Ünlü yönetmen, sinema tarihinin en meşhur sorularından birini yanıtladı

Senaryosu Andrew Kevin Walker tarafından kaleme alınan Yedi, 33 milyon dolarlık bütçesine karşılık 327 milyon dolardan fazla hasılat elde etmişti (New Line Cinema)
Senaryosu Andrew Kevin Walker tarafından kaleme alınan Yedi, 33 milyon dolarlık bütçesine karşılık 327 milyon dolardan fazla hasılat elde etmişti (New Line Cinema)
TT

Ünlü yönetmen, sinema tarihinin en meşhur sorularından birini yanıtladı

Senaryosu Andrew Kevin Walker tarafından kaleme alınan Yedi, 33 milyon dolarlık bütçesine karşılık 327 milyon dolardan fazla hasılat elde etmişti (New Line Cinema)
Senaryosu Andrew Kevin Walker tarafından kaleme alınan Yedi, 33 milyon dolarlık bütçesine karşılık 327 milyon dolardan fazla hasılat elde etmişti (New Line Cinema)

Kutunun içinde ne var?

Yedi'nin (Se7en) yönetmeni David Fincher, sinema tarihinin en ünlü sorularından birini cevapladı.

1995 yapımı Yedi'nin çarpıcı final sahnesinde Brad Pitt'in canlandırdığı Mills, Kevin Spacey'nin oynadığı seri katilin emriyle kendisine teslim edilen kutuda ne olduğunu öğrenmek ister. 

Kutuyu Morgan Freeman'ın oynadığı tecrübeli dedektif Somerset açar. Kutunun içinde, Mills'in Gwyneth Paltrow tarafından canlandırılan eşi Tracy'nin kesik başı vardır. Kafayı hiç görmeyiz ama Somerset'in yaptığı korkunç keşfin bu olduğu açıktır.

Tüm zamanların en iyi gerilim filmlerinden biri kabul edilen Yedi gösterime girdiğinden beri, Paltrow'un kafasının ya da tüm vücudunun bir protezinin yapıldığı ama son kurguda filme giremediği söylentisi dolaşıyor.

Fincher, Entertainment Weekly'ye verdiği röportajda "Hayır, bu tamamen saçmalık" diyerek ekledi:

Sanırım 7 ya da 8 kiloluk bir kurşun torbamız vardı. Gwyneth Paltrow'un vücut kitle endeksi X ise, bunun ne kadarının kafasına ait olacağını bulmak için araştırma yapmıştık. Dolayısıyla bunun ağırlığına dair bir fikrimiz vardı ve sanırım kutunun içinde bir ağırlık vardı.

"Freeman varsa görmenize gerek yok"

62 yaşındaki Fincher ayrıca kutunun içine kanlı bir peruk koyduklarını, Freeman'ın sette kutuyu yaklaşık 16-17 kez açtığını söyledi:

Ama her zaman söylediğim gibi, Morgan Freeman varsa kutunun içinde ne olduğunu görmenize gerek yoktur.

Yedi'nin yanı sıra Dövüş Kulübü (Fight Club), Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi (The Curious Case of Benjamin Button), Sosyal Ağ (The Social Network) ve Kayıp Kız (Gone Girl) gibi filmlere de imza atan Amerikalı sinemacı, Variety'ye verdiği son röportajda geçmişte Harry Potter'ı beyazperdeye uyarlamak için görüşülen adaylardan biri olduğunu açıklamıştı.

"Harry Potter'ı nasıl yapacağımı anlatmak üzere çağrıldım" diyen yönetmen, fikirlerinin Warner Bros tarafından beğenilmediğini itiraf etmişti.

Independent Türkçe, Entertainment Weekly, GamesRadar, Variety



Punk ve Emo fosiller bilim insanlarını heyecanlandırdı

Punk ferox (üstte) ve Emo vorticaudum, 430 milyon yıl önce okyanus tabanında yaşıyordu (Nature)
Punk ferox (üstte) ve Emo vorticaudum, 430 milyon yıl önce okyanus tabanında yaşıyordu (Nature)
TT

Punk ve Emo fosiller bilim insanlarını heyecanlandırdı

Punk ferox (üstte) ve Emo vorticaudum, 430 milyon yıl önce okyanus tabanında yaşıyordu (Nature)
Punk ferox (üstte) ve Emo vorticaudum, 430 milyon yıl önce okyanus tabanında yaşıyordu (Nature)

Punk ve Emo fosiller, yumuşakçaların geçmişi hakkında bilinenlere meydan okuyor.

