Evde Tek Başına'nın en büyük gizemi çözüldü

1990 yapımı Evde Tek Başına, 476,7 milyon dolar hasılat yapmış, iki Oscar ve iki Altın Küre'ye aday gösterilmişti (20th Century Fox)
1990 yapımı Evde Tek Başına, 476,7 milyon dolar hasılat yapmış, iki Oscar ve iki Altın Küre'ye aday gösterilmişti (20th Century Fox)
TT

Evde Tek Başına'nın en büyük gizemi çözüldü

1990 yapımı Evde Tek Başına, 476,7 milyon dolar hasılat yapmış, iki Oscar ve iki Altın Küre'ye aday gösterilmişti (20th Century Fox)
1990 yapımı Evde Tek Başına, 476,7 milyon dolar hasılat yapmış, iki Oscar ve iki Altın Küre'ye aday gösterilmişti (20th Century Fox)

Gelmiş geçmiş en popüler Noel filmiyle ilgili yıllardır merak edilen gizem sonunda çözüldü.

Evde Tek Başına'nın (Home Alone) yönetmeni Chris Columbus, dönemin çocuk yıldızı Macaulay Culkin tarafından canlandırılan Kevin McCallister'ın ailesinin Şikago'daki lüks ve devasa malikanelerini alacak parayı nereden bulduğuna dair gizeme nihayet son noktayı koydu.

Columbus, 24 Aralık'ta yayımlanan röportajda Hollywood Reporter'a, "O zamanlar John Hughes ve ben bu konuda bir konuşma yaptık" diyerek ekledi: 

Ne iş yaptıklarına karar verdik.

Peki Kevin McCallister'ın ailesinin meslekleri neydi? 

Film aslında birkaç ipucu içeriyordu. Kevin'ın suçlular Harry ve Marv'ı uzak tutmak için pencereye yerleştirdiği dans eden mankenlere dikkat ettiyseniz, Catherine O'Hara'nın canlandırdığı Kate McCallister'ın "çok başarılı bir moda tasarımcısı" olduğunu tahmin etmiş olabilirsiniz.

John Heard'ün canlandırdığı baba Peter McCallister'a gelince, ayrıntılar biraz daha bulanık.  

"John Hughes'un kendi deneyimlerine dayanarak, baba reklamcılık alanında çalışmış olabilir" ifadesini kullanan 66 yaşındaki yönetmen, "Ama onun ne iş yaptığını hatırlamıyorum" diye ekledi.

Ancak Columbus'un kesin olarak bildiği bir şey vardı: Peter adli tıp konusunda yetenekli değildi.

66 yaşındaki yönetmen, "Organize suç değil" diye ekledi: 

O zamanlar Şikago'da çok fazla organize suç olmasına rağmen...

Yönetmen Columbus, Müthiş Dadı (Mrs. Doubtfire), Dokuz Ay (Nine Months), Omuz Omuza (Stepmom) ve Harry Potter ve Felsefe Taşı (Harry Potter and the Sorcerer's Stone) gibi diğer gişe canavarı filmlere de imza atmıştı.

Çocuklarına henüz izletmemiş

Öte yandan serinin başrolündeki Macaulay Culkin'in kardeşi Kieran, kısa süre önce E! News'a yaptığı açıklamada, 5 yaşındaki kızı Kinsey ve üç yaşındaki oğlu Wilder'ın henüz filmi izlemediğini söylemişti.

Succession'ın 42 yaşındaki ödüllü yıldızı, "Hâlâ bazı korkutucu bölümler var" diyerek eklemişti: 

Üç yaşındaki çocuk için tarantula var ve sonunda 'Bütün parmaklarınızı ısıracağım' diyen adam var. Bu üç yaşındaki bir çocuk için korkutucu.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, E! News



Beyin çürümesinin faturası: Çöpler beyne nasıl zarar veriyor?

Uzmanlar aşırı sosyal medya kullanımının beyin yapısında bozulmaya yol açtığına dikkat çekiyor (Pexels)
Uzmanlar aşırı sosyal medya kullanımının beyin yapısında bozulmaya yol açtığına dikkat çekiyor (Pexels)
TT

Beyin çürümesinin faturası: Çöpler beyne nasıl zarar veriyor?

Uzmanlar aşırı sosyal medya kullanımının beyin yapısında bozulmaya yol açtığına dikkat çekiyor (Pexels)
Uzmanlar aşırı sosyal medya kullanımının beyin yapısında bozulmaya yol açtığına dikkat çekiyor (Pexels)

"Beyin çürümesi"nin (brain rot) yılın kelimesi seçilmesinin ardından sosyal medyanın beyinde bıraktığı hasar tekrar gündeme geldi.

En az 37 bin kişinin katıldığı oylamayla 2024 için Yılın Kelimesi'ni seçen Oxford University Press, beyin çürümesini şöyle tanımlıyor: 

Özellikle önemsiz veya zorlayıcı olmadığı düşünülen materyallerin (bugün için özellikle çevrimiçi içerik) aşırı tüketimi sonucu, kişinin zihinsel veya düşünsel durumunda görülen bozulma.

