Hugh Grant'in neden kötü adam rolü için mükemmel seçim olduğu açıklandı

Sapkın'ın çekimleri 30 gün sürdü ve Kanada'nın Vancouver kentinde gerçekleşti (A24)
Sapkın'ın çekimleri 30 gün sürdü ve Kanada'nın Vancouver kentinde gerçekleşti (A24)
TT

Hugh Grant'in neden kötü adam rolü için mükemmel seçim olduğu açıklandı

Sapkın'ın çekimleri 30 gün sürdü ve Kanada'nın Vancouver kentinde gerçekleşti (A24)
Sapkın'ın çekimleri 30 gün sürdü ve Kanada'nın Vancouver kentinde gerçekleşti (A24)

A24'ün övgüler yağdırılan yeni filmi Sapkın'ın (Heretic) yönetmenleri, aktör Hugh Grant'in kötü adam rolü için neden mükemmel bir seçim olduğunu açıkladı.

Britanyalı aktör, Sapkın'da kapı kapı dolaşarak insanları kendi dinlerine çekmeye çalışan bir çift genç Mormon misyoneri alıkoyan bir adamı canlandırıyor.

İlk bakışta son derece misafirperver görünen bu karakter, iki misyonere kabusu yaşatıyor.

Romantik komedi etkisi

Sapkın'ın başrollerinde 64 yaşındaki Grant'e Sophie Thatcher, Chloe East, Topher Grace, Elle Young ve Julie Lynn Mortensen eşlik ediyor. 

Psikolojik gerilimin yönetmenliğini, John Krasinski'nin 2018 yapımı kıyamet sonrası korku filmi Sessiz Bir Yer'in (A Quiet Place) yazarları Scott Beck ve Bryan Woods üstleniyor. İkili aynı zamanda senaryoyu da kaleme aldı.

Beck ve Woods, Grant'in kötü adam rolü için neden mükemmel bir seçim olduğunu Collider'a verdikleri röportajda açıkladı.

Muhabir Perri Nemiroff'a konuşan sinemacılar, Grant'in romantik komedilerle eşanlamlı hale gelmesinin, filmde rol almasında büyük bir etken olduğunu ifade etti.

Yönetmenler, aktörün "romantik komedi filmleriyle dünyanın dört bir yanındaki izleyicilerde samimiyet uyandırdığını" söyledi.

"Kişiliğinin karanlık bir yönüne de büründü"

Yönetmenlerden Beck, oyuncu seçimini şöyle anlattı:

Hugh Grant'i bu rol için düşündüğümüzde bizi cezbeden şey, her şeyden önce, hepimizin sevdiği ve birlikte büyüdüğü romantik komedi filmleriyle dünyanın dört bir yanındaki izleyiciler arasında büyük bir itibar kazanmış olmasıydı.

40 yaşındaki Beck, sözlerini şöyle sürdürdü:

Ancak Bulut Atlası'ndan (Cloud Atlas) bu yana geçen 12 yıl içinde kişiliğinin daha karanlık bir yönüne de büründü. Bu ikisinin karışımının bu dünyada bir araya gelişini seviyoruz.

Sapkın'daki Bay Reed karakteri, Grant'in "bugüne kadar oynadığı en ürkütücü rol" diye anılıyor.

"Bulut Atlası kariyerimi kurtardı"

Grant 1990'lar ve 2000'lerde, Aşk Engel Tanımaz (Notting Hill), Bridget Jones'un Günlüğü (Bridget Jones's Diary) ve Dört Nikah Bir Cenaze (Four Weddings and a Funeral) gibi romantik komedilerdeki rolleriyle tanınıyordu.

Oyuncu, eylülde Vanity Fair'a verdiği röportajda Wachowski kardeşlerin yönettiği Bulut Atlası'nın kariyerinin dibe vurmasını engellediğini söylemişti. 

Grant, David Mitchell'in 2004 tarihli romanının beyazperde uyarlamasında 6 rolü birden oynamıştı.

Independent Türkçe, Collider, ScreenRant, MovieWeb, Vanity Fair



Çığır açıcı üç boyutlu biyoyazıcı, ses dalgaları kullanıyor

Yeni cihaz, laboratuvarda üretilen insan dokularındaki hata riskini kayda değer derecede düşürüyor (Melbourne Üniversitesi)
Yeni cihaz, laboratuvarda üretilen insan dokularındaki hata riskini kayda değer derecede düşürüyor (Melbourne Üniversitesi)
TT

Çığır açıcı üç boyutlu biyoyazıcı, ses dalgaları kullanıyor

Yeni cihaz, laboratuvarda üretilen insan dokularındaki hata riskini kayda değer derecede düşürüyor (Melbourne Üniversitesi)
Yeni cihaz, laboratuvarda üretilen insan dokularındaki hata riskini kayda değer derecede düşürüyor (Melbourne Üniversitesi)

Bilim insanları ses dalgaları kullanarak laboratuvarda insan dokusu üreten bir biyoyazıcı tasarladı.

Halihazırda kullanılan üç boyutlu biyoyazıcılar, hücrelerin kat kat yerleştirilmesiyle laboratuvar ortamında insan dokuları geliştiriyor. 

Ancak çok karmaşık ve yavaş olan bu süreç, hataya da epey yatkın. Mevcut teknolojiler hücreleri yönlendirmeden geliştirdiği için yapılara zarar verebiliyor. 

Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'ne bağlı Collins BioMicrosystems Laboratuvarı Başkanı David Collins, "Hücrelerin yanlış konumlandırması, çoğu üç boyutlu biyoyazıcının insan dokusunu doğru bir şekilde temsil eden yapılar üretememesinin en büyük nedeni" diyor.

Collins ve ekip arkadaşları bu sorunun üstesinden gelmek adına yeni bir biyoyazıcı geliştirdi. 

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 30 Ekim'de yayımlanan makaleye göre yeni cihaz, ses dalgalarını kullanarak mikroskobik baloncukları istenen yönlerde titreştiriyor ve bu şekilde belirli hücreleri düzenliyor. Araştırmacılar, daha sonra bu temel yapıları büyüterek daha karmaşık insan dokularına dönüştürebiliyor.

Bilim insanları hücreleri kat kat yerleştirme ihtiyacını ortadan kaldıran biyoyazıcının birkaç saniye içinde görevini tamamladığını ve muadillerinden 350 kat daha hızlı olduğunu söylüyor.

Yeni üç boyutlu biyoyazıcı ayrıca dokuyu doğrudan laboratuvar plakasına bırakıyor. Diğer cihazlarda araştırmacıların çıktıyı alıp plakaya taşıması gerekiyordu. Bu da dokunun gelişim sürecine zarar verme riski taşıyordu.

Ancak yeni yöntem daha steril ve güvenli bir yol sunuyor. 

Yeni biyoyazıcı hem yumuşak beyin dokusu hem de kıkırdak ve kemik gibi daha sert dokuları üretebiliyor.

Araştırmacılar cihazın biraz daha test edilip iyileştirildikten sonra sadece birkaç dakika içinde belirli hastalıkların minyatür modellerini üretebileceğini söylüyor.

Bu teknoloji, kanser gibi hastalıklara karşı yeni ilaçlar geliştirilmesini veya kişinin genetiğine göre ona uygun tedaviler uygulanmasının önünü açabilir.

Independent Türkçe, Popular Science, Interesting Engineering, Nature