Ragnarök gerçek mi? 1500 yıl önceki felaket İskandinav efsanelerine ışık tutuyor

Mitolojiye göre uzun bir kış, dünyanın sonunu getirecek olaylar silsilesini başlatıyor.

Araştırmacılar efsanedeki uzun kışın, insanlığın en kötü yılından esinlendiğinden şüpheleniyor (Unsplash)
Araştırmacılar efsanedeki uzun kışın, insanlığın en kötü yılından esinlendiğinden şüpheleniyor (Unsplash)
TT

Ragnarök gerçek mi? 1500 yıl önceki felaket İskandinav efsanelerine ışık tutuyor

Araştırmacılar efsanedeki uzun kışın, insanlığın en kötü yılından esinlendiğinden şüpheleniyor (Unsplash)
Araştırmacılar efsanedeki uzun kışın, insanlığın en kötü yılından esinlendiğinden şüpheleniyor (Unsplash)

Bilim insanları İskandinav mitolojisindeki Ragnarök'le ilişkilendirilen olayların, yaklaşık 1500 yıl önce Danimarka'da yaşanmış olabileceğine işaret eden kanıtlar tespit etti.

Son yıllarda Marvel filmleriyle popülerleşen Ragnarök, kıyametin İskandinav mitolojisindeki karşılığı. 

Vikingler, tanrıların birbiriyle savaşıp ölmesinin ardından dünyanın sona erip yeniden doğacağına inanıyordu. Ragnarök'ün alameti sayılan bir dizi felaketin de Fimbulwinter (Büyük Kış) denen zorlu ve uzun bir kış mevsimiyle başlayacağı düşünülüyordu. 

Bu olay genellikle insan uygarlığının yükselişi ve çöküşüne dair sembolik bir anlatım aracı olarak yorumlanıyor. Fakat bazı araştırmacılar, Fimbulwinter'ın gerçek dünyada bir karşılığı olup olmadığını masaya yatırmaya karar verdi.

Pek çok uzmana göre insanlık tarihinin en kötü yılı kabul edilen MS 536, bir veya birden fazla yanardağ patlamasına sahne olmuştu. 

Kuzey Yarımküre'deki bu olaylar, gökyüzünün kül ve sülfürle kaplanmasına yol açarak güneş ışığını engellemiş, yıllar süren bir "volkanik kışı" tetiklemişti. 

Bu iklim felaketinin Danimarka'yı ne kadar etkilediği bugüne kadar pek net değildi. 

İskandinav ülkesinin 1500 yıl kadar öncesine bir pencere açan araştırmacılar, bu olayın Fimbulwinter'a ilham vermiş olabileceğini söylüyor. 

Danimarka Ulusal Müzesi'nden bilim insanları MS 300'le 800 arasına ait 650 adet meşe ağacını analiz etti.

Ağaçlardaki halkaları inceleyen ekip, MS 536'dan itibaren ve özellike MS 539'la 541 arasındaki dönemde bitkilerin gelişiminde ciddi bir gerileme kaydetti.

Hakemli dergi Journal of Archaeological Science: Reports'ta yayımlanan makalenin yazarlarından Morten Fischer Mortensen "Ağaçlar büyümüyorsa tarlalarda da hiçbir şey yetişemez. Herkesin tarımla geçindiği bir toplumda bunun feci sonuçları olur" diyerek ekliyor: 

Bu, yürüttüğümüz diğer çalışmalarla da destekleniyor. Burada tahıl üretiminde ciddi bir düşüş görüyoruz.

Araştırmacılar ayrıca bu dönemde Norveç ve İsveç'te halkın neredeyse yarısının öldüğünün tahmin edildiğini ve bunun Danimarka için de geçerli olabileceğini düşünüyor. 

Olayları İskandinav mitolojisiyle bağdaştıran Mortensen "Üç yaz üst üste meşe ağaçlarının neredeyse hiç büyümemesi dikkat çekici" diyor:

Ragnarok efsanesi, arada yaz mevsiminin yaşanmadığı, üç yıl süren bir kışla başlıyor.

Yine de ekip bulguların, Fimbulwinter'in bu olaylardan esinlendiğini kesin olarak kanıtlamadığını belirtiyor. 

