50 yaşında iki kadın doğumda karıştırıldıklarını DNA testiyle öğrendi

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

50 yaşında iki kadın doğumda karıştırıldıklarını DNA testiyle öğrendi

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bir DNA testi, iki kadının 50 yıl önce doğumda değiştirildiklerini keşfetmesini sağladı.

İngiltere'de iki kadın 1967'de aynı hastanede doğduktan sonra yanlış ailelerin yanına gittiklerini öğrendi ve bu, Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi (NHS) tarafından onaylanan ilk bebek değiştirme vakası oldu.

BBC'nin haberine göre keşif, 2021'de Noel hediyesi olarak evde DNA testi kiti alan Tony'nin bir kız kardeşi olduğunu öğrenmesiyle başladı.

Test sonuçları, kardeşi olarak Claire takma adıyla bilinen bir kadını işaret ediyordu. Durumu açıklığa kavuşturmak isteyen Tony, iki yıl önce kendi DNA testini yaptıran Claire'le bağlantı kurdu.

Claire'in sonuçları, ebeveynlerinin doğum yeriyle hiçbir bağlantı göstermemesi ve hiç tanışmadığı bir aile üyesiyle genetik bağını ortaya çıkarmasıyla zaten soru işaretleri yaratmıştı.

Claire ve Tony mesajlaşırken, şaşırtıcı bir gerçeği ortaya çıkardılar: Tony'nin kız kardeşi Jessica ve Claire yaklaşık 55 yıl önce aynı zamanda aynı hastanede doğmuştu. Notları karşılaştırdıkça, bir karışıklık olduğuna, yani aslında doğumda yer değiştirdiklerine daha fazla ikna oldular.

Claire, kendi ailesi olabileceğinden şüphelendiği aileyle tanışmaya karar verdiğini yayıncıyla paylaşarak, "Sadece onları görmek, onlarla tanışmak, onlarla konuşmak ve onları kucaklamak istedim" dedi.

Sonunda Tony ve annesi Joan'ın evine gittiğinde (işe gidip gelirken tesadüfen sık sık geçtiği bir köy) taşlar nihayet yerine oturmaya başladı. Claire şöyle hatırlıyor:

[Joan'a] baktım ve dedim ki, 'Aman Tanrım, senin gözlerini almışım! Gözlerimiz aynı. Aman Tanrım, birine benziyorum!'

Joan yayın organına "Doğru hissettirdi" diye konuştu.

Tıpkı benim gençlik günlerimde olduğum gibi görünüyor diye düşündüm. 

Claire ayrıca her zaman inandığından bir gün daha büyük olduğunu, resmi kayıtlarda belirtilenden sadece birkaç saat önce doğduğunu keşfetti. "Doğum belgem yanlış, pasaportum, ehliyetim, her şeyim yanlış" diye açıkladı.

BBC'nin bilgi edinme özgürlüğü kapsamında yaptığı başvurunun ardından, NHS başlangıçta bebeklerin yanlış ebeveynlerle eve gönderildiğine dair kayıtlı bir vaka olmadığını belirtti.

Ancak Claire, Joan'la görüştükten sonra Tony, kadınların doğduğu hastaneden sorumlu NHS birimiyle temasa geçti. NHS Resolution, bu değişimi "dehşet verici bir hata" diyerek doğruladı, yasal sorumluluğu kabul etti ve vakanın "benzersiz ve karmaşık" koşulları nedeniyle tazminat görüşmelerinin sürdüğünü belirtti.

Independent Türkçe



Ragnarök gerçek mi? 1500 yıl önceki felaket İskandinav efsanelerine ışık tutuyor

Araştırmacılar efsanedeki uzun kışın, insanlığın en kötü yılından esinlendiğinden şüpheleniyor (Unsplash)
Araştırmacılar efsanedeki uzun kışın, insanlığın en kötü yılından esinlendiğinden şüpheleniyor (Unsplash)
TT

Ragnarök gerçek mi? 1500 yıl önceki felaket İskandinav efsanelerine ışık tutuyor

Araştırmacılar efsanedeki uzun kışın, insanlığın en kötü yılından esinlendiğinden şüpheleniyor (Unsplash)
Araştırmacılar efsanedeki uzun kışın, insanlığın en kötü yılından esinlendiğinden şüpheleniyor (Unsplash)

Bilim insanları İskandinav mitolojisindeki Ragnarök'le ilişkilendirilen olayların, yaklaşık 1500 yıl önce Danimarka'da yaşanmış olabileceğine işaret eden kanıtlar tespit etti.

Son yıllarda Marvel filmleriyle popülerleşen Ragnarök, kıyametin İskandinav mitolojisindeki karşılığı. 

Vikingler, tanrıların birbiriyle savaşıp ölmesinin ardından dünyanın sona erip yeniden doğacağına inanıyordu. Ragnarök'ün alameti sayılan bir dizi felaketin de Fimbulwinter (Büyük Kış) denen zorlu ve uzun bir kış mevsimiyle başlayacağı düşünülüyordu. 

Bu olay genellikle insan uygarlığının yükselişi ve çöküşüne dair sembolik bir anlatım aracı olarak yorumlanıyor. Fakat bazı araştırmacılar, Fimbulwinter'ın gerçek dünyada bir karşılığı olup olmadığını masaya yatırmaya karar verdi.

Pek çok uzmana göre insanlık tarihinin en kötü yılı kabul edilen MS 536, bir veya birden fazla yanardağ patlamasına sahne olmuştu. 

Kuzey Yarımküre'deki bu olaylar, gökyüzünün kül ve sülfürle kaplanmasına yol açarak güneş ışığını engellemiş, yıllar süren bir "volkanik kışı" tetiklemişti. 

Bu iklim felaketinin Danimarka'yı ne kadar etkilediği bugüne kadar pek net değildi. 

İskandinav ülkesinin 1500 yıl kadar öncesine bir pencere açan araştırmacılar, bu olayın Fimbulwinter'a ilham vermiş olabileceğini söylüyor. 

Danimarka Ulusal Müzesi'nden bilim insanları MS 300'le 800 arasına ait 650 adet meşe ağacını analiz etti.

Ağaçlardaki halkaları inceleyen ekip, MS 536'dan itibaren ve özellike MS 539'la 541 arasındaki dönemde bitkilerin gelişiminde ciddi bir gerileme kaydetti.

Hakemli dergi Journal of Archaeological Science: Reports'ta yayımlanan makalenin yazarlarından Morten Fischer Mortensen "Ağaçlar büyümüyorsa tarlalarda da hiçbir şey yetişemez. Herkesin tarımla geçindiği bir toplumda bunun feci sonuçları olur" diyerek ekliyor: 

Bu, yürüttüğümüz diğer çalışmalarla da destekleniyor. Burada tahıl üretiminde ciddi bir düşüş görüyoruz.

Araştırmacılar ayrıca bu dönemde Norveç ve İsveç'te halkın neredeyse yarısının öldüğünün tahmin edildiğini ve bunun Danimarka için de geçerli olabileceğini düşünüyor. 

Olayları İskandinav mitolojisiyle bağdaştıran Mortensen "Üç yaz üst üste meşe ağaçlarının neredeyse hiç büyümemesi dikkat çekici" diyor:

Ragnarok efsanesi, arada yaz mevsiminin yaşanmadığı, üç yıl süren bir kışla başlıyor.

Yine de ekip bulguların, Fimbulwinter'in bu olaylardan esinlendiğini kesin olarak kanıtlamadığını belirtiyor. 

Mortensen "Bu tür efsaneler hayal ürünü de olabilir, uzak bir geçmişten gelen gerçeğin yankısını da taşıyabilir" ifadelerini kullanıyor: 

Birçok kişi Fimbulwinter'ın 6. yüzyıldaki iklim felaketine atıfta bulunup bulunmadığına dair spekülasyonlar yürütüyor ve şimdi bilimsel yolla edindiklerimizle büyük bir eşleşme olduğunu söyleyebiliriz.

Yeni çalışma Viking Çağı'na ait efsanenin yanı sıra çavdar ekmeğinin geçmişi hakkında da bir fikir veriyor. 

İklim felaketini takip eden yüzyıllarda çavdarın bölgede daha fazla yetiştirildiğini saptayan araştırmacılar, bunun zorlu kışlara hazırlık amacı taşıdığından şüpheleniyor.

Mortensen, Danimarkalıların çavdar ekmeğine düşkünlüğünün bu dönemde başlamış olabileceğini ifade ediyor. 

Independent Türkçe, IFL Science, Daily Mail, Journal of Archaeological Science: Reports