Bilim insanları, uzak yıldız sisteminde dünya dışı radyo sinyalleri arıyor

TRAPPIST-1 sisteminin, TRAPPIST-1f isimli gezegene yakın bir noktadan nasıl görünebileceğinin çizimi (NASA/Jet İtki Laboratuvarı-Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü)
TRAPPIST-1 sisteminin, TRAPPIST-1f isimli gezegene yakın bir noktadan nasıl görünebileceğinin çizimi (NASA/Jet İtki Laboratuvarı-Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü)
TT

Bilim insanları, uzak yıldız sisteminde dünya dışı radyo sinyalleri arıyor

TRAPPIST-1 sisteminin, TRAPPIST-1f isimli gezegene yakın bir noktadan nasıl görünebileceğinin çizimi (NASA/Jet İtki Laboratuvarı-Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü)
TRAPPIST-1 sisteminin, TRAPPIST-1f isimli gezegene yakın bir noktadan nasıl görünebileceğinin çizimi (NASA/Jet İtki Laboratuvarı-Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü)

Bilim insanları, uzaylı teknolojisine dair izler bulmak için bir yıldız sistemini daha 28 saat boyunca taradı.

TRAPPIST-1 sisteminde bu türdeki en uzun aramayı gerçekleştirmelerine rağmen herhangi bir iz bulamadılar. Ancak araştırmacılar bu çalışmanın, gelecekte bir noktada dünya dışı sinyaller bulmamızı sağlayabileceğine inanıyor.

TRAPPIST-1, yaklaşık 40 ışık yılı uzaklıktaki soğuk bir kırmızı cüce yıldız. Çevresindeki gezegenlerin uzaylıları bulmak için araştırmamız gereken temel bölgelerden biri olduğu düşünülüyor çünkü çok fazlalar ve koşulları yaşama elverişli olabilir.

Araştırmacılar, bunun gibi bir yaşama işaret eden radyo sinyalleri bulma girişiminde, Allen Teleskop Dizisi'yle sistemi 28 saat boyunca taradı. Gezegenlerin birbirinin önüne geçmesiyle aralarında gönderilen radyo sinyallerinin saptanabileceği anlar yaratan karşılıklı örtülmelere odaklandılar.

Ekip milyonlarca potansiyel sinyal buldu ve aralarından 11 bin tanesinin detaylı analiz için iyi adaylar olduğuna karar verildi. Yaklaşık 2 bin 264 sinyal, gezegenlerin karşılıklı örtülme aralıkları sırasında oluşmuştu.

Ancak araştırmacılar, sinyallerden hiçbirinin insan dışı kaynaklardan olmadığını saptadı.

Bilim insanları yine de bunun gelecekte uzaylı yaşamı keşfedebilecek bir sistem için iyi bir test olduğunu umuyor. Bu, kullanılan yöntemlerin iyileştirilmesini ve sinyalleri nerede, ne zaman takip etmek gerektiğiyle ilgili odağı sınırlandırmayı da sağlayacak.

Penn State Üniversitesi'nde yüksek lisans öğrencisi ve araştırma görevlisi olan Nick Tusay "Bu araştırma, uzaya gönderdiklerimize benzeyen radyo sinyallerini tespit etmeye yaklaştığımızı gösteriyor" dedi.

Çoğu araştırma, sinyallerin radyo işaretçilerindeki gibi bir amacı olduğunu varsayıyor çünkü alıcılarımızın, istemeden gönderdiklerimiz dışındaki minimum verici gücüne karşı sınırlı hassasiyeti var. Ancak gelecekteki Square Kilometre Array (SKA) gibi daha iyi ekipmanlarla, yakın zamanda uzay aracıyla iletişim kuran bir uzaylı uygarlığının sinyallerini tespit edebilecek duruma gelebiliriz.

