Sürekli oturmak, egzersiz yapılsa bile kalp sağlığını etkiliyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Sürekli oturmak, egzersiz yapılsa bile kalp sağlığını etkiliyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir çalışma, günde 10 saat veya daha fazla hareketsiz kalmanın, düzenli egzersiz yapanlarda bile kalp yetmezliği riskini artırabileceği uyarısını yapıyor.

Yetersiz egzersizin kalp hastalıklarına yol açtığı biliniyor ve sağlık kılavuzları bu riski azaltmak için haftada yaklaşık 150 dakika orta ila şiddetli fiziksel aktivite öneriyor.

Ancak ABD'deki Massachusetts General Hospital'dan bilim insanlarına göre egzersiz, günlük aktivitenin sadece bir küçük kısmını oluşturuyor ve mevcut kılavuzlar hareketsiz kalmakla ilgili özel tavsiyelerde bulunmuyor.

JACC adlı akademik dergide yayımlanan yeni çalışmada, Birleşik Krallık biyobankasında kayıtlı yaklaşık 90 bin kişinin sağlık bilgileri değerlendirildi.

Katılımcılar, bileğe takılan bir ivmeölçer tarafından hareketlerinin 7 gün boyunca kaydedilmesiyle elde edilmiş verileri sundu. Ortalama yaşı 62 olan katılımcıların yaklaşık yüzde 56'sı kadın ve günlük ortalama hareketsiz kalma süreleri yaklaşık 9,4 saat.

Çalışma, kalp hastalığı riskinin en yüksek olduğu hareketsiz zaman miktarını değerlendirdi.

Bilim insanları, hareketsiz zaman ve fiziksel aktivitenin birlikte atriyal fibrilasyon (AF), miyokard enfarktüsü (ME) ve kalp yetmezliği (KY) gibi ölümcül durumların riskini nasıl etkilediğini değerlendirdi.

Katılımcıları 8 yıl boyunca takip eden bilim insanları, yaklaşık 3 bin 600 kişide AF ve 1850'den fazlasında KY geliştiğini, 1600'den fazlasındaysa MI görüldüğünü tespit etti.

Bilim insanları, bu katılımcılardan yaklaşık 900'ünün kalp hastalıkları nedeniyle öldüğünü söylüyor.

Araştırmacılar ayrıca hareketsiz zamanın katılımcılar üzerindeki etkilerinin sonuçlarının değiştiğini gözlemledi.

Örneğin, AF ve MI geçirenler arasında risk, büyük bir değişim olmaksızın zaman içinde istikrarlı bir şekilde artıyor gibi görünüyordu.

KY ve kalp hastalığı olanlar arasında, hareketsizlik süresi günde yaklaşık 10,5 saati aşana kadar risk artışı minimum düzeydeydi.

Bu noktada çalışma, riskin önemli ölçüde arttığını ve davranış için bir "eşik" etkisi gösterdiğini ortaya koydu.

Hareketsiz kalmanın AF ve MI riskleri üzerindeki bazı etkileri, önerilen 150 dakikalık orta ila şiddetli fiziksel aktivite veya daha fazlasını karşılayan katılımcılarda önemli ölçüde azaldı.

Ancak araştırmacılar, bu katılımcılarda KY ve KV ölümünün "yüksek riski" üzerindeki etkilerin "belirgin olmaya devam ettiği" uyarısında bulunuyor.
 

xcvfghy
Çalışmanın grafik özeti (JACC)

Çalışmanın ortak yazarı Shaan Khurshid, "Gelecekteki kılavuzlar ve halk sağlığı çabaları, hareketsiz zamanı azaltmanın önemini vurgulamalı" dedi.

Günde 10,6 saatten fazla hareketsiz kalmamak, daha iyi kalp sağlığı için gerçekçi bir asgari hedef olabilir.

