Emily in Paris'in yıldızı, Londra ihtimaline dair ipucu verdi

Netflix yıldızı, karakterinin Portobello Yolu gibi Londra'nın simgelerini çok seveceğini söyledi.

Emily Cooper, dizinin son sezonunda Roma'da kök salmaya başlamıştı (Netflix)
Emily Cooper, dizinin son sezonunda Roma'da kök salmaya başlamıştı (Netflix)
TT

Emily in Paris'in yıldızı, Londra ihtimaline dair ipucu verdi

Emily Cooper, dizinin son sezonunda Roma'da kök salmaya başlamıştı (Netflix)
Emily Cooper, dizinin son sezonunda Roma'da kök salmaya başlamıştı (Netflix)

Emily in Paris'in yıldızı Lily Collins, Emily in London (Londra) spin-off'unu çekmeye istekli olduğunu söyledi.

35 yaşındaki oyuncu, Netflix dizisinde kısa süreli bir iş fırsatıyla Paris'e taşındıktan sonra şehre aşık olup orada yeni bir hayat kuran Amerikalı pazarlama müdürü Emily Cooper'ı canlandırıyor.

Son sezonda Cooper, Roma'da yaşayan İtalyan bir erkekle çıkmaya başlıyor. Şanslı bir gelişmeyle kendisinden şehirde yeni bir ofis açması isteniyor, bu da Emily in Paris'in 5. sezonunun Emily in Rome (Roma) olabileceğine işaret ediyor.

Ancak Collins, BBC'ye bir Britanya spin-off'u çekmenin "çok eğlenceli" olabileceğini söylediği için belki de sıra Londra'ya gelebilir.

Halihazırda West End'deki Barcelona prodüksiyonunda, yine yurtdışında bir Amerikalıyı canlandırarak tiyatroda ilk çıkışını yapan Collins, Netflix'teki karakterinin Londra'yı çok seveceğini düşünüyor.

Surrey'de doğan ve Los Angeles'ta büyüyen oyuncu şöyle dedi:

Emily kesinlikle Portobello Yolu'na gidip antika alışverişi yapardı, elbette Big Ben'i ve oyuncak dükkanı Hamleys'i ziyaret ederdi.

Collins "Ayrıca kesinlikle Buckingham Sarayı'na girmeye çalışırdı" diyerek devam etti ve Cooper'ın, Kral'la çay içmeyi çok isteyeceğini ve "korumaları gülümsemeye ikna etmeye çalışacağını" ekledi.

Şehirde, haftada 8 sahne performansından kalan boş zamanını nasıl değerlendireceği hakkında konuşan Collins, iki katlı bir otobüsün ön koltuğunda oturarak pencereden dışarı bakmayı sevdiğini söyledi.

Genesis'in bateristi Phil Collins'in kızı olan oyuncu "Nereye gitmek istediğime dair bir plan bile yapmıyorum, öylece oturup manzarayı ve insanları seyrediyorum" dedi.

Los Angeles'ta yaşadığı halde eşi Amerikalı film yönetmeni Charlie McDowell'la Danimarka'da ev sahibi olan Collins, Londra'da "Hampstead Heath'te eşiyle birlikte köpeklerini yürüyüşe çıkararak" rahatladığını söyledi.

Collins "Oraya çok sık gidiyorum, gerçekten devasa bir yer ve Londra'da olmana rağmen aslında kırsal bir bölgedeymişsin gibi hissettiriyor" dedi.
 

zxcvfbg
Lily Collins, Barcelona'da (Marc Brenner)

Eleştirmen Annabel Nugent, The Independent'taki iki puanlı Barcelona değerlendirmesinde, olay örgüsünün sık sık "zorlama" izlenimi verdiğini yazmıştı.

Nugent "Barcelona'nın büyük bir kısmı, oyuncularının bir aktörün yapabileceği en zor şeylerden birini başarmasını gerektiriyor: İkna edici bir sarhoş rolü yapmak. Collins ve (rol arkadaşı Álvaro) Morte, bunu başarıyor, komik derecede gerçekçi bir şekilde tasarlanmış dağınık öpüşme sahnelerine de değinmek gerek, ama bu çabuk eskiyor" yazmıştı.

90 dakikalık kısa süresine rağmen prova edilmiş tökezleme ve tekrarın sayısı olması gerekenden fazla.

Independent Türkçe



James Gandolfini televizyon tarihine geçen rolünü neredeyse alamıyordu

Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)
Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)
TT

James Gandolfini televizyon tarihine geçen rolünü neredeyse alamıyordu

Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)
Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)

Televizyon tarihinin en ikonik karakterlerinden Tony Soprano'yu, James Gandolfini dışında birinin canlandırdığını hayal etmek bile imkansız. Ancak dizinin yaratıcısı David Chase, başta bu konuda o kadar da emin değildi.

"Tony Soprano'yu buldum galiba"

New Jersey'li bir mafya babasının özel hayatı ve iş dünyasındaki çatışmalarını konu alan The Sopranos'un yaratıcısı Chase, Gandolfini'yi başrol için ilk izlediğinde tereddüt yaşamış. Jason Bailey'nin yeni kitabı Gandolfini: Jim, Tony, and the Life of a Legend'da (Gandolfini: Jim, Tony ve Bir Efsanenin Hayatı) yer alan ve Vulture tarafından yayımlanan bir bölüm, dizinin oyuncu seçim sürecini ve Chase'in başlangıçtaki çekincelerini detaylandırıyor.

Gandolfini'nin adı, menajeri Nancy Sanders pilot bölümün senaryosunu okuduğunda gündeme gelmiş. Senaryoyu eline alır almaz "Aman Tanrım, Tony Soprano'yu buldum galiba" diye düşündüğünü anlatıyor.

Ancak Gandolfini'nin kayıtlarını izledikten sonra Chase, "Bence çok iyi bir oyuncu ama tek bir endişem var. Yeterince tehditkar mı?" diye sormuş.

Sanders bu söz karşısında şaşkına dönmüş. "Eğer bana 'Biraz kilolu' ya da 'Saçları dökülüyor' deseydiniz anlar, kabul ederdim. Ama yeterince tehditkar mı? Bu adam tam sizin aradığınız kişi" diyerek Gandolfini'nin rol için mükemmel seçim olduğunu savunmuş.

Üç aday kaldı

Gandolfini ise senaryoyu çok sevmesine rağmen rolü alacağından pek umutlu değilmiş. Asıl endişesiyse Chase'in çalışması zor biri olma ihtimaliymiş. Deneme çekimlerinden önce Chase'le kahvaltıda buluşması istendiğinde hiç de hevesli değilmiş. Ama buluşma düşündüğünün aksine son derece keyifli geçmiş. 

Sonunda Tony Soprano rolü için üç aday kalmış: James Gandolfini, Mike Rispoli ve daha sonra dizide başka bir karaktere hayat verecek Steven Van Zandt. Deneme çekimleri sırasında Chase'in tüm şüpheleri dağılmış:

Sonunda kendini verip gerçekten okumaya başladığında, işte o anda her şey belli oldu.

Sonrasında The Sopranos, televizyonun altın çağını başlatan yapımlardan biri oldu. 1999-2007'de 6 sezon süren dizide Tony Soprano'ya hayat veren Gandolfini, televizyon tarihinin en etkili karakterlerinden biri olarak anılıyor. 

2013'te 51 yaşında kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Gandolfini, bu performansıyla üç Emmy, 5 SAG (Screen Actors Guild) ve bir Altın Küre kazanmıştı.

Independent Türkçe, Entertainment Weekly, Vulture