Kuzey Buz Denizi'nin derinlerinde yeni antibiyotikler keşfedildi

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre antibiyotik direnci, küresel halk sağlığı sorunları arasında üst sıralarda yer alıyor (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre antibiyotik direnci, küresel halk sağlığı sorunları arasında üst sıralarda yer alıyor (Reuters)
TT

Kuzey Buz Denizi'nin derinlerinde yeni antibiyotikler keşfedildi

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre antibiyotik direnci, küresel halk sağlığı sorunları arasında üst sıralarda yer alıyor (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre antibiyotik direnci, küresel halk sağlığı sorunları arasında üst sıralarda yer alıyor (Reuters)

Kuzey Buz Denizi'nde yaşayan mikroplar, yeni antibiyotiklere kaynaklık edebilir. Bilim insanları laboratuvar deneylerinde başarılı sonuçlar elde etti.

Halihazırda kullanılan antibiyotiklerin büyük bir kısmı karada yaşayan aktinobakteri adlı mikroorganizmalardan geliyor.

Ancak antibiyotiklere dirençli bakteriler yaygınlaştığı için bilim insanları yeni kaynaklar keşfetmeye çalışıyor. 

Deniz ortamındaki basınç, sıcaklık ve tuz yoğunluğu gibi etmenlerden dolayı suda yaşayan aktinobakterilerin daha çok çeşitte bileşikler ürettiği tahmin ediliyor. 

Bu nedenle araştırmacılar, bazı omurgasız canlıların içinde yaşayan ve 2020'de Kuzey Buz Denizi'nden çıkarılan aktinobakterileri inceledi. 

Hakemli dergi Frontiers in Microbiology'de bugün (30 Ağustos) yayımlanan çalışmada, 4 aktinobakterinin ürettiği bileşiklerin, enteropatojenik E. coli (EPEC) adlı bakteri üzerindeki etkisi gözlemlendi.

Bağırsak hücrelerini etkileyen bu bakteri özellikle küçük çocuklarda şiddetli ishale neden oluyor. 

Laboratuvarda geliştirilen hücrelerde bileşikleri test eden ekip, iki türün bakterinin hastalığa yol açmasını engellediğini saptadı.

Bunlardan biri bakterinin büyümesini durdururken, diğeri bunu yapmadan hastalığa yol açmasının önüne geçti.

Araştırmacılar eğer bakterinin büyümesi engellenmezse, antibiyotiğe karşı daha az direnç geliştireceğini söyleyerek ikinci bileşiğin daha iyi bir ilaç olacağını ekliyor. 

Bulgular umut vaat etse de antibiyotik olarak kullanılmaları için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var. Ayrıca bu bileşiklerin detaylıca incelenmesi için yüksek miktarda üretilmeleri gerekiyor ancak bunun nasıl mümkün olacağı henüz bilinmiyor.

Helsinki Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Päivi Tammela şöyle diyor:

Şimdiye kadar sadece laboratuvar çalışmalar yaptık, bu nedenle bileşiklerin klinik kullanımda gerçek bir önemi olup olmadığını öğrenmemize daha çok var.

Araştırmacılar yine de geleceğe umutla bakıyor. Tammela denizin derinliklerinde keşfedilmeyi bekleyen başka bileşikler olduğunu tahmin ediyor. 

Independent Türkçe, Live Science, Interesting Engineering, Frontiers in Microbiology



Yakaladığı yılan, biri canlı iki yılan kustu

Drymarchon couperi (sağda) iki yılanı kısa süre arayla yutmuş görünüyor (Georgia Doğal Kaynaklar Departmanı)
Drymarchon couperi (sağda) iki yılanı kısa süre arayla yutmuş görünüyor (Georgia Doğal Kaynaklar Departmanı)
TT

Yakaladığı yılan, biri canlı iki yılan kustu

Drymarchon couperi (sağda) iki yılanı kısa süre arayla yutmuş görünüyor (Georgia Doğal Kaynaklar Departmanı)
Drymarchon couperi (sağda) iki yılanı kısa süre arayla yutmuş görünüyor (Georgia Doğal Kaynaklar Departmanı)

ABD'deki bir araştırmacı yakaladığı yılanın karnından biri canlı iki yılan çıkınca şaşkına döndü. Dahası, halen hayattaki yılan da kısa süre önce bir fareyi mideye indirdiği görüldü. 

Georgia eyaletinin güneyinde yaban hayatı araştırmaları yürüten Matt Moore, yaklaşık 1,2 metre uzunluğunda bir yılan yakaladı. 

Drymarchon couperi türündeki hayvanı bir torbaya koyan Moore, kısa süre sonra torbada iki yılan daha olduğunu gördü.

Yılanlardan genç olanı çoktan ölmüştü. Yaşı biraz daha büyük olan doğu elmas sırtlı çıngıraklı yılan (Crotalus adamanteus) türündeki diğer hayvan da ilk başta cansız görünse de Moore bir süre sonra onun kıpırdadığını fark etti.

Georgia Doğal Kaynaklar Departmanı geçen ay Facebook'ta yaptığı açıklamada başka yılanlarla beslendiği bilinen Drymarchon couperi'nin yemeğini kusarken yaklaşık 230 gram kaybettiğini belirtiyor. 

Moore, hayvanın çıngıraklı yılanı yakalanmadan kısa süre önce yuttuğunu tahmin ediyor. Diğer hayvan daha uzun süre sindirilmiş gibi görünüyordu. 

Kafa derisinde hafif bir yırtılma olan çıngıraklı yılansa daha sonra iyileşti. Moore hayvanı, genellikle sığınak olarak kullandıkları bir kaplumbağa yuvasına bıraktı. People'ın aktardığı üzere Drymarchon couperi de doğaya geri bırakıldı.

Meseleyi daha ilginç hale getiren şeyse çıngıraklı yılanın muhtemelen yutulmadan kısa süre önce bir fareyi yemesiydi. 

Doğal Kaynaklar Departmanı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Canlanan çıngıraklı yılanın gözle görülür bir şişkinliği vardı ve bu da yakın zamanda büyük bir fare yediğine işaret ediyor.

2 metreye ulaşabilen Drymarchon couperi, ABD'nin en uzun yılanı. Ülkeye endemik yılan zehirli değil fakat zehirli yılanlar da dahil pek çok türde hayvanı yiyerek besleniyor. 

Doğu elmas sırtlı çıngıraklı yılansa 2,5 metreye ulaşabilen uzunluklarıyla Kuzey Amerika'nın en büyük zehirli yılanı. 

Moore'un yakaladığı hayvanın karnından çıkan çıngıraklı yılanın uzunluğu hakkında bilgi verilmedi. 

Son olay hem Drymarchon couperi'nin avlanma becerilerini hem de doğu elmas sırtlı çıngıraklı yılanın dayanıklılığını ortaya koyuyor. 

Independent Türkçe, IFL Science, Newsweek, People