Popüler Netflix dizisi, ünlü oyuncuyu zorlamış

Yetenekli Bay Ripley'nin büyük bölümü, İtalya'nın Napoli kenti yakınlarındaki adalarda çekilmişti (Paramount Pictures)
Yetenekli Bay Ripley'nin büyük bölümü, İtalya'nın Napoli kenti yakınlarındaki adalarda çekilmişti (Paramount Pictures)
TT

Popüler Netflix dizisi, ünlü oyuncuyu zorlamış

Yetenekli Bay Ripley'nin büyük bölümü, İtalya'nın Napoli kenti yakınlarındaki adalarda çekilmişti (Paramount Pictures)
Yetenekli Bay Ripley'nin büyük bölümü, İtalya'nın Napoli kenti yakınlarındaki adalarda çekilmişti (Paramount Pictures)

Matt Damon, 1999 yapımı Yetenekli Bay Ripley'nin (The Talented Mr. Ripley) meşhur kötü adamı Tom Ripley'yi canlandırmasından 25 yıl sonra, dizi uyarlamasını izlemekte "zorlandığını" itiraf etti.

Matt Damon'ın başrolleri Jude Law, Gwyneth Paltrow, Cate Blanchett ve Philip Seymour Hoffman'la paylaştığı film, Patricia Highsmith'in 1955 tarihli romanından uyarlanmıştı.

Netflix dizisi Ripley'nin başrolündeyse ödüllü aktör Andrew Scott yer alıyor.

53 yaşındaki Damon, yeni Apple TV+ filmi The Instigators'ı tanıtmak üzere IndieWire'a röportaj verdi. Aktöre, yıllar önce hayat verdiği karakterin yeni uyarlaması soruldu.

Damon, yeni projeyi izlemenin kendisi için kolay olmadığını itiraf etti. 

Karakteri yeniden canlandırmayı düşünüp düşünmediği sorulduğunda "Bilmiyorum" yanıtını veren aktör, yeni diziyi izlemenin kendisi için neden zor olduğunu da açıkladı.

Yetenekli Bay Ripley'nin 2008'de henüz 54 yaşındayken hayata veda eden yönetmeni Anthony Minghella'dan bahseden Damon, "Onunla çektiğimiz filmi öyle iyi anımsıyorum ki... O artık yaşamını yitirdi ve bilemiyorum" dedi.

"Ne kadar güzel olsa da izlemekte zorlandım"

Ünlü aktör, Netflix yapımı Ripley'ye atıfta bulunarak, "Yeni diziyi izlemekte bile zorlandım, ne kadar güzel olsa ve herkes ne kadar harika olsa da" diye ekledi.

İlk başlarda filmi hatırlamak benim için çok zordu çünkü çok güzel anılarım var ama hepsi de bu deneyimle ilgili kişisel duygularla sarmalanmış durumda.

Yetenekli Bay Ripley hem eleştirel hem de ticari başarı elde ederek dünya çapında 128 milyon dolar hasılat yapmıştı. Ödül sezonunu da boş geçmeyen yapım, En İyi Uyarlama Senaryo ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu da dahil olmak üzere 5 Akademi Ödülü adaylığı almıştı.

8 bölümden oluşan mini dizi Ripley de 13 dalda Emmy adaylığı elde etti.
​​​Independent Türkçe, IndieWire, Daily Mail



Dişlerin neden hassas olduğu ortaya çıktı: 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların zırhından evrimleşmiş

Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
TT

Dişlerin neden hassas olduğu ortaya çıktı: 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların zırhından evrimleşmiş

Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)

Dişlerin hassas olmasının nedeninin, yaklaşık 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların vücudunu saran bir tür zırhtan evrimleşmesi olduğu bulundu. 

İnsanlar ve diğer hayvanların dişleri mineyle kaplı ancak soğuk bir içeceği veya ağrıyı algılayan kısma dentin adı veriliyor. Dişin iç tabakası olan dentin, sinirlere duyusal bilgi taşımaktan sorumlu. 

