Usta yönetmenin servetini yatırdığı film gişede umduğunu bulacak mı?

Coppola, Megalopolis'in senaryosunu yaklaşık 300 kez yeniden yazdığını söylemişti (Lionsgate)
Coppola, Megalopolis'in senaryosunu yaklaşık 300 kez yeniden yazdığını söylemişti (Lionsgate)
TT

Usta yönetmenin servetini yatırdığı film gişede umduğunu bulacak mı?

Coppola, Megalopolis'in senaryosunu yaklaşık 300 kez yeniden yazdığını söylemişti (Lionsgate)
Coppola, Megalopolis'in senaryosunu yaklaşık 300 kez yeniden yazdığını söylemişti (Lionsgate)

Usta yönetmen Francis Ford Coppola'nın kendi finanse ettiği tutku projesi Megalopolis, yarın vizyona giriyor. Eleştirmenleri bölen filmin, gişede 5 ila 7 milyon dolar arasında hayal kırıklığı yaratacak bir başlangıç yapacağı tahmin ediliyor. 

Epik bilimkurgunun hafta sonunda Kuzey Amerika'da 1700 salonda gösterime girmesi bekleniyor. 

Coppola filmine güveniyor ama...

Variety, yapım maliyeti 100 milyon doların üzerinde olan film için "tek haneli bir başlangıcın hayal kırıklığı yaratacağını" yazıyor.

Oysa 1979 yapımı klasik Kıyamet (Apocalypse Now) ve Baba (The Godfather) üçlemesinin usta yönetmeni, 120 milyon dolara bağımsız olarak finanse ettiği filmine çok güveniyor.

Cannes Film Festivali'ndeki prömiyerinin ardından Lionsgate, dağıtım ücreti karşılığında filmi pazarlamayı kabul etmişti.

Fütüristik bir Amerika'da geçen Megalopolis, yıkıcı bir felaketin ardından New York'u yeniden inşa etmek isteyen bir mimarın hikayesini anlatıyor.

Filmde yozlaşmış belediye başkanı rolünde, Breaking Bad'in meşhur kötü adamı Giancarlo Esposito izleyicinin karşısına çıkarken idealist mimarıysa Adam Driver canlandırıyor.

"Dokunaklı" mı "karmaşa" mı?

Megalopolis, prömiyerini yaptığı Cannes'da dakikalarca ayakta alkışlansa da eleştirmenlerden karmakarışık yorumlar almıştı. 

Efsanevi sinemacının 14 yıl aradan sonra yönetmenliğe dönüşünü işaret eden film için "dokunaklı" ve "destansı" diyenler olduğu gibi bilimkurguyu "karmaşa" diye nitelendirenler de olmuştu.

Filmde Driver ve Esposito'nun yanı sıra Game of Thrones'la tanınan Nathalie Emmanuel, Jon Voight, Laurence Fishburne, Shia LaBeouf, Talia Shire, Jason Schwartzman, Aubrey Plaza, Chloe Fineman, Dustin Hoffman ve D.B. Sweeney gibi yıldız oyuncular rol alıyor.

85 yaşındaki Coppola'nın, H.G. Wells'in Things to Come (Gelecek Şeyler) kitabından esinlenen epik filmi, ABD'yle birlikte Türkiye'de de yarın gösterime giriyor.

Independent Türkçe, Variety, Hollywood Reporter



Bilim insanları primatları inceledi: Alfa erkek kural değil istisna

Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
TT

Bilim insanları primatları inceledi: Alfa erkek kural değil istisna

Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)

Bilim insanları primat türlerinde alfa erkek olgusunun pek de gerçek olmadığını tespit etti. Geniş kapsamlı araştırma, dişi ve erkekler arasındaki hiyerarşik ilişkinin daha karmaşık olduğuna işaret ediyor.

