Z kuşağına göre yetişkinlik 27 yaşında başlıyor

Pek çok kişi ekonomik bağımsızlığın ve iş güvencesinin, yetişkinliğin yapı taşları olduğunu düşünüyor.

Z kuşağı, yetişkinliğin 18 değil 27 yaşında başladığını söylüyor (Unsplash)
Z kuşağı, yetişkinliğin 18 değil 27 yaşında başladığını söylüyor (Unsplash)
TT

Z kuşağına göre yetişkinlik 27 yaşında başlıyor

Z kuşağı, yetişkinliğin 18 değil 27 yaşında başladığını söylüyor (Unsplash)
Z kuşağı, yetişkinliğin 18 değil 27 yaşında başladığını söylüyor (Unsplash)

Z kuşağı, gerçek yetişkinliğin 27 yaşında başladığını düşünüyor.

Talker Research'ün Life Happens adına yaptığı bir araştırma, farklı kuşaklardan 2 bin Amerikalıyla anket yaparak modern yetişkinliği tanımlayan kilometre taşlarını ve bakış açılarını inceledi.

Araştırma, Z kuşağındaki birçok kişinin, yetişkinliğin 18 yaşında başladığı fikrine karşı çıkarak 27 yaşında başladığına inandığını tespit etti. Pek çok kişi "yetişkinliği" ekonomik bağımsızlıkla (yüzde 45) ve eğlence (yüzde 38) yerine sorumluluklara öncelik vermekle bağdaştırıyor. Başka kilometre taşları arasında taşınmak (yüzde 46) ve ilk işini bulmak (yüzde 28) yer alıyor fakat Z kuşağının birçok üyesi bu adımları attıktan sonra bile kendini yetişkin hissetmiyor.

Toplumsal normların değişmesiyle artık yetişkinlik için belirli bir yaştansa kişisel dönüm noktaları daha çok önem kazanıyor ve bağımsızlıkla istikrar temel belirteçler haline geliyor.

Çoğuna göre yetişkinliğin zaman çizgisi artık çok daha esnek, sabit bir yaştansa kişisel deneyimlere bağlı. Baby boomer (1946-1964 arasında doğanlar -çn.) gibi eski nesiller, genç yaşta evlenmek, ev satın almak, 20'li yaşlarında çocuk sahibi olmak gibi geleneksel normlara uyum sağlamak için baskı hissederken Z kuşağı, "yetişkin" etiketini benimsemede duygusal dengeye, kariyer tatminine ve kendini keşfetmeye öncelik veriyor.

Hatta Talker Research'ün araştırmasında, tüm yaş gruplarından katılımcıların yüzde 72 gibi yüksek bir oranı, yetişkinliğin geçmiş yıllara göre çok farklı göründüğü konusunda hemfikir. Bu düşünce, genç kuşakların daha önceki dönemlerde baskın olan "herkese uyan tek tip" yetişkinlik anlayışını giderek daha fazla reddetmesiyle uyumlu.

Ancak bu gecikme, özellikle de finansal planlama alanında endişelere yol açıyor. Ulusal Sigorta ve Mali Müşavirler Birliği'nin (NAIFA) CEO'su Kevin Mayeux, araştırmada yetişkinliğe geçiş sürecinin uzamasına rağmen pek çok gencin hâlâ emeklilik planlaması yapmadığına dikkat çekti, bu da onların uzun vadeli istikrarını önemli derecede etkileyebilir.

Mayeux "Gençlerin bu kadar çoğunun emekliliklerine yönelik adımlar atmaması veya hayat sigortası satın almaması endişe verici olsa da bu adımları atmak için hiçbir zaman çok geç değil" dedi.

Yine de bu eğilim, Z kuşağı için yetişkinliğin doğrudan sosyal kilometre taşlarına ulaşmaktansa bireylerin kendi hayatlarını yönetmekte özgüven kazanmaya bağladığını gösteriyor. Katılımcıların kayda değer bir kısmının 27 yaşını yetişkinliğin "gerçek" başlangıcı diye nitelemesi, birinin hayatında yetişkinlik dönemine geçiş yapmasında sosyal baskılar yerine kişisel dönüm noktalarının belirleyici olması gerektiğine duyulan inancın büyüdüğüne işaret ediyor.

Nihayetinde yetişkinliğin tanımı değişiyor olabilir fakat bağımsızlık, güvenlik ve kendini gerçekleştirme arzusu, 18, 27 veya hangi yaş olursa olsun, o tanımın merkezinde yer almayı sürdürüyor.

Independent Türkçe



Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı

35 yıldır karıncaların mantarla ilişkisini inceleyen Schultz, ekibiyle birlikte binlerce genetik örnek topladı (Unsplash)
35 yıldır karıncaların mantarla ilişkisini inceleyen Schultz, ekibiyle birlikte binlerce genetik örnek topladı (Unsplash)
TT

Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı

35 yıldır karıncaların mantarla ilişkisini inceleyen Schultz, ekibiyle birlikte binlerce genetik örnek topladı (Unsplash)
35 yıldır karıncaların mantarla ilişkisini inceleyen Schultz, ekibiyle birlikte binlerce genetik örnek topladı (Unsplash)

Yeni bir araştırma, karıncaların milyonlarca yıldır kendi gıdalarını yetiştirdiğini ortaya koydu.

Bilim insanları, 66 milyon yıl önce bir göktaşının Dünya'ya çarparak 5. kitlesel yok oluşu tetiklediği sıralarda karıncaların mantar yetiştiriciliğine başladığını bildiriyor. 

Kretase-Paleojen yok oluşu, dinozorları yeryüzünden silerken mantarların büyümesini sağlamış. Göktaşının fotosentezi engellemesiyle çürüyen bitkiler, karıncalarla mantarların halihazırda sürdürdüğü ortaklığı başlatmış. 

Zamanla güçlenen ilişki, insanların bitkileri evcilleştirmesine benzeyen bir süreçle, karıncaların 27 milyon yıl önce ileri tarım teknikleri geliştirmesini sağlamış. Böylece bazı karınca türleri daha kurak iklimlerde mantar yetiştirebilmiş.

Dün Science adlı bilimsel dergide bulguları yayımlanan araştırma, yüzlerce karınca ve mantar cinsinden alınan genetik verilere dayanıyor. Çıkarılan evrim ağaçları, karıncaların mantarla ilişkisinin detaylarını aydınlattı. 

Baş yazarlardan Ted Schultz şöyle diyor:

Karıncalar, tarım ve mantar yetiştiriciliğine insanlığın var oluşundan çok daha önce başladı. Karıncaların son 66 milyon yılda tarımda gösterdiği başarıdan öğrenebileceğimiz şeyler vardır.

Amerika kıtalarında ve Karayipler'de yaşayan 250'ye yakın cinsin mantar yetiştirdiği ortaya kondu. Karıncalar, tarım stratejilerine göre 4'e ayrıldı. 

En gelişmiş örnekleri sergileyen türler arasında yaprak kesen karıncalar var. Taze bitkilerle mantarları besledikleri belirlendi. Mantarlar da gongylidia adı verilen yapıları üreterek milyonlarca karıncalık kolonilere besin sağlıyor. 

Karıncaların istenmeyen bakteri ve mantarları temizleyip sağlıklı miselyumlarla onları beslediği de saptandı. İlginç bir diğer unsur da karıncaların mantarlarına saldıran hastalıklarla mücadele edebilecek antibiyotikleri üreten bakterilere sahip olması. 

Meseleyi açıklayan Schultz şu ifadeleri kullanıyor:

66 milyon yıl içerisinde mahsullerindeki hastalıkları kontrol etmeyi ve etkisini sürdüren antibiyotikler geliştirmeyi bir şekilde başarmışlar. Biz herbisit ve antibiyotikleri kullanmaya başlayalı 100 yıldan az oldu ki direnç ve yeni antibiyotik geliştirmeye dair büyük problemler yaşıyoruz.

Independent Türkçe, Newsweek, Science Daily