İnsan ve köpeklerin beyni "göz göze gelince senkronize oluyor"

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

İnsan ve köpeklerin beyni "göz göze gelince senkronize oluyor"

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir araştırmaya göre, köpekler ve insan dostlarının beyin aktiviteleri, birbirlerinin gözlerine baktıklarında senkronize olabiliyor.

İnsanlar arasındaki sosyal etkileşimler sırasında nöronlarının aktivitesinin, özellikle beynin ön lobunda senkronize olduğu biliniyor, bu da dikkatlerini birbirlerine verdiklerini gösteriyor.

Araştırmacılar, insanlar ve evcil köpekleri arasındaki karşılıklı bakışmanın da benzer bir senkronizasyona yol açabileceğini söylüyor.

Advanced Science akademik dergisinde yayımlanan yeni çalışma, evcil hayvanı sevmenin, aynı zamanda dikkat vermekle ilgili olan parietal bölgede senkronizasyona yol açtığını gösteriyor.

Bilim insanları, evcil hayvanlarla dostları arasında bağ kuruldukça ve daha fazla aşinalık oluştukça, senkronizasyonun daha güçlü hale gelebileceğini söylüyor.

Sözkonusu çalışmada 10 beagle 5 gün boyunca, tanımadıkları insanlarla eşleştirildi ve ikililerden alınan EEG beyin sinyalleri analiz edildi.

Karşılaştırma için, insan ve köpeklerden oluşan bir kontrol grubu aynı odada kaldı ancak etkileşime girmedi.

Çalışmada, "Senkronizasyonun gücü, insan-köpek ikilisinin 5 gün boyunca artan aşinalığıyla birlikte çoğalıyor" dendi.

Analiz, insanların beyin aktivitelerinin öncülük ettiğini ve köpeğin sinyallerinin onu takip ettiğini gösteriyor.

İnsanlar köpeklerine duygusal bağlılıkla yakın ilgi gösterdiğinden, daha önceki çalışmalarda evcil hayvan sevme sırasında insan beyninde devreye giren bölgeler tespit edilmişti. Aynı aktivitenin bir köpeğin beyninde yaşandığı ilk kez saptandı.

Araştırmacılar, otizm spektrum bozukluğuna benzer özelliklere sahip bazı genetik mutasyonların köpeklerde sosyal bozukluk semptomlarına yol açabileceğini söylüyor.

Bu tür köpeklerde, beyin aktivitesi senkronizasyonunda kayıp ve etkileşimler sırasında dikkat azalması olabilir.

Araştırmacılar, "Otizm spektrum bozukluklarının umut verici bir tamamlayıcı hayvan modelini temsil eden Shank3 mutasyonlarına sahip köpekler, beyinler arası bağlantı kaybı ve azalmış dikkat gösteriyor" diyor.

Psikedelik LSD'yle tek seferlik tedavi bu anormalliği tersine çevirebilir. Pekin'deki Çin Bilimler Akademisi'nden, çalışmanın yazarlarından Yong Zhang, "Mevcut çalışmanın iki sonucu var: Birincisi, bozulan beyinler arası senkronizasyonun otizm için bir biyo-işaret olarak kullanılabileceği" dedi.

Diğeriyse LSD veya türevlerinin otizmin sosyal semptomlarını iyileştirebileceği.

Independent Türkçe



Vincent van Gogh'un Yıldızlı Gece'sinde gizlenen fizik kuralları ortaya çıktı

Bilim insanları, van Gogh'un Yıldızlı Gece tablosundaki fırça darbelerinin aralıklarını analiz etti (Yinxiang Ma)
Bilim insanları, van Gogh'un Yıldızlı Gece tablosundaki fırça darbelerinin aralıklarını analiz etti (Yinxiang Ma)
TT

Vincent van Gogh'un Yıldızlı Gece'sinde gizlenen fizik kuralları ortaya çıktı

Bilim insanları, van Gogh'un Yıldızlı Gece tablosundaki fırça darbelerinin aralıklarını analiz etti (Yinxiang Ma)
Bilim insanları, van Gogh'un Yıldızlı Gece tablosundaki fırça darbelerinin aralıklarını analiz etti (Yinxiang Ma)

Vincent van Gogh'un ikonik tablosu Yıldızlı Gece'nin gökyüzündeki bulut ve hava hareketlerinin ardındaki gerçek dünya fiziğini hassas bir şekilde tasvir ettiğini gösteren yeni bir araştırmaya göre, efsanevi ressam doğal dünya hakkında sezgisel bir anlayışa sahipti.

Haziran 1889'da yapılan tablo, girdap gibi dönen mavi gökyüzünü, sarı ay ve yıldızları, patlayan renk ve şekillerle betimlemesiyle 100 yılı aşkın süredir milyonları büyülüyor.

Efsanevi tablodaki her bir yıldız, su üzerindeki ışık benzeri yansımalarla parıldayan sarı dalgaların içine hapsedilmiş halde.

Sıkıntı içindeki sanatçının öncü fırça darbeleri, gökyüzünde bir hareket olduğu yanılsaması yaratıyor.

Bilim insanları, van Gogh'un tablosunu analiz ederek ressamın gökyüzü tasvirindeki "gizli türbülans" dedikleri şeyi ortaya çıkardı.

Çalışmanın ortak yazarı Yongxiang Huang şöyle açıklıyor:

Yüksek çözünürlüklü dijital bir resimle, fırça darbelerinin standart boyutunu tam olarak ölçmeyi başardık ve bunları türbülans teorilerinden beklenen ölçeklerle karşılaştırdık.

Akışkan hareketinde uzmanlaşmış araştırmacılar, resimdeki fırça darbelerini rüzgar bacalarında dönen yapraklarla karşılaştırdı.

Dönen fırça darbelerinin göreceli ölçeğini ve aralığını inceleyerek değişen boya renklerinin göreceli parlaklığını hesapladılar.

Araştırmacılar özellikle tablodaki 14 ana girdap şeklinin uzamsal ölçeğini inceledi.

Bu dikkatli gözlemlerden yola çıkarak resimde tasvir edilen atmosferin şeklini, enerjisini ve ölçeğini tahmin ettiler.

Çalışma, tablonun atmosferik hareketi öngören ve Kolmogorov yasası diye bilinen fizik kuralıyla uyumlu olduğunu ortaya koydu.

Bilim insanları, ressamın ölçek ve parlaklığı dikkatli bir şekilde kullanmasının genel olarak atmosfer türbülansının ardındaki kuralları ve hava hareketindeki enerjinin küçükten büyük ölçeklere doğru kademeli bir şekilde akmasını "isabetli bir şekilde yakaladığını" söylüyor.

Gerçek gökyüzü fiziğinde geçerli olan bazı yasaların sanatçının tasvirinde de geçerli olduğu saptandı.

cd
Bilim insanları, van Gogh'un Yıldızlı Gece'sindeki fırça darbelerini inceledi (Yinxiang Ma)

Araştırmacılara göre efsanevi ressam, fiziğin çeşitli boyutlarını "şaşırtıcı bir doğrulukla" yakalamış görünüyor.

Dr. Huang, "Van Gogh'un türbülansı hassas bir şekilde betimlemesi, bulutların ve atmosferin hareketini incelemekten ya da gökyüzünün dinamizmini nasıl yakalayacağına dair doğuştan gelen bir histen kaynaklanıyor olabilir" diyor.

Bu, doğa olaylarına dair derin ve sezgisel bir anlayışı ortaya koyuyor.

Independent Türkçe