Kanye West'e cinsel saldırı suçlaması: Picasso gibiyim diye bağırdıhttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/5085023-kanye-weste-cinsel-sald%C4%B1r%C4%B1-su%C3%A7lamas%C4%B1-picasso-gibiyim-diye-ba%C4%9F%C4%B1rd%C4%B1
Kanye West'e cinsel saldırı suçlaması: Picasso gibiyim diye bağırdı
47 yaşındaki West son yıllarda daha çok skandallarla gündem oluyor (AP)
America’s Next Top Model adlı yarışma programının 2009'da yayımlanan sezonuyla ABD'de ün kazanan manken Jenn An, Ye adıyla da bilinen rapçi Kanye West hakkında dava dilekçesi verdi.
New York Güney Bölgesi Mahkemesi'ne cuma günü sunulan dilekçede Britanyalı La Roux grubunun In For The Kill parçasının ABD'deki klip çekimleri sırasında yaşandığı iddia edilen olaylara yer verildi.
2010'da New York'taki Hotel Chelsea'de yapılan çekimlerde oynamak için seçildiğini söyleyen An, sete gelen Kanye West'in "Bana Asyalı kızı verin" diyerek kendisini yanına çağırdığını anlattı. Üstünde yalnızca iç çamaşırı olduğu için çekindiğini ancak West'ten "Bu yüzden seni seçtim" yanıtını aldığını bildirdi.
Manken, rapçi'nin isteği üzerine çekimlerde kameraların kendi yüzüne ve West'in ellerine odaklandığını, sonrasındaysa hem boğazının sıkıldığını hem de yüzüne bastırıldığını aktardı.
Ardından Kanye West'in parmaklarını zorla An'in boğazına sokup çıkarıp "oral sekse zorlama" görüntüleri çektirdiği de dava dilekçesinde öne sürüldü.
Olay sırasında ünlü rapçi'nin "Bu sanat, ben Picasso gibiyim" diye bağırdığı da iddialar arasında.
Jenn An, prodüksiyon görevlilerinin endişelerini dile getirdiğini ancak olayın örtbas edildiğini savundu.
Washington Post, Kanye West'in klipte gözükmediğini ve videonun IMDb sayfasında ne An'in ne de rapçi'nin adının geçtiğini bildirdi.
Diğer yandan In For The Kill adlı parçanın Kanye West tarafından yapılmış bir remix'i var.
Kanye West ve Universal suçlamalarla ilgili açıklama yapmadı.
Eski asistanı Lauren Pisciotta, Kanye West hakkında haziranda sunduğu dava dilekçesine geçen ay ek yaparak ünlü rapçi'nin kendisine uyuşturucu verip tecavüz ettiğini öne sürmüştü.
Bir zamanlar müzik dehasıyla ön plana çıkan West, 2022'de "Beyazların Hayatı Önemlidir" yazılı bir tişört giyip antisemitik ifadeler kullandıktan sonra, Adidas'ın da aralarında olduğu pek çok şirket işbirliğini bitirmişti.
Ev işlerinin yükünü hafifletmenin şaşırtıcı formülü
Fotoğraf: Unsplash
Yeni araştırma, hayatın sıradan işlerinin başkalarıyla birlikteyken daha keyifli hale geldiğini gösterdi.
Sosyal Psikoloji ve Kişilik Bilimi adlı akademik dergide yayımlanan araştırma, çamaşır yıkama, egzersiz, okuma ve banka işlemleri gibi günlük aktivitelerin bir arkadaşla yapıldığında daha keyifli olduğunu ortaya koydu.
297 farklı etkinlik faktörü incelendiğinde sosyal etkileşimle keyfi azalan tek aktivitenin mutfak temizliği olduğu belirlendi.
Çalışmada 80'den fazla günlük aktiviteyle sosyalleşme ve mutluluk arasındaki ilişki incelendi. 4 yıl boyunca 41 bin 94 katılımcının 105 bin 766 aktivite bölümünü inceledi ve bu katılımcılar, bütün günlük aktiviteleri başkalarıyla birlikte yaptıklarında daha keyifli bulduklarını bildirdi.
Amerika’da, birbirini tanımayan kişilerin hem sessizce okuyup hem de canlı sohbetin tadını çıkardığı "okuma partileri" giderek popülerleşiyor.