Mortensen "Bu tür efsaneler hayal ürünü de olabilir, uzak bir geçmişten gelen gerçeğin yankısını da taşıyabilir" ifadelerini kullanıyor: 

Birçok kişi Fimbulwinter'ın 6. yüzyıldaki iklim felaketine atıfta bulunup bulunmadığına dair spekülasyonlar yürütüyor ve şimdi bilimsel yolla edindiklerimizle büyük bir eşleşme olduğunu söyleyebiliriz.

Yeni çalışma Viking Çağı'na ait efsanenin yanı sıra çavdar ekmeğinin geçmişi hakkında da bir fikir veriyor. 

İklim felaketini takip eden yüzyıllarda çavdarın bölgede daha fazla yetiştirildiğini saptayan araştırmacılar, bunun zorlu kışlara hazırlık amacı taşıdığından şüpheleniyor.

Mortensen, Danimarkalıların çavdar ekmeğine düşkünlüğünün bu dönemde başlamış olabileceğini ifade ediyor. 

Independent Türkçe, IFL Science, Daily Mail, Journal of Archaeological Science: Reports



Kimyada yeni bir çağ başlıyor: 100 yıllık kural yıkıldı

Bilim insanları yapılması imkansız sanılan üç boyutlu molekülleri sentezledi (Temsili/Pexels)
Bilim insanları yapılması imkansız sanılan üç boyutlu molekülleri sentezledi (Temsili/Pexels)
TT

Kimyada yeni bir çağ başlıyor: 100 yıllık kural yıkıldı

Bilim insanları yapılması imkansız sanılan üç boyutlu molekülleri sentezledi (Temsili/Pexels)
Bilim insanları yapılması imkansız sanılan üç boyutlu molekülleri sentezledi (Temsili/Pexels)

Kimyagerler, 100 yıldır kabul edilen bir organik kimya kuralını yıkmayı başardı. Bulguların, yeni ilaçların geliştirilmesine katkı sunması bekleniyor. 

Alken adı verilen organik bileşikler en azından bir tane karbon-karbon çift bağı içeriyor. Bu karbon atomlarının her biri genellikle bağlı olduğu diğer atomlarla aynı iki boyutlu düzlemde yer alıyor.

Alman kimyager Julius Bredt'in ortaya attığı ve 1924'ten beri kabul gören Bredt Kuralı'na göre bisiklik moleküllerle çift bağlar oluşturmak mümkün değil.

Bu teori, anti-Bredt veya bisiklik moleküllerinin yapısının atomların aynı iki boyutlu düzlemde yer almasına izin vermemesine dayanıyordu. 

Bredt'e göre bu yapıdaki alkenlerde çift bağ kurmaya çalışmak moleküllerin dengesizleştirerek varlığını sürdürememesine yol açıyordu.

Fakat hakemli dergi Science'ta cuma günü (1 Kasım) yayımlanan çalışmada bilim insanları bunun mümkün olduğunu gösterdi. 

ABD'deki Kaliforniya Üniversitesi Los Angeles kampüsünden kimyagerler, anti-Bredt alkenlerin dengesizliğinin önüne geçmek için onlarla kolayca etkileşime giren başka moleküller ekledi.

Bu sayede dengesiz olanları hapsedip diğer molekülleri ortamdan çıkardılar. Bilim insanları nihayetinde üç boyutlu anti-Bredt moleküllerini sentezleyerek Bredt Kuralı'nın doğru olmadığını gösterdi. 

Makalenin başyazarı Luca McDermott, "Bir şeyin kesinlikle imkansız olduğunu söyleyen bir kural varsa, o zaman belki de bunu çözmenin doğru yolu düşünülmemiştir" diyor: 

Ve eğer bunu yaparsanız, aslında düşündüğünüz kadar zor olmayabilir.

Yeni çalışmada anti-Bredt moleküllerinin nasıl hapsedileceğini de açıklayan ekip, bunun ilaç geliştirme çalışmalarında önemli bir rol oynamasını bekliyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Neil Garg "İlaç endüstrisinde bizimki gibi üç boyutlu yapılar ortaya çıkaran kimyasal reaksiyonlar geliştirmeye yönelik büyük bir çaba var" diyerek ekliyor:

Yeni ilaçlar keşfetmede kullanılabilirler.

Araştırmacılar, gelecekte alışılmadık yapılara sahip daha fazla bileşik sentezlemeyi planlıyor.

Garg, "Bredt Kuralı'nı 100 yıl sonra sorgulayıp sınırlarını zorlayabiliyorsak muhtemelen yeniden incelenmeyi bekleyen her türlü başka kural vardır" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Live Science, Study Finds, Newsweek, Science