ABD'de hurdaya dönen otomobiller, Rusya'ya satılıyor

Gürcü şirketler ikinci el araç piyasasını ele geçirdi.

Gürcü firma, Elon Musk'ın CEO'su olduğu Tesla'lara da talebin arttığını aktarıyor (@caucasus.auto.import/Instagram)
Gürcü firma, Elon Musk'ın CEO'su olduğu Tesla'lara da talebin arttığını aktarıyor (@caucasus.auto.import/Instagram)
TT

ABD'de hurdaya dönen otomobiller, Rusya'ya satılıyor

Gürcü firma, Elon Musk'ın CEO'su olduğu Tesla'lara da talebin arttığını aktarıyor (@caucasus.auto.import/Instagram)
Gürcü firma, Elon Musk'ın CEO'su olduğu Tesla'lara da talebin arttığını aktarıyor (@caucasus.auto.import/Instagram)

Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı BBC, çoğu ABD'den alınıp Rusya'ya satılan araçlarla Gürcistan'ın milyarlarca dolarlık bir ikinci el otomobil pazarına sahip olduğunu yazıyor. 

Haberde, başkent Tiflis'e yaklaşık 25 kilometre mesafedeki Rustavi şehrinde 40 futbol sahası büyüklüğünde bir alanda binlerce ikinci el aracın satıldığı belirtiliyor. Bunlar arasında Mercedes, Porsche, Jaguar ve Tesla gibi markaların otomobilleri de var.

Şehirdeki en büyük satış alanlarından birine sahip olan Caucaus Auto Import (CAI) firmasının genel müdür yardımcısı David Gulaşvili, araç satın alması için ABD'ye düzenli ekip gönderdiklerini anlatıyor. 

Gulaşvili, ekibin hasarlı araçları ABD'deki açık artırmalarda satın aldığını, daha sonra bunları gemiyle Gürcistan'a gönderdiğini belirtiyor. Yetkili, bazı araçların çok ağır hasar gördüğünü ve Amerikan sigorta şirketleri tarafından elden çıkarıldığını söylüyor. 

CAI'nın 2004'te faaliyete geçtiğini belirten Gulaşvili, Rusya'dan "Batı menşeli araçlar için yoğun talep geldiğini" ifade ediyor. 

Resmi rakamlara göre Gürcistan, geçen yıl 3,1 milyar dolar değerinde otomobil ithal etti. Çoğunluğu Kafkasya ve Orta Asya'daki eski Sovyet ülkeleri olmak üzere çeşitli yerlere 2,1 milyar dolar değerinde araç ihraç edildi. 

Rusya'ya uzun yıllar boyunca ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde üretilen araçlardan ihraç eden Gürcistan, 2022'deki Ukrayna işgalinin ardından bunu durdurma kararı almıştı. Eylül 2023'te açıklanan kararda, Batı yaptırımları kapsamında ABD veya AB üretimi arabaların Rusya ve Belarus'a ihraç edilmesi ya da bu işlemlerde Gürcistan'ın transit geçiş noktası olarak kullanılması kısıtlanmıştı. 

Ancak Gürcü medya kuruluşu iFact, şubatta yayımladığı haberde, Rusya-Gürcistan sınırında otomobil satışlarının gizlice sürdürüldüğünü iddia etmişti. 

Gulaşvili de CAI'nin savaşın başından beri Rusya'ya araç satmadığını savunurken, başka ülkelere gönderdikleri otomobillerin en son nereye ulaştığını takip etmediklerini söylüyor. BBC, Ukrayna savaşının ardından özellikle Kazakistan, Kırgızistan ve Ermenistan'a ikinci el otomobil ihracatında büyük bir artış yaşandığına dikkat çekiyor. Haberde, bu otomobillerin daha sonra Rusya'ya gönderilmiş olabileceği savunuluyor.

Batı üretimi otomobillerin ikinci el piyasasında Gürcistan'ı cazip kılan özelliklerden biri de düşük maliyetler. "ABD'de hasar gören araçları orada tamir edip yeniden satışa sunmak çoğu zaman ekonomik açıdan mantıklı değil" diyen Gulaşvili, şöyle devam ediyor: 

İnsan kaynakları ve servis maliyetli, bu araçların tekrar yola çıkmasını mümkün kılacak süreç çok pahalıya geliyor. ABD'de bir arabayı tekrar tamir edip yola çıkarmak diyelim ki 6 ay sürüyor ve 5 bin dolara mal oluyor. Gürcistan'da aynı süreç bir ayda tamamlanıyor ve 1000 dolara mal oluyor.

Independent Türkçe, BBC, iFact 



Günümüzü düşünmek: Byung-Chul Han'ın okumanız gereken 5 yapıtı

Byung-Chul Han, uzun süre Almanya ve İsviçre'deki üniversitelerde ders verdi (Reuters)
Byung-Chul Han, uzun süre Almanya ve İsviçre'deki üniversitelerde ders verdi (Reuters)
TT

Günümüzü düşünmek: Byung-Chul Han'ın okumanız gereken 5 yapıtı

Byung-Chul Han, uzun süre Almanya ve İsviçre'deki üniversitelerde ders verdi (Reuters)
Byung-Chul Han, uzun süre Almanya ve İsviçre'deki üniversitelerde ders verdi (Reuters)

Minerva'nın Baykuşu bu hafta, Güney Koreli felsefeci Byung-Chul Han'ın eserlerinin rehberliğinde, insan varoluşunun farklı hallerini keşfe çıkıyor. 

1959'da Güney Kore'nin başkenti Seul'de doğan Han, üniversitede metalurji okurken yolunu değiştirerek felsefeyle uğraşmaya başladı. 1980'lerde doğduğu ülkeyi terk edip Almanya'ya giderek felsefenin yanı sıra Alman edebiyatı ve Katolik ilahiyatı alanlarında eğitim gördü.

Freiburg Üniversitesi'nde Heidegger üzerine doktorasını tamamlayan kültür kuramcısı, 20'den fazla kitap ve birçok deneme kaleme aldı.

2022'de yayımlanan Tefekkür Yaşamı'nın kasımda Ketebe Yayınları etiketiyle Türkiye'deki okurlarla buluşması vesilesiyle, Han'ın düşüncesinin farklı boyutlarını ortaya koyan 5 eserini ele aldık.

Tefekkür Yaşamı

Tefekkür Yaşamı hız, eylem ve tüketim üzerine kurulu günümüz toplumunda eylemsizliğin, yavaşlamanın ve derinlemesine düşünmenin imkanlarını sorguluyor. 

"İnsan varlığı tamamen etkinlik tarafından emilir. Bu da onu sömürülebilir hale getirir" diyen Han, eylemsizliği bir tembellik ya da erteleme davranışı değil, insan olmanın özü şeklinde ele alıyor. Bu anlamda eylemsizlik, kendisini peşinen verimlilik, performans ve tüketimin hizmetine sunmayan bir var olma halini vurguluyor.
 

scdgth
Han, Tefekkür Yaşamı'nda eylemsizlik fikrini insanın dünya deneyiminin merkezine yerleştiriyor (@ketebe / Twitter)

İşleve indirgediği sürece sömürüye de açık olan eylem ve tepkilerin karşısına yerleştirilen eylemsizlik, gerçek mutluluğun anahtarı olarak sunuluyor:

Gerçek mutluluk kendini amaçsız ve yararsız olana, kasıtlı olarak beceriksiz olana, verimsiz olana, dolambaçlı olana, saptırıcı olana, gereksiz olana, hiçbir işe yaramayan ve hiçbir amaca hizmet etmeyen güzel biçimlere ve jestlere borçludur.

Bizi eylemlerin tepkilere, deneyimlerin de yaşanmışlıklara indirgenmediği bir alana götüren bu eylemsizlik düşüncesi, her şeyden önce can sıkıntısına tahammül etmekle ve bazı şeylerin yavaş yavaş olgunlaşması için sabır göstermekle başlıyor. 

