Korku klasiğinin öncesini anlatan film, listelerde tırmanışa geçti

Hırslı ve genç dansçı Terry Gionoffrio'nun yaşadığı sakatlık sonrası yaşadıkları filmde anlatılıyor (Paramount+)
Hırslı ve genç dansçı Terry Gionoffrio'nun yaşadığı sakatlık sonrası yaşadıkları filmde anlatılıyor (Paramount+)
TT

Korku klasiğinin öncesini anlatan film, listelerde tırmanışa geçti

Hırslı ve genç dansçı Terry Gionoffrio'nun yaşadığı sakatlık sonrası yaşadıkları filmde anlatılıyor (Paramount+)
Hırslı ve genç dansçı Terry Gionoffrio'nun yaşadığı sakatlık sonrası yaşadıkları filmde anlatılıyor (Paramount+)

Roman Polanski'nin 1968 yapımı korku klasiği Rosemary'nin Bebeği'nin (Rosemary's Baby) öncesini anlatan Apartment 7A, eleştirmenlerin takdirini kazanamasa da dijital yayın platformunda hit oldu. 

Natalie Erika James'in yönetmen koltuğunda oturduğu ve başrolünde Julia Garner'ın yer aldığı film, 27 Eylül'de Paramount+'ta gösterime girdi.

Eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da yalnızca 40 puan alabilen yapım, dijital yayın platformunda büyük ilgi çekti. 

300'den fazla ücretsiz ve ücretli yayın platformunu buluşturan uygulama Reelgood'un derlediği bilgilere göre, öncül devam filmi 26 Eylül-2 Ekim'de ABD'deki tüm platformlarda en çok izlenen filmler arasında 5. sıraya çıktı.

Aynı dönemde yayımlanan diziler de dikkate alındığında, Apartment 7A en çok izlenen 10. yapım olmayı başardı.

Listelerin zirvesindeyse Brad Pitt ve George Clooney'in başrolleri paylaştığı Yalnız Kurtlar (Wolfs) var.

Apartment 7A'da Dianne Wiest ve Kevin McNally'nin canlandırdığı yaşlı bir çift, başroldeki Julia Garner'ın hayat verdiği dansçı Terry Gionoffrio'ya oda kiralıyor. 

Eleştirmenler, Ozark'taki Ruth Langmore rolüyle de dikkat çeken Garner'ın performansını beğense de filmin Rosemary'nin Bebeği'nin (Rosemary's Baby) öncesini anlatmasının, sürpriz unsurunu yok ettiğini söylüyor.

Apartment 7A'nın Roman Polanski imzalı korku klasiğinin gölgesinde kaldığı da sıklıkla yöneltilen eleştiriler arasında.

1965 New York'unda geçen Apartment 7A, Mia Farrow'un canlandırdığı Rosemary karakteri taşınmadan önce, kötü şöhretli binada neler yaşandığını konu alıyor.

Filmde başroldeki Garner'a Jim Sturgess, Marli Siu, Andrew Buchan, Rosy McEwen ve Kobna Holdbrook-Smith de eşlik ediyor.

Filmin yönetmenliğini Azap'la (Relic) tanınan Natalie Erika James üstleniyor.

Rosemary'nin Bebeği, Ira Levin'in 1967 tarihli aynı adlı romanından uyarlanmıştı. Filmde Mia Farrow, Manhattan'da yaşayan yeni evli bir kadını canlandırmıştı. 

Filmin yardımcı oyuncu kadrosunda John Cassavetes, Ruth Gordon, Sidney Blackmer, Maurice Evans ve Ralph Bellamy yer alıyordu.

Independent Türkçe, Screen Rant, Reelgood



Joker 2'nin yönetmeni, Lady Gaga’nın öpüşme sahnesinin neden kesildiğini açıkladı

Fotoğraf: Warner Bros
Fotoğraf: Warner Bros
TT

Joker 2'nin yönetmeni, Lady Gaga’nın öpüşme sahnesinin neden kesildiğini açıkladı

Fotoğraf: Warner Bros
Fotoğraf: Warner Bros

Joker 2'nin yönetmeni Todd Phillips, Lady Gaga'yı bir kadın figüranla öpüşürken gösteren bir sahneyi neden kestiğini açıkladı.

Geçen martta Lady Gaga, DC karakteri Lee Quinzel rolünde, filmde Gotham Şehri adliyesi olarak kullanılan New York Belediye Binası'nın dışında çekim yaparken görülmüştü.

Bir hayranı tarafından çekilen viral videoda Gaga, bir grup protestocunun arasında adliye binasının merdivenlerinden çıkarken görülüyor. Daha sonra duraklıyor ve kalabalığın içinden bir kadını aniden çekip onu öpüyor.

Joaquin Phoenix, Joker makyajı ve ikonik kırmızı ve sarı takım elbisesiyle yakında dururken görülüyor.

Ancak son filmde, Lee adliyeye girmeden önce şarkı söyleyip dans ederek merdivenleri çıkıyor.

Phillips, asıl sahne hakkında Entertainment Weekly'ye şunları söyledi:

İçinde diyaloglar vardı ve birdenbire, bunun daha çok bir müzik ve ruh hali anı olmasını istedim. O anın oynanabilmesi için arkasında diyalog olması gerekiyordu. Yani, kadın bir şey söyledi, sonra Gaga durdu ve bu şeyi yaptı ve bu biraz anın önüne geçti.

ZS
Joker: İkili Delilik'in başrollerinde Joaquin Phoenix ve Lady Gaga var (AP)​​​​​​

Phillips'e göre, Gaga'nın öpücüğü doğaçlamaydı.

Geçen hafta sinemalarda gösterime giren Joker: İkili Delilik (Joker: Folie à Deux), Arthur Fleck'in (Phoenix) ilk Joker (2019) filminde işlediği suçlar nedeniyle yargılanıp Arkham Devlet Hastanesi'ne atılmasını ve burada hayatının aşkı Lee'yle tanışmasını konu alıyor.

Devam filmi için yıllardır süren beklentiye rağmen, yeni yapım hem eleştirmenler hem de gişe açısından tam bir fiyasko oldu. Halihazırda Rotten Tomatoes puanı yüzde 33 ve açılış haftasonunda yurtiçi bilet satışlarında sadece 40 milyon dolar topladı.

Aldığı kötü tepkiler o kadar beklenmedikti ki izleyiciler filmin düşüşünü açıklamak için çılgın teoriler üretmeye başladı.

X'te (Twitter) ortaya atılan en yaygın ancak pek de olası olmayan teorilerden biri, Felekten Bir Gece (Hangover) serisini yönetmesiyle tanınan Phillips'in, ilk film hakkındaki tartışmalara yanıt olarak filmi kasten baltaladığı yönünde.

Joker sert siyasi tepkilerle karşılaşmış ve sol eğilimli yazarlar tarafından, toplumdan dışlanmış ve vahşi bir katile dönüşmüş ana karaktere sempatik yaklaşımı nedeniyle incel kültürünü desteklemekle suçlanmıştı.

Phillips, 2019'da The Wrap'e verdiği bir röportajda "radikal sol" eleştirilerine karşı çıkarak şu soruyu yöneltmişti:

Şiddet hakkında bu tartışmaları yapmak iyi değil mi? Eğer film bu konuda bir tartışmaya yol açıyorsa bu neden kötü bir şey olsun?

Sert tepkiler hakkında, "Bence bunun nedeni öfkenin bir ürün olması" demişti.

Bence bu bir süredir ürün haline gelmiş bir şey. Bu filmdeki söylemde benim için göze çarpan şey, radikal solun gündemlerine uyduğunda ne kadar kolay radikal sağ gibi konuşabildiği.

Joker: İkili Delilik, sinemalarda.

Independent Türkçe