Netflix izleyicileri birbirini uyarıyor: "Tek başınıza seyretmeyin"

Fransa'daki Raviège ve Saint Peyres göllerinde çekilen filmin başrollerinde James Jagger ve Camille Rowe var (Blumhouse Productions)
Fransa'daki Raviège ve Saint Peyres göllerinde çekilen filmin başrollerinde James Jagger ve Camille Rowe var (Blumhouse Productions)
TT

Netflix izleyicileri birbirini uyarıyor: "Tek başınıza seyretmeyin"

Fransa'daki Raviège ve Saint Peyres göllerinde çekilen filmin başrollerinde James Jagger ve Camille Rowe var (Blumhouse Productions)
Fransa'daki Raviège ve Saint Peyres göllerinde çekilen filmin başrollerinde James Jagger ve Camille Rowe var (Blumhouse Productions)

Netflix izleyicileri, "anksiyetelerini tavan yaptıran" ürkütücü filmi tek başlarına seyretmemeleri için yayın platformunun kullanıcılarına uyarıda bulunuyor.

İlk kez iki yıl önce gösterime giren korku filmi, Netflix listelerinde istikrarlı bir şekilde tırmanırken, izleyiciler perili ev sahneleri karşısında şoke olduklarını ve korkuya kapıldıklarını söylüyor.

The Deep House adlı 2021 yapımı film, bu yaz yayın devinde gösterime girince sinemaseverlerin ilgisini çekti ve sosyal medyadaki tartışmaların odağı oldu.  

İki YouTuber'ın ürkütücü hikayesi

Fransız yönetmenler Julien Maury ve Alexandre Bustillo'nun imzasını taşıyan filmin dağıtımcılığını, Oscar ödüllü Kapan (Get Out), Görünmez Adam (The Invisible Man) ve rekortmen Freddy'nin Pizza Dükkanında Beş Gece (Five Nights at Freddy's) gibi korku filmlerine imza atan Blumhouse Productions üstlenmişti.

The Deep House, kanalları için içerik oluşturmak üzere perili olduğu bilinen yerleri dolaşan Ben ve Tina adlı iki YouTuber'ın etrafında dönüyor.

Kısa süre önce nişanlanan Tina ve Ben, yapay bir göle batırılmış bir sanatoryumu keşfetmek için Fransa'ya gidiyor ve korkunç sürprizlerle dolu tüyler ürpertici bir evi ortaya çıkarıyor.

Eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da 100 üzerinden 74 gibi tatmin edici bir puan almayı başaran film, sinema yazarları tarafından "ürkütücü ve sinir bozucu" diye nitelendirildi. 

Çekimlerin çoğunun sualtında yapılması ve iki başrol oyuncusunun gölün karanlık derinliklerinde zor şartlara göğüs germesi, izleyicileri etkileyerek hayrete düşürdü.

Hatta pek çok kişi sosyal medyada korku filmini tek başlarına izlememeleri konusunda uyarıda bulundu.

"Uykusuzluk için teşekkürler"

Bir izleyici Facebook'ta "Tek başınıza seyretmeyin" diye yazarken diğeri ekledi:

Geçen yıl bunu izlerken kapalı alan ve derin su kaygım arttı.

Bir başkası da şöyle yazdı: 

Uykusuzluk için teşekkürler Netflix #TheDeepHouse.

Diğer izleyicilerse X'te filmin sonu karşısında yaşadıkları şoku dile getirerek insanları "The Deep House'a hazır olmadıkları" konusunda uyardı: 

Bu ÇILGINLIK!

Sinema eleştirmeni Meagan Navarro, filmi prömiyerinde izlediğini belirttiği incelemesinde şöyle demişti:

Sualtı ortamı, başka hiçbir şeye benzemeyen uhrevi, ürkütücü bir nitelik kazandırıyor ve evin hayaletlerini daha da ürkütücü hale getiriyor.

The Deep House, Netflix Türkiye'de gösterime girmedi.

Independent Türkçe, Daily Mail, Mirror



Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe