"Çin Pompeii'sindeki" dinozorlar, son derece sıkıcı yollarla ölmüş

Çok iyi korunmuş fosillerin arkasında volkanik patlamalar olduğu düşünülüyordu.

Yixian Formasyonu'nda bulunan koyun büyüklüğündeki dinozorun ölümüne volkanik olaylar yol açmamış gibi görünüyor (Jun Liu/Paleontoloji ve Paleoantropoloji Enstitüsü/Çin Bilimler Akademisi)
Yixian Formasyonu'nda bulunan koyun büyüklüğündeki dinozorun ölümüne volkanik olaylar yol açmamış gibi görünüyor (Jun Liu/Paleontoloji ve Paleoantropoloji Enstitüsü/Çin Bilimler Akademisi)
TT

"Çin Pompeii'sindeki" dinozorlar, son derece sıkıcı yollarla ölmüş

Yixian Formasyonu'nda bulunan koyun büyüklüğündeki dinozorun ölümüne volkanik olaylar yol açmamış gibi görünüyor (Jun Liu/Paleontoloji ve Paleoantropoloji Enstitüsü/Çin Bilimler Akademisi)
Yixian Formasyonu'nda bulunan koyun büyüklüğündeki dinozorun ölümüne volkanik olaylar yol açmamış gibi görünüyor (Jun Liu/Paleontoloji ve Paleoantropoloji Enstitüsü/Çin Bilimler Akademisi)

Bugüne kadarki en iyi korunmuş dinozor fosillerini barındıran bölgedeki tarih öncesi hayvanların, sanıldığı kadar korkunç bir şekilde ölmediği öne sürüldü. 

Çin'in kuzeydoğusunda yer alan Yixian Formasyonu, çok iyi korunmuş dinozor iskeletlerinden, dinozorların modern kuşların atası olduğunu gösteren tüylere kadar çarpıcı kalıntılara ev sahipliği yapıyor. 

Bilim insanları fosillerin bu kadar iyi korunmasını genellikle antik Roma kenti Pompeii'deki gibi bir volkanik patlamaya bağlıyor. 

"Çin Pompeii'si" diye de anılan formasyondaki dinozorların, patlamanın ardından çok hızlı bir şekilde öldüğü ve küller sayesinde bozunmadan milyonlarca yıl boyunca korunduğu düşünülüyor.

Ancak PNAS adlı hakemli dergide 4 Kasım Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre bu canlılar çok daha gündelik nedenlerden hayatını kaybetmiş olabilir. 

Yixian Formasyonu'ndaki fosiller temelde ikiye ayrılıyor. Neredeyse hiç parçalanmadan üç boyutlu şekilde korunanlara genelde karada rastlanıyor. Bunların en meşhurlarından biri porsuk benzeri bir memeliyle bir dinozorun mücadelesinin 125 milyon yıllık kaydını tutmuştu.

Daha çok göl tortullarında bulunan basık haldeki diğer tür fosillerse tüy ve yumuşak dokular gibi genellikle bozunup giden yapıları içerdiği için önem arz ediyor.

Yeni çalışmayı yürüten ekip, bu fosillerin volkanik olaylar sonucu korunup korunmadığını anlamak adına uranyum-kurşun izotoplarına başvurdu. Bu sayede fosilleri ve onları çevreleyen maddenin tarihini çok daha net bir şekilde saptadılar. 

vdsfbhtyju
Psittacosaurus cinsindeki dinozor ve Repenomamus cinsindeki porsuk benzeri memelinin birbirleriyle mücadele ettiği bir fosil örneği bulunmuştu (Alex Boersma) 

Araştırmacılar, örneklerin yaklaşık 125,8 milyon yıl önce 100 bin yıldan daha kısa bir süre içinde üç ayrı zamanda oluştuğu sonucuna vardı. Bu, milyonlarca yıl arayla birkaç patlama olduğu teorisini büyük ölçüde çürütüyor.

Ayrıca bu dönemlerde bölgenin yağışlı süreçlerden geçtiği de ortaya kondu. Bilim insanları yağışlar nedeniyle tortulların kara ve göllerde hızla birikmesi sonucu fosillerin bu kadar iyi korunmuş olabileceğini düşünüyor. Oksijenin eksikliği, göllerdeki düzleşmiş fosillerin yumuşak dokularının korunmasını sağlamış olabilir. 

Bunların yanı sıra Yixian Formasyonu'ndaki fosiller, Pompeii'deki insan kalıntıları gibi bükülmüş bir pozisyonda değildi. Bu pozisyon acı içinde, korkunç bir ölüme işaret ediyor.

Araştırmacılar çoğu fosilin gayet rahat bir halde olduğunu, hatta hayvanların belki de uykusunda öldüğünü söylüyor. 

