En büyük kitlesel yok oluşun arkasından El Niño çıktı

Permiyen Yok Oluşu'nu volkanik patlamaların tetiklediği tahmin ediliyor (Dawid Adam Iurino/Roma Sapienza Üniversitesi)
Permiyen Yok Oluşu'nu volkanik patlamaların tetiklediği tahmin ediliyor (Dawid Adam Iurino/Roma Sapienza Üniversitesi)
TT

En büyük kitlesel yok oluşun arkasından El Niño çıktı

Permiyen Yok Oluşu'nu volkanik patlamaların tetiklediği tahmin ediliyor (Dawid Adam Iurino/Roma Sapienza Üniversitesi)
Permiyen Yok Oluşu'nu volkanik patlamaların tetiklediği tahmin ediliyor (Dawid Adam Iurino/Roma Sapienza Üniversitesi)

Bilinen en büyük kitlesel yok oluşta muazzam El Niño olaylarının rol oynamış olabileceği tespit edildi. 

Yaklaşık 252 milyon yıl önce Permiyen Dönemi'ni bitiren kitlesel yok oluşta, türlerin yüzde 90 kadarının yeryüzünden silindiği tahmin ediliyor. 

Dünya tarihinde bilinen 5 kitlesel yok oluştan en şiddetlisi kabul edilen bu olay Büyük Ölüm diye de anılıyor. 

Bilim insanları, Permiyen Yok Oluşu'nu bugünkü Sibirya'daki yanardağ patlamalarının tetiklediğini düşünüyor. 

Bu muazzam patlamaların atmosfere yüksek miktarda karbondioksit salarak şiddetli bir küresel ısınmaya yol açtığı tahmin ediliyor. Sıcaklıklar türleri yok ederken, okyanustaki oksijen miktarının azalması sonucu deniz canlıları da karadakiler gibi tükenmişti. 

Öte yandan karadaki canlıların denizdekilerden binlerce yıl önce tükenmeye başlaması, başka olayların kitlesel yok oluşta payı olabileceğini düşündürüyor. 

Hakemli dergi Science'ta dün (12 Eylül) yayımlanan çalışmada El Niño olaylarının, Büyük Ölüm sürecinde önemli bir rol üstlendiği öne sürüldü. 

Bugün Büyük Okyanus'un batısındaki ılık suyun okyanus yüzeyinden doğuya doğru yayılmasıyla meydana gelen El Niño olayları, suyun anormal derecede sıcak olduğu bir bölge yaratıyor.

9 ila 18 ay sürebilen ve genellikle 2-7 yılda bir yaşanan bu olaylar, atmosferi ısıtarak gezegenin genelindeki hava durumunu etkiliyor. 

Yeni araştırmayı yürüten ekip, yılan balığına benzeyen konodont adlı Permiyen Dönemi canlılarının diş örneklerini uzun süredir analiz ediyor. 

Araştırmacılar, okyanus sıcaklığı hakkında fikir veren diş örnekleri sayesinde, 252 milyon yıl önce Büyük Okyanus'un yerindeki Panthalassa adlı okyanusun batı kısmının ilk başta doğusundan daha sıcak olduğunu buldu. 

dfvefdv
Jeolojik saha çalışmalarında alnan yeryüzü kesiti, Permiyen Dönemi'nin sonunda gezegen genelindeki aşırı kuraklığın kanıtı olan kurumuş yüzeyi ortaya koyuyor (Çin Yer Bilimleri Üniversitesi / Bristol Üniversitesi)

Fakat Permiyen Dönemi'nin sonlarında havanın ısınmasıyla, tıpkı bugün El Niño olaylarında olduğu gibi okyanusun doğu kısmı da ısınmış. 

Ancak araştırmacılar, Panthalassa'nın ekvatorda Büyük Okyanus'tan yüzde 30 daha geniş olmasından dolayı El Niño'nun iklimde daha şiddetli etkiler yarattığını düşünüyor.

Bir bilgisayar modeli oluşturan ekip, Permiyen sonunda karbondioksitin artmasıyla El Niño olaylarının güçlenerek ormanları ortadan kaldırmaya başladığını tahmin ediyor. 

Ağaçların gitmesiyle karbondioksitin emilememesi de sıcaklığı artırmış ve El Niño olaylarını daha da şiddetlendirmiş olabilir.

Leeds Üniversitesi'nden makalenin ortak yazarı Paul Wignall "Bunun iklim temelli bir yok oluş krizi olduğunu gösteriyoruz" diyerek ekliyor: 

Mesele sadece ısınma değil, iklimin buna verdiği tepki de sözkonusu.

Araştırmacılar asıl sorumlu yanardağ patlamaları olsa da ısınmanın okyanusta yarattığı etkilerin de önemli bir yer edindiğini belirtiyor.

Yeni çalışmada sunulan model, deniz canlılarının neden daha geç tükenmeye başladığı sorusunu da yanıtlayabilir. Okyanustaki sıcaklık değişimlerinin ilk başta karadaki kadar şiddetlenmemesi, buradaki canlıların daha kolay kaçmasına imkan tanımış olabilir.

Vuhan'daki Çin Yer Bilimleri Üniversitesi'nden ve makalenin başyarzarlarından Yadong Sun "Okyanuslar başlangıçta sıcaklık artışlarından korunurken devasa El Niño'lar yüzünden karadaki sıcaklıklar, çok hızlı bir şekilde çoğu türün ısı toleransının ötesine geçti ve canlılar zamanında adapte olamadı" diye açıklıyor:

Sadece hızlı göç edebilen türler hayatta kalabilirdi ve bunu yapabilen çok fazla bitki veya hayvan yoktu.

El Niño olayları, küresel ısınmayla birlikte bugün de ciddi çevresel etkiler yaratıyor. Bristol Üniversitesi'nden çalışmanın diğer başyazarı Alex Farnsworth "Yaşadığımız son El Niño'nun, her yerde rekor sıcaklıklar görülmesinde katkısı var ve epey orman yangınına yol açtı" diyor.

Öte yandan uzmanlar, Permiyen'deki gibi bir kitlesel yok oluşa yol açmayacağı görüşünde. Bunun temel nedeni de Büyük Okyanus'un Panthalassa'dan çok daha küçük olması. 

Wignall "Permiyen sonu, yaşam açısından Dünya tarihindeki en büyük krizdir ancak bir daha o koşullara yaklaşacağımızı sanmıyorum. Çünkü o zamanlar Dünya, bir tarafında bir kıta ve diğer tarafında devasa bir okyanus olan gerçekten tuhaf bir gezegendi" diyor:

Gezegen o zamanlar gerçekten savunmasızdı.

Independent Türkçe, New Scientist, CNN, Live Science, Science



Küçük kertenkeleler, doğal "dalış tüpü" sayesinde yem olmaktan kurtuluyor

Dr. Swierk, çok fazla hayvan tarafından avlanan su anollerine "ormanın nuggetları" diyor (Lindsey Swierk)
Dr. Swierk, çok fazla hayvan tarafından avlanan su anollerine "ormanın nuggetları" diyor (Lindsey Swierk)
TT

Küçük kertenkeleler, doğal "dalış tüpü" sayesinde yem olmaktan kurtuluyor

Dr. Swierk, çok fazla hayvan tarafından avlanan su anollerine "ormanın nuggetları" diyor (Lindsey Swierk)
Dr. Swierk, çok fazla hayvan tarafından avlanan su anollerine "ormanın nuggetları" diyor (Lindsey Swierk)

Su anolü denen bir kertenkele türünün, burun deliklerinde oluşturduğu bir baloncuk sayesinde hayatta kalabildiği ortaya kondu. Su altında en az 20 dakika kalmalarını sağlayan baloncuk sayesinde avcılardan kaçarak yem olmaktan kurtuluyorlar. 

Kalem uzunluğundaki su anolleri akarsu ve şelalelerin yakınlarındaki kaya ve bitkilerin etrafında yaşıyor. Kuşlardan yılanlara kadar çeşitli hayvanlara yem olan bu kertenkeleler, hayatta kalabilmek için kamuflaj gibi beceriler geliştirmiş.

Ayrıca tehlike durumunda suya atlayan bu hayvanlar, burun deliklerinin üstünde bir baloncuk oluşturarak gizleniyor. Bilim insanları bu özelliğin farkında olsa da baloncukların su altında daha uzun süre kalmalarını sağlayıp sağlamadığı net değildi.

New York'taki Binghamton Üniversitesi'nde anoller üzerine çalışan Dr. Lindsey Swierk, "Suyun altında çok uzun süre kalabildiklerini biliyoruz" diyerek ekliyor: 

Bu baloncuğun solunumda gerçekten işlevsel bir rolü olup olmadığını bilmiyorduk.

Bu belirsizliği gidermek isteyen Dr. Swierk, 30 su anolü yakalayarak bir deney yürüttü. 

Su anolleri suya girdikten sonra nefes vererek küçük bir baloncuk üretiyor. Kertenkelenin derisinin hidrofobik olması yani sudan kaçınması sayesinde baloncuk büyüyerek muhtemelen hayvanın nefes almasını sağlıyor. 

Biology Letters adlı hakemli dergide dün (18 Eylül) yayımlanan çalışmayı yürüten Dr. Swierk, yakaladığı su anollerinin yarısının burnuna nemlendirici sürerek baloncuk oluşturmalarını engelledi. 

Daha sonra hayvanları akvaryuma bırakan bilim insanı, baloncuk üretebilenlerin su altında yüzde 32 daha uzun süre kaldığını gözlemledi. 

Bulgular, bu kertenkele türünün baloncukları hayatta kalmak için kullandığına işaret ediyor.

Dr. Swierk makalede, "Yarı suda yaşayan anollerin içinde ve hidrofobik vücut yüzeyinde taşınan fazla hava, insanların dalış tüpü gibi çalışıp ekstradan hava sağlayarak dalış süresini uzatıyor" diye yazıyor.

Çalışmadaki anoller suda birkaç dakika kaldı ancak doğadakilerin en az 20 dakika kalabildiği biliniyor. 

Avcılarla karşılaşan su anolleri ilk başta olduğu yerde kalarak kamuflajının kendisini gizlemesini umuyor. Eğer bunda başarılı olmazsa kayalardaki çatlaklara saklanmayı deniyor.

Dr. Swierk suya dalmanın son seçenek olduğunu ama diğerlerinden çok daha etkili bir strateji olduğunu belirtiyor:

Suyun altına girmelerinden sonra, akıntının hareketli yüzeyinde tespit edilmeleri çok zor oluyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Guardian, Biology Letters