Himalaya buzullarında 1700 eski virüs türü keşfedildi

Everest Dağı'nın da içinde yer aldığı Himalayalar'ın, 2100'e kadar buzullarının neredeyse yüzde 80'ini kaybedeceği öngörülüyor (Reuters)
Everest Dağı'nın da içinde yer aldığı Himalayalar'ın, 2100'e kadar buzullarının neredeyse yüzde 80'ini kaybedeceği öngörülüyor (Reuters)
TT

Himalaya buzullarında 1700 eski virüs türü keşfedildi

Everest Dağı'nın da içinde yer aldığı Himalayalar'ın, 2100'e kadar buzullarının neredeyse yüzde 80'ini kaybedeceği öngörülüyor (Reuters)
Everest Dağı'nın da içinde yer aldığı Himalayalar'ın, 2100'e kadar buzullarının neredeyse yüzde 80'ini kaybedeceği öngörülüyor (Reuters)

Himalaya buzullarında 1700'den fazla virüs türü bulundu. Çoğu daha önce bilinmeyen virüsler 41 bin yıldır donmuş toprakta saklanırken, küresel ısınmayla beraber insanlara tehdit oluşturma ihtimalleri endişe yaratıyor. 

Bilim insanları daha önce de donmuş toprakta veya permafrostta virüsler tespit etmişti. Küresel ısınmanın etkisiyle toprağın çözünmesi sonucu bu virüslerin dünyaya yayılacağından korkuluyor. 

Bu yıl Sibirya'da bulunan binlerce yıllık virüslerin ardından eski hastalıkların yeni bir pandemiye yol açacağı endişesi bile baş göstermişti.

Uzmanların bu virüslerin yarattığı tehlikeyi analiz edebilmesi için yıllar içindeki değişimlerini de incelemeleri gerekiyor.

Uluslararası bir araştırma ekibi yeni bir çalışmada, Himalayalar'daki Tibet Platosu'nda yer alan Guliya Buzulu'dan buz çekirdekleri çıkardı. 

Buzların içinde yüzde 97'si daha önce bilinmeyen 1705 virüs türü tespit edildi. 

Nature Geoscience adlı hakemli dergide 26 Ağustos'ta yayımlanan çalışmada 41 bin yıla yayılan 9 ayrı zaman diliminden gelen viral türlerin DNA'sı incelendi. 

Araştırmacılar yeni bulunan virüslerin insanları değil, bakterileri enfekte ettiğini söylüyor. Ekip virüslerin zaman içindeki sıcaklık değişimlerine nasıl tepki verdiğini analiz etti. 

Ohio Eyalet Üniversitesi'nden çalışmanın başyazarı ZhiPing Zhong, "Bu zaman dilimleri soğuktan sıcağa geçilen üç büyük döngüyü kapsıyor ve viral toplulukların farklı iklim koşulları karşısında nasıl değiştiğini gözlemlemek için eşsiz bir fırsat sunuyor" diyerek ekliyor:

Bu eski virüsleri inceleyerek, geçmiş iklim değişikliklerine verilen viral tepkiler hakkında değerli bilgiler ediniyoruz; bu da devam eden küresel iklim değişikliği bağlamında viral adaptasyon anlayışımızı geliştirebilir.

Araştırmada bulunan viral topluluklardan biri Son Buzul Çağı'nın bittiği 11 bin 500 yıl önceye aitti. Zhong bunun, virüs gelişimiyle iklim değişikliği arasındaki ilişkiye işaret ettiğini söylüyor. 

Bilim insanları ayrıca Ortadoğu ve Arktika gibi bölgelerden geldiği tahmin edilen virüsler de saptadı. 

Donmuş topraktaki virüsler endişe yaratsa da yeni çalışmayı yürüten ekip pandemiye yol açma potansiyeli olmadığı görüşünde. 

Makalenin yazarlarından Lonnie Thompson "Buzullar, dünyadaki en temiz ortamlardan biri. Son derece düşük biyokütle içeriyorlar" ifadelerini kullanıyor: 

Buzulbilim ekibimizin üyeleri, buz çekirdeklerini delerken sürekli bu buzullardan eriyen suyu içiyor.

Çalışmada yer almayan virolog Erin Harvey de buzullardan çıkarılan virüslerin çoğunlukla bakterileri etkilediğini belirtiyor. 

"Bence buzun içinden bir soruna neden olabilecek bir şeyin çıkması pek muhtemel değil" diyen Harvey ekliyor: 

Eski şeylerin geri gelmesinden ziyade yeni şeylerin evrimleşmesiyle ilgili çok daha fazla endişelenmeliyiz.

Independent Türkçe, Australian Broadcasting Corporation, Newsweek, Nature Geoscience, Guardian



Uzmanlardan aşırı işlenmiş bebek mamaları uyarısı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Uzmanlardan aşırı işlenmiş bebek mamaları uyarısı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Uzmanlar, "çocukları ömür boyu obeziteye hazırlayan" aşırı işlenmiş bebek mamalarının "süpermarket raflarını ele geçirdiği" uyarısında bulundu.

Leeds Üniversitesi'ndeki araştırmacıların yürüttüğü çalışma, reyonları dolduran bebek maması ürünlerinin üçte birinin, uzun vadeli sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilen aşırı işlenmiş gıda (UPF) olarak sınıflandırıldığını ortaya koydu.

Araştırmacılar ayrıca, endüstriyel olarak üretilen gıda ürünlerinde doğal içerikleri öne çıkaran "yanıltıcı" etiketler konusunda ebeveynleri uyardı.

Ekip, önde gelen markalara ait 600 bebek maması ürününü analiz etti ve bebek atıştırmalıklarının şaşırtıcı bir şekilde yüzde 87'sinin, bebek kahvaltılık gevreklerinin ise yüzde 79'unun UPF olarak sınıflandırıldığını tespit etti. Bu, sözkonusu gıdaların genellikle ev yemeklerinde bulunmayan malzemelerle endüstriyel teknikler kullanılarak üretildiği anlamına geliyor.

Ayrıca, bebekler için pazarlanan popüler atıştırmalıklarda "endişe verici eğilimler" buldular. Bunlar arasında "erimiş" şişirilmiş atıştırmalıklar ve meyve bazlı çiğnemelik ve barlar da var.

Çalışmanın yazarları, Birleşik Krallık hükümetine UPF'ler konusunda daha sıkı düzenlemeler getirmesi çağrısında bulunarak, sunulan gıdaların "küçük çocukların büyürken yemesi gerekenlere çok az benzediğini" söylüyor.

Çalışmanın baş araştırmacısı ve Leeds Üniversitesi'nde çocuk beslenmesi uzmanı olan Dr. Diane Threapleton şunları söyledi:

Bebek reyonunda aşırı işlenmiş atıştırmalıklar, tatlılar, kahvaltılık gevrekler ve hatta öğünlerin baskın olduğunu görüyoruz. Bunlar genellikle sağlıklı, organik veya 'ilave şeker içermez' iddialarıyla pazarlanıyor ancak küçük çocukların büyürken yemesi gereken gıdalara çok az benzeyen içeriklere sahipler ve yoğun işleme tabi tutuluyorlar. Bu ürünler, bebekleri en başından itibaren aşırı işlenmiş, aşırı tatlı yiyeceklere istek duymaya itiyor. Bu, hükümetin daha sağlıklı bir nesil yetiştirme konusunda ciddi olduğunu göstermesi için gerçek bir fırsat. Bebek maması reyonunun mevcut durumu kabul edilemez ve artık gözardı edilmemeli.

Çalışmaları, hükümetin "yanıltıcı" etiketlere sahip şekerli atıştırmalıkların satışını engellemek için "acilen" harekete geçmesi gerektiğini belirten Obezite Sağlık İttifakı (OHA) tarafından destekleniyor.

OHA Direktörü Katharine Jenner şunları söyledi:

Hükümetin 10 Yıllık Sağlık Planı, obeziteyi sona erdirmek için büyük bir hedeften bahsediyor ancak erken çocukluk dönemindeki açığı kapatmadığımız sürece asla bu hedefi yakalayamayız. Sağlıklı bir yaşam doğumdan itibaren başlar, bebeklerimize ve küçük çocuklarımıza gelişimlerini ve uzun vadeli sağlıklarını olumsuz etkileyen aşırı işlenmiş gıdalar veriyoruz. Bebek maması reyonu, çocukları ömür boyu kötü beslenme alışkanlıklarına, obeziteye ve diş çürümesine sürükleyen şekerli, aşırı işlenmiş atıştırmalıklarla dolu. Birleşik Krallık bir ağız sağlığı krizinin pençesindeyken, hükümetin bebek maması şirketlerinin yanıltıcı etiketlere sahip yüksek şekerli gıdaları satmasını acilen sınırlaması gerekiyor. Bu ürünler, çocuklarının sağlığını her şeyin üstünde tutmak isteyen ebeveynlerin ve bakıcıların iyi niyetlerini gölgeliyor.

Independent Türkçe