100 yıllık standart model tartışılıyor: Yoksa Büyük Patlama hiç yaşanmadı mı?

30 bin galaksiye dair gözlem verileri incelendi

Evrenin oluşum teorisinin baştan yazılması gerekebilir (Unsplash)
Evrenin oluşum teorisinin baştan yazılması gerekebilir (Unsplash)
TT

100 yıllık standart model tartışılıyor: Yoksa Büyük Patlama hiç yaşanmadı mı?

Evrenin oluşum teorisinin baştan yazılması gerekebilir (Unsplash)
Evrenin oluşum teorisinin baştan yazılması gerekebilir (Unsplash)

ABD'li bir bilgisayar bilimci, yaklaşık 30 bin galaksiye dair gözlemsel verilerden yola çıkarak Büyük Patlama teorisine meydan okudu. 

Standart kozmik modele göre evren yaklaşık 13,8 milyar yıl önce çok sıcak ve yoğun tek bir noktadan Büyük Patlama'yla hızla genişlemeye ve soğumaya başladı. 

Yaklaşık 100 yıldır geniş çapta kabul edilen bu teorinin en önemli dayanaklarından biri de kırmızıya kayma (redshift) denen bir olgu.

Kırmızıya kayma, Dünya'ya daha uzak gökcismi ve galaksilerden gelen ışığın renk spektrumunun kırmızı ucuna kaymasını ifade ediyor. 

1920'lerde Edwin Hubble ve George Lemaitre, kırmızıya kayma gözlemlerinden yola çıkarak bir galaksi ne kadar uzaksa Dünya'dan o kadar hızlı uzaklaştığını öne sürmüştü.

Bu da evrenin 13,8 milyar yıldır gittikçe genişlediği düşüncesini, yani Büyük Patlama teorisinin önünü açtı.

Ancak aynı dönemlerde gökbilimci Dr. Fritz Zwicky, kırmızıya kaymanın farklı bir açıklaması olabileceğini öne sürmüştü. 

"Yorgun Işık" denen bu teoriye göre, ışık evrende uzun mesafeler kat ederken "yorularak" enerji kaybediyor. Bu da uzaktaki galaksilerden gelen ışığın kırmızı gibi daha uzun dalga boylarına geçmesine yol açıyor. 

Dr. Zwicky'ye göre bu enerji kaybı, daha uzak galaksilerin gerçekte olduğundan daha hızlı uzaklaştıkları yanılsamasına neden oluyor.

Bilim dünyasında pek dikkate alınmayan bu teori, Kansas Eyalet Üniversitesi'nden Dr. Lior Shamir'in hakemli dergi Particles'ta yayımladığı makalesiyle tekrar gündeme geldi.

Dr. Shamir, evrenin uzak kıyılarına bakan James Webb Uzay Teleskobu'nun (JWST) gözlemlerinden yola çıkarak çalışmasını yürüttü. 

"JWST çok erken evrenin derinlerinden görüntüler sağladı ancak gökbilimcilerin beklediği gibi bebek bir erken evren yerine, büyük ve olgun galaksiler gösterdi" diyen mühendis ekliyor: 

Eğer Büyük Patlama bilim insanlarının başta öngördüğü gibi gerçekleştiyse, bu galaksiler evrenin kendisinden daha yaşlı olmalı.

Dr. Shamir, Dünya'nın Samanyolu'nun merkezi etrafındaki sabit dönüş hızını kullanarak Dünya'ya göre farklı hızlarda hareket eden galaksilerin kırmızıya kaymasını inceledi. 

Araştırmacı, Samanyolu'na göre ters yönde dönen galaksilerde, Samanyolu'na göre aynı yönde dönen galaksilere kıyasla daha düşük kırmızıya kayma olduğunu gözlemledi. 

Dr. Shamir "Bu fark, Dünya'nın Samanyolu'yla birlikte dönerkenki hareketini yansıtıyor. Ancak sonuçlar, galaksiler Dünya'dan daha uzak olduğunda kırmızıya kayma farkının arttığını da gösterdi" diyerek ekliyor:

Dünya'nın galaksilere göre dönüş hızı sabit olduğundan, farkın nedeni galaksilerin Dünya'dan uzaklığı olabilir. Bu da galaksilerin kırmızıya kaymasının mesafeyle birlikte değiştiğini gösteriyor ki bu da Zwicky'nin Yorgun Işık teorisinde öngördüğü şey.

Kısacası Dr. Shamir, daha uzak galaksilerin daha hızlı uzaklaşmadığını, sadece öyle göründüğünü ve Büyük Patlama'nın temel dayanaklarından birinin gözden geçirilmeye ihtiyaç duyduğunu söylüyor. 

Yeni çalışma Büyük Patlama teorisini tamamen çürütecek güçte veriler sunmuyor ancak gözleme dayanmaları, evrene dair varsayımların tekrar incelenme gereksinimini doğuruyor. 

Dr. Shamir'in araştırması, Büyük Patlama'nın bir diğer büyük dayanağı kozmik mikrodalga arkaplan ışımasını farklı bir şekilde açıklayan bir teori öne sürmüyor. 

Bütün evrene yayılan kozmik mikrodalga arkaplan ışımasının Büyük Patlama'dan arta kaldığı ve gittikçe soğuyan evrenin kanıtı olduğu varsayılıyor. 

Diğer yandan geniş çapta kabul gören bu teorinin eksikliklerine ilk defa dikkat çekilmiyor.

Özellikle evrenin neredeyse tamamını oluşturduğu iddia edilen karanlık enerji ve karanlık maddenin varlığının kesin olarak kanıtlanmaması teorinin temelini ciddi ölçüde sarsıyor. 

Başka bilim insanları da evrenin oluşum hikayesinin gözden geçirilmesi gerektiğini savunuyor. 

Tartışmalar yakın bir zamanda sona erecek gibi görünmüyor ancak çeşitli bilim insanlarının dikkat çektiği gibi gözlemsel verilere gereken önemin verilmesi, evrenin gizemlerini çözülmesine giden yolun taşlarını döşeyecektir. 

Independent Türkçe, Debrief, La Brújula Verde, Particles



Vincent van Gogh'un Yıldızlı Gece'sinde gizlenen fizik kuralları ortaya çıktı

Bilim insanları, van Gogh'un Yıldızlı Gece tablosundaki fırça darbelerinin aralıklarını analiz etti (Yinxiang Ma)
Bilim insanları, van Gogh'un Yıldızlı Gece tablosundaki fırça darbelerinin aralıklarını analiz etti (Yinxiang Ma)
TT

Vincent van Gogh'un Yıldızlı Gece'sinde gizlenen fizik kuralları ortaya çıktı

Bilim insanları, van Gogh'un Yıldızlı Gece tablosundaki fırça darbelerinin aralıklarını analiz etti (Yinxiang Ma)
Bilim insanları, van Gogh'un Yıldızlı Gece tablosundaki fırça darbelerinin aralıklarını analiz etti (Yinxiang Ma)

Vincent van Gogh'un ikonik tablosu Yıldızlı Gece'nin gökyüzündeki bulut ve hava hareketlerinin ardındaki gerçek dünya fiziğini hassas bir şekilde tasvir ettiğini gösteren yeni bir araştırmaya göre, efsanevi ressam doğal dünya hakkında sezgisel bir anlayışa sahipti.

Haziran 1889'da yapılan tablo, girdap gibi dönen mavi gökyüzünü, sarı ay ve yıldızları, patlayan renk ve şekillerle betimlemesiyle 100 yılı aşkın süredir milyonları büyülüyor.

Efsanevi tablodaki her bir yıldız, su üzerindeki ışık benzeri yansımalarla parıldayan sarı dalgaların içine hapsedilmiş halde.

Sıkıntı içindeki sanatçının öncü fırça darbeleri, gökyüzünde bir hareket olduğu yanılsaması yaratıyor.

Bilim insanları, van Gogh'un tablosunu analiz ederek ressamın gökyüzü tasvirindeki "gizli türbülans" dedikleri şeyi ortaya çıkardı.

Çalışmanın ortak yazarı Yongxiang Huang şöyle açıklıyor:

Yüksek çözünürlüklü dijital bir resimle, fırça darbelerinin standart boyutunu tam olarak ölçmeyi başardık ve bunları türbülans teorilerinden beklenen ölçeklerle karşılaştırdık.

Akışkan hareketinde uzmanlaşmış araştırmacılar, resimdeki fırça darbelerini rüzgar bacalarında dönen yapraklarla karşılaştırdı.

Dönen fırça darbelerinin göreceli ölçeğini ve aralığını inceleyerek değişen boya renklerinin göreceli parlaklığını hesapladılar.

Araştırmacılar özellikle tablodaki 14 ana girdap şeklinin uzamsal ölçeğini inceledi.

Bu dikkatli gözlemlerden yola çıkarak resimde tasvir edilen atmosferin şeklini, enerjisini ve ölçeğini tahmin ettiler.

Çalışma, tablonun atmosferik hareketi öngören ve Kolmogorov yasası diye bilinen fizik kuralıyla uyumlu olduğunu ortaya koydu.

Bilim insanları, ressamın ölçek ve parlaklığı dikkatli bir şekilde kullanmasının genel olarak atmosfer türbülansının ardındaki kuralları ve hava hareketindeki enerjinin küçükten büyük ölçeklere doğru kademeli bir şekilde akmasını "isabetli bir şekilde yakaladığını" söylüyor.

Gerçek gökyüzü fiziğinde geçerli olan bazı yasaların sanatçının tasvirinde de geçerli olduğu saptandı.

cd
Bilim insanları, van Gogh'un Yıldızlı Gece'sindeki fırça darbelerini inceledi (Yinxiang Ma)

Araştırmacılara göre efsanevi ressam, fiziğin çeşitli boyutlarını "şaşırtıcı bir doğrulukla" yakalamış görünüyor.

Dr. Huang, "Van Gogh'un türbülansı hassas bir şekilde betimlemesi, bulutların ve atmosferin hareketini incelemekten ya da gökyüzünün dinamizmini nasıl yakalayacağına dair doğuştan gelen bir histen kaynaklanıyor olabilir" diyor.

Bu, doğa olaylarına dair derin ve sezgisel bir anlayışı ortaya koyuyor.

Independent Türkçe