Oyunculuğa ara veren yıldız, romantik filmiyle sinemaya dönüşünü anlattı

Tobias'la Almut çiftinin ilişkisini 10 yıl boyunca takip eden Son Ana Kadar, prömiyerini 6 Eylül'de Toronto Uluslararası Film Festivali'nde yapmıştı (A24)
Tobias'la Almut çiftinin ilişkisini 10 yıl boyunca takip eden Son Ana Kadar, prömiyerini 6 Eylül'de Toronto Uluslararası Film Festivali'nde yapmıştı (A24)
TT

Oyunculuğa ara veren yıldız, romantik filmiyle sinemaya dönüşünü anlattı

Tobias'la Almut çiftinin ilişkisini 10 yıl boyunca takip eden Son Ana Kadar, prömiyerini 6 Eylül'de Toronto Uluslararası Film Festivali'nde yapmıştı (A24)
Tobias'la Almut çiftinin ilişkisini 10 yıl boyunca takip eden Son Ana Kadar, prömiyerini 6 Eylül'de Toronto Uluslararası Film Festivali'nde yapmıştı (A24)

Son Ana Kadar'da (We Live in Time) Andrew Garfield ve Florence Pugh, yolları kesişen yeni boşanmış bir adamla gelecek vaat eden bir şefi canlandırıyor.

Yönetmen koltuğunda Oscar ödüllü Brooklyn'le tanınan John Crowley'nin oturduğu romantik film, üç farklı zaman diliminde geçiyor. 

Britanyalı oyun yazarı ve senarist Nick Payne'in kaleme aldığı filmde, Tobias'la Almut'un ilk tanışmalarından başlayarak ilişkilerinin önemli anları ve çiftin karşılaştığı yürek parçalayıcı zorluklar anlatılıyor.

Sosyal Ağ (The Social Network) ve Örümcek Adam (Spider-Man) serisinin yanı sıra Under the Banner of Heaven gibi dizilerdeki rolleriyle de tanınan Garfield, filmin başrolünü üstlenmeden önce oyunculuğa ara vermişti. 

Ancak 41 yaşındaki aktör, GamesRadar'a Son Ana Kadar'ın geri dönmek için mükemmel bir proje olduğunu hissettiğini açıkladı.

"Biçilmiş kaftan gibi geldi"

"Garip bir şekilde verdiğim aranın bir parçasıymış gibi hissettim" diyen oyuncu, ekledi: 

Ara vermişken yapabileceğim güzel bir şeymiş gibi geldi.

Garfield, "Bu filmin anlattığı her şeyi zaten düşünüyordum" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: 

Düşünüyordum, hissediyordum, pencereden dışarı bakıyordum, hayat üzerine düşünüyordum, hayatın neyle ilgili olduğunu, aşkın neyle ilgili olduğunu ve insanları kaybetmenin yaşamın bir parçası olduğunu düşünüyordum.

İki kez Oscar'a aday gösterilen aktör, "Tam da içinde bulunduğum varoluşsal orta yaş dönemi için biçilmiş kaftan gibi geldi" dedi: 

Ve düşündüm ki, bu benim hayatımdan bir şey götürmeyecek. Bu aslında bulunduğum yeri geliştirecek. İş gibi gelmedi. Tatilin bir parçası gibi hissettirdi. Aslında iznin bir parçası gibiydi.

Tekrar birlikte çalışmak istiyor

Garfield, duygusal dramadaki rol arkadaşı Pugh'yla başka bir projede çalışmak için tekrar bir araya gelmeyi çok istediklerini de söyledi.

Ünlü oyuncu, tekrar birlikte çalışabileceklerini ancak bunun herhangi bir süper kahraman filminde olmayacağını sözlerine ekledi.

Eleştirmenlerden övgü dolu yorumlar alan Son Ana Kadar, Türkiye'de 18 Ekim'de gösterime girdi.
Independent Türkçe, GamesRadar, CBR.com

 



Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe