Uzay istasyonunda ekstrem koşullara dayanabilen bakteriler evrimleşti

Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki mikropları inceleyen astronotlar, yeni bulguların uzay keşfinde "önemli avantajlar" sağlayabileceğini söylüyor.

NASA, Uluslararası Uzay İstasyonu'nu 10 yıl boyunca bakterileri araştırmak için uçan bir laboratuvar olarak kullandı (NASA)
NASA, Uluslararası Uzay İstasyonu'nu 10 yıl boyunca bakterileri araştırmak için uçan bir laboratuvar olarak kullandı (NASA)
TT

Uzay istasyonunda ekstrem koşullara dayanabilen bakteriler evrimleşti

NASA, Uluslararası Uzay İstasyonu'nu 10 yıl boyunca bakterileri araştırmak için uçan bir laboratuvar olarak kullandı (NASA)
NASA, Uluslararası Uzay İstasyonu'nu 10 yıl boyunca bakterileri araştırmak için uçan bir laboratuvar olarak kullandı (NASA)

Yeni bir araştırma, Uluslararası Uzay İstasyonu'nda (UUİ) yaşayan bakterilerin uzayın ekstrem koşullarına daha iyi dayanabilmek için evrim geçirdiğini saptadı.

NASA araştırmacıları, taşıyıcı insanlarla veya erzak sevkiyatıyla uzay istasyonuna ulaşan bir bakteri türünü inceleyerek, türün alçak Dünya yörüngesinde hayatta kalmak için yeni özellikler geliştirdiğini keşfetti.

Bilim insanları, Dünya'daki benzer türlerle karşılaştırıldığında bu bakterinin uzay radyasyonuna ve düşük yerçekimine daha dayanıklı olduğunu gördü.

NASA'nın Kaliforniya'daki Jet İtki Laboratuvarı'ndan Kasthuri Venkateswaran, New Scientist'e "Araştırmamız, Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan izole ettiğimiz mikroorganizmaların Dünya'daki örneklerine kıyasla uzayda hayatta kalmak için eşsiz bir uyum sağladığını gösteriyor" dedi.

Bu mikroplar, uzayda yaşamanın ve hatta gelişmenin yöntemlerini buldu ve bunu nasıl yaptıklarını anlamak uzay keşfi ve sağlığı için önemli avantajlar sağlayabilir.

NASA'nın Jet İtki Laboratuvarı'ndaki bilim insanları bu sene, birçok ilaca dirençli olduğu bilinen bir bakterinin 13 türünün UUİ'deyken "Dünya'daki örneklerinden genetik ve fonksiyonel açıdan ayrıştığını" aktarmıştı.

xdvdfv
NASA'nın Jet İtki Laboratuvarı, Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) insanlar veya kargo aracılığıyla ulaşan bir bakteri türünü araştırdı (NASA)

Araştırmacılar, o dönemde "Bu ortamlara getirilen herhangi bir mikroorganizma, serpilip büyüyebilmek için uyum sağlamak zorunda" diye belirtmişti.

Bu araştırma, ekstrem ortamlardaki mikrobiyal dinamikleri inceleyerek astronotların sağlığı için etkili önlemlere ışık tutuyor.

Son bulguları detaylandıran "Adaptation to space conditions of novel bacterial species isolated from the International Space Station revealed by functional gene annotations and comparative genome analysis" (Fonksiyonel gen anotasyonu ve karşılaştırmalı genom analizi ile saptanan Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan izole edilmiş yeni bakteri türlerinin uzay koşullarına adaptasyonu) başlıklı araştırma, hakem değerlendirmesini bekliyor.

Astronotların ilk kez 2000'de binmesinden bu yana, çok uluslu bir uçan laboratuvar olarak hizmet veren UUİ'nin, bu 10 yılın sonuna doğru devre dışı bırakılması planlanıyor.
 

scdf
SpaceX yeni tasarladığı uzay aracının Dragon aracından 4 kat daha güçlü olduğunu söylüyor (SpaceX)

Bu yıl SpaceX, tüm operasyonlar tamamlandıktan sonra UUİ'yi parçalamak üzere görevlendirilmişti. Elon Musk'ın uzay şirketi, güçlü bir uzay aracı kullanarak uzay istasyonunu hassaslıkla belirlenmiş bir geri dönüş yörüngesine itip istasyonun büyük bir kısmının Dünya'nın atmosferinde yanmasını sağlayacak. 

843 milyon dolar değerindeki sözleşme, muhtemelen 2030'larda, son astronotlar UUİ'den ayrıldıktan 6 ay sonra uygulamaya geçirilecek.
Independent Türkçe



Nesli tükenmekte olan gece papağanı için yeni umut

Gece papağanı (Scimex aracılığıyla Rachel Murphy)
Gece papağanı (Scimex aracılığıyla Rachel Murphy)
TT

Nesli tükenmekte olan gece papağanı için yeni umut

Gece papağanı (Scimex aracılığıyla Rachel Murphy)
Gece papağanı (Scimex aracılığıyla Rachel Murphy)

Avustralya'daki yerli korucular, kıtanın en nadir kuşlarından biri olan ve yüz yılı aşkın süre boyunca nesli tükendiği düşünülen gece papağının daha önceden bilinmeyen bir popülasyonunun keşfedilmesini sağladı.

Zor görülen sarı-yeşil papağanların küçük bir popülasyonu ancak 2013'te bulunabilmişti ve bugüne dek kuş türünün yalnızca onlarcasının kaldığı sanılıyordu.

Ancak CSIRO Wildlife Research isimli dergide yayımlanan yeni bir araştırma, Batı Avustralya'nın uzak doğusundaki Ngururrpa Yerli Halkı Koruma Alanı'nda (Indigenous Protected Area, IPA) muhtemelen 50'ye yakın nesli tehlikede gece papağanının yaşadığını açığa çıkardı.

Bu, çok nadir görülen kuşun bilinen en büyük popülasyonu olabilir.

Bilim insanları "Queensland'de 20'den az görülen ve 2020'ye dek Batı Avustralya'da yalnızca birkaç alanda nadiren saptanan, nesli tehlikedeki gece papağanı (Pezoporus occidentalis) Avustralya'daki en ender kuşlardan biri" yazıyor.

cxdvfg
Doğal yaşam alanındaki gizemli Avusturya gece papağanı (Steve Murphy, Charles Darwin Üniversitesi)

Bilim insanları, araştırmada akustik izleme cihazı kullanarak, Ngururrpa IPA'de inceledikleri 31 alanın 17'sinde gece papağanlarının izine rastladı.

Toplamda 10 tüneme alanı tespit ettiler.

Araştırmacılar, "büyük ölçüde gizlenmiş" bu türün, büyük oranda karasal ve gececil olduğunu, yalnızca panik anlarında veya su aradıklarında havalandıklarını düşünüyor.

Bilim insanları, araştırmadan yola çıkarak Ngururrpa IPA'de "en az 50 gece papağanı" olabileceğini söylüyor. Bu da çok nadir görülen türün, bilinen en yüksek popülasyonunu oluşturuyor.

Uydu görüntüleri, çevredeki kumluk bölgede her 6 ila 10 yılda yaşanan yangınların, kuşların yaşam alanına yönelik önemli bir tehdit olabileceğine işaret ediyor.

Araştırmacılar "Çevredeki bitki örtüsünde ve doğal yanıcılık seviyelerindeki farklılıklar sebebiyle yangınların, gece papağanları için ciddi bir tehdit yaratma ihtimali var" yazdı.

Bilim insanları, yırtıcıları araştırmak için fotokapanlar kullandı ve yırtıcıların beslenme şekillerini incelemek üzere dışkılarını da topladı.

Bölgedeki yaban kedileri, gece papağanlarına risk oluşturma ihtimali taşısa da bilim insanları, buradaki kedileri yiyen yaban köpek türü dingoların, kuşların hayatta kalmasını sağladığını tahmin ediyor.

Araştırma, yırtıcı hayvanları kontrol altında tutma yöntemleri uygulanırken dingoların zarar görmemesinin önemine vurgu yapıyor.

Araştırmacılar "Yönetimin, çevredeki yakıt yoğunluğunu azaltmak üzere stratejik yakmaya odaklanmasını ve yırtıcı hayvan kontrolünü, dingolara zarar vermeyen yöntemlerle sınırlandırmasını öneriyoruz" dedi.

Independent Türkçe