Gıdıklanınca attığımız kahkahanın diğerlerinden farklı olduğu keşfedildi: Makineler ayırt edebiliyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Gıdıklanınca attığımız kahkahanın diğerlerinden farklı olduğu keşfedildi: Makineler ayırt edebiliyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir araştırma, insanların gıdıklandığında attıkları kahkahanın diğerlerinden, örneğin bir espri duyunca attıkları kahkahadan "tamamen farklı" olduğunu ileri sürüyor.

Amsterdam Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, hem makinelerin hem insanların farklı kahkaha tiplerini ayırt etmeyi öğrenebildiğini ve kahkaha gıdıklama kaynaklı olduğunda tespit edebildiğini söylüyor.

Gülmek karmaşık bir davranış ve benzer ifade şekilleri, şempanzeler, sincap maymunları ve köpekler de dahil olmak üzere birçok memelide görülüyor.

Kendisinin veya başkasının sesini daha önce duymamış sağır insanlar bile kahkaha atıyor, bu da genetik mekanizmaların süreçte bir rolü olduğuna işaret ediyor.

Ancak bilim insanları, kahkahanın oyun oynarken ya da komik bir şey izlerken olduğu gibi çeşitli biçimleri bulunduğunu ve bu ayrımları incelemenin, benzersiz işlevlerini anlamak için önem taşıyabileceğini söylüyor.
 

cdvfbg
Geçmişteki bir araştırma, kulakları gıdıklamanın vagus sinirini uyararak kalp sağlığına iyi geldiğini ortaya çıkarmıştı (Leeds Üniversitesi)

Gıdıklama, makak maymunları ve şempanzelerde bile görülen bir oyun oynama türü ve insanlarla diğer memelilerdeki oyun kahkahaları arasındaki en yakın evrimsel bağlantı.

Çarşamba günü Biology Letters'da yayımlanan yeni çalışmada; gıdıklama, şakalaşma, komedi performansları, eğlenceli oyunlar ve birinin talihsizlik yaşadığı anı görmek gibi gerçek hayattan anlar içeren yaklaşık 900 kahkaha kesitindeki ses bileşenleri incelendi.

Bilim insanları, bu kahkaha kayıtlarını bir makine öğrenimi algoritmasını eğitmek ve sınamak üzere kullandı.

Ardından ikinci bir deneyde, 200'ün üzerinde katılımcıya 900 kesitten 30'unu dinleterek gıdıklamanın tetiklediği kahkahaları tespit etmelerini istediler.

Katılımcılar, bu kahkahayı yüzde 60'ın üzerinde bir oranda doğru tespit ederken ikinci bir dinleyici grubu da bu tür kahkahaların daha az kontrollü duyulduğunu ifade etti.

Araştırmacılar, hem makine öğrenimi modelinin hem de insan deneklerin, gıdıklanma kaynaklı kahkahaları ayırt etmekte epey becerikli olduğunu keşfetti.

Bilim insanları, "Dinleyiciler, herhangi bir görsel ipucuna erişim olmaksızın gıdıklama kaynaklı kahkahaları doğru bir şekilde ayırt edebiliyor" diyor.

Elde ettiğimiz sonuçlar, gıdıklanmanın neden olduğu kahkahanın, eşsiz bir akustik ve algısal profile sahip olduğunu ortaya koyuyor.

Bilim insanları, gıdıklandığımızda kahkaha atma şeklimizin, diğer tetikleyicilerin neden olduğu kahkahalardan açıkça ayırt edilebildiği ve bunun evrim sürecinde korunmuş bir tepki olabileceğini sonucuna varıyor.

Örneğin gıdıklanmaya bağlı kahkahalarda daha fazla tahrik olma gözlemleniyor.

Araştırmacılar, bulguların makine öğreniminin karmaşık insan davranışlarındaki kalıpları ortaya çıkararak farklı davranışların evrimsel önemini aydınlatma potansiyeli de taşıdığına inanıyor.

Bilim insanları "Son yıllardaki teknolojik gelişmeler, davranışları doğal bir şekilde ortaya çıktıkları bağlamlarda incelememizi mümkün kılıyor ve makine öğrenimi, geçmişte bilinmeyen ayrımlara ışık tutuyor" diyor.
Independent Türkçe



Bilimkurgu gibi ama gerçek: Tek hücreli canlıyla fare yaratmak mümkün

Çalışmadaki kök hücreleri birbirinden ayırmak için kullanılan genetik belirleyiciler, iki farenin göz ve kürk renklerinin farklılaşmasını sağladı (Gao Ya ve Alvin Kin Shing Le)
Çalışmadaki kök hücreleri birbirinden ayırmak için kullanılan genetik belirleyiciler, iki farenin göz ve kürk renklerinin farklılaşmasını sağladı (Gao Ya ve Alvin Kin Shing Le)
TT

Bilimkurgu gibi ama gerçek: Tek hücreli canlıyla fare yaratmak mümkün

Çalışmadaki kök hücreleri birbirinden ayırmak için kullanılan genetik belirleyiciler, iki farenin göz ve kürk renklerinin farklılaşmasını sağladı (Gao Ya ve Alvin Kin Shing Le)
Çalışmadaki kök hücreleri birbirinden ayırmak için kullanılan genetik belirleyiciler, iki farenin göz ve kürk renklerinin farklılaşmasını sağladı (Gao Ya ve Alvin Kin Shing Le)

Uluslararası bir araştırma ekibi, daha önce görülmemiş bir adım atarak tek hücreli canlıdan aldıkları genetik araçlarla fare kök hücreleri yarattı. 

Bu kök hücrelerle tam gelişmiş bir fare üretmenin mümkün olduğunu gösterdiler. 

Nature Communications adlı akademik dergide yayımlanan makale konuyla ilgili araştırmanın sonuçlarını yayımlarken bu çalışmayı haberleştiren bilim siteleri "Kulağa bilimkurgu gibi geliyor" ve "Emsalsiz bir kilometre taşına ulaşıldı" gibi ifadeler kullandı. 

Hayvanların yaşamadığı dönemden kalma tek hücreli canlıyla insanların ortak atalara sahip olduğu belirtilirken yeni araştırmanın, hayvanlarla tek hücreli akrabaları arasındaki evrimsel ilişkiye dair yeni bir perspektif sunduğu da aktarıldı. 

Bu çalışmada, Londra Kraliçe Mary Üniversitesi'nden Dr. Alex de Mendoza ve Hong Kong Üniversitesi'nden bilim insanları işbirliği yaptı. 

Yakalı kamçılılar diye de bilinen tek hücreli choanoflagellatlarda bulunan bir genle kök hücreleri yaratıldı. Sonra da bu hücreler canlı farelerin yetiştirilmesinde kullanıldı. 

Yakalı kamçılılar, hayvanların yaşayan en yakın akrabaları olarak da biliniyor. Genomlarında Sox ve POU genlerinin bazı türleri var. 

Bu genlerse gelişen bir embriyonun erken safhalarında var olan, canlıyı oluşturan özelleşmiş tüm hücre tiplerine dönüşebilme yeteneğindeki henüz farklılaşmamış hücreler için kullanılan pluripotentlik özelliğini çalıştırıyor.

Dr. de Mendoza çalışmayla ilgili şu ifadeleri kullanıyor:

Tek hücreli akrabalarımızdan edindiğimiz moleküler araçları kullanarak başarılı bir şekilde fare yaratmayı başardık. Bu araştırma kök hücre oluşumunda kilit önem taşıyan genlerin kök hücrelerden çok daha önce var olmuş olabileceğini ortaya koyuyor.

2012'de belli bir organa ait hücreleri vücutta herhangi bir hücrenin yerini alabilecek kök hücrelere dönüştüren araştırmaları nedeniyle tıp dalında Nobel'e layık görülen Japon bilim insanı Shinya Yamanaka da Sox ve POU genlerine işaret etmişti. 

Son araştırmaya kadar Sox ve POU genlerinin yalnızca hayvanların evrimiyle var olduğuna inanılıyordu. Dr. de Mendoza bulgularını şöyle açıklıyor:

Choanoflagellatlarda kök hücreler yok, onlar tek hücreli organizma. Ancak sonrasında çok hücreli hayvanların muhtemelen daha kompleks bedenler üretmek için yeniden düzenlediği bu genlere sahipler.

Bu çalışma evrimsel biyolojinin yanı sıra onarıcı tıpta da ses getirebilir. Yeni bilgilerle birlikte zarar gören dokuların onarımı ve hastalıkların tedavisinde yeni kök hücre yöntemleri geliştirmek mümkün.

Independent Türkçe, Phys.org, Science Daily