Almancadan çeviren: Barış Tut, 100 s., 2024, Ketebe Yayınları
Palyatif Toplum

Tedaviye dirençli ağrılardan muzdarip hastaların şikayetlerinin dindirilmesi amacıyla uygulanan tedavilere tıpta "palyatif" adı veriliyor. Sıfatın kökeninde Latince "manto" anlamına gelen "pallium" ve "paltoyla örtmek" manasındaki "palliare" sözcükleri var. 
 

asdewfr
Han, doktorasını Heidegger'in yıllar boyunca ders verdiği Freiburg Üniversitesi'nde tamamladı (IMDB) 

Han, bu etimolojik bagajı Palyatif Toplum'da çeşitli izlekler üzerinden açarak, günümüz toplumunu belirleyen acı fobisini (algofobi) merceğe alıyor. Alman yazar ve böcekbilimci Ernst Jünger'in "Bana acıyla ilişkini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim!" sözüyle açılan kitabında felsefeci, acının yorumbilimini yaparak sıradışı bir toplum eleştirisi sunuyor. Algofobinin sadece acıdan kaçınma değil, aynı zamanda siyasi ve toplumsal açıdan bir uyum baskısı ve uyuşma yarattığına dikkat çekiyor: 

'Alternatifsizlik' siyasi bir ağrı kesicidir. Muğlak 'orta yol' palyatif bir etki gösterir. Tartışmanın ve daha iyi savlar uğruna mücadelenin yerini sisteme uyma baskısı alır.

Milyarderlerin servetlerini harcağı Silikon Vadisi'ndeki yaşlanmayı geciktirici projeler son dönemde gündemden düşmüyor. Fakat acının ve ölümün bertaraf edildiği bir yaşama artık insan hayatı diyemeyiz: 

Sürekli mutluluk içindeki acısız hayat artık insan hayatı olmayacaktır (...) İnsan hayatta kalmak uğruna kendini ortadan kaldırır. Muhtemelen ölümsüzlüğe de erişecektir ama hayatı pahasına.

Almancadan çeviren: Haluk Barışcan, 70 s., 2022, Metis Yayınları
 

Yeryüzüne Övgü

Yeryüzüne Övgü, belki de Han'ın en şahsi kitaplarından biri. Kitabın özgün adı Lob der Erde, Mahler'in ölmeden önce bestelediği son eserlerinden Lied der Erde'yi (Yeryüzünün Şarkısı) anımsatıyor. Han'ın kitabı da aynı şekilde melodik; yeryüzüne övgüsü yeryüzünün şarkısına dönüşüyor. 

Korece "gizli bahçe" anlamına gelen Bi-Won adını verdiği bir bahçede üç yıl boyunca çalışırken yaşadığı deneyimleri kaleme alan felsefeci, bahçede her şeyden önce zamanı çok daha yoğun deneyimlediğini, toprağın hem canlılığını hem de kırılganlığını keşfettiğini belirtiyor. 
 

ctyju
Han'ın Yeryüzüne Övgü'de bahsettiği bahçesi, Berlin'deki ikinci evinde yer alıyor (Byung-Chul Han/Art Review)

Ancak Han'ın eseri bir doğa güzellemesinden ibaret değil. İnsanın doğayla kurduğu ilişkinin geri dönülmez şekilde felakete sürüklendiğini belirten kuramcı, ekolojik krize ve bunun toplumsal-siyasi açmazlarına değinerek şunları söylüyor: 

Bugün yeryüzü için her türlü duyarlılığımızı kaybetmiş durumdayız. Artık yer yüzünün ne olduğunu bile bilmiyoruz. Onu sadece uzun süreli kullanabileceğimiz bir kaynak olarak görüyoruz. Yeryüzüne özen göstermek, ona varlığını/özünü geri vermek demektir.

