Kadınlarda alkol tüketimini şekillendiren hormon bulundu

Raporun yazarı "alkol kullanımı çalışmalarının çoğu erkekler üzerinde yapıldığı için kadınlarda alkol içme davranışını neyin yönlendirdiği" hakkında çok daha az şey bilindiğini söylüyor (Pexels)
Raporun yazarı "alkol kullanımı çalışmalarının çoğu erkekler üzerinde yapıldığı için kadınlarda alkol içme davranışını neyin yönlendirdiği" hakkında çok daha az şey bilindiğini söylüyor (Pexels)
TT

Kadınlarda alkol tüketimini şekillendiren hormon bulundu

Raporun yazarı "alkol kullanımı çalışmalarının çoğu erkekler üzerinde yapıldığı için kadınlarda alkol içme davranışını neyin yönlendirdiği" hakkında çok daha az şey bilindiğini söylüyor (Pexels)
Raporun yazarı "alkol kullanımı çalışmalarının çoğu erkekler üzerinde yapıldığı için kadınlarda alkol içme davranışını neyin yönlendirdiği" hakkında çok daha az şey bilindiğini söylüyor (Pexels)

Kadınların östrojen seviyesi daha yüksekken kısa sürede aşırı içki içmeye daha yatkın oldukları yeni bir araştırmada öne sürüldü.

New York'taki Weill Cornell Medicine'dan bilim insanlarının yürüttüğü çalışmada, kadınların kısa sürede aşırı içki içmesinin östrojen seviyeleriyle bağlantılı olduğu ve bu hormonun, içmeye başladıkları ilk yarım saatte yüksek miktarda alkol tüketmelerine yol açtığı keşfedildi.

Bulguları bilimsel dergi Nature Communications'ta yayımlanan araştırmacılar, kadın ve erkeklerin kısa sürede aşırı içki içmeye yönelik farklı yaklaşımlarında, östrojenin payı olduğunu ilk kez gösterdiği düşünülen bir sonuca ulaştı.

Farmakoloji doçenti olan kıdemli yazar Dr. Kristen Pleil "Östrojen, özellikle kadınlardaki pek çok davranış üzerinde çok güçlü etkilere sahip. Bu yüzden içki içmeyi de düzenlemesi mantıklı" diyor.

Pleil, "alkol kullanımı çalışmaları çoğunlukla erkekler üzerinde yapıldığı için kadınlarda alkol tüketme davranışını neyin yönlendirdiği" hakkında çok daha az şey bilindiğini belirtiyor.

Araştırmacılar, döngüleri sırasında hormon seviyelerini inceledikleri dişi farelere alkol verdi ve dişi farelerin östrojen seviyeleri yüksekken düşük olduğu günlere göre çok daha fazla içtiğini keşfetti.

Daha önce Dr. Pleil ve ekibinin 2021 tarihli bir çalışmasında tria terminalisin yatak çekirdeği (BNST) denen bir beyin bölgesindeki nöronların, dişi farelerde erkek farelere kıyasla daha kolay uyarılabildiği ve bunun, kısa sürede aşırı içki içmeleriyle doğrudan bağlantılı olduğu bulunmuştu.

Dr. Pleil, "Bir dişi, alkol içeren şişeden ilk yudumunu aldığında bu nöronlar çılgına dönüyor" diyor.

Ve eğer yüksek östrojen durumundaysa, daha da çıldırıyorlar.

Araştırmacılar, hormon seviyeleri yükseldiğinde östrojeni kontrol etmek alkol tüketimini engelleyebileceğinden, çalışmanın alkolizm tedavisinde yeni yollar açabileceğini ifade ediyor.

Geçen yıl yapılan bir araştırma Britanyalı kadınların, kısa sürede aşırı alkol tüketiminde dünyadaki kadınlar arasında listenin başında yer aldığını ortaya koymuştu.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) yaptığı araştırma, Britanyalı kadınların yüzde 26'sının ayda en az 6 kadeh içki içtiğini ve bunun sadece Danimarka'da görüldüğünü göstermişti.

Diğer yandan The Independent, alkolle bağlantılı hastalıklardan ölen kadınların sayısının son yıllarda fırladığını ortaya çıkarırken, uzmanlar bu artıştan markaların özellikle kadınları hedef alarak pazarlama yapmasını sorumlu tutuyor.

Veriler, Birleşik Krallık'ta bu şekilde hayatını kaybeden kadın sayısının 5 yıl içinde yüzde 37 arttığını ortaya koydu. Bu rakam, 2016'yla 2021 arasında 2 bin 399'dan 3 bin 293'e yükselerek kayıtların tutulmaya başlandığı tarihten bu yana en yüksek seviyeye çıktı.

King's College London Karaciğer Çalışmaları Enstitüsü'nde hepatoloji ve kronik karaciğer yetmezliği alanında öğretim üyesi olan Debbie Shawcross, The Independent'a yaptığı açıklamada karaciğer hastalığının kadın hastalarda özel bir sorun olduğunu söyledi.

Shawcross, "Kadınlar, özellikle alkolle ilişkili hepatit olmak üzere daha ciddi karaciğer hastalıklarıyla başvurma eğiliminde ve bunu, erkeklere kıyasla daha kısa süre aşırı alkol tüketimi ve daha düşük günlük alkol alımının ardından yapıyolar" diyor. 

Bu durum, vücut büyüklüğü ve bileşimindeki farklılıklarla (daha az kas kütlesi) açıklanabilir.

Independent Türkçe



İtalya’da bebek kutusu faciası: Alarm çalışmadı, bir aylık bebek öldü

İtalya'da "bebek kutusu" uygulaması Ortaçağ'a kadar uzanıyor (Unsplash)
İtalya'da "bebek kutusu" uygulaması Ortaçağ'a kadar uzanıyor (Unsplash)
TT

İtalya’da bebek kutusu faciası: Alarm çalışmadı, bir aylık bebek öldü

İtalya'da "bebek kutusu" uygulaması Ortaçağ'a kadar uzanıyor (Unsplash)
İtalya'da "bebek kutusu" uygulaması Ortaçağ'a kadar uzanıyor (Unsplash)

İtalya'da terk edilen bebeklere ayrılan bir kutuda ceset bulundu.

Ülkenin güneyindeki Pulya bölgesinde yer alan Bari kentinde perşembe günü yaşanan olayda, kutunun içindeki bir aylık bebek ölü bulundu.

San Giovanni Battista kilisesinin rahibi Antonio Ruccia, İtalyan medyasına yaptığı açıklamada, beşik işlevi gören kutuya bir bebek bırakıldığında normalde alarmın devreye girmesi gerektiğini söylüyor. 

Rahip, olay sırasında Roma'da olduğunu ve cep telefonuna uyarı gelmediğini belirtiyor.

Ölü çocuk, bir cenaze evi işletmecisi tarafından bulundu. Bu kişi hemen Ruccia'yla iletişime geçti, rahip de polise haber verdi. 

İtalya'nın dört bir yanında bulunan bebek kutuları, kadınların bakamadığı çocuklarını kilise ve hastanelerdeki özel beşiklere bırakmasını sağlıyor. 

Bu beşiklerde bir ısıtma sistemi bulunuyor ve birinin kutuya çocuk bırakması durumunda ilgili kişilere cep telefonları üzerinden uyarı gönderiliyor. 

Ancak polis, ısıtma sisteminin çalışıp çalışmadığının ya da bebeğin beşiğe bırakıldığında canlı olup olmadığının tespit edilemediğini bildiriyor. Bebeğin nasıl öldüğü, otopsinin ardından netleşecek. 

Kilise avlusundaki beşiğe en son Aralık 2023'te bebek bırakılmıştı. Bebeğe daha sonra Maria Grazia adı verilmişti. Rahip Ruccia, bu tür olayların yargılanmaması gerektiğini söyleyerek şu ifadeleri kullanmıştı: 

Bebeğinize bakamayacağınızı fark etmenin ardındaki acıyı kimse tahmin edemez.

Tarihi 13. yüzyıla kadar uzanan bu uygulama, 2006'da yürürlüğe konan bir mevzuatla yenilenmişti. Buna göre kadınlara, doğum belgesinde adlarını belirtmeden doğum yapma ve bakamadıkları bebeklerini herhangi bir ceza almadan hastane ya da kiliselere bırakma izni verilmişti. 

Independent Türkçe, CNN, NDTV