Küçük fosiller, penguen kanatlarının evrimine ışık tuttu

Pakudyptes hakataramea'nın yaklaşık 23 milyon yıl önce Yeni Zelanda'nın Güney Adası'nda yaşadığı düşünülüyor (Tatsuya Shinmura/Ashoro Paleontoloji Müzesi)
Pakudyptes hakataramea'nın yaklaşık 23 milyon yıl önce Yeni Zelanda'nın Güney Adası'nda yaşadığı düşünülüyor (Tatsuya Shinmura/Ashoro Paleontoloji Müzesi)
TT

Küçük fosiller, penguen kanatlarının evrimine ışık tuttu

Pakudyptes hakataramea'nın yaklaşık 23 milyon yıl önce Yeni Zelanda'nın Güney Adası'nda yaşadığı düşünülüyor (Tatsuya Shinmura/Ashoro Paleontoloji Müzesi)
Pakudyptes hakataramea'nın yaklaşık 23 milyon yıl önce Yeni Zelanda'nın Güney Adası'nda yaşadığı düşünülüyor (Tatsuya Shinmura/Ashoro Paleontoloji Müzesi)

23 milyon yıllık fosilleşmiş kemikler, penguen kanatlarının evriminde önemli bir boşluğu kapattı. 

Bugün yaşayan penguenlerin kanatları olsa da uçamıyorlar. Ancak kanatları, bu kuş türünün çok iyi yüzmesini sağlıyor. 

Daha önce incelenen fosil örneklerinde, penguenlerin kanat şekillerinin tarih boyunca değiştiği görülmüştü. Fakat bilim insanları kanatların bugünkü şekli ve işlevini nasıl kazandığını bilmiyordu. 

Yeni Zelanda'da 1987'de bulunan kemik fosillerini inceleyen araştırmacılar, penguen kanatlarının evrimine ışık tuttu. 

Journal of the Royal Society of New Zealand adlı bilimsel dergide 31 Temmuz'da yayımlanan çalışmada, 34 milyon yıl önceden 23 milyon yıl önceye kadar süren Oligosen Dönemi'nin sonunda yaşamış bir penguen türü tanımlandı. 

Pakudyptes hakataramea adlı türün, yeryüzünde yaşamış en küçük penguenlerden biri olduğu düşünülüyor. Günümüzde yaşayan küçük mavi penguen türüyle yakın boyuttaki hayvanın boyu muhtemelen 30 santimetre civarındaydı. 

Çalışmanın ortak yazarı Dr. Carolina Loch, Cosmos Magazine'e yaptığı açıklamada "Günümüzdeki penguen türlerinin çoğu küçük ama Oligosen Dönemi'nde 1 metreden uzun dev penguenler normaldi" diyerek ekliyor:

Bu, küçük mavi penguenle benzer büyüklükteki küçük penguenlerin en eskisi gibi görünüyor.

Otago Üniversitesi'nden Dr. Loch ve farklı kurumlardan bilim insanları, üniversitenin müzesindeki üç küçük kemik örneğini inceledi. 

Araştırmacılar Pakudyptes'in iyi gelişmiş bir önkol kemiğinin, daha eski bir tür dirsek eklemine bağlı olduğunu buldu. İlk defa böyle bir örnek keşfeden araştırmacılar, Pakudyptes'in evrimsel boşluğu doldurduğunu söylüyor. 

Makalenin ortak yazarı Tatsuro Ando "Şaşırtıcı bir şekilde Pakudyptes'in kanadının omuz eklemleri günümüz penguenlerine çok yakınken, dirsek eklemleri daha eski, fosilleşmiş penguen türlerininkine çok benziyordu" diyerek ekliyor: 

Pakudyptes, bu kombinasyona sahip şekilde bulunan ilk penguen fosili ve penguen kanatlarının evriminin kilidini açan 'anahtar' fosil.

Bilim insanları ayrıca bu türün yüzdüğünü de düşünüyor.

Pakudyptes kemiklerinin dış yüzeyi epey kalınken, kemik iliğini içeren kısım da açıktı. Bu, genellikle sığ sularda yüzen küçük mavi penguenlerle benzerlik gösteriyor.

Araştırmacılar, Oligosen'in sonlarından itibaren hızla gelişen kanatların, penguenlerin başarılı yüzücüler haline gelmesini sağladığını belirtiyor.

Dr. Loch bunun önemli bir fosil olduğunu söyleyerek şöyle devam ediyor:

Küçük boyutu ve benzersiz kemik kombinasyonu, modern penguenlerin ekolojik çeşitliliğine katkı sağlamış olabilir.

