Kanserli hücreleri normale çevirebilen teknoloji geliştirildi

Kanser tedavisinde devrim yaratma potansiyeline sahip

Bilim insanları kanserli hücreleri eski haline çevirerek tedavinin yan etkilerini azaltmayı umuyor (Unsplash)
Bilim insanları kanserli hücreleri eski haline çevirerek tedavinin yan etkilerini azaltmayı umuyor (Unsplash)
TT

Kanserli hücreleri normale çevirebilen teknoloji geliştirildi

Bilim insanları kanserli hücreleri eski haline çevirerek tedavinin yan etkilerini azaltmayı umuyor (Unsplash)
Bilim insanları kanserli hücreleri eski haline çevirerek tedavinin yan etkilerini azaltmayı umuyor (Unsplash)

Kanserli hücreleri sağlıklı hallerine geri çevirebilen bir yöntem geliştirildi. Hayvan deneylerinde başarılı sonuç elde eden bilim insanları, mevcut tedavilerde ortaya çıkan yan etkileri azaltmayı umuyor.

Kemoterapi gibi mevcut kanser tedavilerinde, tümör hücreleri öldürülerek hastalık kontrol altına alınıyor. 

Ancak bu süreçte sağlıklı hücrelerin de zarar görmesi, sancılı bir tedaviye neden oluyor. Başarıya ulaşılması durumunda kanser tedavi edildiği ve hastanın hayatı kurtulduğu için yöntem uygulanmaya devam ediyor.

Bilim insanları hastaya zarar vermeyecek etkili bir yöntem bulmaya çalışırken, kanserli hücrelerin eski haline dönüştürülmesi fikri son yıllarda gittikçe ilgi çekiyor. 

Daha önceki araştırmalarda lösemi ve meme kanseri gibi hastalıklarda kanserli hücreyi dönüştürmenin mümkün olduğu görülmüş ancak hangi gen veya proteinlerin bunu sağladığı saptanamamıştı.

Sürecin tam olarak nasıl işlediğinin anlaşılamaması, bilim insanlarının tedaviyi geliştirmesi önünde engel teşkil ediyordu. 

Kore İleri Bilim ve Teknoloji Enstitüsü'nden araştırmacılar, kalın bağırsak kanserindeki hastalıklı hücreleri, normale çevirebilen yeni bir teknoloji geliştirdi. 

Normal hücre gelişiminin gen ağını içeren bir dijital model kullanan ekip, bağırsak duvarındaki hücrelerin değişmesini sağlayan bazı molekülleri tespit etti.

Modelde bu düzenleyicileri baskılayarak hücrelerin normale yakın bir duruma geri dönmelerini sağladılar. Bu sayede herhangi bir hücre zarar görmeden kanser ortadan kaldırıldı. 

Bulguları farelerde de test eden ekip, başarılı sonuçlar elde ettiklerini aktarıyor. 

Araştırmacılar dijital model sayesinde, fare beyinlerinin hipokampus bölgesindeki hücre dönüşümünü sağlayan 4 ana düzenleyiciyi de saptadı. Bu bulgu, beyin kanserinin yayılmasını inceleyip tersine çevirme çalışmalarına katkı sağlama potansiyeli taşıyor. 

Ayrıca yeni teknoloji, diğer kanserlerdeki hücrelerin değişim sürecini daha iyi anlayıp tedavi etme yolunda sistematik bir yol haritası çizme imkanı sunuyor. 

Hakemli dergi Advanced Science'ta yayımlanan çalışmaya liderlik eden Kwang-Hyun Cho "Kanserli hücrelerin tekrar normal hücrelere dönüştürülebilmesi şaşırtıcı bir olgu" diyerek ekliyor:

Bu araştırma, kanserli hücrelerin normal hücrelere geri döndürerek yenilikçi bir tedavi konseptini ortaya koyuyor. Ayrıca normal hücrelerin değişme sürecinin sistematik analizi yoluyla, kanserin tersine çevrilmesi için hedeflerin belirlenmesine yönelik temel teknolojiyi de geliştiriyor.

