"Türünün tek örneği" fosil, kuş beyninin evrimine ışık tuttu

Navaornis hestiae, 80 milyon yıl önce bugünkü Brezilya'da kurak bir ortamda yaşamıştı (Júlia d'Oliveira)
Navaornis hestiae, 80 milyon yıl önce bugünkü Brezilya'da kurak bir ortamda yaşamıştı (Júlia d'Oliveira)
TT

"Türünün tek örneği" fosil, kuş beyninin evrimine ışık tuttu

Navaornis hestiae, 80 milyon yıl önce bugünkü Brezilya'da kurak bir ortamda yaşamıştı (Júlia d'Oliveira)
Navaornis hestiae, 80 milyon yıl önce bugünkü Brezilya'da kurak bir ortamda yaşamıştı (Júlia d'Oliveira)

Brezilya'da bulunan "türünün tek örneği" fosil, kuş beyninin evriminde uzun zamandır kapatılmaya çalışılan bir boşluğu doldurdu. 

Kökenleri küçük, tüylü dinozorlara dayanan modern kuşlar, son derece gelişmiş bir bilişsel beceriye ve karmaşık davranışlara sahip. 

Fakat büyük ölçüde kuş kemiklerinin kırılganlığından dolayı yeterince fosil örneği olmadığı için bu beyin gelişiminin nasıl ve ne zaman gerçekleştiği tam olarak bilinmiyordu. 

Keşfedilen fosillerin çoğunun dinozorların soyunun tükenmesinden onlarca milyon yıl önceye ait olması da ayrı bir sorun teşkil ediyordu. Bilim insanları ilk kuş türleriyle bugün yaşayanlar arasındaki geçişi gösterecek bir kanıta sahip değildi.

2016'da Brezilya'da bulunan çok iyi korunmuş bir kuş fosilini inceleyen araştırmacılar, bu süreci aydınlatma yolunda önemli bir adım attı.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 30 Ekim'de yayımlanan çalışmada yaklaşık 80 milyon yıl önce yaşayan sığırcık büyüklüğündeki kuşun daha önce bilinmeyen bir türe ait olduğu saptandı.

Navaornis hestiae adı verilen kuş, bilinen en eski kuş benzeri dinozor Archaeopteryx ve günümüz türleri arasındaki boşluğu dolduruyor. 

Gagasının şekli ve büyük göz çukurlarıyla güvercinleri andıran Navaornis'in beyni hem eski hem de modern akrabalarına benzeyen özellikler taşıyordu. 

10 milimetre çapa sahip beyni bugünkü kuşlardan daha küçük ama Archaeopteryx'ten daha büyük ve karmaşıktı. 
 

dvf
Yeni kuş türüne 2016'daki keşfi yapan William Nava'nın adı verildi (Stephanie Abramowicz/Los Angeles County Doğa Tarihi Müzesi)

Uçarken motor kontrolünü sağlamaya yarayan beyinciği de daha çok Archaeopteryx'inkine benziyordu. 

Diğer yandan iç kulağının bazı bölümleri epey büyümüş olan hayvan, muhtemelen uçuş sırasındaki kontrolünü başka bir şekilde sağlıyordu.

Günümüz kuşlarında karmaşık bilişsel becerilerle ilgili serebrumunun büyüklüğü ve şekliyse, bilişsel olarak en eski kuşlardan daha gelişmiş olduğuna ancak modern kuşların gerisinde kaldığına işaret ediyor.

Cambridge Üniversitesi'nden makalenin ortak başyazarı Dr. Guillermo Navalón, "Navaornis'in beyin yapısı Archaeopteryx'le modern kuşların neredeyse tam ortasında yer alıyor; bu, eksik parçanın kesinlikle mükemmel bir şekilde uyduğu anlardan biriydi" diyor:

Bu fosil gerçekten de türünün tek örneği; onu ilk gördüğüm andan tüm kafatası kemiklerini ve beyni birleştirmeyi bitirdiğim ana kadar hayran kaldım.

Makalenin bir diğer yazarı Prof. Daniel Field da "Bilim insanları kuşların eşsiz beyninin ve olağanüstü zekasının nasıl ve ne zaman evrimleştiğini anlamakta zorlanıyordu. Alan, tam da böyle bir fosilin keşfedilmesini bekliyordu" ifadelerini kullanıyor.

Navaornis, Kretase Dönemi'nde yaşayan ve 66 milyon yıl önce uçamayan dinozorların soyunun tükenmesiyle ortadan kalkan enantiornithineler grubuna aitti. Yani modern kuşlarla benzerliklerine rağmen onların doğrudan atası değil. 

