Okyanusun derinlerinde "hayalete" benzetilen bir hayvan bulundu

Şili açıklarında bulunan Dulcibella camanchaca, ismini yaşadığı karanlık sulardan alıyor (Woods Hole Oşinografi Enstitüsü)
Şili açıklarında bulunan Dulcibella camanchaca, ismini yaşadığı karanlık sulardan alıyor (Woods Hole Oşinografi Enstitüsü)
TT

Okyanusun derinlerinde "hayalete" benzetilen bir hayvan bulundu

Şili açıklarında bulunan Dulcibella camanchaca, ismini yaşadığı karanlık sulardan alıyor (Woods Hole Oşinografi Enstitüsü)
Şili açıklarında bulunan Dulcibella camanchaca, ismini yaşadığı karanlık sulardan alıyor (Woods Hole Oşinografi Enstitüsü)

Büyük Okyanus'un derinlerinde beklenmedik derecede büyük ve beyaz renkte yeni bir avcı tür keşfedildi. 

Deniz seviyesinden 8 bin 65 metre derine uzanan Atacama Çukuru, eşsiz hayvan türlerine ev sahipliği yapıyor. 

Peru ve Şili kıyılarına paralel uzanan çukur, besin açısından zengin suların derininde, diğer hadal kuşaklardan ayrı bir yerde bulunuyor. Hadal kuşak, okyanusların 6-7 bin metreden daha derin olan kısımlarını ifade ediyor. 

2023'te bölgede çalışmalar yürüten bilim insanları, ilk kez bu kadar derinde kabuklular grubundan büyük bir avcı türünü keşfetti.

Bulgularını hakemli dergi Systematics and Biodiversity'de 27 Kasım'da yayımlayan ekip, hayalete benzetilen beyaz hayvana Dulcibella camanchaca adını verdi. 

Woods Hole Oşinografi Enstitüsü'nden makalenin ortak yazarı Dr. Johanna Weston şöyle diyor: 

Dulcibella camanchaca hızlı yüzen bir avcı türü ve bu ismi, geldiği derin ve karanlık okyanusu belirtmek için And Dağları bölgesindeki halkların dilinde 'karanlık' anlamındaki kelimeden esinlenerek verdik.

İsmin ilk kısmı "Dulcibella" ise, İspanyol yazar Miguel de Cervantes'in Don Kişot'taki Dulcinea del Toboso karakterinden geliyor.

7 bin 902 metre derinde bulunan hayvandan 4 örnek toplayan bilim insanları, DNA analizi sayesinde bu hayvanın hem yeni bir tür hem de yeni bir cins olduğunu tespit ettiler.

Dr. Weston, "En heyecan verici olanı, DNA ve morfolojik verilerin bu türün yeni bir cins olduğunu göstermesi ve Atacama Çukuru'nun endemik bir merkez olduğunu vurgulaması" ifadelerini kullanıyor.

Amphipoda takımına ait hayvan, 4 santimetrelik uzunluğuyla şaşırtıcı derecede büyük. Karidese benzeyen D. camanchaca, Amphipoda takımındaki daha küçük hayvanları yakalamasını sağlayan uzuvlar geliştirmiş. 

Atacama Çukuru'ndaki çalışmalarına devam etmeyi planlayan ekip başka yeni türler de keşfetmeyi bekliyor.

Bilim insanları okyanusların derinliklerindeki çalışmaların önemini vurgulayarak buradaki ekosistemlerin kirlilik ve küresel ısınma gibi etkenlere nasıl karşılık verdiğinin daha iyi anlaşılabileceğini söylüyor. 

Independent Türkçe, Live Science, BBC Discover Wildlife, Systematics and Biodiversity



Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe