Kendi kanserini virüsle tedavi eden bilim insanı tartışmalara neden oldu

Hakemli dergiler çalışmayı yayımlamak istemedi

Laboratuvarda geliştirilen virüslerle kanseri tedavi etmek, son yıllarda ilgi görmeye başlayan bir yöntem (Pexels)
Laboratuvarda geliştirilen virüslerle kanseri tedavi etmek, son yıllarda ilgi görmeye başlayan bir yöntem (Pexels)
TT

Kendi kanserini virüsle tedavi eden bilim insanı tartışmalara neden oldu

Laboratuvarda geliştirilen virüslerle kanseri tedavi etmek, son yıllarda ilgi görmeye başlayan bir yöntem (Pexels)
Laboratuvarda geliştirilen virüslerle kanseri tedavi etmek, son yıllarda ilgi görmeye başlayan bir yöntem (Pexels)

Kendi kanserini laboratuvarda geliştirdiği virüslerle tedavi eden bilim insanı tartışmalara yol açtı.

Daha önce sol memesinin alınmasına yol açan kanserin 2020'de nüksettiğini öğrenen Beata Halassy, bir kez daha kemoterapi sürecinden geçmemeye karar verdi.

Şu an 53 yaşında olan virolog, virüsler hakkındaki bilgisinden yararlanarak üçüncü evredeki meme kanserini tedavi etmek için farklı bir yöntem arayışına girdi.

Onkolitik Viroterapi (OVT) denen tedaviyi uygulayan Halassy, sağlığına kavuştu fakat bilim dünyasının tepkilerini de üstüne çekti.

OVT, virüslerin genetiğinin değiştirilerek kanserli hücrelere saldırmasını sağlayan deneysel bir yöntem. Bu tedavide virüsler sağlıklı hücreleri etkilemeden kanserli olanları hedef alarak bağışıklık sisteminin hastalıkla savaşmak üzere devreye girmesini sağlıyor.

Halihazırda dünya çapında onaylanan üç OVT tedavisi var ve bunlardan hiçbiri meme kanserine yönelik değil. Ayrıca bu tedavi yöntemi, genellikle daha ileri seviyedeki kanserler üzerinde test ediliyor.

OVT uzmanı olmadığını söyleyen Halassy, laboratuvarda virüs yetiştirme deneyiminin bu tedaviyi sürdürme konusunda kendisine güvence verdiğini ifade ediyor.

Hırvatistan'da yer alan Zagreb Üniversitesi'ndeki laboratuvarında çalışmalara başlayan virolog, tümörü kızamık ve veziküler stomatit virüsüyle hedef almaya karar verdi. İki virüs de tümörünün türediği hücre türünü enfekte edebiliyor.

Bilim insanı, bir iş arkadaşının yardımıyla iki ay boyunca tedaviyi uyguladı. Onkoloğu da bir sorun çıkması ihtimaline karşı sağlık durumunu takip etti.

Akciğerlerinde kan pıhtısı oluşması veya öngörülemeyen farklı bir durum nedeniyle hayatını kaybetme riski vardı.

Ancak bir sorun yaşamayan Halassy, 4 yıldır kansersiz bir hayat sürüyor. 

Bulgularını dünyayla paylaşması gerektiğini düşünen bilim insanı, çok fazla hakemli bilimsel dergi tarafından reddedilmiş. Halassy şöyle diyor:

En büyük endişe her zaman etik konulardı.

Virolog, iş arkadaşlarıyla birlikte kaleme aldığı makaleyi nihayetinde Vaccines adlı hakemli dergide ağustosta yayımladı.

ABD'deki Illinois Üniversitesi'nden Jacob Sherkow, hakemli dergilerin çalışmayla ilgili kaygılarını anladığını söylüyor.

Araştırmacıların Kovid-19 aşılarını kendi üstünde test etmesinin etik yönü üzerine çalışan Sherkow'a göre asıl sorun Halassy'nin kendi üstünde deney yapması değil. Daha ziyade başkalarının bu çalışmadan yola çıkarak kendilerini tedavi etmeye çalışmasından endişe duyuyor.

Sherkow, "Bence sonuçta etik sınırlar içinde kalıyor ancak bu kesin bir durum değil" diyerek vaka raporuyla birlikte etik perspektifi detaylandıran bir görüş yazısı görmek istediğini ekliyor.