Bilim insanları uzun zamandır dişin evrimsel kökenini saptamaya çalışıyor. Ortaya atılan teorilerden birine göre diş, milyonlarca yıl önce yaşayan balıkların zırhlı dış iskeletlerindeki çıkıntılardan evrimleşmiş olabilir. Ancak odontod adı verilen bu yapıların gerçek işlevi bilinmiyordu.

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (21 Mayıs) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, başka bir soruya cevap ararken bu gizemi aydınlattı. Odontodun dentin içerdiğine dair işaretler tespit eden araştırmacılar, balıkların bu sayede çevrelerini algıladığını düşünüyor.

Chicago Üniversitesi'nden Dr. Yara Haridy, fosil kayıtlarındaki en eski omurgalı canlıyı ararken 541 milyon ila 443 milyon yıla ait örnekleri bilgisayarlı tomografiyle inceledi. 

Bilim insanları, en eski balık olduğu düşünülen Anatolepis heintzi adlı türü analiz ederken, dış iskeletinde çok sayıda gözenek olduğunu fark etti. Bu gözenekler dentin gibi görünen bir maddeyle doluydu. 

Daha sonra örneği diğer türlerin fosilleri ve hâlâ yaşayan yengeç, salyangoz ve balıklarla karşılaştırdılar. Bu analizin sonucunda A. heintzi'nin gözeneklerinin, eklembacaklılarda görülen sensila adlı duyu organlarına daha çok benzediği ortaya çıktı. 

Araştırmacılar bu nedenle A. heintzi'nin omurgalı bir balık değil, omurgasız bir eklembacaklı olduğu sonucuna vardı. 

Yengeç, akrep ve örümcek gibi günümüz eklembacaklılarında sensila, sıcaklık, titreşim ve hatta koku algılamada kullanılıyor.

Dr. Haridy, bazı modern balıklarda odontodlar olduğunu, köpekbalıkları ve bazı yayıngillerinse derilerinin zımpara kağıdı gibi hissedilmesine neden olan dentikül adlı küçük yapılarla kaplı olduğunu söylüyor.

Bilim insanları modern türlerdeki bu yapılar, A. heintzi'deki sensila ve 465 milyon yıl önce yaşayan balıklardaki odontod arasında çarpıcı benzerlikler tespit etti. Dr. Haridy eski balık türlerindeki duyusal organın işlevini şöyle açıklıyor:

Bu hassas dokularla kaplı olduğu için belki bir şeye çarptığında basıncı hissedebiliyordu ya da suyun çok soğuduğunu ve başka bir yerde yüzmesi gerektiğini algılıyordu.

Ekip ayrıca avlanma riskinin yüksek olduğu bir ortamda yaşayan bu balıkların tehlikeden kaçınmak için bu duyusal yapılara ihtiyaç duyduğunu düşünüyor.

Bulgular dış iskeletteki bu duyusal yapıların omurgalı ve omurgasızlarda ayrı ayrı geliştiğine ve insanlarla hayvanlardaki dişlerin buradan evrimleştiğine işaret ediyor.

Dr. Haridy "Omurgalılar ve eklembacaklılardaki sert kısımların ayrı ayrı evrimleştirdiğini biliyorduk ve şaşırtıcı bir şekilde sert iskeletlerine entegre edilmiş benzer duyusal mekanizmaları da bağımsız olarak geliştirmişler" ifadelerini kullanıyor. 

Araştırmacılar zaman içinde balıklarda çene geliştiğini ve ağızlarının yakınında sivri yapılara sahip olmanın avantaj sağladığını söylüyor.

Dr. Haridy "Yavaş yavaş çeneli bazı balıkların ağzının kenarında sivri odontodlar oluştu ve nihayetinde bazıları doğrudan ağzın içinde gelişti" diyerek ekliyor:

Diş ağrısı aslında balık atalarımızın hayatta kalmasını sağlamış olabilecek eski bir duyusal özellik!

Independent Türkçe, Science Alert, CNN, Live Science, Nature