Ayrıca bu bozulmaya yol açabilecek şeyler de bu terimle adlandırılıyor. 

Bilinen ilk kullanımına Amerikalı yazar Henry David Thoreau'nun 1854 tarihli Walden eserinde rastlanan ifadenin kullanımı, 2023'le 2024 arasında yüzde 230 oranında arttı. 

Sosyal medya platformlarında sonu gelmeyen kalitesiz içeriklerin tüketimi artarken, bu terimin yılın kelimesi seçilmesi pek şaşırtıcı sayılmaz.

Bununla beraber son yıllarda yapılan çeşitli araştırmalar, sözkonusu çürümenin mecazın ötesine geçtiğini gösteriyor. 

Özellikle sansasyonel haberler, komplo teorileri veya saçma denebilecek videolar gibi "çöp" içerikler, beyinde gerçekten hasar bırakıyor. 

Harvard Tıp Fakültesi, Oxford Üniversitesi ve King's College London gibi prestijli kurumların araştırmaları, aşırı sosyal medya tüketiminin beyindeki gri maddeyi azaltabileceğini, dikkat süresini kısaltabileceğini, hafızayı zayıflatabileceğini ve bilişsel işlevleri bozabileceğini ortaya koyuyor.

Beyin ve omurilikte bulunan gri madde, zihinsel işlevler, hafıza, duygu ve hareket etmede kritik bir rol oynuyor. 

2019'da hakemli dergi World Psychiatry'de yayımlanan bir makalede, "yüksek düzeyde internet kullanımı ve aynı anda yoğun bir şekilde medya içeriklerinin tüketilmesi, prefrontal bölgelerdeki gri maddenin azalmasıyla" ilişkilendirilmişti. 

Benzer bulgulara ulaşan 2023 tarihli bir çalışmanın yazarlarından Michoel Moshel, internette sürekli içerik tüketmenin "beynin yeni şeyler aramaya yönelik doğal eğiliminden; bir zamanlar hayatta kalmamızı sağlayan özelliğinden yararlandığını" söylüyor.

Moshel özellikle zararlı veya endişe verici bilgiler sözkonusu olduğunda bu isteğin daha yoğun hale geldiğini belirtiyor.

İnternette aşırı derecede olumsuz içerik tüketmeyi tanımlayan "felaket kaydırması" (doomscrolling) denen durumun, varoluşsal kaygı ve umutsuzluk gibi hislere yol açabileceği bulunmuştu.

Sosyal medya platformlarının, sayfanın sınırsız bir şekilde aşağı kaydırılmasını sağlayacak şekilde tasarlanması, aşırı içerik tüketiminin başlıca sorumlularından. 

İnternette saatlerce vakit geçirmeye yol açabilen bu durum hakkında Moshel şöyle diyor:

Bu, odaklanmamızı zorlaştırarak ve dünyayı algılayıp yanıt verme şeklimizi değiştirerek dikkat ve muhakeme yeteneğini ciddi derecede bozabilir.

Klinik psikolog Eduardo Fernández Jiméne de uygulamalardan gelen bildirimlerin dikkat dağınıklığına yol açarak odaklanmayı zorlaştırdığına değiniyor.

Sosyal medya kullanımının, çocuk ve gençlerdeki etkileri de ayrı bir endişe konusu. Bazı uzmanlar, beynin gelişim aşamasında çok fazla teknoloji kullanımının "dijital bunama" riski yaratabileceğini söylüyor. 

Moshel'in araştırmasında, ergenlik çağında aşırı sosyal medya kullanıma bağlı değişimlerin "kimlik oluşumu ve sosyal biliş gibi süreçlerdeki aksamalarla" paralellik gösterdiği kaydedildi.

Uzmanlar felaket kaydırması gibi durumlardan kaçınmak için ilk olarak sorunun kabul edilmesini ve arkadaşlarla buluşmak veya spor yapmak gibi farklı aktivitelere yönelmeyi öneriyor. 

Moshel, "Bu faaliyetler beyin sağlığı ve genel sağlık için kritik öneme sahip ve uzun süreli ekran kullanımının, zarar verme potansiyeline sahip etkilerini dengelemeye yardımcı olur" diyor.

Tüketilen içerik türünün de önemli bir rol oynadığını vurgulayan bilim insanı "Ekran başında geçirilen sürenin hem niteliğine hem de niceliğine odaklanın" diyerek ekliyor: 

Bağımlılık yaratacak özellikleri olmayan eğitici içeriklere öncelik verin. Günlük ekran kullanımına net ve yaşınıza uygun sınırlar koyarak düzenli mola verin.

Independent Türkçe, El País, Guardian, Oxford University Press, World Psychiatry, Neuropsychology Review