Araştırmacılar, genellikle tek kişilik bir uğraş olan okumanın, başkalarıyla birlikteyken gerçekten daha keyifli olup olmadığını ve bunun diğer aktiviteler için de geçerli sayılıp sayılmayacağını sorguladı.
"Sosyalleşmenin neredeyse her etkinliği daha keyifli hale getirebileceğini ortaya koyan geniş çaplı teorik ve deneysel kanıtlar var" diye eklediler.
Araştırmacılar, Amerikan Zaman Kullanım Anketi'nin 2010, 2012, 2013 ve 2021'deki 4 dalgasından (mutlulukla ilgili soruların da yer aldığı yıllar) elde edilen verileri kullandı.
Katılımcılara günlerinden rastgele üç bölüm verildi ve o anda 0'la 6 arasında bir ölçekte ne kadar mutlu hissettikleri soruldu. Ardından, o bölümde herhangi biriyle etkileşimde bulunup bulunmadıkları soruldu.
Geçen ay, İşçi Partisi Milletvekili Dr. Simon Opher ve Ecotricity'nin sahibi Dale Vince, depresyon yaşayan hastalara canlı futbol maçlarına katılma fırsatı verecek bir program geliştirdi.
Eski pratisyen hekim ve Stroud temsilcisi, sosyalleşme reçetesini antidepresan alternatifi olarak güçlü bir şekilde savunuyor. Daha önce hastalarına yalnızlıkla başa çıkmaya yardımcı olduğunu söylediği komedi ve bahçe işleri gibi aktiviteler reçete etmişti.
Sosyalleşmeye kısıtlamaların getirildiği Kovid karantinası sırasında, Birleşik Krallık sakinlerinin dörtte biri yalnız hissettiğini bildirmişti. En çok etkilenen grubun 18-24 yaş arası gençler olduğu ve bunların yüzde 44'ünün yalnızlık yaşadığını kabul ettiği görülmüştü.
Ancak çalışmada, sosyalleşmenin tüm deneyimleri daha iyi hale getiremeyeceği belirtiliyor. Araştırmada, paylaşılan bir deneyimin etkisinin, aktivitenin ne kadar keyifli olduğuna bağlı olduğunu öne süren önceki çalışmalara atıfta bulunuluyor.
Keyifli faaliyetler sosyal etkileşimle genellikle daha olumlu deneyimlere dönüşse de hoş olmayan aktiviteler başkalarının eşliğinde daha sıkıcı hale de gelebilir
Bir çalışma, insanların sosyalleşirken tatlı çikolataların tadını daha lezzetli bitter çikolataların tadını ise daha kötü bulduklarını ortaya koymuştu.
Independent Türkçe
Bilim insanları: Avrupa 25 yıl içinde yenilenebilir enerjisini büyük ölçüde uzaydan toplayacakhttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/5178108-bilim-insanlar%C4%B1-avrupa-25-y%C4%B1l-i%C3%A7inde-yenilenebilir-enerjisini-b%C3%BCy%C3%BCk-%C3%B6l%C3%A7%C3%BCde-uzaydan
Bilim insanları: Avrupa 25 yıl içinde yenilenebilir enerjisini büyük ölçüde uzaydan toplayacak
Fotoğraf: Unsplash
Yeni bir araştırmaya göre uzaya yerleştirilen güneş panelleri, 2050'ye gelindiğinde Avrupa'nın yenilenebilir enerji ihtiyacının yüzde 80'ini sürekli karşılayabilir.
King's College London'dan araştırmacılar uzay tabanlı güneş enerjisinin, 20-30 yıl içinde Avrupa'nın toplam elektrik şebekesi maliyetlerini yüzde 7 ila 15 oranında azaltabileceğini tahmin ediyor.
Öte yandan bunu başarmanın, Avrupa'nın 2050 net sıfır emisyon hedefine ulaşmak için NASA'nın tasarladığı iki teknolojinin hızlı bir şekilde geliştirilmesine bağlı olduğunu belirtiyorlar.
Uzaya güneş panelleri yerleştirme fikri ilk olarak 1960'ların sonunda ortaya atılsa da bu konsept bugüne kadar hayata geçirilememişti.
Çin, Hindistan, Japonya, Rusya, ABD ve Birleşik Krallık gibi birçok ülke, Güneş'in enerjisini sürekli kullanmak için bu tür uyduların geliştirilip konuşlandırılması yönünde aktif çalışma yürütüyor.
