İstilacı yılan türü, duvar boşlukları ve tavan aralarında çoğalıyor

Almanya'da, Hamburg'daki Schwarze Berge doğal yaşam parkında bir Eskülap yılanı (AFP)
Almanya'da, Hamburg'daki Schwarze Berge doğal yaşam parkında bir Eskülap yılanı (AFP)
TT

İstilacı yılan türü, duvar boşlukları ve tavan aralarında çoğalıyor

Almanya'da, Hamburg'daki Schwarze Berge doğal yaşam parkında bir Eskülap yılanı (AFP)
Almanya'da, Hamburg'daki Schwarze Berge doğal yaşam parkında bir Eskülap yılanı (AFP)

Bilim insanları, yeni bir araştırmada Avrupa'nın en büyük yılan türlerinden birinin Birleşik Krallık'ta (BK) duvarlara ve tavan aralarına girerek çiftleşmek için sıcaklık aradığını söylüyor.

Boyları yaklaşık 2 metreye kadar uzayan Eskülap yılanları, BK'ye özgü bir tür değil. Bu tür, neslinin son Buzul Çağı'nda bölgede tükenmesinin ardından 300 bin yıl boyunca BK'de yaygın bir şekilde görülmemişti.

Ancak araştırmacılar, bu yılanların artık BK'nin sıcak köşelerinde hayatta kalan istilacı bir türe dönüştüğünü söylüyor. Yılanlar, Galler Dağı Hayvanat Bahçesi'nden kaçarak 1970'lerde Kuzey Galler'deki Colwyn Bay'e gelmişti.

Çoğunlukla farelerle beslenen yılanların Regent's Park'taki Londra Hayvanat Bahçesi bölgesinde ve Güney Galler'deki Bridgend'in yakınlarında yaşadığı daha önce tespit edilmişti.

Zehirsiz yılanın bu bölgelerdeki varlığı, soğukkanlı canlıların soğuk bölgelerde nasıl hayatta kaldığının sorgulanmasına yol açıyor.

Dünya genelinde istilacı türlerin iklim ve yaşam alanı değişikliklerinin yanı sıra insan taşımacılığıyla yeni bölgelere ilerlediği biliniyor.

Araştırmacılar, yılanların halihazırda ülkedeki dağılımını daha iyi anlamak için 13 erkek ve 8 dişi yılanı 2021'le 2022 arasında iki aktif sezon boyunca her gün radyo üzerinden takip etti ve inceledi.

Bilim insanları, yılanların hayatını sürdürmek için fazla soğuyabilen bir bölgede nasıl sıcaklık aradığını anlamayı amaçladı.

Henüz hakemli olmayan çalışmada, yılanların yeni yaşam alanlarındaki tavan arası ve evlerin duvar boşlukları gibi "insani yapılardan" faydalandığı gözlemlendi.

Erkek yılanlar, binaları "belirgin bir şekilde tercih ederken" dişi yılanlar ormanlık alanları yeğliyor. Araştırmacılar "Binalar ve su boruları gibi beşeri yapılar, yılanlar için barınma, ısı düzenleme fırsatı ve yumurtlama alanları sağlıyor" dedi.

Eskülap yılanlarının etkin bir şekilde, yerleşim olan binaları aradığını ve oralara geri döndüğünü, evlerin tavan aralarına ve duvar boşluklarına erişmek için uzun yapıları tırmandığını gözlemledik.

Araştırmacılar, bir evdeki kompost birikintisinin içinde de yılan yumurtaları buldu.

Araştırmacılar, bunların BK'ye özgü olan ve genellikle kalabalık şehir alanlarından uzak duran yılan türleriyle karşılaştırıldığında "sıradışı davranışlar" olduğunu söylüyor.

Örneğin, bayağı engerek ve Avusturya yılanı, insanların ağırlıkta olduğu bölgelerde "nadiren" görülüyor. Bazen bahçe gölleri gibi yapay ortamlarda bulunabilen Natrix natrix türü bile, yapıları daha az kullanıyor.

Araştırmada takip edilen 21 Eskülap yılanından 5'i çalışma devam ederken, biri de tamamlandıktan kısa bir süre sonra öldü.

Araştırmacılar, üç yılanın arabalar yüzünden öldüğünü, birinin de başka bir erkek yılan tarafından yendiğini söylüyor.

Bilim insanları, yılanların yollardan uzak durarak güvenli bir şekilde yeni alanlara yayılmak için çitleri ve su borularını kullandığını tahmin ediyor.