Columbia İklim Okulu'ndan makalenin ortak yazarı Dr. Paul Olsen şu ifadeleri kullanıyor:

Bu fosiller, normal koşullarda nispeten kısa bir süre içinde meydana gelen gündelik nedenlerden kaynaklanan ölümlerin anlık bir görüntüsünü sunuyor. 

Araştırmacılar canlıların ölümüne yuvalarının çökmesinin yol açmış olabileceğini düşünüyor. Bu durum içeriye oksijenin girmesini engelleyerek fosillerin iyi korunmasını sağlamış olabilir.

Yuvaların çökmesine neyin sebep olduğu kesin bir şekilde bilinmese de daha büyük dinozların üzerlerine basması ihtimaller arasında yer alıyor. Bu teori, formasyonda neden genellikle küçük dinozorlara ait kalıntıların bulunduğu sorusuna da cevap sunuyor. 

Dr. Olsen Yixian Formasyonu'yla ilgili "Çin Pompeii'si" argümanı için "Koruma yöntemleri hakkında söylenenler, insanların önemli bir önyargısını vurguluyor" diyor:

Yani kökenlerini anlamadığımız sıradan olaylara olağanüstü nedenler, yani mucizeler atfediliyor.

Independent Türkçe, Popular Science, IFL Science, PNAS



Çığır açıcı üç boyutlu biyoyazıcı, ses dalgaları kullanıyor

Yeni cihaz, laboratuvarda üretilen insan dokularındaki hata riskini kayda değer derecede düşürüyor (Melbourne Üniversitesi)
Yeni cihaz, laboratuvarda üretilen insan dokularındaki hata riskini kayda değer derecede düşürüyor (Melbourne Üniversitesi)
TT

Çığır açıcı üç boyutlu biyoyazıcı, ses dalgaları kullanıyor

Yeni cihaz, laboratuvarda üretilen insan dokularındaki hata riskini kayda değer derecede düşürüyor (Melbourne Üniversitesi)
Yeni cihaz, laboratuvarda üretilen insan dokularındaki hata riskini kayda değer derecede düşürüyor (Melbourne Üniversitesi)

Bilim insanları ses dalgaları kullanarak laboratuvarda insan dokusu üreten bir biyoyazıcı tasarladı.

Halihazırda kullanılan üç boyutlu biyoyazıcılar, hücrelerin kat kat yerleştirilmesiyle laboratuvar ortamında insan dokuları geliştiriyor. 

Ancak çok karmaşık ve yavaş olan bu süreç, hataya da epey yatkın. Mevcut teknolojiler hücreleri yönlendirmeden geliştirdiği için yapılara zarar verebiliyor. 

Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'ne bağlı Collins BioMicrosystems Laboratuvarı Başkanı David Collins, "Hücrelerin yanlış konumlandırması, çoğu üç boyutlu biyoyazıcının insan dokusunu doğru bir şekilde temsil eden yapılar üretememesinin en büyük nedeni" diyor.

Collins ve ekip arkadaşları bu sorunun üstesinden gelmek adına yeni bir biyoyazıcı geliştirdi. 

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 30 Ekim'de yayımlanan makaleye göre yeni cihaz, ses dalgalarını kullanarak mikroskobik baloncukları istenen yönlerde titreştiriyor ve bu şekilde belirli hücreleri düzenliyor. Araştırmacılar, daha sonra bu temel yapıları büyüterek daha karmaşık insan dokularına dönüştürebiliyor.

Bilim insanları hücreleri kat kat yerleştirme ihtiyacını ortadan kaldıran biyoyazıcının birkaç saniye içinde görevini tamamladığını ve muadillerinden 350 kat daha hızlı olduğunu söylüyor.

Yeni üç boyutlu biyoyazıcı ayrıca dokuyu doğrudan laboratuvar plakasına bırakıyor. Diğer cihazlarda araştırmacıların çıktıyı alıp plakaya taşıması gerekiyordu. Bu da dokunun gelişim sürecine zarar verme riski taşıyordu.

Ancak yeni yöntem daha steril ve güvenli bir yol sunuyor. 

Yeni biyoyazıcı hem yumuşak beyin dokusu hem de kıkırdak ve kemik gibi daha sert dokuları üretebiliyor.

Araştırmacılar cihazın biraz daha test edilip iyileştirildikten sonra sadece birkaç dakika içinde belirli hastalıkların minyatür modellerini üretebileceğini söylüyor.

Bu teknoloji, kanser gibi hastalıklara karşı yeni ilaçlar geliştirilmesini veya kişinin genetiğine göre ona uygun tedaviler uygulanmasının önünü açabilir.

Independent Türkçe, Popular Science, Interesting Engineering, Nature