Unutulmaz yönetmenin bıraktığı tretman film oluyor: Başrol oyuncusu açıklandı

Milla Jovovich, Beşinci Güç'te (The Fifth Element) canlandırdığı karakterin imajıyla 1990'lı yıllara damga vurmuştu (Buena Vista)
Milla Jovovich, Beşinci Güç'te (The Fifth Element) canlandırdığı karakterin imajıyla 1990'lı yıllara damga vurmuştu (Buena Vista)
TT

Unutulmaz yönetmenin bıraktığı tretman film oluyor: Başrol oyuncusu açıklandı

Milla Jovovich, Beşinci Güç'te (The Fifth Element) canlandırdığı karakterin imajıyla 1990'lı yıllara damga vurmuştu (Buena Vista)
Milla Jovovich, Beşinci Güç'te (The Fifth Element) canlandırdığı karakterin imajıyla 1990'lı yıllara damga vurmuştu (Buena Vista)

2017'de 77 yaşındayken hayatını kaybeden efsanevi korku yönetmeni George A. Romero'nun arkasında bıraktığı tretman, nihayet filme dönüştürülüyor. 

Sibirya Ekspresi (Transsiberian), Kıyamet Gecesi (Vanishing on 7th Street) ve Lanetli Kan (Blood) gibi filmlerle bilinen Brad Anderson'ın yönetmen koltuğuna oturduğu projenin Mart 2025'te prodüksiyona başlaması bekleniyor. 

Yönetmen Anderson, senaryoyu ilk okuduğunda gözlerinden yaşların döküldüğünü söylüyor. 

George A. Romero Vakfı'nın başkanı ve efsanevi yönetmenin dul eşi Suzanne Desrocher-Romero, korku hayranlarının bu projeyi merakla beklediğini belirtiyor.

Filmin en önemli oyuncularından biri de belli oldu: Paul W.S. Anderson'un çektiği Ölümcül Deney (Resident Evil) filmlerinin de başrolünde yer alan Milla Jovovich. 

48 yaşındaki aktris, yine zombilerle mücadele edecek. Zira Romero'nun tretmanı da "Yaşayan Ölüler" (Living Dead) serisinin 7. ve son filmini sağlayacak. 

Kapan'la (Get Out) ününü artıran Betty Gabriel de Yaşayan Ölülerin Alacakaranlığı'nda (Twilight of the Living Dead) rol alacak. 

Deadline'ın kaynaklarına göre film, insanlığın son günlerine yaklaştığı bir dönemde tropik bir adada geçecek. Farklı zombi grupları arasında kalan son insanların perspektifinden insanlığın karanlık doğası incelenecek. 

Romero'nun 1985'te çektiği Ölülerin Günü'yle (Day of the Dead) kariyerine başlayan tecrübeli Greg Nicotero ve şirketi KNB EFX Group, görsel efektlerden sorumlu olacak. 

Nicotero, Walking Dead dizilerinde de görev yaparak sektörde yıldızlaştı. 
Independent Türkçe, Deadline, Collider



Ragnarök gerçek mi? 1500 yıl önceki felaket İskandinav efsanelerine ışık tutuyor

Araştırmacılar efsanedeki uzun kışın, insanlığın en kötü yılından esinlendiğinden şüpheleniyor (Unsplash)
Araştırmacılar efsanedeki uzun kışın, insanlığın en kötü yılından esinlendiğinden şüpheleniyor (Unsplash)
TT

Ragnarök gerçek mi? 1500 yıl önceki felaket İskandinav efsanelerine ışık tutuyor

Araştırmacılar efsanedeki uzun kışın, insanlığın en kötü yılından esinlendiğinden şüpheleniyor (Unsplash)
Araştırmacılar efsanedeki uzun kışın, insanlığın en kötü yılından esinlendiğinden şüpheleniyor (Unsplash)

Bilim insanları İskandinav mitolojisindeki Ragnarök'le ilişkilendirilen olayların, yaklaşık 1500 yıl önce Danimarka'da yaşanmış olabileceğine işaret eden kanıtlar tespit etti.

