Tom Hanks'in titremesi hayranlarını endişelendirdi

Fotoğraf: NBC
Fotoğraf: NBC
TT

Tom Hanks'in titremesi hayranlarını endişelendirdi

Fotoğraf: NBC
Fotoğraf: NBC

Tom Hanks, Saturday Night Live'a (SNL) son katılımı sırasında biraz titrek görününce bazı hayranlarını endişelendirdi.

Forrest Gump'ın 68 yaşındaki yıldızı ve SNL'i 5 kez sunan oyuncu, NBC'nin popüler skeç komedi programının son bölümünde tatilleri ve Martin Short'un 5. kez sunuculuk yapmasını kutlamak için sürpriz bir kameo yaptı.

Aralarında Emma Stone, Scarlett Johansson, Tina Fey, Paul Rudd, Kristen Wiig, Melissa McCarthy, John Mulaney ve Alec Baldwin'in de (ağzı açık bırakacak bir şekilde 17 kez sunuculuk yaptı) bulunduğu 5 kez sunuculuk yapmış diğer isimlerin de katıldığı grup Short için bir kabul töreni düzenledi.

Jenerik öncesi açılış skeci sırasında, SNL oyuncularından Bowen Yang bir tepsi kokteyl getirdi. Hanks, Fey'in yanında duran Short'a vermek üzere içkilerden birini alırken şöyle bir espri yaptı:

Size özel kokteylimiz Marty Tina ikram edebilir miyim?

İçkiyi tutarken Hanks'in elinin titrediği görüldü.

Çok sayıda kişi sosyal medyada Hanks'in titremesine dikkat çekerken bir kişi şöyle tweet attı:

Bu skeçte Tom Hanks'in ellerinin doğal olmayan bir şekilde titrediğini fark eden oldu mu?

Threads'teki ikinci bir kullanıcıysa şunları ekledi:

Ben de fark ettim!!! Ve şimdi endişeliyim.

Üçüncü bir kişiyse "Tom Hanks az önce SNL'deydi ve SIKINTILI görünüyordu ve artık ellerinin Bill Clinton'ınki gibi titrediğini fark ettim" diye yazdı.

dvf
Tom Hanks, SNL'de Martin Short'a içki uzatırken titrek göründü (NBC)

Yıllardır elleri titreyen 78 yaşındaki eski ABD Başkanı Bill Clinton, daha önce Parkinson hastası olduğunu reddetmiş ve 2013'te "küçük titremesinin" sadece yaşlanmanın bir işareti olduğunu söylemişti.

The Independent cevap hakkı için Hanks'in temsilcisine ulaştı.

SNL skecinin başka bir yerinde, sunucular kendileri hakkında cesurca yanlış iddialarda bulunmak için bir çember oluşturdu ve Hanks de "hiç Kovid geçirmediğini" ekledi.

Er Ryan'ı Kurtarmak'ın (Saving Private Ryan) oyuncusu 2020'de, Baz Luhrmann'ın Elvis filminin çekimleri için Avustralya'da bulunduğu sırada kendisinin ve eşi Rita Wilson'ın Kovid testi pozitif çıkmıştı.

Virüs nedeniyle hastaneye kaldırılan Hanks, o sırada "kötü vücut ağrıları olduğunu ve çok yorgun düştüğünü", sadece 12 dakika egzersiz yaptıktan sonra tükendiğini söylemişti.

Ulusal Savunma Radyo Programı'nda "Silinmiştim" diye konuşmuştu. 

Her kimse, bir doktor ya da hemşire, hava basınçlı izolasyon odalarımıza gelirdi. 'Nasıl hissediyorsun' diye sordu, ben de 'Çok tuhaf bir şey yaşadım. Yerde basit esneme hareketleri ve egzersizler yapmaya çalıştım ama yarısına bile gelemedim' dedim. Sanki en aptal insanla konuşuyormuş gibi gözlüklerinden bana baktı. Ve 'Sizde Kovid-19 var' dedi.