İnsanların da içinde yer aldığı primat grubunda ya erkeklerin ya da dişilerin popülasyondaki hakim cinsiyet olduğu düşünülüyordu. Genellikle erkeklerin gruptaki hakimiyeti elinde tuttuğuna inanılıyordu.

Ancak hakemli dergi PNAS'te dün (7 Temmuz) yayımlanan çalışmada durumun sanıldığı kadar net olmadığı ve beklendiğinden daha fazla popülasyonda dişilerin egemen olduğu ortaya çıktı.

Araştırmacılar maymunlar, lemurlar, tarsiyerler ve lorisler gibi 121 primat türüne ait 253 popülasyondan 5 yıl boyunca veri topladı. Ekip varsayımların ötesinde daha net bilgi edinmek adına ayrıntılı davranış kayıtları toplayıp grup içindeki kavgaları ve kazananları derledi.

Çalışmada karşı cinsler arasındaki kavga ve tartışmaların sanılandan çok daha sık yaşandığı saptandı. Bir grup içindeki anlaşmazlıkların ortalama yarısı dişi ve erkekler arasında geçti. 

Araştırma genelinde incelenen kavgaların yaklaşık yüzde 90'ını erkekler kazandığı için bu açıdan net bir erkek hakimiyeti olduğu söylenebilir.

Öte yandan araştırmacılar popülasyonların sadece yüzde 17'sinde bu durumun gözlemlendiğini söylüyor. İnsanların en yakın akrabalarından şempanze ve bonobolar bu kesimde yer alırken, lemur ve bonoboların da olduğu primat popülasyonlarının yüzde 13'ünde net bir dişi egemenliği vardı.

Geri kalan yüzde 70'lik kısımdaysa bir cinsiyetin diğeri üzerindeki hakimiyet ya orta düzeydeydi ya da hiç yoktu.

Fransa'daki Montpellier Üniversitesi'nden çalışmanın başyazarı Dr. Élise Huchard, "Sıkı bir erkek egemenliği gerçekten azınlıkta" diyerek ekliyor: 

Bunun çoğunluk olmasını beklemiyorduk çünkü literatürü iyi biliyoruz ancak yüzde 20'nin altında kalmasını pek beklemezdik.

Erkek egemenliğinin daha net olduğu gruplarda, bu cinsiyetin vücut veya dişlerinin daha büyük olduğu gözlemlendi. Ayrıca dişilerin kaçıp ağaçlara tırmanamadığı popülasyonlarda da benzer bir durum vardı.

Öte yandan dişiler hakimiyetini, üremeden gelen güçleriyle kazanıyordu. Dr. Huchard, "Bir dişi çiftleşmek istemiyorsa, erkek bu konuda hiçbir şey yapamaz" diye açıklıyor: 

Dişiler üremeyi kontrol ettiklerinde, bunu erkeklere karşı bir güç mekanizması olarak kullanabiliyorlar.

Bilim insanları ayrıca dişilerin birbirleriyle rekabet ettiği ve erkeklerin yavrulara daha fazla baktığı gruplarda da dişi egemenliğinin daha yaygın olduğunu gözlemledi. Bu türlerde dişiler ya genellikle yalnız oluyor ya da sadece erkek-dişi çiftleri halinde yaşıyorlar. Bu durum tek eşliliğin dişi hakimiyetiyle bağlantılı olduğu anlamına gelebilir.

Araştırmacılar bu sonuçların doğrudan insanlara uygulanamayabileceğini ancak yakın akraba türlerdeki cinsiyet rollerinde şaşırtıcı bir esnekliğe işaret ettiğini söylüyor. 

Dr. Huchard, "Bu sonuçlar, insanlık tarihinde daha sonra ortaya çıkan tarım toplumlarına kıyasla daha eşitlikçi olan avcı-toplayıcılar arasındaki kadın-erkek ilişkileri hakkında bildiklerimizle epey örtüşüyor" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, BCC Science Focus, PNAS