Almancadan çeviren: Nafer Ermiş, 148 s., 2021, İnka Kitap

Psikopolitika

Han'ın neoliberalizm ve iktidar tekniklerini incelediği Psikopolitika, modern toplumda bireylerin nasıl birer "proje" ve "performans öznesine" dönüştürüldüğünü masaya yatırıyor. Neoliberalizmi, "kapitalizmin mutasyon geçirmiş hali" diye niteleyen kültür kuramcısı, iktidarın gözetleme ve denetim işini artık özneye devrettiğini vurguluyor. 

Bu rejimin teolojik boyutu, dijitalleşme ve sosyal medyada kendisini gösteriyor:  

Like/Beğendim, dijital 'Amin'dir. Like'ı tıklarken iktidar düzenine tabi kılarız kendimizi. Akıllı telefon sadece etkili bir gözetleme aracı değil, aynı zamanda taşınabilir bir günah çıkarma sandalyesidir.

xcs
Psikopolitika, neoliberalizmin güçlü baskı tekniklerini inceliyor (@Metiskitap / Twitter) 

Tüm kaçış noktalarını önceden kapatan neoliberal sistemde bireyin saldırganlığını kendine yöneltmesi "devrimci değil depresif" bir kişilik yapılanması oluşturduğu gibi, siyasi ve toplumsal dönüşümü de açmaza sokuyor: 

Tüketici olarak seçmen bugün siyasete, toplumu şekillendirmekte etkin bir rol almaya gerçek bir ilgi göstermemektedir (...) Siyasete sadece edilgin bir biçimde, homurdanarak, şikayet ederek tepki verir, tıpkı hoşuna gitmeyen hizmet ya da mal sektöründe yaptığı gibi.

Almancadan çeviren: Haluk Barışcan, 89 s., 2019, Metis Yayınları

Zamanın Kokusu

İnsanın "doğru zaman algısını tamamen yitirdiği" savından yola çıkan Zamanın Kokusu, Nietzsche'nin Böyle Buyurdu Zerdüşt'ündeki şu vurucu sorunun etrafında şekilleniyor:

'Zamanında öl!' öğretisi daha yabancı geliyor herkese. Zamanında öl: diye öğretti Zerdüşt. Hiç zamanında yaşamamış birisi nasıl zamanında ölsün ki?

Toplumun bir "diskroni", yani zaman algısının bozulmasından kaynaklanan bir krizle boğuştuğuna dikkat çeken Han, insanların kendi bedenleriyle, çevreleriyle ve olayların akışıyla belirli koordinatlar üzerinden ilişki kurma kapasitesini kaybettiğini belirtiyor. 
 

xcdvfbg
Zamanın Kokusu, okuru bambaşka bir zaman ve mekan deneyimine davet ediyor (@asterion03 / Twitter)

Felsefeci, en yeninin hüküm sürdüğü bir çağda atomlaşan zamanın karşısına "bulunma ve ikamet etme" düşüncesini yerleştiriyor. Bu düşüncenin en iyi temsilcisi, Çincede "kokulu mühür yazısı" anlamına gelen "hsiang yin" adlı tütsülü saatler. Çin'de 19. yüzyılın sonuna kadar kullanılan bu saatlerin yerleştirildiği kutularda çeşitli şiirler yer alıyor.

"Koku salan zaman akıp gitmez" diyen Han, tütsülü saatlerin zamanla farklı bir ilişki kurma imkanı sağladığı ölçüde su ve kum saatlerinden çok daha etkili olduğunu vurguluyor. 

Almancadan çeviren: Şeyda Öztürk, 121 s., 2018, Metis Yayınları
 

Nietzsche, 19. yüzyılın sonlarına doğru şöyle yazmıştı:

Yaşamın olağanüstü şekilde hızlanmasıyla zihin ve göz, yarım ya da yanlış görmeye ve yargılamaya alışıyor. Herkes ülkeyi ve insanlarını trenin penceresinden gördüğü kadarıyla tanıyan yolculara benziyor.

Bugün bu sözler bize şaşırtıcı derecede yakın. Hem düşünme ufkumuzu genişletmek hem de görüşümüzü keskinleştirmek için Han'ın eserlerini tekrar tekrar okumalıyız.