10 yıl sonra Yıldızlararası'nı yeniden izlemek için 10 sebep

Nolan'ın başrol için Matthew McConaughey'yi seçmesinde Sınırsızlar Kulübü'ndeki (Dallas Buyers Club) performansı etkili olmuş (Paramount Pictures)
Nolan'ın başrol için Matthew McConaughey'yi seçmesinde Sınırsızlar Kulübü'ndeki (Dallas Buyers Club) performansı etkili olmuş (Paramount Pictures)
TT

10 yıl sonra Yıldızlararası'nı yeniden izlemek için 10 sebep

Nolan'ın başrol için Matthew McConaughey'yi seçmesinde Sınırsızlar Kulübü'ndeki (Dallas Buyers Club) performansı etkili olmuş (Paramount Pictures)
Nolan'ın başrol için Matthew McConaughey'yi seçmesinde Sınırsızlar Kulübü'ndeki (Dallas Buyers Club) performansı etkili olmuş (Paramount Pictures)

Şahane filmografisiyle Christopher Nolan öyle bir yönetmen ki, her sinemasever onun farklı bir filminin "en iyisi" olduğunu söyleyebilir. 

Gişe rekorlarını altüst ederken bir yandan da Oscarları silip süpüren Oppenheimer'a hayranlık duyanlar olacağı gibi, tercihini Başlangıç'tan (Inception) yana kullananlar veya Batman üçlemesini pamuklara sarıp sarmalayanlar olacaktır. İzleyiciyi oturduğu yere mıhlayan Dunkirk ya da 2000 yapımı şaheser Akıl Defteri'nin (Memento) hakkının yenmesini istemeyenler de çıkacaktır elbette, onları kim suçlayabilir ki? 

Herkes tarafını seçsin, şahsen ben Yıldızlararası takımındayım! 10 yıl önce sinema salonundan çıktığımda bana kendimi nasıl hissettirdiğini dün gibi anımsıyorum.

Nolan'ın bilimkurgu şaheseri, insanlığın hayatta kalma mücadelesini galaksiler arası bir yolculukla birleştirerek hem kalplere hem zihinlere ustalıkla dokunuyor. 

Duygusal derinliği ve bilimsel titizliğiyle modern sinemanın başyapıtları arasına adını yazdıran Yıldızlararası'nda başroldeki Matthew McConaughey'nin canlandırdığı Cooper karakteri, izleyiciyi hem bir baba olarak ailesine olan sevgisiyle hem de insanlığın kurtuluşu için gösterdiği fedakarlıkla büyülüyor.

Amerikalı teorik fizikçi Kip Thorne'un danışmanlığıyla şekillenen senaryo, kara delikler, zaman genişlemesi ve beşinci boyut gibi karmaşık kavramları etkileyici bir görsellikle harmanlayarak izleyici için daha kolay anlaşılır hale getiriyor. 

Lafı daha fazla uzatmıyorum ve methiyeler düzmeden duramadığım Yıldızlararası'nı 10 yıl sonra bir kez daha izlemek için sebepleri bir bir sıralıyorum.  

1. Bilim, uzay ve sanatın kusursuz uyumu

Yıldızlararası, evrenin sırlarını keşfetmek isteyenler için adeta bir hazine. Kara delikler, solucan delikleri ve görelilik teorisi gibi karmaşık bilimsel konuları ele alan film, bilim insanı Kip Thorne'un danışmanlığıyla hayata geçirilmişti. Nolan'ın gişe canavarının bilime olan bu bağlılığı, onu diğer bilimkurgu eserlerinden ayırıyor ve filmi astrofiziğe ilgi duyan herkes için merak uyandıran bir deneyim haline getiriyor.

csdfvg
Filmdeki sahnelerin birçoğu, Nolan'ın favorisi olan IMAX kameralarıyla çekildi (Paramount Pictures)

2. Kökü insanlığa uzanan duygusal hikaye anlatımı 

Yıldızlararası'nı bu kadar özel kılan şeylerin başında yalnızca bir bilimkurgu filmi olmaması geliyor. Hem epik hem samimi bir deneyim sunan film, sadece uzay yolculuğuna değil, aynı zamanda insanlığın hayatta kalma mücadelesine ve sevginin gücüne odaklanıyor. Filmin baş kahramanı Cooper'la kızı Murph arasındaki zaman ve mesafeyi aşan bağ, hikayenin kalbini oluşturuyor ve izleyiciyi derinden etkiliyor.

