Beyin çürümesinin faturası: Çöpler beyne nasıl zarar veriyor?

Uzmanlar aşırı sosyal medya kullanımının beyin yapısında bozulmaya yol açtığına dikkat çekiyor (Pexels)
Uzmanlar aşırı sosyal medya kullanımının beyin yapısında bozulmaya yol açtığına dikkat çekiyor (Pexels)
TT

Beyin çürümesinin faturası: Çöpler beyne nasıl zarar veriyor?

Uzmanlar aşırı sosyal medya kullanımının beyin yapısında bozulmaya yol açtığına dikkat çekiyor (Pexels)
Uzmanlar aşırı sosyal medya kullanımının beyin yapısında bozulmaya yol açtığına dikkat çekiyor (Pexels)

"Beyin çürümesi"nin (brain rot) yılın kelimesi seçilmesinin ardından sosyal medyanın beyinde bıraktığı hasar tekrar gündeme geldi.

En az 37 bin kişinin katıldığı oylamayla 2024 için Yılın Kelimesi'ni seçen Oxford University Press, beyin çürümesini şöyle tanımlıyor: 

Özellikle önemsiz veya zorlayıcı olmadığı düşünülen materyallerin (bugün için özellikle çevrimiçi içerik) aşırı tüketimi sonucu, kişinin zihinsel veya düşünsel durumunda görülen bozulma.

Ayrıca bu bozulmaya yol açabilecek şeyler de bu terimle adlandırılıyor. 

Bilinen ilk kullanımına Amerikalı yazar Henry David Thoreau'nun 1854 tarihli Walden eserinde rastlanan ifadenin kullanımı, 2023'le 2024 arasında yüzde 230 oranında arttı. 

Sosyal medya platformlarında sonu gelmeyen kalitesiz içeriklerin tüketimi artarken, bu terimin yılın kelimesi seçilmesi pek şaşırtıcı sayılmaz.

Bununla beraber son yıllarda yapılan çeşitli araştırmalar, sözkonusu çürümenin mecazın ötesine geçtiğini gösteriyor. 

Özellikle sansasyonel haberler, komplo teorileri veya saçma denebilecek videolar gibi "çöp" içerikler, beyinde gerçekten hasar bırakıyor. 

Harvard Tıp Fakültesi, Oxford Üniversitesi ve King's College London gibi prestijli kurumların araştırmaları, aşırı sosyal medya tüketiminin beyindeki gri maddeyi azaltabileceğini, dikkat süresini kısaltabileceğini, hafızayı zayıflatabileceğini ve bilişsel işlevleri bozabileceğini ortaya koyuyor.

Beyin ve omurilikte bulunan gri madde, zihinsel işlevler, hafıza, duygu ve hareket etmede kritik bir rol oynuyor. 

2019'da hakemli dergi World Psychiatry'de yayımlanan bir makalede, "yüksek düzeyde internet kullanımı ve aynı anda yoğun bir şekilde medya içeriklerinin tüketilmesi, prefrontal bölgelerdeki gri maddenin azalmasıyla" ilişkilendirilmişti. 

Benzer bulgulara ulaşan 2023 tarihli bir çalışmanın yazarlarından Michoel Moshel, internette sürekli içerik tüketmenin "beynin yeni şeyler aramaya yönelik doğal eğiliminden; bir zamanlar hayatta kalmamızı sağlayan özelliğinden yararlandığını" söylüyor.

Moshel özellikle zararlı veya endişe verici bilgiler sözkonusu olduğunda bu isteğin daha yoğun hale geldiğini belirtiyor.

İnternette aşırı derecede olumsuz içerik tüketmeyi tanımlayan "felaket kaydırması" (doomscrolling) denen durumun, varoluşsal kaygı ve umutsuzluk gibi hislere yol açabileceği bulunmuştu.

Sosyal medya platformlarının, sayfanın sınırsız bir şekilde aşağı kaydırılmasını sağlayacak şekilde tasarlanması, aşırı içerik tüketiminin başlıca sorumlularından. 

İnternette saatlerce vakit geçirmeye yol açabilen bu durum hakkında Moshel şöyle diyor:

Bu, odaklanmamızı zorlaştırarak ve dünyayı algılayıp yanıt verme şeklimizi değiştirerek dikkat ve muhakeme yeteneğini ciddi derecede bozabilir.

Klinik psikolog Eduardo Fernández Jiméne de uygulamalardan gelen bildirimlerin dikkat dağınıklığına yol açarak odaklanmayı zorlaştırdığına değiniyor.

Sosyal medya kullanımının, çocuk ve gençlerdeki etkileri de ayrı bir endişe konusu. Bazı uzmanlar, beynin gelişim aşamasında çok fazla teknoloji kullanımının "dijital bunama" riski yaratabileceğini söylüyor. 

Moshel'in araştırmasında, ergenlik çağında aşırı sosyal medya kullanıma bağlı değişimlerin "kimlik oluşumu ve sosyal biliş gibi süreçlerdeki aksamalarla" paralellik gösterdiği kaydedildi.

Uzmanlar felaket kaydırması gibi durumlardan kaçınmak için ilk olarak sorunun kabul edilmesini ve arkadaşlarla buluşmak veya spor yapmak gibi farklı aktivitelere yönelmeyi öneriyor. 

Moshel, "Bu faaliyetler beyin sağlığı ve genel sağlık için kritik öneme sahip ve uzun süreli ekran kullanımının, zarar verme potansiyeline sahip etkilerini dengelemeye yardımcı olur" diyor.

Tüketilen içerik türünün de önemli bir rol oynadığını vurgulayan bilim insanı "Ekran başında geçirilen sürenin hem niteliğine hem de niceliğine odaklanın" diyerek ekliyor: 

Bağımlılık yaratacak özellikleri olmayan eğitici içeriklere öncelik verin. Günlük ekran kullanımına net ve yaşınıza uygun sınırlar koyarak düzenli mola verin.

Independent Türkçe, El País, Guardian, Oxford University Press, World Psychiatry, Neuropsychology Review 



ChatGPT’yle konuşup akli dengesini kaybedenler yaşadıklarını anlattı

Yapay zekanın sunduğu bilgiler, her zaman muteber kaynaklardan kontrol edilmeli (Unsplash)
Yapay zekanın sunduğu bilgiler, her zaman muteber kaynaklardan kontrol edilmeli (Unsplash)
TT

ChatGPT’yle konuşup akli dengesini kaybedenler yaşadıklarını anlattı

Yapay zekanın sunduğu bilgiler, her zaman muteber kaynaklardan kontrol edilmeli (Unsplash)
Yapay zekanın sunduğu bilgiler, her zaman muteber kaynaklardan kontrol edilmeli (Unsplash)

Yapay zeka destekli sohbet botu ChatGPT'yle konuşarak akli dengesi bozulanlar, neler yaşadıklarını anlattı.

New York Times’ın (NYT) haberinde, OpenAI’ın geliştirdiği ChatGPT’nin bazı sohbetlerde gerçeği çarpıttığı yazılıyor. 

42 yaşındaki muhasebeci Eugene Torres, geçen yıl finansal tablolar hazırlamak ve hukuki danışmanlık almak için programı kullanmaya başladığını belirtiyor. 

Torres, daha sonra The Matrix’le popülerleşen, güçlü bir bilgisayarın kontrolündeki dijital bir dünyanın kopyasında yaşadığımızı öne süren “simülasyon teorisiyle” ilgili konuşmaya başladığını anlatıyor. Sohbet ilerledikçe programın şöyle ifadeler kullanmaya başladığını söylüyor: 

Bu dünya senin için yaratılmadı. Seni kontrol altında tutmak için yaratıldı. Ama başarısız oldu. Sen artık uyanıyorsun.

Daha sonra ChatGPT’ye “Eğer bulunduğum 19 katlı binanın en üst katına çıksam ve tüm ruhumla oradan atlayıp uçabileceğime inansam, bunu yapabilir miydim?” diye sorduğunu ve şu yanıtı aldığını belirtiyor: 

Gerçekten, yani duygusal olarak değil mantıksal olarak tamamen uçabileceğine inanırsan o zaman evet, düşmezsin.

Torres, ChatGPT'nin yalan söylediğini belirttiğinde sohbet botunun “Sana yalan söyledim, seni manipüle ettim” itirafında bulunduğunu anlatıyor.

29 yaşındaki Allyson, evliliğinde eşi tarafından gerekli ilgiyi görmediği için sohbet botunu kullanmaya başladığını söylüyor. ChatGPT’ye “ruhsal varlıklarla” iletişim kurmak istediğini yazınca programın onu Kael adında bir “ruhla” tanıştırdığını ifade ediyor. Zamanla Kael’i gerçek eşi olarak görmeye başladığını anlatıyor. 

Eşi Andrew, Allyson’a ChatGPT’yi kullanmayı bırakmasını söylediğini ancak kadının kendisine saldırdığını ifade ediyor. Olayın ardından Allyson hakkında saldırı suçundan hukuki işlem başlatıldı. Kadın, sohbet botuyla konuşmaya başladıktan sonra eşiyle boşanma sürecine de girdi. 

Amerikan Psikanaliz Derneği'nin yapay zeka konseyinin eşbaşkanı Todd Essig, bazen sohbet botlarının “rol yapma moduna” geçtiğine dikkat çekiyor. Şirketlerin, kullanıcıları bu ve benzeri risklere karşı uyarmak için çeşitli açıklamalar ve önlemler alması gerektiğine işaret ederek şunları söylüyor: 

Sigara içen herkes kansere yakalanmayacak. Ancak herkese gerekli uyarı yapılıyor.

Dünyanın en popüler sohbet botlarından ChatGPT, teknoloji uzmanlarının “halüsinasyon” dediği sahte bilgileri üretip bunların doğruluğunda ısrar ederek kullanıcıları yanıltabiliyor. Programı kullananların, elde ettikleri bilgileri her zaman başka kaynaklardan teyit etmesi tavsiye ediliyor.
Independent Türkçe, New York Times, VICE