Independent Türkçe



Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Android akıllı telefonları gerçek zamanlı deprem dedektörlerine dönüştüren yeni bir sistem geliştirerek büyük bir sarsıntıdan önce halkı daha hızlı uyarma potansiyeline sahip bir yol buldu.

Google, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (US Geological Survey/USGS) ve diğer araştırmacıların geliştirdiği sistem, milyonlarca telefondan alınan verileri kullanarak bir depremden kaynaklanan en erken sarsıntı sinyallerini tespit ediyor.

Bir cihaz kümesi aynı yer hareketini kaydettiğinde, sistem bunu işaretleyerek yakın bölgelerdeki diğer cihazlara uyarı gönderiyor.

Science'ta yayımlanan çalışma, ağın ayda 300'den fazla deprem tespit ettiğini ortaya koydu. Uyarıların gönderildiği bölgelerde, daha sonra depremi hissettiğini bildiren kişilerin yüzde 85'i uyarıyı aldığını söyledi. Yüzde 36'sı sarsıntı başlamadan önce, yüzde 28'i sarsıntı sırasında ve yüzde 23'ü de sarsıntıdan sonra uyarı almış.

Çalışmada sistemin, geleneksel sismik sensörlerin yerini almasa da yoğun bilimsel ağlara sahip olmayan bölgelerde ölçeklenebilir, düşük maliyetli bir erken uyarı aracı sunabileceği belirtiliyor. Yazarlar bunun özellikle akıllı telefonların yaygın ancak sismometrelerin nadir bulunduğu, gelişmekte olan ülkeler için umut vaat ettiğini söylüyor.

Google yaptığı açıklamada, sistemin insanlara "uyarı vererek sarsıntı başlamadan önce birkaç değerli saniye" kazandırabileceğini ifade ediyor.

Bu saniyeler bir merdivenden inmek, tehlikeli nesnelerden uzaklaşmak ve korunmak için yeterli zamanı sağlayabilir.

Uyarılar, deprem sırasında daha yıkıcı olan S dalgalarından önce gelen ve hızlı hareket eden P dalgalarının saptanmasına dayanıyor. Yeterli sayıda telefon P-dalgalarını tespit ederse sistem, sarsıntıyı hissetmesine belki de birkaç saniye kalan kullanıcılara uyarılar gönderiyor. Bu saniyeler korunmak, bir ameliyatı durdurmak ya da kritik altyapıyı duraklatmak için yeterli olabilir.

2020'de çıkmaya başlayan Android Deprem Uyarı Sistemi halihazırda Birleşik Devletler, Japonya, Yunanistan, Türkiye ve Endonezya gibi çeşitli ülkelerde kullanılıyor. Doğrudan Android işletim sistemine yerleştirilen teknoloji, kullanıcıların ayrı bir uygulama indirmesini gerektirmiyor.

cdfgthy
Harita, Android'in deprem uyarı sisteminin aktif olduğu ülkeleri (açık yeşil) gösteriyor. Kırmızı ve sarı sırasıyla güçlü (MMI 5+) ve hafif (MMI 3-4) sarsıntıların yaşandığı alanlar. Gri noktalar uyarı verilmeyen algılamaları gösteriyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington'daki uyarılar (koyu yeşil) ShakeAlert'ten geliyor (Google)

Araştırmacılar doğruluk oranı bilimsel sensörler kadar yüksek olmasa da akıllı telefonlardan gelen uyarıların en çok işe yaradığı yerlerin, telefon yoğunluğu ve güvenilir veri bağlantıları yüksek seviyedeki kentsel alanlar olduğunu tespit etti. 

Çalışma, MyShake uygulaması gibi daha önceki kitle kaynaklı deprem uygulamalarının üzerine inşa edilse de milyonlarca cihaza gömülü olması sisteme fayda sağlıyor.

Yazarlar, "Kitle kaynaklı sistemlerin giderek daha önemli hale geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor. 

Geleneksel sensörleri kişisel cihazlardan gelen verilerle birleştirerek daha dayanıklı, kapsayıcı erken uyarı sistemleri oluşturmak mümkün.

Independent Türkçe