Independent Türkçe, New Atlas, IFLScience, Advanced Science



Adrien Brody, SNL'e konuk olmasının yasaklandığını yalanladı

Adrien Brody, meşhur Jamaika aksanı nedeniyle SNL'e konuk olmasının yasaklandığını yalanladı (AFP)
Adrien Brody, meşhur Jamaika aksanı nedeniyle SNL'e konuk olmasının yasaklandığını yalanladı (AFP)
TT

Adrien Brody, SNL'e konuk olmasının yasaklandığını yalanladı

Adrien Brody, meşhur Jamaika aksanı nedeniyle SNL'e konuk olmasının yasaklandığını yalanladı (AFP)
Adrien Brody, meşhur Jamaika aksanı nedeniyle SNL'e konuk olmasının yasaklandığını yalanladı (AFP)

Adrien Brody, meşhur bir skecin ardından Saturday Night Live'a (SNL) geri dönmesinin yasaklandığı iddialarına yanıt verdi.

Kısa süre önce The Brutalist'teki rolüyle Altın Küre kazanan aktör, Mayıs 2003'te SNL'i sunmuştu ve ABD'deki skeç programında bir daha hiç yer almadı.

Yıllar içerisinde Brody'nin bir daha konuk alınmamasının bölümündeki tartışmalı bir an yüzünden olduğu iddia edilmişti. New Yorklu olmasına rağmen Brody, Jamaika'nın başkenti Kingston'da doğmuş rapçi Sean Paul'u, rasta peruğu takarak abartılı bir Jamaika aksanıyla beceriksiz bir şekilde sunmuştu.

Yeni filmi "bir başyapıt" diye nitelenen aktöre, programın yapımcıları tarafından bir daha geri dönmesinin yasaklandığına dair söylentiler sorulduğunda Brody, Vulture'a durumun aslında böyle olmadığını söyledi.

Ancak bir daha programı sunmak üzere çağırılmadığını da kabul etti:

Yani, ne diyebilirim bilmiyorum.

Brody, Paul'u bu şekilde tanıtma fikrini ortaya attığında tüm yapımcıların "kelimenin tam anlamıyla şaşıp kaldığını" ama teklifini onaylayarak ona peruğu temin ettiklerini açıkladı.

Aktör, kostümlü provada yapımcı Lorne Michaels'ın "biraz abartmış olmasından memnun kalmadığını" ama sonuçta Paul'u bu şekilde sunmasına "izin verildiğini" söyleyerek ekledi:

Tuhaf bir şekilde bunu yapmak için oranın güvenli bir alan olduğunu düşünmüştüm.

Bu an SNL kayıtlarından neredeyse tamamen silinmişti ve programın resmi sayfalarının hiçbirinde izlenemiyor.
 

ertbf
Adrien Brody'nin Jamaikalı aksanı SNL kayıtlarından silinmişti (YouTube)

Röportajın başka bir anında Brody'ye kariyerindeki bir başka tartışmalı an, 2003'te Piyanist'le (The Pianist) En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını alırken Halle Berry'yi aniden öpmesi soruldu. Ancak yayın kuruluşu, Brody'nin bu gönderme karşısında "dehşete düştüğünü" ve "bu konuda bir şey söylemeyi reddettiğini" belirtti.

Aktörün, pazar günü (5 Ocak) Altın Küre'de Drama Dalında En İyi Film ve Brady Corbet'la En İyi Yönetmen ödüllerini kazanan The Brutalist'teki rolüyle Oscar'a aday olacağı tahmin ediliyor.

30 yıllık bir süreyi anlatan film, Macaristan doğumlu Yahudi mimar László Tóth'un (Brody) Holokost'tan kurtulup eşiyle (Felicity Jones) birlikte ABD'ye göç ettikten sonra, hayatının akışını değiştiren gizemli Harrison Lee Van Buren'la (Guy Pearce) karşılaşmasını konu alıyor.

Daha önce Bir Liderin Çocukluğu (The Childhood of a Leader) ve Vox Lux gibi filmleri çeken Corbet "1950'lerin geniş ekran deneyimlerini yansıtmak" için 70 mm lensle çekilen ve 15 dakikalık bir araya sahip olan 215 dakikalık epik yapımı 7 yılda tamamlamıştı. Filmin senaryosunu The World to Come'ın yönetmeni Mona Fastvold'la yazmıştı.

Birleşik Krallık'ta 24 Ocak'ta gösterime girecek film, Türkiye'de 31 Ocak'ta sinemalarda.
Independent Türkçe