Tarihin en büyük eklembacaklısının gizemi çözüldü

Boyu 2,5 metreyi aşan böcek, beklenmedik özelliklere sahipti.

Arthropleura, eskiden Kuzey Amerika ve Avrupa'yı da kapsayan Lavrasya'da yaşıyordu (Claude Bernard Lyon 1 Üniversitesi)
Arthropleura, eskiden Kuzey Amerika ve Avrupa'yı da kapsayan Lavrasya'da yaşıyordu (Claude Bernard Lyon 1 Üniversitesi)
TT

Tarihin en büyük eklembacaklısının gizemi çözüldü

Arthropleura, eskiden Kuzey Amerika ve Avrupa'yı da kapsayan Lavrasya'da yaşıyordu (Claude Bernard Lyon 1 Üniversitesi)
Arthropleura, eskiden Kuzey Amerika ve Avrupa'yı da kapsayan Lavrasya'da yaşıyordu (Claude Bernard Lyon 1 Üniversitesi)

Bugüne kadar yaşamış en büyük eklembacaklı hakkındaki gizem aydınlatıldı. Türün hangi sınıfta yer aldığını nihayet tespit eden bilim insanları, beklenmedik bir bulguyla da karşılaştı.

Yaklaşık 358 milyon yıl önce başlayıp 298 milyon yıl önce sona eren Karbonifer Dönem'de yaşayan Arthropleura, yeryüzünde yaşadığı bilinen en büyük eklembacaklı.

2,6 metre uzunluğa ve 45 kilogram ağırlığa ulaşabilen böceğin fosilleri ilk olarak 1854'te bulunmuştu. Ancak bugüne kadar kafası düzgün bir şekilde korunmuş bir örneğe rastlanmaması tür hakkında pek çok kritik soruyu cevapsız bırakıyordu. 

Günümüzde yaşayan kırkayaklara ve çıyanlara benzeyen Arthropleura'nın hangi eklembacaklılar sınıfına ait olduğu saptanamıyordu. 

Fransa'nın Montceau-les-Mines bölgesinde bulunan iki yavru Arthropleura fosili sayesinde bu gizem nihayet çözüldü. 

Science Advances adlı hakemli dergide 9 Ekim Çarşamba günü yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, kafasıyla beraber korunmuş örnekleri inceleyerek Arthropleura'yı kırkayaklar sınıfına yerleştirdi. 

Yaklaşık 305 milyon yıl önceye ait fosillerin boyu 4 santimetre civarındaydı. Bilim insanları, Arthropleura'nın kafasının daireye benzediğini ve ince antenler, saplı gözler ve bir çeneye sahip olduğunu kaydetti. 

Ayrıca biri kısa ve yuvarlak, diğeri de bacağa benzeyen uzun bir yapıda olmak üzere iki beslenme uzvu vardı.

Her bir hayvanın 24 parçası ve 88 ayağı olduğu tespit edildi. Araştırmacılar, Arthropleura'nın ağız yapısı ve yavaş hareketlere göre biçimlenmiş vücut yapısına bakarak çıyanlar gibi bir avcıdan ziyade, çürüyen bitkilerle beslenen modern kırkayaklara daha yakın bir hayvan olduğu sonucuna vardı.

Fransa'daki Claude Bernard Lyon 1 Üniversitesi'nden makalenin başyazarı paleontolog Mickaël Lhéritier, Arthropleura'nın zamanının çoğunu yemek yiyerek geçiren büyük bir hayvan olduğunu ifade ediyor.

"Epey görkemli bir hayvan olduğunu düşünüyorum. Bence devasalığı ona balina veya filler gibi tuhaf bir hava katıyor" diyen Lhéritier ekliyor: 

Onu Karbonifer'in 'ineği' olarak hayal ediyorum. Günün büyük bölümünde yemek yiyor ama tabii ki bu, dış iskeleti ve çok daha fazla bacağı olan bir inek.

Devasa böcek, kırkayak sınıfına konsa da çenesi gibi bazı özellikleri çıyanlarla benzerlik gösteriyor. 

ABD'deki West Virginia Üniversitesi'nden paleontolog James Lamsdell, yer almadığı yeni çalışmanın Arthropleura'nın gizemini çözmüş göründüğünü fakat bu karmaşık özelliklerin kafa karıştırıcı olduğunu söylüyor:

Bu ayrıntılar bir arada ele alınınca, belki de Arthropleura eskisinden daha büyük bir bilmece haline geliyor.

Bunların yanı sıra fosil örneklerinin saplı gözleri olması çok daha şaşırtıcı bir bulguydu. 

Daha önce hiçbir eklembacıklıda rastlanmayan bu göz yapısı, genellikle suda yaşayan hayvanlarla ilişkilendiriliyor. Arthropleura'nın ise büyük ölçüde karada yaşadığı düşünülüyor. 

Fakat örneklerin yavrulara ait olması bu durumu açıklayabilir. Lamsdell, Arthropleura'nın yavruyken suda daha çok vakit geçirdiği ve daha sonra bu gözlerini kaybettiği ihtimali üzerinde duruyor. 

Bütünüyle korunmuş yetişkin örneklerin keşfi, bu soru işaretini gidermeye katkı sağlayabilir. 

Independent Türkçe, Live Science, Reuters, Science Advances



Örümcek Adam'ın ağı gerçek oldu

İpek çözeltisi yapışkan life dönüşerek katılaşıyor ve cam kabı kaldırıyor (Marco Lo Presti / Tufts University)
İpek çözeltisi yapışkan life dönüşerek katılaşıyor ve cam kabı kaldırıyor (Marco Lo Presti / Tufts University)
TT

Örümcek Adam'ın ağı gerçek oldu

İpek çözeltisi yapışkan life dönüşerek katılaşıyor ve cam kabı kaldırıyor (Marco Lo Presti / Tufts University)
İpek çözeltisi yapışkan life dönüşerek katılaşıyor ve cam kabı kaldırıyor (Marco Lo Presti / Tufts University)

Bilim insanları bir aygıttan fırlatıldığında güçlü bir yapışkan life dönüşerek kendisinin birkaç katı ağırlığa sahip nesneleri kaldırabilen bir sıvı geliştirdi. Çığır açıcı buluş, çizgi roman süper kahramanı Örümcek Adam'dan esinleniyor. 

Araştırmacılar güve, örümcek ve diğer bazı böceklerin salgıladığı ipekten esinlenen, bağlama ipi olarak kullanılabilecek güçlü lifleri uzun zamandır yaratmaya çalışıyordu.

Ancak Tufts Üniversitesi'nden araştırmacılar, örümcek ipeğinin sertlik, esneklik ve yapışkanlık özelliklerine sahip bu tür lifler geliştirmekte bugüne kadar zorlanıldığını söylüyor.

Advanced Functional Materials'da açıklanan yeni bir "tesadüfi buluşa" göre, doğru katkı maddeleriyle güçlendirilen fibroin adlı ipek böceği proteini, dar bir iğneden atıldığında sert ve yapışkan bir lif oluşturabiliyor. Çalışmanın ortak yazarı Marco Lo Presti şöyle diyor:

İpek fibroini kullanarak son derece güçlü yapıştırıcılar üretmeye yönelik bir proje üzerinde çalışıyordum ve cam malzemelerimi asetonla temizlerken camın dibinde ağ benzeri bir madde oluştuğunu fark ettim.

Örümcek ipliklerini taklit etmeye çalışan araştırmacılar, ilk başta fibroin çözeltilerinin birkaç saat boyunca etanol veya aseton gibi kimyasallara maruz kaldığında yarı katı bir jel oluşturduğunu gördü. Fakat kimyasal dopamin, katılaşma sürecini "neredeyse anında" gerçekleştirerek yüksek gerilime dayanıklı yapışkan lifler meydana getirdi.

Bilim insanları dopamin karışımının, ipek proteininin içindeki suyu alarak sıvıdan katıya geçişi hızlandırdığını söylüyor.

Ayrıca aseton tabakasıyla çevrili ince bir ipek çözeltisi şeridinin, özel bir iğneyle fırlatılınca yapışkan bir katıya dönüştüğünü buldular. Aseton havada buharlaşırken, lif temas ettiği her cisme yapıştı.

Bilim insanları böceklerin dış iskeletlerindeki kitosan proteininin eklenmesiyle liflerin, gerilime 200 kata kadar daha dayanıklı hale geldiğini; borat tamponu gibi kimyasallarınsa yapışkanlığı yaklaşık 18 kat artırdığını söylüyor.

Liflerin çapı, iğnenin deliğine bağlı olarak insan saçı genişliğinden yaklaşık yarım milimetreye kadar değişecek şekilde ayarlanabiliyor.

yumyu7
İpek, kumla dolu petri kabındaki çelik cıvatalara yapışarak onları kaldırıyor (Marco Lo Presti / Tufts Üniversitesi)

Bilim insanları bu şekilde fırlatılan liflerin çeşitli koşullar altında kendilerinin 80 katından fazla ağırlığa sahip nesneleri kaldırabildiğini söylüyor. Lifler çeşitli testlerde, "çelik bir cıvatayı, suda yüzen bir laboratuvar tüpünü, kısmen kuma gömülü bir neşteri ve yaklaşık 12 santimetre mesafeden bir tahta bloğu" havaya kaldırdı.

Araştırmacılar örümcek ipeğinin yaklaşık bin kat daha güçlü olmasına karşın yeni liflerin çeşitli uygulamalarda kullanılmak üzere geliştirilebileceğini söylüyor. Dr. Lo Presti, "Bu sürece ince bir ayar çekilerek bir anda oluşan yapışkan hidrojel liflerinin kontrollü bir şekilde üretilmesi sağlanabilir" diyor.

Bu gerçekten süper kahramanlardan ilham alan bir malzeme.

Independent Türkçe