3. Hans Zimmer'in büyüleyici müzikleri

Oscar'dan Grammy'ye, Altın Küre'den BAFTA'ya kadar sayısız ödül sahibi Hans Zimmer'in besteleri, hiç kuşkusuz Yıldızlararası'nı unutulmaz kılan unsurlardan biri. Alman müzik dehasının müzikleri, uzayın büyüklüğünü ve hikayenin duygusal yoğunluğunu mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Dünya'nın atmosferinden çıkar çıkmaz, uzayın sessizliği ve sesin yokluğu, filmi tüyler ürperten bir şekilde gerçekçi kılıyor. Yıldızlararası'nın müzikleri başlı başına bir başyapıt.

4. Nefes kesici görsellik ve sinematografi

Dunkirk, Tenet ve Oppenheimer'da da Nolan'la birlikte çalışan Hoyte van Hoytema'nın sinematografisiyle Yıldızlararası, izleyicisinin karşısına görsel bir şaheser olarak çıkıyor. Gargantua kara deliğinin hipnotize edici görüntüsünden yabancı gezegenlerin çarpıcı manzaralarına kadar her sahne büyüleyici bir deneyim sunuyor. Filmde, tükenmişlik ya da yalnızlık gibi temaların derinliği ve duygusal etkisi sinematografinin ustaca kullanımıyla mükemmel bir şekilde ifade ediliyor. Ve ortaya hem teknik hem de sanatsal anlamda olağanüstü bir başarı çıkıyor...

xscdfvg
Buz gezegeni Mann'daki sahneler, İzlanda'da çekilirken ekip, zorlu hava koşullarıyla mücadele etmişti (Paramount Pictures)

5. Güçlü ve çarpıcı oyunculuklar

Matthew McConaughey'nin canlandırdığı Cooper'ın, çocuklarından 23 yıl boyunca gelen mesajları dinlerken hüngür hüngür ağladığı sahnede midesine yumruk yemeyen, boğazı düğüm düğüm olmayan var mı? McConaughey, Cooper rolünde bir baba olarak duyduğu sonsuz özlem ve bir kaşif olarak merakı arasındaki çatışmayı muazzam şekilde yansıtarak filmin duygusal yükünü omuzluyor. 

csdvfg
Filmdeki uzay gemisi tasarımında NASA'nın geçmişte tasarladığı ve hiç kullanılmayan projelerden ilham alınmıştı (Paramount Pictures)

Anne Hathaway ise Dr. Brand karakterine bilimsel tutku ve insani kırılganlık ekleyerek hem duygusal hem entelektüel bir boyut kazandırıyor. Jessica Chastain, Cooper'ın kızı Murph'ü canlandırırken çocukluk travmasının ve bilimsel kararlılığın bir arada işlendiği bir performans sergiliyor. Büyük usta Michael Caine ve Mackenzie Foy gibi yan roller de hikayeye derinlik katarak filmin insani tarafını zenginleştiriyor.

Hepsi birleşince ortaya bir oyunculuk şöleni çıkıyor. Ve her bir oyuncu, canlandırdığı karaktere derinlik katarak hikayeyi daha etkileyici hale getiriyor. 

6. Felsefi ve varoluşsal derinlik

​​​​​Yıldızlararası sadece uzay yolculuğu hakkında değil; insanlığın evrendeki yeri, aşkın ve sevginin dayanıklılığı ve hayatta kalmayı çevreleyen etik ikilemler üzerine bir meditasyon. Film sevgi, fedakarlık ve hayatta kalma gibi temaları işleyerek izleyiciyi derin düşüncelere sevk ediyor. Ve bu temalar, film bitip de jenerik akmaya başladıktan çok sonra bile akılda kalıyor. Yıldızlararası, sadece popüler bir yönetmenin patlamış mısır eşliğinde tüketeceğiniz iddialı işlerinden biri değil, aynı zamanda bir düşünce egzersizi.

scdf
Oyuncular, sıfır yerçekimi sahnelerini gerçekçi oynamak için NASA'dan uzmanlarla çalıştı (Paramount Pictures)

7. Çığır açan görsel efektler  

Yıldızlararası'nda kullanılan özel efektler, kara delik Gargantua'nın tasvirinde olduğu gibi hem bilimsel hem de görsel açıdan devrim niteliğini taşıyor. Bilimsel doğruluk ve sanatsal yaratıcılığın kusursuz bir birleşimini ortaya koyan etkileyici görseller, izleyiciyi adeta uzayın derinliklerine taşıyor. Paul Franklin liderliğindeki görsel efekt ekibi, bilimsel doğrulukla estetiği birleştirerek En İyi Görsel Efekt dalında Oscar heykelciğinin sahibi olmuştu. Kesinlikle görülmeye değer...

8. Zaman üzerine düşünmeye sevk etmesi
Film, izleyicinin karşısına yinelenen bir motif olarak çıkan zaman kavramını farklı bir perspektiften ele alıyor. Zaman genişlemesi ve boyutlar arası yolculuk gibi unsurlar izleyiciyi şaşırtırken bir yandan da düşündürüyor. Zamanın göreceli doğasını irdeleyen Yıldızlararası, Cooper'ın çocuklarından ayrılışı ve geri dönmekte gecikmesiyle, zamanın insan ilişkileri üzerindeki yıkıcı etkisini çarpıcı biçimde işliyor. Nihayetinde Nolan, sevginin zamandan bağımsız bir güç olduğu fikrini ortaya koyarak, bilimsel ve insani bakış açısını harmanlıyor.

xcsdvfg
Christopher Nolan, Hans Zimmer'e filmin sadece bir babanın kızıyla arasındaki ilişkiyi anlattığını söylemiş, uzay temasından hiç bahsetmemişti (Paramount Pictures) 

9. Gerçek mekanlardaki çekimler

Nolan'ın pratik efektlere ve gerçek mekanlara olan tutkusu, Yıldızlararası'nı çok daha gerçekçi kılıyor. Filmdeki uzay gemisi sahneleri için inşa edilen devasa setler, ışıklandırma ve kamera açılarıyla derinlik katacak şekilde tasarlandı. İzlanda'da çekilen sahneler, yabancı gezegenlerin atmosferini başarıyla yansıtarak izleyiciyi de yanında götürüyor. Bu durum, filmdeki ortamların daha gerçekçi ve dokunsal olmasını sağlıyor. Hal böyle olunca, kendinizi filmin içine çekilmiş halde buluyorsunuz.

10. Christopher Nolan'ın dehası 

Nolan, detaylara verdiği önem ve cesur anlatımıyla sinema dünyasında ayrı bir yere sahip. Yıldızlararası, hiç kuşkusuz onun hem bilimsel hem de duygusal yönünü en iyi yansıtan filmlerinden biri.

