İlk insanların zorlu denizaşırı göçlerine dair önemli kanıtlar bulundu

Mayalibit Körfezi'nin başındaki Mololo Mağarası'nın konumu (Antiquity (2024))
Mayalibit Körfezi'nin başındaki Mololo Mağarası'nın konumu (Antiquity (2024))
TT

İlk insanların zorlu denizaşırı göçlerine dair önemli kanıtlar bulundu

Mayalibit Körfezi'nin başındaki Mololo Mağarası'nın konumu (Antiquity (2024))
Mayalibit Körfezi'nin başındaki Mololo Mağarası'nın konumu (Antiquity (2024))

Arkeologlar, insanların Pasifik'e 50 bin yıldan daha önce geldiğine dair en eski kanıtlara ulaşarak atalarımızın en zorlu göçlerinden birine biraz daha ışık tuttu.

Endonezya'daki adaların birindeki bir mağarada keşfedilen, ağaç reçinesinden yapılmış bir nesne, Homo sapien atalarının bu adalara ne zaman ve nasıl göç ettiğini, kullandıkları rotaları ve yeni ortamdaki zorluklara nasıl ayak uydurduklarını ortaya çıkarmaya yardımcı oldu.

Yeni Zelanda, Batı Papua ve Endonezya'dan bilim insanlarının dahil olduğu uluslararası ekip, türünün Afrika dışındaki en eski örneği olan reçinenin ateş yakmakta, gemi inşa etmekte veya taştan aletler yapmakta kullanıldığını düşünüyor.

Araştırma, reçinenin kullanımı için ağaç kabuğunu keserek ilk başta özün damlamasını ve sertleşmesini beklenmesini, ardından şekil verilmesini içeren dikkatli ve çok adımlı bir sürece işaret ediyor.

Antiquity isimli akademik dergide yayımlanan araştırma, bulguların yağmur ormanlarında yaşamak üzere deniz yolculuğu yaparak, Asya'dan Pasifik Adaları'na cesur geçişler yapan ilk insanların uyum becerilerine dair bilinenlere katkı sunduğunu belirtiyor.

Araştırmanın ortak yazarları Dylan Gaffney ve Daud Aris Tanudirjo, The Conversation'da "Bu, insanların zorlayıcı koşullara uyum sağlamasının ve esnekliğinin önemli bir örneği" diye yazdı.

Arkeologlar, bu eski denizcilerin günümüzde Pasifik Adaları'nda yaşayan yerli insanların ortak ataları olduğunu daha önceden bildiği halde deniz üzerinden yayılmalarının zamanı ve konumu henüz net bir şekilde bilinmiyor.

Yakın zamanda doğu Endonezya'daki derinliği 100 metreyi aşan Mololo Mağarası'nda yapılan kazılar, hayvan kemikleri, taştan eserler, deniz kabukları ve kömürün yanı sıra insan yerleşimi katmanlarını ortaya çıkardı.

Hayvan kemikleri, Mololo halkının keseli hayvanlar, büyük yarasalar ve yerde yaşayan kuşlarla beslenen başarılı avcılar olabileceğine dair ipucu veriyor.

Bu durum da beslenmelerindeki çeşitliliğe işaret ederek bu bölgedeki ilk insanların yalnızca denizcilikte uzman olmadığını gösteriyor.

Arkeologların incelediği mağaranın en derin katmanlarından bazıları, insanların bölgeye en az 55 bin yıl önce yerleştiğine işaret ediyor.

Yeni araştırma, bu tarih öncesi denizcilerin 50 bin yıldan daha önce Batı Papua açıklarındaki adalara ulaşmak için ekvator boyunca seyahat ettiğini ortaya koyuyor.

Bu, insanların 65 bin yıl önce Batı Papua'yı Avustralya'ya bağlayan tarih öncesi Sahul kıtasına yerleşmiş olabileceği anlamına geliyor.

Bilim insanları "Deniz yolculuğu simülasyonları, bu dönemde Raja Ampat Adaları'ndan Yeni Gine'ye doğru bir kuzey ekvator rotasının Sahul'e yayılmak için uygun bir geçit olduğunu gösteriyor" yazdı.