Çalışmanın bir sınırlamasını vurgulayan bilim insanları, katılımcı verilerinin toplandığı bileğe takılan ivmeölçerlerin duruşu tespit etmede kusurlu olduğunu ve hareketsizlik süresini yanlış sınıflandırabileceğini söylüyor.

Fakat çalışmanın hareketsiz davranışla kalp sağlığı arasında güçlü bir bağlantı olduğuna dair artan kanıtlara katkıda bulunduğunu belirtiyorlar.

Brown Üniversitesi Aile Hekimliği Bölümü Direktörü Charles Eaton, akademik dergideki bağlantılı bir başyazıda "Bulgular, daha iyi sağlık için insanları hareket ettirmemiz gerektiğini güçlü bir şekilde ortaya koyuyor" dedi.

Independent Türkçe



Pankreas tümörlerine yeni teşhis yöntemi: Kertenkele tükürüğü

Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
TT

Pankreas tümörlerine yeni teşhis yöntemi: Kertenkele tükürüğü

Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)

Zehirli bir kertenkelenin tükürüğü, saptanması zor pankreas tümörlerinin tespit edilmesinde kullanılabilir. 

Temel işlevlerinden biri insülin üretmek olan pankreasta bu görevi üstlenen hücrelerde zaman zaman bozulmalar meydana gelerek insülinoma denen tümörler oluşuyor.

Nadir görülen bu tümörler genellikle iyi huylu oluyor. Ancak kan şekeri seviyesinin düşmesine bağlı olarak kişinin bayılmasına veya nöbet geçirmesine yol açabiliyor.

Uzmanlar çok küçük olsalar bile bir an önce çıkarılmaları gerektiğini söylüyor. Ancak mevcut yöntemlerle bu tümörleri bulmak epey zorlu bir iş.

Hollanda'daki Radboud Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Martin Gotthardt "Tümörün nerede olduğu bilinmiyorsa cerrahlar onu bulana kadar pankreası keserdi" diyerek ekliyor: 

Günümüzde insülinoma tespit edilemediği takdirde hastalar ameliyat edilmiyor çünkü doktorlar pankreasın tamamını çıkarmak istemiyor.

Gotthardt ve ekip arkadaşlarının Journal of Nuclear Medicine adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmasına göre Gila canavarı adlı kertenkele bu sorunu çözmede büyük potansiyele sahip.

ABD ve Meksika'da yaşayan Gila canavarı, genellikle ölümcül olmayan bir zehir salgılıyor.

Kertenkelenin tükürüğündeki bir protein daha önce laboratuvarda işlemden geçirilerek diyabet tedavisinde kullanılmıştı. Sözkonusu protein pankreastaki reseptörlere bağlanarak insülin üretmelerini sağlıyor. 

Bilim insanları bundan yola çıkarak aynı proteinin insülinomaları da tespit etmeye yarayıp yaramayacağını araştırmaya koyuldu. 

İlk çalışmalarda radyoaktif bir molekül eklenen protein tümörü saptamasına karşın düşük kan şekeri ve mide bulantısı gibi yan etkilere yol açtı.

Yeni çalışmayı yürüten ekipse başka bir molekül ekleyerek yan etkileri büyük ölçüde ortadan kaldırdı. 

Kan şekeri düşük olan 69 kişide yeni yöntemi test eden bilim insanları, yüzde 95 oranında başarıyla tümörleri saptayabildiğini buldu. Buna karşılık mevcut taramalar yüzde 65 civarında başarı gösteriyor. 

Tümörler tespit edildikten sonra hastaların vücudundan başarıyla çıkarıldı.

Makalenin başyazarı Marti Boss, "Yeni taramanın diğer tüm taramaların yerini alabileceğine inanıyoruz" diyerek ekliyor:

Bazıları onlarca yıldır hasta olmasına rağmen bu hastaların hepsi ameliyattan sonra tamamen iyileşti.

Independent Türkçe, Science News, Popular Science, Journal of Nuclear Medicine