Son yıllarda Marvel filmleriyle popülerleşen Ragnarök, kıyametin İskandinav mitolojisindeki karşılığı. 

Vikingler, tanrıların birbiriyle savaşıp ölmesinin ardından dünyanın sona erip yeniden doğacağına inanıyordu. Ragnarök'ün alameti sayılan bir dizi felaketin de Fimbulwinter (Büyük Kış) denen zorlu ve uzun bir kış mevsimiyle başlayacağı düşünülüyordu. 

Bu olay genellikle insan uygarlığının yükselişi ve çöküşüne dair sembolik bir anlatım aracı olarak yorumlanıyor. Fakat bazı araştırmacılar, Fimbulwinter'ın gerçek dünyada bir karşılığı olup olmadığını masaya yatırmaya karar verdi.

Pek çok uzmana göre insanlık tarihinin en kötü yılı kabul edilen MS 536, bir veya birden fazla yanardağ patlamasına sahne olmuştu. 

Kuzey Yarımküre'deki bu olaylar, gökyüzünün kül ve sülfürle kaplanmasına yol açarak güneş ışığını engellemiş, yıllar süren bir "volkanik kışı" tetiklemişti. 

Bu iklim felaketinin Danimarka'yı ne kadar etkilediği bugüne kadar pek net değildi. 

İskandinav ülkesinin 1500 yıl kadar öncesine bir pencere açan araştırmacılar, bu olayın Fimbulwinter'a ilham vermiş olabileceğini söylüyor. 

Danimarka Ulusal Müzesi'nden bilim insanları MS 300'le 800 arasına ait 650 adet meşe ağacını analiz etti.

Ağaçlardaki halkaları inceleyen ekip, MS 536'dan itibaren ve özellike MS 539'la 541 arasındaki dönemde bitkilerin gelişiminde ciddi bir gerileme kaydetti.

Hakemli dergi Journal of Archaeological Science: Reports'ta yayımlanan makalenin yazarlarından Morten Fischer Mortensen "Ağaçlar büyümüyorsa tarlalarda da hiçbir şey yetişemez. Herkesin tarımla geçindiği bir toplumda bunun feci sonuçları olur" diyerek ekliyor: 

Bu, yürüttüğümüz diğer çalışmalarla da destekleniyor. Burada tahıl üretiminde ciddi bir düşüş görüyoruz.

Araştırmacılar ayrıca bu dönemde Norveç ve İsveç'te halkın neredeyse yarısının öldüğünün tahmin edildiğini ve bunun Danimarka için de geçerli olabileceğini düşünüyor. 

Olayları İskandinav mitolojisiyle bağdaştıran Mortensen "Üç yaz üst üste meşe ağaçlarının neredeyse hiç büyümemesi dikkat çekici" diyor:

Ragnarok efsanesi, arada yaz mevsiminin yaşanmadığı, üç yıl süren bir kışla başlıyor.

Yine de ekip bulguların, Fimbulwinter'in bu olaylardan esinlendiğini kesin olarak kanıtlamadığını belirtiyor. 

Mortensen "Bu tür efsaneler hayal ürünü de olabilir, uzak bir geçmişten gelen gerçeğin yankısını da taşıyabilir" ifadelerini kullanıyor: 

Birçok kişi Fimbulwinter'ın 6. yüzyıldaki iklim felaketine atıfta bulunup bulunmadığına dair spekülasyonlar yürütüyor ve şimdi bilimsel yolla edindiklerimizle büyük bir eşleşme olduğunu söyleyebiliriz.

Yeni çalışma Viking Çağı'na ait efsanenin yanı sıra çavdar ekmeğinin geçmişi hakkında da bir fikir veriyor. 

İklim felaketini takip eden yüzyıllarda çavdarın bölgede daha fazla yetiştirildiğini saptayan araştırmacılar, bunun zorlu kışlara hazırlık amacı taşıdığından şüpheleniyor.

Mortensen, Danimarkalıların çavdar ekmeğine düşkünlüğünün bu dönemde başlamış olabileceğini ifade ediyor. 

Independent Türkçe, IFL Science, Daily Mail, Journal of Archaeological Science: Reports