Independent Türkçe



Tazmanya kaplanını "diriltme" çalışmalarında büyük gelişme: "Bugüne kadarki en eksiksiz genom"

Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
TT

Tazmanya kaplanını "diriltme" çalışmalarında büyük gelişme: "Bugüne kadarki en eksiksiz genom"

Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)

Soyu tükenen Tazmanya kaplanını geri getirmeye çalışan şirket, bugüne kadarki en eksiksiz genomu elde ettiklerini öne sürerek önemli bir adıma imza attıklarını duyurdu. 

İnsanların avlaması sonucu popülasyonu gittikçe azalan Tazmanya kaplanlarının son üyesi, 1936'da Avustralya'daki bir hayvanat bahçesinde ölmüştü. 

Son yıllarda hız kazanan "türdiriltimi" çalışmalarında geri getirilmeye çalışılan türlerden biri de bu etçil hayvan.

Türdiriltimi çalışmaları, soyu tükenmiş türlerin birebir aynısından ziyade onlara benzer canlıları getirmeyi amaçlıyor.

ABD merkezli biyoteknoloji şirketi Colossal Biosciences, Tazmanya kaplanlarını geri getirmek için 2022'de Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'yle işbirliğine başlamıştı.

Australian Broadcasting Corporation'ın haberine göre ekip, soyu tükenmiş bir canlıya ait "bugüne kadarki en eksiksiz" genomu elde etti.

Bugün (17 Ekim) Sidney'de yapılacak bir etkinlik öncesinde gelişmeleri duyuran araştırmacılar, "yüzde 99,9'dan daha doğru" bir Tazmanya kaplanı genomuna ulaştıklarını iddia ediyor.

Bilim insanları derisi yüzülerek etanol içinde 110 yıl boyunca muhafaza edilen bir kafa örneğini kullanarak hayvanın DNA diziliminin büyük bir kısmının yanı sıra RNA'sını da elde ettiklerini öne sürüyor.

RNA parçalarının Tazmanya kaplanı hayattayken farklı dokularda devreye giren genleri tespit etmeye katkı sağlaması bekleniyor. Bilim insanları bu sayede hayvanın neyi tadabildiği, koklayabildiği, görebildiği ve beyninin nasıl çalıştığını anlamayı umuyor.

Çalışmaya liderlik eden Dr. Andrew Pask, zaman içinde bozulmaya epey yatkın olan RNA'nın korunması sayesinde hayvanın "biyolojisini hayal edemedikleri seviyede anlamayı" umuyor.

Öte yandan çalışmada yer almayan bazı uzmanlar bulguların hakem onayından geçmesini beklemeyi tercih ediyor. 

Avustralya Müzesi Araştırma Enstitüsü Baş Bilim İnsanı Prof. Kris Helgen soyu tükenmiş bir türde böyle bir sonuca ulaşılmasını takdir ederken, genomun yapbozun sadece bir parçası olduğunu belirtiyor. 

Prof. Helgen ayrıca Tazmanya kaplanının geri getirilme ihtimali olmadığını düşünüyor. 

Daha önce yünlü mamutları diriltme projesinde Colossal Biosciences'la çalışan biyoteknoloji uzmanı Dr. Parwinder Kaur da hakemli dergilerdeki yayınları beklediğini ifade ediyor.

Fakat Dr. Kaur özellikle yapay üreme alanındaki gelişmeden dolayı heyecan duyduğunu söylüyor. 

Colossal Biosciences son duyurusunda, Tazmanya kaplanlarının yaşayan en yakın akrabası olan keseli türü Sminthopsis crassicaudata'da yumurtlamayı tetiklediklerini öne sürdü. 

Şirket, Tazmanya kaplanlarının genomu tamamlandığında bunu, üretilen yumurtalara enjekte etmeyi planlıyor. Ayrıca bu canlıların, geri getirilmeye çalışılan hayvanlara taşıyıcı annelik yapması planlanıyor. 

Yapay bir rahim cihazı üzerine de çalışan araştırmacılar, hamileliğin başından ortasında kadar embriyoların burada gelişebildiğini iddia ediyor.

Dr. Pask bütün bu gelişmelerin, 2025 başlarından itibaren hakemli dergilerdeki çalışmalarla destekleneceğini söylüyor. 

Diğer yandan türdiriltimi çalışmaları etik kaygılara da sebep oluyor. Geri getirilen hayvanların ve taşıyıcı annelerin yaşayabileceği sağlık sorunları, itirazların merkezinde yer alıyor. Ayrıca yünlü mamut gibi hayvanların yalnızlık çekeceğinden endişe duyanlar da var.

2000'de nesli tükenen Capra pyrenaica pyrenaica, 2003'te geri getirilmiş ancak akciğerlerindeki sorunlar nedeniyle sadece birkaç dakika yaşayabilmişti. 

Independent Türkçe, Australian Broadcasting Corporation, Live Science