Görsel kaldırıldı.
Reçine eserin üretim adımlarını varsayımsal olarak gösteren çizim (Antiquity (2024))


Arkeolojik alanda daha fazla kazı çalışmasıyla, ilk insanların Pasifik'e ve Avustralya'ya doğru ilerlemek için seçtiği zamanla rotayı net bir şekilde belirlemek mümkün olabilir ve onların bu bölgelerdeki dev memelilerin neslinin tükenmesine etki edip etmediği açığa çıkabilir.

Öte yandan, bilim insanları bu rotayla göç edenlerin Denisova ve Homo sapien atalara sahip kişiler olabileceğini düşünüyor.

Independent Türkçe



Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
TT

Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)

Bilim insanları meyve sineklerinin genetiğini değiştirerek kokaini sevmelerini sağladı. Çalışmanın insanlardaki kokain bağımlılığını daha iyi anlama ve tedavi etmeye katkı sunması bekleniyor. 

Meyve sinekleri ve insanlar birbirlerine sanılandan daha fazla benziyor. Örneğin bu iki türde çeşitli hastalıklardan sorumlu genlerin yaklaşık yüzde 75'inin aynı olması, bilim insanlarının ilgisini çekiyor. Sinekler üzerindeki genetik incelemeler, bu hastalıkların daha iyi anlaşılmasına katkı sağlıyor.

Bu rahatsızlıklardan biri de kokain gibi maddelere karşı gelişen bağımlılıklar. Utah Üniversitesi'nden Dr. Adrian Rothenfluh, "Son yıllarda, sinekler ve insanların birçok açıdan sandığımızdan daha fazla birbirine benzediği ortaya çıktı" diyerek ekliyor: 

Örneğin sineklerin alkole verdiği tepkiyi düzenleyen genlerin, insanlardaki alkol bağımlılığında da rol oynadığını birçok kez gösterdik. Bu durumun kokain bağımlılığıyla bağlantılı genler için de geçerli olacağını ve bunların sineklerdeki etki mekanizmasını inceleyebileceğimizi düşünüyoruz.

Ancak sineklerin kokaini sevmemesi bu çalışmaların önünde engel teşkil ediyordu. Meyve sineklerinin bacaklarındaki tat reseptörleri, böceğin bir şeyi yemeden önce zararlı olup olmadığını algılamasını sağlıyor. 

Dr. Rothenfluh ve ekip arkadaşları yeni çalışmalarında kokainin acı tadı nedeniyle bu reseptörlere yakalandığını ve sineklerin maddeden bu yüzden uzak durduğunu doğruladı. Araştırmacılar daha sonra sineklerin genetiğini değiştirerek bu reseptörleri devre dışı bıraktı.

Bulguları hakemli dergi Journal of Neuroscience'ta 2 Haziran Pazartesi günü yayımlanan çalışmada genetiği değiştirilmiş sineklerin kokaini sevdiği gözlemlendi. Düşük seviyede kokain içeren şekerli su verilen sinekler 16 saat içinde bu içeceği tercih etmeye başladı.

Dr. Rothenfluh, "Düşük dozlarda, tıpkı insanlar gibi koşuşturmaya başlıyorlar" diyor: 

Çok yüksek dozlardaysa yine insanlar gibi hareket edemez hale geliyorlar.

Bilim insanları genetiğiyle oynanmış sinekleri üretmeyi artık öğrendiği için çalışmalarını daha kolay ve hızlı yürütmeyi umuyor. Meyve sineklerinin hızlı yaşam döngüsü ve nispeten basit genetik yapıları, üzerlerinde insanlara kıyasla daha kolay deney yapılmasına imkan tanıyor. 

Makalenin yazarlarından Travis Philyaw "Daha karmaşık organizmalarda ortaya çıkması zor olan riskli genleri tespit ederek bu bilgileri memeliler üzerinde çalışan araştırmacılara aktarabiliriz" diyor.

Ekip bu sayede insanlardaki kokain bağımlılığına yönelik yeni tedaviler geliştirmeyi umuyor. Dr. Rothenfluh şu ifadeleri kullanıyor:

Kokain tercihinin mekanizmalarını gerçekten anlamaya başlayabiliriz ve mekanizmayı ne kadar iyi anlarsak, o mekanizmaya etki edebilecek bir tedavi bulma şansımız o kadar artar.

Independent Türkçe, Popular Science, IFLScience, Journal of Neuroscience