Ünlü aktör kendisini şöhrete kavuşturan ikonik rolü neredeyse reddedecekmiş

Büyük bölümü İtalya'nın Napoli kenti yakınlarındaki adalarda çekilen Yetenekli Bay Ripley'de, Dickie Greenleaf rolündeki Jude Law'a Tom Ripley'yi canlandıran Matt Damon eşlik etmişti (Paramount Pictures)
Büyük bölümü İtalya'nın Napoli kenti yakınlarındaki adalarda çekilen Yetenekli Bay Ripley'de, Dickie Greenleaf rolündeki Jude Law'a Tom Ripley'yi canlandıran Matt Damon eşlik etmişti (Paramount Pictures)
TT

Ünlü aktör kendisini şöhrete kavuşturan ikonik rolü neredeyse reddedecekmiş

Büyük bölümü İtalya'nın Napoli kenti yakınlarındaki adalarda çekilen Yetenekli Bay Ripley'de, Dickie Greenleaf rolündeki Jude Law'a Tom Ripley'yi canlandıran Matt Damon eşlik etmişti (Paramount Pictures)
Büyük bölümü İtalya'nın Napoli kenti yakınlarındaki adalarda çekilen Yetenekli Bay Ripley'de, Dickie Greenleaf rolündeki Jude Law'a Tom Ripley'yi canlandıran Matt Damon eşlik etmişti (Paramount Pictures)

Ünlü oyuncu Jude Law'dan hayranlarını şaşırtacak bir itiraf geldi.

Law, 1999 yapımı Yetenekli Bay Ripley'de (The Talented Mr Ripley) zengin ve yakışıklı playboy Dickie karakterini canlandırmıştı. Law, bu rol sayesinde dünya çapında üne kavuşmuş ve bir Hollywood yıldızı olarak yerini sağlamlaştırmıştı. Ancak Britanyalı aktör bu rolü neredeyse geri çevireceğini açıkladı. 

"23 yaşındaki beynim bunu düşünüyordu"

51 yaşındaki Law, The Times of London'a verdiği röportajda kariyerinin o aşamasında hep aynı tür rollerde oynamak zorunda kalacağını düşünerek paniklediğini söyledi. 

"Bu bir kuruntu ve delilikti" diyen aktör, sözlerini şöyle sürdürdü: 

Kafamda sürekli yakışıklı adam rollerinde oynatılacağıma dair bir panik vardı. 23 yaşındaki beynim bunu düşünüyordu. Aptalca bir şekilde bu rolün karmaşıklığını gözden kaçırmışım. Ama dürüst olmak gerekirse, aslında sadece ciddiye alınmak istiyordum.

Gwyneth Paltrow, Matt Damon, Cate Blanchett ve Philip Seymour Hoffman'ın da rol aldığı Yetenekli Bay Ripley, Oscar ödüllü Anthony Minghella tarafından yönetilmiş ve gişede 120 milyon dolardan fazla hasılat elde etmişti. 

Film, Patricia Highsmith'in 1955 tarihli aynı adlı romanına dayanıyordu. Yetenekli Bay Ripley, En İyi Uyarlama Senaryo ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu da dahil 5 Akademi Ödülü adaylığı almıştı.

Öte yandan Highsmith'in psikolojik gerilim türündeki eseri, kısa süre önce bir Netflix dizisine de uyarlandı. The Irishman, Schindler'in Listesi (Schindler's List) ve Ejderha Dövmeli Kız'ın (The Girl with the Dragon Tattoo) senaristi olarak da tanınan Steven Zaillian'ın yazıp yönettiği Ripley'nin başrolünde, Fleabag'in 47 yaşındaki yıldızı Andrew Scott yer alıyor.

Law, VIII. Henry'ye dönüşmüştü

Law, son olarak tarihi filmi Firebrand için Britanya Kralı VIII. Henry'ye dönüşmüştü. 

Karim Aïnouz imzalı film, 16. yüzyılda yaşanmış gerçek olaylara dayanıyor. Jude Law'la Alicia Vikander, Kral VIII. Henry ve 6. eşi Catherine Parr rolünde. 

Film, kralın ilk 5 eşiyle yürümeyen fırtınalı ilişkilerinin ardından, Parr'ın evliliğini kurtarma çabalarını anlatıyor.

