Netflix'in yeni gerilimi tarih yazıyor

Filmde BAFTA ödüllü oyuncu Danielle Deadwyler de performansıyla göz dolduruyor (Netflix)
Filmde BAFTA ödüllü oyuncu Danielle Deadwyler de performansıyla göz dolduruyor (Netflix)
TT

Netflix'in yeni gerilimi tarih yazıyor

Filmde BAFTA ödüllü oyuncu Danielle Deadwyler de performansıyla göz dolduruyor (Netflix)
Filmde BAFTA ödüllü oyuncu Danielle Deadwyler de performansıyla göz dolduruyor (Netflix)

Kingsman: Gizli Servis'den (Kingsman) Taron Egerton'ın başrolünde oynadığı Netflix gerilimi, tüm zamanların izlenme rekorlarını altüst etmenin eşiğinde. 

Serideki performansıyla büyük beğeni toplayan aktör, 2019 yapımı biyografik film Rocketman'da müzik efsanesi Elton John'u canlandırmış ve En İyi Erkek Oyuncu dalında Altın Küre kazanmıştı.

Kendine inanmayı hiç bırakmayan, cesur ve sıradışı kayakla atlama sporcusu Michael "Eddie" Edwards'ın gerçek hikayesini anlatan Kartal Eddie'yle (Eddie The Eagle) de tanınan yıldız, kariyerinde yeni bir başarıya imza attı.

Üst üste ikinci hafta en çok izlenen film

Egerton'ın performansıyla göz doldurduğu ve eleştirmenlerin de kalbini çalan Netflix filmi Kabin Bagajı (Carry-On), ikinci haftasında da izlenme listelerini kasıp kavurmaya devam ediyor.

Kabin Bagajı, yayın devinin üst üste ikinci hafta en çok izlenen filmi oldu. 

Deadline'ın haberine göre aksiyon dolu gerilim, ilk 10 gününde 97 milyon izlenme sayısına ulaşarak Netflix'te tüm zamanların en çok izlenen 10 filmi arasına girme yolunda hızla ilerliyor. 

Rian Johnson imzalı Bıçaklar Çekildi: Gizemli Bir Serüven (Glass Onion: A Knives Out Mystery ), ilk ayında 136,3 milyon kez izlenmiş ve Netflix tarihinin en çok izlenen 10. filmi olmuştu. 

Jennifer Lopez'in aksiyon filmi The Mother, 136,4 milyon izlenmeyle 9.'lukla yetinirken, Millie Bobby Brown'ın başrolde olduğu Damsel, kendine listenin 7. sırasında kendine yer buluyor.

Listenin zirvesinde yaklaşık 231 milyon saat izlenen Red Notice yer alırken onu 2021 yapımı, 4 Oscar adayı Don't Look Up izliyor.

Listeye girmesine çok az kaldı

Kabin Bagajı'nın ilk 10 günündeki başarısı göz önüne alınarak listede kendine yer bulacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Yönetmen koltuğunda Black Adam ve Jungle Cruise'u da çeken Jaume Collet-Serra'nın oturduğu filmde Egerton, Noel arifesinde tehlikeli bir bagajı uçağa sokması için şantaj yapılan genç bir havalimanı görevlisini canlandırıyor.

Filmde Egerton'a Ozark, Patrondan Kurtulma Sanatı (Horrible Bosses) ve Oyun Gecesi'nin (Game Night) yıldızı Jason Bateman'ın yanı sıra Sofia Carson, Theo Rossi, Logan Marshall-Green ve Dean Norris eşlik ediyor. 

13 Aralık'ta Netflix'te izleyiciyle buluşan Kabin Bagajı, halihazırda Türkiye'deki en popüler film konumunda.
Independent Türkçe, Deadline, ScreenRant



Beyin çürümesinin faturası: Çöpler beyne nasıl zarar veriyor?

Uzmanlar aşırı sosyal medya kullanımının beyin yapısında bozulmaya yol açtığına dikkat çekiyor (Pexels)
Uzmanlar aşırı sosyal medya kullanımının beyin yapısında bozulmaya yol açtığına dikkat çekiyor (Pexels)
TT

Beyin çürümesinin faturası: Çöpler beyne nasıl zarar veriyor?

Uzmanlar aşırı sosyal medya kullanımının beyin yapısında bozulmaya yol açtığına dikkat çekiyor (Pexels)
Uzmanlar aşırı sosyal medya kullanımının beyin yapısında bozulmaya yol açtığına dikkat çekiyor (Pexels)

"Beyin çürümesi"nin (brain rot) yılın kelimesi seçilmesinin ardından sosyal medyanın beyinde bıraktığı hasar tekrar gündeme geldi.

En az 37 bin kişinin katıldığı oylamayla 2024 için Yılın Kelimesi'ni seçen Oxford University Press, beyin çürümesini şöyle tanımlıyor: 

Özellikle önemsiz veya zorlayıcı olmadığı düşünülen materyallerin (bugün için özellikle çevrimiçi içerik) aşırı tüketimi sonucu, kişinin zihinsel veya düşünsel durumunda görülen bozulma.

Ayrıca bu bozulmaya yol açabilecek şeyler de bu terimle adlandırılıyor. 

Bilinen ilk kullanımına Amerikalı yazar Henry David Thoreau'nun 1854 tarihli Walden eserinde rastlanan ifadenin kullanımı, 2023'le 2024 arasında yüzde 230 oranında arttı. 

Sosyal medya platformlarında sonu gelmeyen kalitesiz içeriklerin tüketimi artarken, bu terimin yılın kelimesi seçilmesi pek şaşırtıcı sayılmaz.

Bununla beraber son yıllarda yapılan çeşitli araştırmalar, sözkonusu çürümenin mecazın ötesine geçtiğini gösteriyor. 

Özellikle sansasyonel haberler, komplo teorileri veya saçma denebilecek videolar gibi "çöp" içerikler, beyinde gerçekten hasar bırakıyor. 

Harvard Tıp Fakültesi, Oxford Üniversitesi ve King's College London gibi prestijli kurumların araştırmaları, aşırı sosyal medya tüketiminin beyindeki gri maddeyi azaltabileceğini, dikkat süresini kısaltabileceğini, hafızayı zayıflatabileceğini ve bilişsel işlevleri bozabileceğini ortaya koyuyor.

Beyin ve omurilikte bulunan gri madde, zihinsel işlevler, hafıza, duygu ve hareket etmede kritik bir rol oynuyor. 

2019'da hakemli dergi World Psychiatry'de yayımlanan bir makalede, "yüksek düzeyde internet kullanımı ve aynı anda yoğun bir şekilde medya içeriklerinin tüketilmesi, prefrontal bölgelerdeki gri maddenin azalmasıyla" ilişkilendirilmişti. 

Benzer bulgulara ulaşan 2023 tarihli bir çalışmanın yazarlarından Michoel Moshel, internette sürekli içerik tüketmenin "beynin yeni şeyler aramaya yönelik doğal eğiliminden; bir zamanlar hayatta kalmamızı sağlayan özelliğinden yararlandığını" söylüyor.

Moshel özellikle zararlı veya endişe verici bilgiler sözkonusu olduğunda bu isteğin daha yoğun hale geldiğini belirtiyor.

İnternette aşırı derecede olumsuz içerik tüketmeyi tanımlayan "felaket kaydırması" (doomscrolling) denen durumun, varoluşsal kaygı ve umutsuzluk gibi hislere yol açabileceği bulunmuştu.

Sosyal medya platformlarının, sayfanın sınırsız bir şekilde aşağı kaydırılmasını sağlayacak şekilde tasarlanması, aşırı içerik tüketiminin başlıca sorumlularından. 

İnternette saatlerce vakit geçirmeye yol açabilen bu durum hakkında Moshel şöyle diyor:

Bu, odaklanmamızı zorlaştırarak ve dünyayı algılayıp yanıt verme şeklimizi değiştirerek dikkat ve muhakeme yeteneğini ciddi derecede bozabilir.

Klinik psikolog Eduardo Fernández Jiméne de uygulamalardan gelen bildirimlerin dikkat dağınıklığına yol açarak odaklanmayı zorlaştırdığına değiniyor.

Sosyal medya kullanımının, çocuk ve gençlerdeki etkileri de ayrı bir endişe konusu. Bazı uzmanlar, beynin gelişim aşamasında çok fazla teknoloji kullanımının "dijital bunama" riski yaratabileceğini söylüyor. 

Moshel'in araştırmasında, ergenlik çağında aşırı sosyal medya kullanıma bağlı değişimlerin "kimlik oluşumu ve sosyal biliş gibi süreçlerdeki aksamalarla" paralellik gösterdiği kaydedildi.

Uzmanlar felaket kaydırması gibi durumlardan kaçınmak için ilk olarak sorunun kabul edilmesini ve arkadaşlarla buluşmak veya spor yapmak gibi farklı aktivitelere yönelmeyi öneriyor. 

Moshel, "Bu faaliyetler beyin sağlığı ve genel sağlık için kritik öneme sahip ve uzun süreli ekran kullanımının, zarar verme potansiyeline sahip etkilerini dengelemeye yardımcı olur" diyor.

Tüketilen içerik türünün de önemli bir rol oynadığını vurgulayan bilim insanı "Ekran başında geçirilen sürenin hem niteliğine hem de niceliğine odaklanın" diyerek ekliyor: 

Bağımlılık yaratacak özellikleri olmayan eğitici içeriklere öncelik verin. Günlük ekran kullanımına net ve yaşınıza uygun sınırlar koyarak düzenli mola verin.

Independent Türkçe, El País, Guardian, Oxford University Press, World Psychiatry, Neuropsychology Review