Lazer ışığıyla fizikte "imkansız" başarıldı

Mavi bölge boyunca uzanan siyah çizgi, yeşil lazer ışınının oluşturduğu gölge (R. A. Abrahao ve çalışma arkadaşları)
Mavi bölge boyunca uzanan siyah çizgi, yeşil lazer ışınının oluşturduğu gölge (R. A. Abrahao ve çalışma arkadaşları)
TT

Lazer ışığıyla fizikte "imkansız" başarıldı

Mavi bölge boyunca uzanan siyah çizgi, yeşil lazer ışınının oluşturduğu gölge (R. A. Abrahao ve çalışma arkadaşları)
Mavi bölge boyunca uzanan siyah çizgi, yeşil lazer ışınının oluşturduğu gölge (R. A. Abrahao ve çalışma arkadaşları)

Lazer ışığının kendi gölgesini yaratabildiği keşfedildi. Bilim insanları gölge kavramıyla ilgili düşüncelerin gözden geçirilmesi gerektiğini söylüyor. 

Gölgeler, bir cismin gelen ışığın geçişini engellemesi sonucu oluşuyor. Fotonların kütlesi olmadığı için de ışık demetlerinin gölge yaratmayacağı düşünülüyordu. 

Normalde yolları kesişen iki ışık demeti birbirinin içinden geçip gider. Ancak yeni bir araştırmada farklı bir senaryonun yaşanabileceği gösterildi.

Işık demetlerinin normal koşullarda nasıl etkileşime geçtiği üzerine çalışan araştırma ekibi, deneylere basit şemalar oluşturmak için üç boyutlu modelleme yazılımı kullanıyordu. 

Fizikçiler yazılımın ışık demetini katı bir cisim gibi gösterdiğini görünce ilk başta bunu komik buldu. Ancak daha sonra bu beklenmedik durumun derinine inmeye karar verdiler.

Işığın doğrusal olmayan ortamlardaki davranışını incelemede sıkça başvurulan bir malzeme olan yakutla bir deney yürüttüler.

Araştırmacılar küp şeklindeki yakutun bir tarafına mavi lazer ışığı yansıttı. Mavi ışık cisimden geçerek karşıdaki ekrana soğuk bir parlaklık verdi.

Daha sonra yeşil lazerin daha ince ışını, diğerine dik bir açıyla yansıtıldı. 

Yeşil ışığın ince çizgisinin yakutun molekülleri üzerine düştüğü yerlerde, elektronlar yükselip alçalmaya başladı. Bunun sonucunda biraz daha kısa dalga boylu mavi ışığın, normalde yarı saydam olan maddeden geçişi engellendi.

Böylece yeşil lazer ışını bir nesne gibi davranarak yakutun diğer tarafındaki ekrana düşen mavi ışıkta koyu bir çizgi oluşturdu. 

Optica adlı hakemli dergide dün (14 Kasım) yayımlanan makaleye göre bu çizgi, gölge kriterlerini karşılıyor: Çıplak gözle görülebiliyor, üzerine düştüğü ekranın dış hatlarına uyuyor ve lazer kaynağı hareket ettirildiğinde yeşil lazer ışınıyla birlikte hareket ediyor.

Makalenin başyazarı Raphael Abrahao "Bu keşif, ışık-madde etkileşimlerine dair anlayışımızı genişleterek ışığı daha önce düşünmediğimiz şekillerde kullanma yolunda yeni olanaklar sunuyor" diyerek ekliyor:

Gölgelere dair anlayışımız, ışık ve optikle ilgili anlayışımızla el ele gelişti. Bu yeni bulgu, optik anahtarlama, ışığın başka bir ışığın varlığını kontrol ettiği cihazlar veya çok güçlü lazerler gibi ışık iletiminin hassas bir şekilde kontrol edilmesini gerektiren teknolojiler gibi çeşitli uygulamalarda faydalı olabilir.

Aslında yeşil lazer, kristalin bazı elektronlarını uyarıyor ve bunlar bozununca mavi ışığı emdiği için gölge oluşuyor. Bunu kabul eden ekip makalede şöyle yazıyor:

Lazer gölge etkisi, yakutun bir engel sağlamasını gerektiriyor ve bu da ilginç bir soruyu gündeme getiriyor: Cisim gibi davranan lazerdeki fotonlar mı aydınlatıcı ışığı engelliyor yoksa yakuttaki atomlar mı? 

