Küçük bir balıkta, sadece insanlarda görülen bir öz farkındalık saptandı

Aynada kendilerini tartıyorlar.

En fazla 14 santimetreye ulaşabilen Labroides dimidiatus türündeki balıklar, kavgaya girmeden önce aynada kendilerini kontrol ediyor (Osaka Metropolitan Üniversitesi)
En fazla 14 santimetreye ulaşabilen Labroides dimidiatus türündeki balıklar, kavgaya girmeden önce aynada kendilerini kontrol ediyor (Osaka Metropolitan Üniversitesi)
TT

Küçük bir balıkta, sadece insanlarda görülen bir öz farkındalık saptandı

En fazla 14 santimetreye ulaşabilen Labroides dimidiatus türündeki balıklar, kavgaya girmeden önce aynada kendilerini kontrol ediyor (Osaka Metropolitan Üniversitesi)
En fazla 14 santimetreye ulaşabilen Labroides dimidiatus türündeki balıklar, kavgaya girmeden önce aynada kendilerini kontrol ediyor (Osaka Metropolitan Üniversitesi)

Bir balık türünün sadece insanlarda görülen bir öz farkındalığa sahip olduğu ortaya çıktı. 

Kişinin, kendisinin ayrı bir birey olduğunu anlama becerisini ifade eden öz farkındalık daha önce çeşitli türde hayvanlarda saptanmıştı. 

Bunun yanı sıra kişinin sadece kendisinin farkında olabileceği, iç dünyasıyla ilgili bir öz farkındalık biçimi de var. Örneğin amaçlar, istekler, zihindeki beden imgesi veya birine karşı hissedilen duygular bu sınıfta yer alıyor.

Bugüne kadar insan dışında hiçbir canlıda bu öz farkındalık biçimi görülmemişti. 

Scientific Reports adlı hakemli dergide bugün (11 Eylül) yayımlanan makalede, Labroides dimidiatus adlı bir çöpçü balık türünün bu beceriye sahip olduğu kaydedildi.

Daha önce çöpçü balıkların fotoğrafta kendini tanıyabildiği bulunurken, bu tür ayna testini de geçmişti.

Yeni araştırmayı yürüten ekip, akvaryumdaki balıklara başka çöpçü balıkların fotoğraflarını gösterdi. Görüntülerdeki hayvanların boyutu, akvaryumdakilerden yüzde 10 büyük veya küçüktü.

Bu deneyde balıklar fotoğrafını gördükleri rakiplerinin boyutuna bakmadan saldırıya geçti. 

Araştırmacılar daha sonra aynı testi ayna ekleyerek yürüttü. Önce aynada kendisini süzen balıklar bu sefer fotoğrafta kendilerinden büyük balıklara saldırmamayı tercih etti. 

Japonya'daki Osaka Metropolitan Üniversitesi'nden Taiga Kobayashi, yazarları arasında yer aldığı çalışma hakkında şöyle diyor:

Bu beklenmedik bir durumdu çünkü balık, boyutu ne olursa olsun rakiplerine karşı her zaman saldırganlık gösteriyordu.

Araştırmacılar akvaryumu, balığın ayna ve diğer balıkların fotoğrafını aynı anda göremeyeceği şekilde bölmüştü. 

Bu nedende saldırıya geçip geçmeyeceğini hesaplayan hayvan, muhtemelen aynada kendisini tarttıktan sonra zihninde vücut büyüklüğüne dair imgeye göre karar veriyor. 

Kobayashi, balıkların aynayı karar verme aracı olarak kullanacak zekaya sahip olduğunu düşünüyor. 

Doktora öğrencisi Kobayashi, "Balıkların aynayı bir araç olarak kullanabildiğine dair sonuçlar, insan ve insan dışı hayvanların öz farkındalığı arasındaki benzerlikleri açığa çıkararak bu özelliğin nasıl evrimleştiğine ışık tutacak önemli ipuçları sağlayabilir" diyor.

Independent Türkçe, SciTechDaily, New Scientist, Scientific Reports



Kelliğe sürpriz çözüm: Şeker jeli saçları yeniden çıkarıyor

Deoksiriboz, DNA diye de bilinen deoksiribonükleik asidin oluşumunda etkili (Unsplash)
Deoksiriboz, DNA diye de bilinen deoksiribonükleik asidin oluşumunda etkili (Unsplash)
TT

Kelliğe sürpriz çözüm: Şeker jeli saçları yeniden çıkarıyor

Deoksiriboz, DNA diye de bilinen deoksiribonükleik asidin oluşumunda etkili (Unsplash)
Deoksiriboz, DNA diye de bilinen deoksiribonükleik asidin oluşumunda etkili (Unsplash)

Pek çok kişi saçlarının azalmasını dert ederken bilim insanları da çözüm için uğraşıyor. 

Birleşik Krallık'taki Sheffield Üniversitesi ve Pakistan'dan COMSATS Üniversitesi'ndeki araştırmacılarsa bu konuya odaklanmadıkları bir çalışma sırasında ilginç bir bulguya rastladı. 

Vücutta kendi kendine oluşan bir şeker cinsi olan deoksiribozun bölgesel uygulamada farelerin yarasını nasıl iyileştirdiğini araştıran bilim insanları, yaraların etrafındaki tüylerin normalden daha hızlı uzadığını fark etti. 

Bunun üzerine testosteron kaynaklı tüy kaybı yaşayan erkek farelerin sırtlarındaki kılları alıp onlara düşük dozda deoksiriboz jeli verdiler.

Kılların çıplak deriden kalın, uzun ve sağlıklı bir şekilde çıktığı görüldü. 

Jelin minoksidil adlı ilaçla aynı etkiyi sağladığı tespit edildi. Kılların yüzde 80-90'a varan oranda yeniden uzadığı saptandı. 

Hem jel hem de minoksidilin verildiği durumlardaysa anlamlı bir farka rastlanmadı. 

Sheffield Üniversitesi'nden Sheila MacNeil çalışmalarıyla ilgili şöyle diyor:

Araştırmamız saç kaybında, doğal bir şekilde oluşan deoksiriboz şekerini kullanıp kıl foliküllerine giden kanı artırarak saçın uzamasını sağlamak kadar basit bir çözümü ortaya koyuyor.

ık8ol
Üç haftalık süreçte çekilen fotoğraflar etkiyi gözler önüne serdi (Muhammad Anjum ve çalışma arkadaşları/COMSATS)

Kalıtsal kellik ya da erkek tipi saç dökülmesinde genler, hormon seviyeleri ve yaşlanma rol oynuyor. 

ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) toplumun yüzde 40'ını etkileyen bu duruma dair yalnızca iki ilacı onayladı. 

Minoksidilin etkili olmadığı durumlarda finasterid kullanılıyor. Vücuttaki testosteron akışını sağlayan bu ilaç, henüz kadınların kullanımına açık değil.

Erkeklerde saç kaybını yüzde 80-90 azaltabilen bu ilaç, bir kere başlandığında bırakılamıyor. Ereksiyon bozukluğu, göğüs ve testis ağrısı, düşük libido ve depresyon gibi yan etkileri de var.

Deoksiriboz jeli insanlarda olumlu sonuç verebilirse kemoterapi sonrasında saç, kaş ve kirpiklerini kaybedenler dahi bu tedaviden faydalanabilir. 

Frontiers in Pharmacology adlı bilimsel dergide yayımlanan makalenin yazarlarından MacNeil şöyle diyor:

Araştırmamız henüz çok erken safhada ancak sonuçlar umut verici ve daha fazla araştırma yapılmasını gerektiriyor.

Independent Türkçe, ScienceAlert, MDLinx