" açıkladı

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

David Schwimmer, kariyerini tamamen değiştirebilecek bir iş teklifi aldığını anlattı.

Friends'in 57 yaşındaki yıldızı; Jennifer Aniston, Courteney Cox, Matt LeBlanc, Lisa Kudrow ve Matthew Perry'yle birlikte 1990'ların sevilen sitcom'uyla ünlenmişti. Schwimmer, 1996'da Gwyneth Paltrow'la beraber oynadığı romantik komedi Cenaze ve Aşk'la (The Pallbearer) ilk kez bir filmde başrolü canlandırmıştı.

Sonrasında komedi gerilim filmi Karımı Nasıl Doğradım? (Picking Up the Pieces) ve animasyon filmi Madagaskar'da (Madagascar) rol alan Schwimmer, kariyerinin başlarında farklı bir hamle yapsaydı çok daha başarılı olacağını söyledi.

Origins with Crush Jumbo isimli podcast'te konuşan Schwimmer şöyle dedi:

Gwyneth Paltrow'la ilk filmim Cenaze ve Aşk'ın çekimleri yeni bitmişti ve yapıma dair gerçekleşmeyen yüksek beklentiler vardı.

Schwimmer şöyle açıkladı:

Biraz fiyaskoydu ama beklentiler yüksekti ve stüdyo, Miramax, benimle sabit bir ücretten üç filmlik bir anlaşma yapmak istedi, ben de ilk filmimi yönetmemi sağlarlarsa kabul edeceğimi söyledim.

Miramax nihayet kendisine bir film yönetme şansı verdiğinde Schwimmer, okullarının 10. yıl buluşması için yeniden bir araya gelen bir grubu konu alan Since You’ve Been Gone isimli komedi senaryosunu seçmişti.

Schwimmer, başrolleri tiyatro kumpanyasındaki "en yakın arkadaşlarına" vermişti. Onlar da Şikago'da yazın 6 hafta sürecek çekimlere katılabilmek için işlerinden istifa etmişti.

Ardından Friends'in yıldızı, menajerinin Barry Sonnenfeld ve Steven Spielberg'ün bilimkurgu filmi Siyah Giyen Adamlar'da (Men in Black) bir rol teklifi aldığını söyleyince "acımasız bir kararla" karşı karşıya kalmıştı. Daha sonrasında filmde Tommy Lee Jones ve ilk başta Schwimmer'a teklif edilen rolle Will Smith yer almıştı.   

Schwimmer "Friends'den yaz tatilim 4 aydı" dedi.

4 aylık bir aradaydım ve Siyah Giyen Adamlar tam olarak şirketimle bu filmi yöneteceğim zaman çekiliyordu. Tabii ki de harika bir fırsattı… Ancak tiyatro kumpanyam ve oradaki tüm insanlarla ilişkilerim muhtemelen son bulurdu.

1998'de Since You've Been Gone'ın sinemalarda vizyona girmesinden vazgeçilmiş ve filmin ilk gösterimi ABC'de gerçekleşmişti. Öte yandan Siyah Giyen Adamlar, Will Smith'i dünyanın en büyük yıldızlarından biri yaptı.

xscdfvg
Tommy Lee Jones ve Will Smith, Siyah Giyen Adamlar'da (Sony)

Schwimmer "İçgüdülerine güvenmek zorundasın. Kalbinin sesini dinlemek zorundasın" diyerek düşüncelerini paylaştı.

(Siyah Giyen Adamlar) beni bir film yıldızı yapardı, neredeyse 20 yıl, belki daha bile uzun süre sonra bunun gerçekten farkındayım. O filmin ve serinin başarısına bakarsanız kariyerim çok daha farklı bir yol izlerdi.

Independent Türkçe