Firebrand prömiyerini geçen yıl mayısta, 76. Cannes Film Festivali'nde yapmıştı. Tarihi film, gösteriminin ardından 8 dakika boyunca ayakta alkışlanmıştı.

Independent Türkçe, Deadline, The Times of London



İzleyiciler Netflix'teki gerçek suç dramasını bir oturuşta bitiriyor

Aynı adlı kurmaca olmayan kitaba dayanan DNA Dedektifi, polis ekiplerinin İsveç'i sarsan çifte cinayeti çözmek için zamana karşı yarışını anlatıyor (Netflix)
Aynı adlı kurmaca olmayan kitaba dayanan DNA Dedektifi, polis ekiplerinin İsveç'i sarsan çifte cinayeti çözmek için zamana karşı yarışını anlatıyor (Netflix)
TT

İzleyiciler Netflix'teki gerçek suç dramasını bir oturuşta bitiriyor

Aynı adlı kurmaca olmayan kitaba dayanan DNA Dedektifi, polis ekiplerinin İsveç'i sarsan çifte cinayeti çözmek için zamana karşı yarışını anlatıyor (Netflix)
Aynı adlı kurmaca olmayan kitaba dayanan DNA Dedektifi, polis ekiplerinin İsveç'i sarsan çifte cinayeti çözmek için zamana karşı yarışını anlatıyor (Netflix)

Gerçek suç meraklıları, büyük övgü toplayan İsveç dizisi DNA Dedektifi'nin (The Breakthrough) yayına girmesiyle ekran başına kilitlendi.

Prömiyeri, geçen hafta başında Netflix'te yapılan 4 bölümlük dizi, İsveç'in en kötü şöhretli davalarından birini ele alıyor.

16 yıl boyunca çözülemeyen cinayetler

Dizi, 2004'te güpegündüz işlenen çifte cinayetle sarsılan Linköping'de, yıllar süren soruşturma sırasında katilin izini süren dedektiflerin hikayesini anlatıyor.

Tam 16 yıl boyunca çözülemeyen bu dava, DNA teknolojisi kullanılarak nihayet çözüldüğünde Avrupa'da bir ilke imza atılmıştı.

DNA teknolojisi, dedektifleri 2020'de katile götürmüştü.  

Başrollerini Peter Eggers ve Mattias Nordkvist'in paylaştığı dizinin yönetmenliğini The Bridge'le tanınan Lisa Siwe, senaristliğini ise Oskar Söderlund üstlendi.

56 yaşındaki Siwe, Netflix'e yaptığı açıklamada, "Bu, bir suçla ilgili kurgusal bir drama dizisi olsa da her şeyden önce bir insan trajedisinin tasviri. Odağımızı failden ziyade kurbanlara ve soruşturmaya veriyoruz" diyerek eklemişti: 

Bu, korkunç şeyler yaşandığında yola devam edebilmek için gereken şefkat ve birbirimize gösterdiğimiz özen hakkında bir hikaye.

Prömiyerinden bu yana izleyiciler, DNA Dedektifi'ni yayın devinde en çok izlenenler arasında üst sıralara taşıdı.

"Suç dramalarına farklı bir yaklaşım"

Gerçek suç dramasını izleyenler, görüşlerini paylaşmak üzere sosyal medyaya akın etti.

Bir izleyici diziyi bir oturuşta bitirdiğini söyleyerek ekledi: 

DNA Dedektifi, gerçek bir hikayeye dayanan İsveç yapımı bir mini dizi. Dizide çifte cinayet ve 20 yıl sonra DNA'nın suçu nasıl çözdüğü anlatılıyor. Çok beğendim. Benden tam destek!

Bir başka hayransa dizinin gerçekçi havasına dikkat çekti: 

DNA Dedektifi suç dramalarına farklı bir yaklaşım getiriyor. Aksiyon dolu sekanslara yer vermiyor ve sürprizler sadece şaşırtmak için kullanılmıyor.

Bir izleyici de "Bu, yıllardır gördüğüm en iyi gerçek suç dizilerinden biri" diyerek ekledi:

Abartılı olay örgüleri yok. Sadece gerçek insanlar ve uzun süredir hayatımızda olan bir teknoloji. Sonra bir dönüm noktası yaşanıyor. Tercihen dizi daha uzun olabilirdi ve katilin geçmişi hakkında daha fazla bilgi verebilirdi. Ama yine de iyi. Hem de çok iyi.

Independent Türkçe, Mirror, Daily Mail, Tudum