Independent Türkçe, Popular Science, Cosmos Magazine, Journal of the Royal Society of New Zealand



Musluk açabilen kakadular bilim insanlarını şaşırttı

Musluk açabilen kakadular bilim insanlarını şaşırttı
TT

Musluk açabilen kakadular bilim insanlarını şaşırttı

Musluk açabilen kakadular bilim insanlarını şaşırttı

Avustralya'daki kakadu kuşları, sokaklardaki çeşmelerin musluklarını açarak su içmeyi öğrendi. Araştırmacılar bu davranışı birbirlerinden öğrendiklerini düşünürken, neden böyle bir şeye ihtiyaç duydukları bilinmiyor. 

Sidney'de yaşayan Cacatua galerita türündeki kakadu kuşlarının çöp kutularını açabildiği daha önce kaydedilmişti. 

Bu çalışmayı yürüten Dr. Barbara C. Klump, bölgeye özgü bu hayvanların 2018'de halka açık çeşmelerden su içtiğini görünce durumu araştırmaya karar verdi. Yerel yaban hayatı yetkililerine göre kakadu kuşları bunu yıllardır yapıyordu. 

Max Planck Hayvan Davranışı Enstitüsü'nden Dr. Klump ve ekip arkadaşları yaklaşık 150 kuş içeren popülasyondan 24'ünü işaretledi ve neler olup bittiğini izlemek için kentteki bazı çeşmelerin önüne kameralar yerleştirdi. 

Bulguları hakemli dergi Biology Letters'ta bugün (4 Haziran) yayımlanan çalışmada kuşların, 44 gün boyunca 500'den fazla kez çeşmeleri kullanmaya çalıştığı kaydedildi. Araştırmacılar işaretlenen kuşların yüzde 70'inde bu davranışı gözlemledi. 

Ancak hayvanların sadece yüzde 41'i başarıya ulaştı ve musluğu çevirip su içebildi. Bu durum işin düşünüldüğü kadar kolay olmadığını gösteriyor.

Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden ve makalenin yazarlarından Dr. Lucy Aplin, "Kuşlar vücutlarını epey karmaşık bir şekilde koordine etmek zorunda" diyerek ekliyor: 

Bir ayaklarını çeşmenin gövdesine koyup ardından musluğu çevirip basılı tutmaları gerekiyor. Bu yüzden kuşlar diğer ayaklarıyla kolu çeviriyor. Ancak musluğu o şekilde tutmaya ayaklarının gücü yetmediğinden, vücutlarını eğerek ağırlıklarını kullanmak zorundalar. Ardından vücut ağırlıklarını musluğun üzerinde tutarken başlarını geriye çevirerek suyu içiyorlar.

Araştırmacılar kuşların etrafta içebilecekleri su birikintileri varken neden çeşmeleri kullandığından emin değil. Gözlemlere göre hayvanların çeşme tercihi havanın sıcaklığına göre değişmiyor. Ayrıca bu davranışı günün hep aynı saatlerinde sergiliyorlar.

Dr. Aplin "Çeşmeyi sabahları ve akşamları kullanıyorlar ve bu saatler kakaduların genellikle günlük su içme saatleri" diyor.

Bilim insanları çeşmedeki suyun daha lezzetli olması veya burada avcılara yakalanma riskinin düşük olması gibi nedenlerin bu davranışı açıklayabileceğini söylüyor. Ayrıca musluğu açıp su içmenin kakadular için eğlenceli bir aktivite olması da mümkün.

Dr. Klump "Acil bir ihtiyaç yoksa ve susuzluktan ölmüyorlarsa, neden hoşlarına giden bir şeyi yapmasınlar ki?" diye soruyor. 

Ekip bu karmaşık işi bir veya birkaç kuş çözdükten sonra diğerlerinin onlardan öğrendiğini tahmin ediyor. 

Queensland Üniversitesi'nden Christina Zdenek, yer almadığı çalışma hakkında "Bu kültürün, yeni davranışların sosyal yolla aktarımının net bir örneği ve kültürün sadece insanlara özgü bir özellik olduğunu düşünen birçok kişiyi şaşırtabilir" diyerek ekliyor:

Yeni yiyecek ve su kaynaklarına erişmek için inovasyon yapma yetenekleri, yaşam ağacındaki en etkileyici özelliklerden biri.

Independent Türkçe, New York Times, New Scientist, Biology Letters