Bitki yiyen uzun boyunlu dinozorlar ve et yiyen büyük dinozorlarla birlikte yaşayan kuşun ince gagası, böcek ve tohum gibi gıdalarla beslendiğine işaret ediyor.

Prof. Field "İlk bakışta muhtemelen yaşayan bir kuşa çok benziyor" diyerek ekliyor:

Ancak daha yakından incelendiğinde, kanatlardan çıkıntı yapan pençeler gibi, yaşayan kuşlarda bulunmayan bir dizi eski özellik ortaya çıktı.

Araştırmacılar yeni keşif çığır açıcı olsa da henüz sadece ilk adımı attıklarını söylüyor. Gelecekteki çalışmalar hem Navaornis hem de kuşların evrimi hakkında daha çok sorunun yanıtlanmasını sağlayabilir.

Independent Türkçe, Science Daily, Reuters, NPR, Nature



Yeni korku dizisinin yıldızı, Friends ve Seinfeld'den ilham almış

The Creep Tapes'in ilk üç bölümü, 25 Eylül'te ABD'nin Teksas eyaletinde düzenlenen Fantastic Fest'te gösterildi (AMC)
The Creep Tapes'in ilk üç bölümü, 25 Eylül'te ABD'nin Teksas eyaletinde düzenlenen Fantastic Fest'te gösterildi (AMC)
TT

Yeni korku dizisinin yıldızı, Friends ve Seinfeld'den ilham almış

The Creep Tapes'in ilk üç bölümü, 25 Eylül'te ABD'nin Teksas eyaletinde düzenlenen Fantastic Fest'te gösterildi (AMC)
The Creep Tapes'in ilk üç bölümü, 25 Eylül'te ABD'nin Teksas eyaletinde düzenlenen Fantastic Fest'te gösterildi (AMC)

Bağımsız filmleriyle tanınan yönetmen ve aktör Mark Duplass, buluntu film tarzındaki korku serisi Creep ve Creep 2'deki eksantrik seri katil Josef rolüyle geri döndü.

Duplass, bu kez dehşeti televizyona taşıyor.

ABD'de Shudder ve AMC+'ta ekranlara gelen yeni dizi The Creep Tapes, Josef'in her bölümde farklı bir kurbanla maceralarını konu alıyor. 

Duplass, tüyler ürperten hikayeleri 25 dakikalık bölümlere bölerken, klasik sitcom'lardan ilham almış. 

Kulağa çılgınca gelse de The Creep Tapes'in, insanlara pandemi sırasında ailemle birlikte Friends ve Seinfeld'i art arda izlerken hissettiğim gibi hissettirmesini istedim.

"Kendimizi rahatlamış hissediyoruz"

ABD merkezli köklü gazete New York Times'a konuşan 47 yaşındaki aktör, yeni projesinden bahsederken şöyle dedi:

Jenerikten önce bir sahne var. Sonra jenerik başlıyor ve kendimizi rahatlamış hissediyoruz. Bu, tuhaf bir şekilde, bu karakteri seven insanlar için bir rahatlama ve eğlence dizisi olacak. Rahatsızlığın rahatlığı.

Duplass dizi boyunca korku faktörünün azalacağından endişe ettiğini de anlattı. Bunun yerine, mizahın yeni bir dehşet duygusu yarattığını keşfetmiş.

"Mükemmel bir tempo tutturmak zorundasınız"

Amerikalı oyuncu, "İşin içine daha fazla mizah kattığımızda insanların çok daha rahatladığını gördük" diyerek ekledi: 

Bu kez zamanı geldiğinde korku daha yoğun bir seviyeye ulaştı. Mizah, herkesin benim bir katil olduğumu zaten bildiği gerçeğiyle kaybettiğimiz şok etkisini geri getirmemizi sağlıyor.

Mizah faktörünün büyük ölçüde dizinin doğaçlama doğasından geldiğini aktaran Duplass, "Hikayeyi bir gece önce ve sahneyi çekerken yazıyoruz" diye ekledi:

Buluntu film tarzında olduğu için doğaçlama yapıp daha sonra düzenleyemezsiniz. Mükemmel bir tempo tutturmak zorundasınız. Çekim bittiğinde, aslında yazı da bitmiş oluyor.

Prömiyerini 15 Kasım'da yaptı

Yönetmen koltuğunda Patrick Brice'ın oturduğu dizi, prömiyerini 15 Kasım'da yaptı. 

2014 yapımı psikolojik korku filmi Creep ve 2017 tarihli devam filmi Creep 2, halen Netflix'te izlenebiliyor. 

Aynı evrende geçen The Creep Tapes ise henüz Türkiye'deki bir yayın platformunda gösterilmiyor.

Independent Türkçe, IndieWire, New York Times