Tür sayısı bakımından dünyanın en büyük hayvan şubelerinden biri olan yumuşakçalar, iki ana gruba ayrılıyor.

Bunlardan daha çok bilineni, salyangoz, istiridye ve ahtapot gibi hayvanları içeren conchifera grubu. Diğer grupsa zırhlı deniz salyangozlarını andıran aculifera ve solucanlara benzeyen hayvanları içeriyor. 

Aculifera grubu hakkında pek bilgi olmadığını söyleyen bilim insanları, Birleşik Krallık'ta iki yeni tür keşfederek bu hayvanların geçmişine ışık tuttu.

Araştırmacılar, 430 milyon önceye tarihlenen fosillere zarar vermemek adına kalıntıları barındıran kayayı kırıp açmadı.

Bunun yerine X ışını taramalarıyla taşın içindekilerin görüntülerini aldılar ve kayadan ince dilimler keserek her katmanın fotoğrafını çektiler. Ardından bu görüntüleri bir araya getirerek organizmaların üç boyutlu görüntülerini çıkardılar.

Bilim insanları, hayvanların üstünü kaplayan dikenlerin iki alternatif rock türüyle ilişkili saç modellerine benzemesinden dolayı bu iki yumuşakçaya Punk ve Emo takma isimlerini uygun gördü. 

Ancak daha sonra türlerin resmi isimleri olarak da bunların kalmasına karar verdiler: Punk ferox ve Emo vorticaudum.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (8 Ocak) yayımlanan makalenin ortak yazarı Dr. Mark Sutton, "Dikenler muhtemelen çoğunlukla koruyucu bir amaç taşıyor" diyor.

Diğer yandan bu deniz canlılarının, vücutlarında biriken kalsiyumdan kurtulmak için de dikenler çıkarmış olabileceğini düşünüyor. 

Araştırmacılar Punk'ın nasıl hareket ettiğinden emin değil ancak Emo'ya ait bir örnekte hayvanın katlanmış bir pozisyonda durması, tırtıllar gibi yavaşça ilerlediğini düşündürüyor. 

Imperial College London'dan Dr. Sutton ayrıca Emo'nun arka kısmında aşağıya doğru bakan dikenler olduğunu söylüyor. Bu dikenler hayvanın okyanus tabanında daha rahat hareket etmesini sağlamış olabilir.

Oxford Üniversitesi'nden Luke Parry, yer almadığı çalışma hakkında "Bu isimleri gerçekten çok sevdim ve bu dikenli yumuşakçalar için kesinlikle uygunlar" diyerek ekliyor: 

Yumuşak dokuların bu şekilde korunduğu yumuşakça fosilleri son derece nadir ve bu yüzden bu alışılmadık eski hayvanların neye benzediğini üç boyutlu görmek muhteşem.

Bilim insanları, Punk ve Emo'nun dikenleri sayesinde diğer aculifera grubu yumuşakçalarından ayrıldığını söylüyor. 

Smithsonian Enstitüsü Ulusal Doğa Tarihi Müzesi'nden Dr. Stewart Edie, ikilinin tuhaf görüntüsünün, yumuşakçaların evrimine dair yaygın kanıya darbe vurduğunu ifade ediyor.

Çalışmada yer almayan Dr. Edie, salyangoz ve istiridyeleri içeren grubun evrimsel yolculukta önde gittiğinin ve aculiferanın çok daha az çeşitliliğe sahip olduğunun varsayıldığını belirtiyor.

Ancak Punk ve Emo, bu grubun sanılandan çok daha geniş bir çeşitliliğe sahip olduğunu gösteriyor. 

Yeni çalışma ayrıca bu hayvanların soyundan gelenlerin neden bugünkü yumuşakçaların çok küçük bir bölümünü oluşturduğu sorusunu da gündeme getiriyor.

Dr. Sutton, "Bu bize yumuşakçalar ortaya çıkmaya başladığında gerçekten etrafta olan şeylere dair neredeyse eşi benzeri görülmemiş bir pencere açıyor" diyerek ekliyor: 

En önemli hayvan gruplarından birinin ilk zamanlarında neler olup bittiğine dair biraz tuhaf, beklenmedik, net bir görüş sunuyor.

Independent Türkçe, New Scientist, New York Times, Nature