Nolan, izleyicisine Yıldızlararası'nda aktardığı tüm duyguyu uzayın karanlığında sonsuzluğa bırakmayı seçebilirdi. Ama onun yerine kariyerinin şimdiye kadarki en duygusal hikayesini anlatmayı seçti. Hem de bunu bilimkurgu destanının içine yerleştirdiği bir aile hikayesiyle yaptı. Ve 10 yıl sonra hâlâ aynı etkiyi yaratmayı başarıyor.

axscd
Gargantua'nın yaratımı için bir fizik simülasyonu kullanıldı ve tek bir kareyi işlemek 100 saat sürdü (Paramount Pictures)

Özetle Yıldızlararası yalnızca bir film değil, izleyicisini hem zihinsel hem görsel hem de duygusal anlamda derinden etkileyen, aradan geçen senelere rağmen boğazınızdaki düğümün hiç çözülmediği bir deneyim. Onlarca yıl sonra yine böyle hissettireceğine hiç kuşkum yok.



Brian Cox, Donald Trump'ı filmlerdeki kötü adamlara benzetti

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Brian Cox, Donald Trump'ı filmlerdeki kötü adamlara benzetti

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Brian Cox, ABD Başkanı Donald Trump'ın "hiçbir empati yeteneği bulunmadığı" için "çok iyi bir kötü adam örneği" olduğunu söyledi.

Başkanlığı boyunca Trump'ı açıkça eleştirmeyi sürdüren 79 yaşındaki İskoç aktör, geçen yıl Channel 4'un ABD seçimini canlı yayımladığı programa konuk olduğunda onu "canavar" diye nitelemişti.

Ödüllü HBO dizisi Succession'da medya patronu Logan Roy'u canlandırmasıyla tanınan Cox, yakın zamanda yayımlanan ve James Bond tarzı bir kötü adam karakterini canlandırdığı realite şov programı 007: Road to a Million'dan bahsederken, Trump'ın tüm kötü adam özelliklerine sahip olduğunu söyledi.

Cox, The Telegraph'a, "Donald Trump'ın çok iyi bir kötü adam örneği olduğunu düşünüyorum çünkü hiç empati yeteneği yok" diye konuştu.

Zeki ve onu küçümseyemezsiniz ama şahsen ben bu adamı sevmiyorum.

Londra'da ve New York'a bağlı Brooklyn'de yaşayan Cox, Trump'ı "bencil bir güç" diye niteledi ve ABD'yi oligarşiye doğru götürdüğünü savundu.

Böyle bir ülkede, bu kadar bencil biri sadece oligarşi yaratır ve Trump da bu yöne doğru gidiyor. Bu işe yaramaz. Amerika'da jeton geç düşse de her geçen gün daha fazla düşüyor. Giderek daha fazla kişi neler olup bittiğini anlıyor çünkü canı yanan halk olacak ve Trump'ın onları desteklemesi gerekiyor.

Cox, mayısta Trump'ın ABD yapımı olmayan filmlere yüzde 100 gümrük vergisi uygulama önerisini eleştirerek bunun "tam bir felaket" olacağını belirtmişti.

Cox, Times Radio'ya, Trump yönetiminin "filmlerin nasıl yapıldığına, filmlerin maliyetine, filmlerin maliyetinin nasıl arttığına ve Amerika'daki filmlerin maliyetinin önemli ölçüde arttığına dair bakış açısını gerçekten anlamadığını" söylemişti.

"Bu yüzden Hollywood'un göz ardı edildiğini söylemek pek doğru olmaz, işler ilerledi ve Amerika'da ülke çapında yaygınlaştı" diye eklemişti.

Bu bir tür saçmalık ve büyük bir cehalet göstergesi.

Kasım 2024'teki ABD başkanlık seçiminin sonuçlarının ardından Cox, Birleşik Krallık'ta "mümkün olduğunca çok zaman geçirmeye" çalışacağını söylemişti.

Sonucun insanlara inancını kaybetmesine neden olup olmadığı sorulduğunda The Guardian'a şunları söylemişti:

Hayır, insanlara inancımı kaybetmeme neden olmuyor. Sadece insanların aptal olduğunu anlamamı sağlıyor. Gelecek 4 yıl epey zorlu geçecek.

Independent Türkçe