Makalede kanser tanısı alan kişilerin başvuracağı ilk yöntemin OVT'yle kendini tedavi etmek olmaması gerektiği belirtiliyor.

Halassy de sürecin yüksek seviyede bilgi ve deneyim gerektirmesinden dolayı başkalarının kendisini taklit etmeyeceğini düşünüyor.

Deneyi ve çalışmayı yayımlama çabasıyla ilgili bir pişmanlık duymadığını söyleyen Halassy eylülde hayvanlardaki kanser tedavisinde OVT kullanımını araştırmak için fon aldığını da ekliyor:

Kendi tedavimle yaşadığım olumlu deneyim nedeniyle laboratuvarımın odak noktası tamamen değişti.

Independent Türkçe, Daily Mail, Interesting Engineering, Vaccines, Cancer Letters



Rekor kıran enerji patlamasının sırrı çözüldü mü?

Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
TT

Rekor kıran enerji patlamasının sırrı çözüldü mü?

Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)

Bilim insanları gizemli bir enerji patlamasının, kırmızı cüce bir yıldızdan ve ölü bir yıldızın kalıntısından geliyor olabileceğini buldu.

Gökbilimciler radyo dalgası yayan bir patlama türünü uzun zamandır anlamaya çalışıyor. Normalde bir bölgeden gelen art arda patlamalar arasında birkaç saniye hatta daha kısa süre olur.

Ancak 2006'dan beri, patlamalar arasındaki sürenin birkaç dakikadan birkaç saate kadar değişebildiği olaylar saptanmaya başladı.

Uzun periyotlu radyo geçişi denen bu olaylar neredeyse 20 yıldır bilim insanlarının kafasını karıştırıyor ve bu aralıklı patlamalarda nasıl radyo dalgası üretildiğini anlamaya çalışıyorlar.

Bunlar genellikle galaksinin kalabalık bölgelerinde görüldüğü için hangi cisimden geldiklerini anlamak da zorlu bir iş.

Bulguları hakemli dergi Astrophysical Journal Letters'ta 26 Kasım'da yayımlanan yeni çalışmadaysa Samanyolu'nun daha az gökcismi içeren eteklerinden gelen bir uzun periyotlu radyo geçişi incelendi.

GLEAM-X J0704-37 adı verilen bu olayda her üç saatte bir 30 ila 60 saniye süren patlamalar gerçekleşiyor. Uzun periyotlu radyo geçişi olayları arasında, art arda patlamaları arasında en çok süre olan GLEAM-X J0704-37 bu anlamda rekoru elinde tutuyor.

Güney Afrika'daki MeerKAT ve Şili'deki Güney Astrofizik Araştırma teleskoplarını kullanan bilim insanları, GLEAM-X J0704-37'nin M-tipi yıldız diye de bilinen bir kırmızı cüceden geldiğini gözlemledi.

Curtin Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Natasha Hurley-Walker "M-tipi yıldızlar, Güneş'in kütlesinin ve parlaklığının çok azına sahip olan düşük kütleli yıldızlardır. Samanyolu'ndaki yıldızların yüzde 70'ini oluştursalar da hiçbiri çıplak gözle görülemez" diyerek ekliyor: 

M-tipi yıldız tek başına bizim gördüğümüz miktarda enerji üretemez.

Verileri tekrar inceleyen ekip kırmızı cücenin muhtemelen ikili bir sistem içinde yer aldığını buldu. Araştırmacılar diğer cismin, beyaz cüce yıldız olduğunu tahmin ediyor. 

Güneş gibi yıldızlar, süpernova patlaması geçirecek kütleye sahip olmadığı için yaşam döngülerinin sonuna geldiğinde dış katmanlarını atmaya başlıyor. Geriye kalan çekirdekse muazzam bir yoğunluğa sahip beyaz cüceye dönüşüyor. 

Bilim insanları sistemdeki güçlü manyetik alanların, hızla dönen nötron yıldızları (pulsar) gibi düzenli enerji patlamalarına yol açtığını öne sürüyor. 

Ekip halihazırda çalışmalarına devam ederek bu sistemi doğrulamaya ve radyo dalgalarını tam olarak nasıl ürettiğini anlamaya çalışıyor. 

Ayrıca teleskopların eski gözlemlerinde, GLEAM-X J0704-37'ye benzer patlamalar da bulmayı umuyorlar.

Independent Türkçe, Space.com, Science Daily, Astrophysical Journal Letters