Evrim araştırmalarına yeni boyut: Soyu tükenmiş canlıların robotları yapılıyor

Sudan karaya geçişin sırrını çözebilir.

Araştırmacılar, "paleodan esinlenen robot" çalışmalarında çamur zıpzıpı gibi karada yürüyebilen balıklardan ilham alıyor (Wikimedia Commons)
Araştırmacılar, "paleodan esinlenen robot" çalışmalarında çamur zıpzıpı gibi karada yürüyebilen balıklardan ilham alıyor (Wikimedia Commons)
TT

Evrim araştırmalarına yeni boyut: Soyu tükenmiş canlıların robotları yapılıyor

Araştırmacılar, "paleodan esinlenen robot" çalışmalarında çamur zıpzıpı gibi karada yürüyebilen balıklardan ilham alıyor (Wikimedia Commons)
Araştırmacılar, "paleodan esinlenen robot" çalışmalarında çamur zıpzıpı gibi karada yürüyebilen balıklardan ilham alıyor (Wikimedia Commons)

Bilim insanları milyonlarca yıl önce soyu tükenmiş canlıların robotlarını yapmak için kolları sıvadı. Çeşitli disiplinleri bir araya getiren çalışmaların, evrimsel sürecin kritik noktalarını daha iyi anlamayı sağlaması bekleniyor. 

Mühendisler uzun zamandır bugün yaşayan hayvanların robotlarını yapıyor veya onların bazı becerilerinden esinlenen teknolojik cihazlar geliştiriyor. 

Soyu tükenmiş canlıların bazı özelliklerini daha iyi anlamak için de robotlar üretildiği olmuştu. 

Fakat Cambridge Üniversitesi liderliğindeki bir ekip, soyu tükenmiş hayvanların bütün vücudunun robotunu üreterek nasıl hareket ettikleri gibi temel soruların yanıtlanabileceğini savunuyor.

Science Robotics adlı hakemli dergide dün (23 Ekim) yayımlanan makalenin yazarları, robotik, paleontoloji ve biyoloji alanlarını bir araya getirerek evrimin sudan karaya geçiş gibi dönüm noktalarına ışık tutmayı umuyor. 

Çalışmanın ortak yazarı Michael Ishida "Paleontologlar eski fosilleri inceleyerek kalça ve pelvis eklemlerin yapısı hakkında ipuçları ediniyor ancak sadece fosillerden öğrenebileceklerimizin bir sınırı var" diyerek ekliyor:

İşte bu noktada robotlar devreye giriyor; özellikle omurgalıların hareket etme biçimindeki büyük değişimleri incelerken araştırmadaki boşlukları doldurmamıza katkı sağlayabilirler.

Araştırmacılar halihazırda soyu tükenmiş balık fosillerinden ve bugün hem karada hem de suda yaşayan çamur zıpzıpı gibi hayvanlardan ilhamla bir robot tasarlıyor. 

Robot tamamlandığı zaman omurgalıların sudan karaya nasıl geçtiği sorusunu yanıtlamaya katkı sunması bekleniyor.

Bilim insanları bu tür robotların uçma becerisinin evrimi ve bazı hayvanların dört ayak üzerinden iki ayak üzerinde yürümeye nasıl geçtiği gibi sorulara da cevap vermesini umuyor. 

Ishida bilgisayar simülasyonlarının bu çalışmalarda önemli olduğuna değiniyor fakat robotların, tarih öncesi hayvanların hareketlerini fiziksel ortamlarda test etme imkanı tanıyacağını ekliyor. 

Araştırmacılar bu robotların henüz ortaya çıkmamış türler hakkında da fikir verebileceğini düşünüyor. Ishida "Karşımızda insanların yanında yaşayan hayvanlar veya iklim değişikliğiyle yaşayan hayvanlar gibi yeni evrimsel baskılar var" diyerek ekliyor:

Geçmişteki evrimsel baskıların bir dizi farklı türe nasıl yol açtığını anlarsak belki gelecekte ne olacağına dair bir fikir edinebiliriz.

Sözkonusu "paleodan esinlenen robot" çalışmaları henüz ilk aşamalarında fakat ekip gelecek yıl bazı çıktılar elde etmeyi umuyor.

Independent Türkçe, Guardian, Interesting Engineering, Science Robotics



Koku alamayanların solunumu da değişiyor

Konjenital anosmi, 10 bin kişiden birinde görülen bir bozukluk (Unsplash)
Konjenital anosmi, 10 bin kişiden birinde görülen bir bozukluk (Unsplash)
TT

Koku alamayanların solunumu da değişiyor

Konjenital anosmi, 10 bin kişiden birinde görülen bir bozukluk (Unsplash)
Konjenital anosmi, 10 bin kişiden birinde görülen bir bozukluk (Unsplash)

Bilim insanları, doğuştan koku alma bozukluğundan muzdarip kişilerin nefes alma şeklinin değiştiğini tespit etti. 

Bilimsel dergi Nature Communications'ta 22 Ekim'de yayımlanan çalışmada, koku alma yeteneğinin solunum şeklini belirlediği ortaya kondu.

Doğuştan gelen koku alma bozukluğuna bilimsel literatürde konjenital anosmi adı veriliyor. 

İsrail'deki Weizmann Bilim Enstitüsü'nden araştırmacıların çalışmasına, bundan muzdarip 21 kişiyle normal koku alabilen 31 kişi katıldı. Burunlarına solunan havanın geçişini ölçen bir cihaz takılan katılımcılar, 24 saat boyunca gündelik işlerini yaptı.

Veriler, koku alma duyusu çalışan katılımcıların konjenital anosmisi olanlara kıyasla nefes alırken daha fazla burun çekerek koklama hareketi yaptığını ortaya koydu. 

Ayrıca konjenital anosmiden muzdarip katılımcıların uyanık halde nefes alırken daha fazla durakladığı, nefes verirken de burunlarında daha az hava akışı olduğu tespit edildi. 

Araştırmacılar, verilerini bir makine öğrenimi algoritmasına aktardı ve yazılımın, bir katılımcının anosmi olup olmadığını yüzde 83'lük genel bir doğrulukla tahmin edebildiğini gördü. Çalışmada şu ifadelere yer verildi: 

Değişen solunum düzenleri ve özellikle de burundan hava akışı örüntüleri, fizyolojik ve ruhsal sağlık üzerinde olumsuz etki yaratabilir.

Diğer yandan çalışmanın bazı sınırlılıkları da var. Katılımcı sayısının az olmasının yanı sıra ağızdan solunum dikkate alınmazken, solunum düzenindeki farklılıkların konjenital anosmiden muzdarip kişilerde sağlık sorunlarına yol açtığı kanıtlanamadı.

Araştırmacılar, incelemelerin koku duyularını sonradan kaybetmiş kişilerle genişletileceğini belirtti.

Independent Türkçe, Guardian, Popsci