Yine de ortaya çıkan gölge gerçek ve Abrahao yeni çalışmanın bazı güncellemeler gerektirebileceğini düşünüyor. Fizikçi "Lazer ışığının gölge yaratmasının imkansız olduğu düşünülüyordu çünkü ışık genellikle etkileşime girmeden diğer ışığın içinden geçip gider" ifadelerini kullanıyor:

Mantığa son derece aykırı bir optik etkiyi göstermemiz, bizi gölge kavramımızı yeniden gözden geçirmeye davet ediyor.

Independent Türkçe, Science Alert, IFL Science, New Atlas, Optica



Rekor kıran enerji patlamasının sırrı çözüldü mü?

Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
TT

Rekor kıran enerji patlamasının sırrı çözüldü mü?

Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)

Bilim insanları gizemli bir enerji patlamasının, kırmızı cüce bir yıldızdan ve ölü bir yıldızın kalıntısından geliyor olabileceğini buldu.

Gökbilimciler radyo dalgası yayan bir patlama türünü uzun zamandır anlamaya çalışıyor. Normalde bir bölgeden gelen art arda patlamalar arasında birkaç saniye hatta daha kısa süre olur.

Ancak 2006'dan beri, patlamalar arasındaki sürenin birkaç dakikadan birkaç saate kadar değişebildiği olaylar saptanmaya başladı.

Uzun periyotlu radyo geçişi denen bu olaylar neredeyse 20 yıldır bilim insanlarının kafasını karıştırıyor ve bu aralıklı patlamalarda nasıl radyo dalgası üretildiğini anlamaya çalışıyorlar.

Bunlar genellikle galaksinin kalabalık bölgelerinde görüldüğü için hangi cisimden geldiklerini anlamak da zorlu bir iş.

Bulguları hakemli dergi Astrophysical Journal Letters'ta 26 Kasım'da yayımlanan yeni çalışmadaysa Samanyolu'nun daha az gökcismi içeren eteklerinden gelen bir uzun periyotlu radyo geçişi incelendi.

GLEAM-X J0704-37 adı verilen bu olayda her üç saatte bir 30 ila 60 saniye süren patlamalar gerçekleşiyor. Uzun periyotlu radyo geçişi olayları arasında, art arda patlamaları arasında en çok süre olan GLEAM-X J0704-37 bu anlamda rekoru elinde tutuyor.

Güney Afrika'daki MeerKAT ve Şili'deki Güney Astrofizik Araştırma teleskoplarını kullanan bilim insanları, GLEAM-X J0704-37'nin M-tipi yıldız diye de bilinen bir kırmızı cüceden geldiğini gözlemledi.

Curtin Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Natasha Hurley-Walker "M-tipi yıldızlar, Güneş'in kütlesinin ve parlaklığının çok azına sahip olan düşük kütleli yıldızlardır. Samanyolu'ndaki yıldızların yüzde 70'ini oluştursalar da hiçbiri çıplak gözle görülemez" diyerek ekliyor: 

M-tipi yıldız tek başına bizim gördüğümüz miktarda enerji üretemez.

Verileri tekrar inceleyen ekip kırmızı cücenin muhtemelen ikili bir sistem içinde yer aldığını buldu. Araştırmacılar diğer cismin, beyaz cüce yıldız olduğunu tahmin ediyor. 

Güneş gibi yıldızlar, süpernova patlaması geçirecek kütleye sahip olmadığı için yaşam döngülerinin sonuna geldiğinde dış katmanlarını atmaya başlıyor. Geriye kalan çekirdekse muazzam bir yoğunluğa sahip beyaz cüceye dönüşüyor. 

Bilim insanları sistemdeki güçlü manyetik alanların, hızla dönen nötron yıldızları (pulsar) gibi düzenli enerji patlamalarına yol açtığını öne sürüyor. 

Ekip halihazırda çalışmalarına devam ederek bu sistemi doğrulamaya ve radyo dalgalarını tam olarak nasıl ürettiğini anlamaya çalışıyor. 

Ayrıca teleskopların eski gözlemlerinde, GLEAM-X J0704-37'ye benzer patlamalar da bulmayı umuyorlar.

Independent Türkçe, Space.com, Science Daily, Astrophysical Journal Letters