Çalışma, The Astrophysical Journal isimli akademik dergiye kabul edilen bir makalede yer alıyor ve halihazırda "A Radio Technosignature Search of TRAPPIST-1 with the Allen Telescope Array" (Allen Teleskop Dizisiyle TRAPPIST-1'de Radyo Teknosinyal Araştırması) ismiyle, internette bir ön baskıyla erişime açık.
Independent Türkçe



3,2 milyon yıllık Lucy'nin elleri alet kullanımına işaret ediyor

Lucy'nin kalıntılarının bulunduğu gün yapılan kutlamada The Beatles'ın Lucy in the Sky with Diamonds parçası çaldığı için bu isim verildi (Carlos Lorenzo/Flickr)
Lucy'nin kalıntılarının bulunduğu gün yapılan kutlamada The Beatles'ın Lucy in the Sky with Diamonds parçası çaldığı için bu isim verildi (Carlos Lorenzo/Flickr)
TT

3,2 milyon yıllık Lucy'nin elleri alet kullanımına işaret ediyor

Lucy'nin kalıntılarının bulunduğu gün yapılan kutlamada The Beatles'ın Lucy in the Sky with Diamonds parçası çaldığı için bu isim verildi (Carlos Lorenzo/Flickr)
Lucy'nin kalıntılarının bulunduğu gün yapılan kutlamada The Beatles'ın Lucy in the Sky with Diamonds parçası çaldığı için bu isim verildi (Carlos Lorenzo/Flickr)

İnsanların 3,2 milyon yıl önce yaşayan akrabalarının, modern insanlara benzer elleri olduğu ve alet kullanabildiği tespit edildi. 

Modern insanların içinde yer aldığı Homo cinsi ortaya çıkmadan yüzbinlerce yıl önce yaşayan Australopithecine, insanların en yakın akrabalarından biri.

Maymuna benzeyen bu sınıfta yer alan Australopithecus afarensis türü, 1974'te keşfedilen 3,2 milyon yıllık kemik fosilleriyle dünyaca ünlü olan Lucy'yle tanınıyor. 

Daha önce bu türün taştan aletler yapıp kullanacak beceriden yoksun olduğu düşünülse de yeni bir çalışma aksini söylüyor. 

Bilim insanları, A. afarensis, A. africanus ve A. sediba olmak üzere yaklaşık 4 ila 2 milyon yıl önce yaşamış üç Australopithecus türünün fosilleşmiş ellerini inceledi.

Araştırmacılar bu türlerin ellerindeki kasların, tendonların, bağların ve kemiklerin üç boyutlu modellerini oluşturarak nasıl becerilere sahip olduklarını anlamaya çalıştı. 

Daha sonra sonuçları, modern insan, Neandertal, goril, şempanze ve orangutan gibi çeşitli primatların elleriyle karşılaştırdılar. 

A. sediba'nın ellerini modern insanlara benzer şekilde kullandığı ve muhtemelen aletlerden de yararlandığı sonucuna varan ekip, bunun pek şaşırtıcı olmadığını söylüyor.

Yaklaşık 2 milyon yıl önce yaşayan A. sediba, bazı insan türleriyle de etkileşime geçmiş olabilir. 

Fakat 3,9 milyon ila 2,9 milyon yıl önce yaşayan A. afarensis'in de muhtemelen benzer özelliklere sahip olduğu bulundu. 

Journal of Human Evolution adlı hakemli dergide 4 Ekim'de yayımlanan çalışmada, insan ve maymun karışımı ellere sahip Lucy'nin, bu uzvunu muhtemelen modern insanlara benzer şekilde kullandığı kaydedildi. 

Araştırmacılar A. africanus'un da insan-maymun karışımı elleri olduğunu düşünse de bunları nasıl kullandığını saptayamadılar. 

Bilim insanları makalede şu ifadeleri kullanıyor: 

Sonuçlarımız genel olarak A. sediba ve A. afarensis'in, daha sonra Homo'larda görülen güç kullanarak kavrama ve tek elle bir şeyi hareket ettirme gibi bir dizi hareketi insanlara benzer (ancak aynı olmayan) şekilde alışkanlık haline getirdiğini gösteriyor.

Bugüne kadar bulunan en eski taş aletler 3,3 milyon önceye, yani insanların ortaya çıkmasından daha eski bir zamana ait. Aletlerin Paranthropus adlı primat türüne ait fosillerin yakınında bulunması, aletleri bu canlıların kullandığını düşündürüyor.

Yeni çalışmayı yürüten ekip bu aletleri Lucy veya incelenen diğer türlerin yaptığını öne sürmüyor. Bu nedenle milyonlarca yıllık teknolojinin kimin elinden çıktığı belirsizliğini korumaya devam ediyor.

Independent Türkçe, IFL Science, Cosmos Magazine, Journal of Human Evolution, National Geographic