King's College London'dan mühendis Wei He, "Uzayda, güneş panellerini her zaman Güneş'e bakacak şekilde konumlandırma imkanı olması, enerji üretiminin Dünya'daki günlük döngüye kıyasla neredeyse kesintisiz olabileceği anlamına geliyor" diyor.
Dr. He, "Ayrıca uzayda olduğundan, güneş ışınımı Dünya yüzeyine göre daha yüksek" diye açıklıyor.
Uzay tabanlı güneş panellerinin illüstrasyonu (Wei He)
İletişim uyduları gibi çalışacak uzay tabanlı güneş panelleri, Güneş'in enerjisini en iyi şekilde yakalamak için Dünya'nın etrafında dönecek ve bu enerjiyi mikrodalga şeklinde Dünya'daki istasyonlara gönderecek.
Bilim insanları toplanan enerjinin daha sonra elektriğe dönüştürülerek mevcut şebeke altyapısına aktarılabileceğini söylüyor.
Hakemli dergi Joule'da yayımlanan son çalışmada araştırmacılar, 2050'deki Avrupa enerji şebekesi modellerini kullanarak uzay tabanlı güneş enerjisinin, Avrupa'nın net sıfır hedefine katkı sağlayıp sağlamayacağını değerlendirdi.
NASA'nın iki uzay tabanlı güneş enerjisi tasarımı (Innovative Heliostat Swarm ve Mature Planar Array) için yıllık maliyetleri ve enerji toplama potansiyelini hesaplayarak işe başladılar.
Araştırmacılar NASA'nın helyostat tasarımının geliştirilme aşamasında olduğunu ancak güneş enerjisini sürekli yakalama potansiyelinin daha yüksek olduğunu belirtiyor.
Öte yandan daha basit olan düzlemsel dizi, teknolojik açıdan daha hazır ancak güneş enerjisinin sadece yüzde 60’ını yakalayabiliyor.
Ancak bu, standart yer tabanlı güneş panellerinin yüzde 15-30'luk verimliliğine kıyasla yine de büyük bir adım.
Dr. He, "Bu, uzay tabanlı güneş enerjisini, enerji sistemi geçişi çerçevesine dahil eden ilk makale" diyor.
Şu anda bu ufuk açıcı fikri büyük ölçekli testlere sokma ve yönetmelik ve politika oluşturma tartışmalarına başlama aşamasındayız.
Bilim insanları bu teknolojinin Avrupa'daki diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına destek olup olamayacağını veya onları geride bırakıp bırakamayacağını test etmek için uzay tabanlı güneş enerjisinin olduğu ve olmadığı farklı senaryoları karşılaştırdı.
NASA'nın performans ve maliyet tahminlerine göre, helyostat tasarımının 2050'ye gelindiğinde rüzgar ve güneş enerjisini geride bırakabileceğini buldular.
Bilim insanları bu teknolojinin toplam sistem maliyetlerini yüzde 7 ila 15 oranında azaltabileceğini, rüzgar ve güneş enerjisinin yüzde 80'ini ikame edebileceğini ve batarya kullanımını en az yüzde 70'e kadar azaltabileceğini ancak bazı bölgelerde kış aylarında hidrojen depolamanın yine de hayati önem taşıyacağını belirtiyor.
Dr. He, "Daha iyi performans elde etmek için her iki teknolojiyi birleştirip bunlardan yararlanacak koordineli bir geliştirme stratejisi öneriyoruz" ifadelerini kullanıyor.
Öncelikle daha gelişmiş düzlemsel tasarıma odaklanarak, uzay tabanlı güneş enerjisi teknolojilerini sergileyip iyileştirirken, aynı zamanda daha kesintisiz enerji üretimi sağlayan tasarımlar için Ar-Ge çalışmalarını hızlandırabiliriz.
Öte yandan araştırmacılar, uzay tabanlı güneş enerjisinin geniş çapta uygulanabilmesi için daha birçok teknolojik atılıma ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.
Independent Türkçe
George Lucas'ın, uzay gemisine benzeyen müzesi tamamlanmak üzerehttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/5178107-george-lucas%C4%B1n-uzay-gemisine-benzeyen-m%C3%BCzesi-tamamlanmak-%C3%BCzere
Exposition Park'ta yer alan fütüristik Lucas Anlatı Sanatı Müzesi, yerin üstünde "yüzen" bir yapı olarak tasarlandı (JAKS Productions/Sand Hill Media/Eric Furie)
George Lucas'ın, uzay gemisine benzeyen müzesi tamamlanmak üzere
Exposition Park'ta yer alan fütüristik Lucas Anlatı Sanatı Müzesi, yerin üstünde "yüzen" bir yapı olarak tasarlandı (JAKS Productions/Sand Hill Media/Eric Furie)
Çok uzaklardaki bir galaksiden fırlayıp gelmiş bir uzay gemisine benziyor.
Ama aslında bu, Yıldız Savaşları'nın (Star Wars) yaratıcısı George Lucas ve eşi Mellody Hobson'ın tasarladığı, Los Angeles'taki 1 milyar dolarlık bir tutku projesinin ürünü olan müze.
İlk kez 2014'te duyurulan müzenin fotoğrafları, sadece inşaatın tamamlanmak üzere olduğunu değil, aynı zamanda şehrin en göz alıcı turistik yerlerinden biri olacağını da gösteriyor.
2026'da açılması planlanan Exposition Park'taki fütüristik Lucas Anlatı Sanatı Müzesi, tasarımını yapan Mad Architects stüdyosuna göre yerin üzerinde "yüzen" bir yapı olarak dizayn edilmiş. Ve görünürde tek bir dik açı bile yok.
Ağaçlar, bahçeler ve yürüyüş yollarıyla çevrili bir arazide yer alan yaklaşık 28 bin metrekarelik bina, 81 yaşındaki Lucas'ın bizzat küratörlüğünü üstlendiği, "dünyanın en önemli anlatı sanatı koleksiyonlarından biri" diye nitelendirilen eserlere ev sahipliği yapacak.
5 katlı müzede çizgi romanlar, illüstrasyonlar, resimler, fotoğraflar, hareketli görüntüler, heykeller ve film hatıraları gibi, Lucas'ın kişisel koleksiyonundan 10 binden fazla eser sergilenecek.
Müze, George Lucas'ın bizzat küratörlüğünü üstlendiği, "dünyanın en önemli anlatı sanatı koleksiyonlarından biri" diye nitelendirilen eserlere ev sahipliği yapacak (JAKS Productions/Sand Hill Media/Eric Furie)
Sergide Norman Rockwell, N. C. Wyeth, Maxfield Parrish ve Kadir Nelson gibi illüstratörlerin; Winsor McCay, Frank Frazetta, Jack Kirby ve Robert Crumb gibi karikatüristlerin; Judith F. Baca ve Diego Rivera gibi duvar ressamlarının; Dorothea Lange ve Carrie Mae Weems gibi fotoğrafçıların; Jacob Lawrence ve Charles White gibi Afro-Amerikan yaşamını anlatan tarihçilerin; Frida Kahlo, Artemisia Gentileschi ve Robert Colescott gibi sanatçıların önemli eserleri yer alacak.
Koleksiyonda ayrıca Separate Cinema Archive ve Historic Lucasfilm Archive (1971–2012) gibi sinema arşivleri de var.
5 katlı müzede George Lucas'ın kişisel koleksiyonundan 10 binden fazla eser sergilenecek (Lucas Anlatı Sanatı Müzesi/Jenny Miyasaki)
İç mekan; galeri alanları, 299 koltuklu sinema salonları, cam asansörler, kütüphane, kafe ve restoranlardan oluşacak ve ziyaretçiler, panoramik şehir manzarası için çatıdaki terasa çıkabilecek.
Ziyaretçileri üst katlara çıkaracak cam asansörlerin bulunduğu müzenin lobisini görülüyor (Lucas Anlatı Sanatı Müzesi/Jenny Miyasaki)
Müzenin açıklamasında "Los Angeles'ın canlı lider ruhunu ve farklılıklarını kucaklayan yapısını yansıtacak şekilde kurgulanan tasarım, diyalog, anlayış ve kapsayıcılığı temsil ediyor" ifadeleri kullanılıyor.
Bu, şehrin canlılığı, inovasyon dolu tarihi ve zengin kültürel dokusunun kanıtı.
Görsel hikaye anlatım sanatına adanmış bir tesise ait kampüsün tasarımı, ziyaretçileri müzenin galerilerine adım atmadan çok önce bir yolculuğa çıkarıyor.
Independent Türkçe
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة