Vücudumuzdaki karbonun galaksinin dışına çıkıp geri döndüğü bulundu

Galaksileri çevreleyen bulutun içeriği, galaksi evrimi hakkında önemli bilgiler sunabilir (Unsplash)
Galaksileri çevreleyen bulutun içeriği, galaksi evrimi hakkında önemli bilgiler sunabilir (Unsplash)
TT

Vücudumuzdaki karbonun galaksinin dışına çıkıp geri döndüğü bulundu

Galaksileri çevreleyen bulutun içeriği, galaksi evrimi hakkında önemli bilgiler sunabilir (Unsplash)
Galaksileri çevreleyen bulutun içeriği, galaksi evrimi hakkında önemli bilgiler sunabilir (Unsplash)

Canlıların vücudundaki karbonun, galaksinin dışına çıkıp geri geldiğine işaret eden kanıtlar bulundu. 

Yaşamın yapıtaşları arasındaki karbon, yıldızlarda oluşuyor ve bu cisimler yaşamlarının sonunda süpernova patlaması geçirdiğinde uzaya salınıyor. 

Daha sonra "galaktik geri dönüşüm" denebilecek bir süreçle aynı karbon, Dünya gibi gezegenler tarafından yakalanıp kullanılıyor. 

Hakemli dergi Astrophysical Journal Letters'ta yayımlanan yeni bir makalede, karbonun galaksilerin dışına çıktığı tespit edildi. 

Galaksileri çevreleyen büyük gaz bulutlarını ifade eden galaksi çevresi ortamın (circumgalactic medium / CGM) varlığı 2011'de Hubble Uzay Teleskobu sayesinde kanıtlanmıştı.

Samanyolu gibi yıldız üretmeye devam eden galaksileri sarmalayan bu bulutta yüksek oranda oksijen bulunduğu saptanmıştı. 

Yeni çalışmayı yürüten ekip, yine Hubble'ı kullanarak 11 galaksiyi çevreleyen bir CGM'nin, 9 kuasarın ışığıyla etkileşimini inceledi. 

Evrendeki en parlak cisimlerden olan kuasarlar, bir galaksideki tüm yıldızları gölgede bırakabilir. 

Farklı elementler, ışığı farklı dalga boylarında emdiği için bilim insanları kuasar ışığının, gaz bulutuyla etkileşimine bakarak CGM'nin bileşimini anlamayı başardı. 

Çalışmada bulutun sadece oksijen değil, yüksek miktarda karbon da içerdiği tespit edildi. 

Araştırmanın yazarlarından Samantha Garza, "Galaksi çevresi ortamın hem karbon hem de oksijen için dev bir rezervuar gibi davrandığını artık doğrulayabiliriz" diyerek ekliyor:

En azından yıldız oluşturan galaksilerde, bu maddelerin daha sonra galaksiye tekrar düşerek geri dönüşüm sürecine devam ettiğini düşünüyoruz.

Bilim insanları bazı örneklerde karbonun, galaksilerarası uzaya doğru yaklaşık 400 bin ışık yılı boyunca uzandığını gözlemledi. Kıyaslamak gerekirse, Samanyolu'nun çapı yaklaşık 100 bin ışık yılı. 

Washington Üniversitesi'nden Jessica Werk, yer aldığı çalışmanın bulguları hakkında "Galaksi evrimi ve galaksilerin yeni yıldızlar oluşturmak için kullanabileceği karbon rezervinin doğasıyla ilgili çıkarımlar heyecan verici" diyor: 

Vücudumuzdaki aynı karbon büyük olasılıkla galaksinin dışında kayda değer bir vakit geçirdi.

Bilim insanları CGM'yi inceleyerek geri dönüşüm sürecinin zaman içinde nasıl seyrettiğini anlayabilir ve Samanyolu'nun geleceği hakkında fikir edinebilir.

Bazı araştırmacılar, CGM'nin geri dönüşüme katksının yavaşlaması veya durmasının, bir galaksideki yıldız popülasyonunun azalmasına açıklama getirebileceğini düşünüyor.

Bilim insanları CGM'nin başka hangi elementleri içerdiğini bulmak için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini söylüyor.

Independent Türkçe, Interesting Engineering, Phys.org, Astrophysical Journal Letters



Vatozların "dev bir erişteye" benzeyen kuyruğunun ne işe yaradığı nihayet ortaya çıktı

Araştırmacılar, Rhinoptera bonasus türündeki vatozların kuyuğunun tehlikelere karşı hayvanı uyardığını düşünüyor (Wikimedia Commons)
Araştırmacılar, Rhinoptera bonasus türündeki vatozların kuyuğunun tehlikelere karşı hayvanı uyardığını düşünüyor (Wikimedia Commons)
TT

Vatozların "dev bir erişteye" benzeyen kuyruğunun ne işe yaradığı nihayet ortaya çıktı

Araştırmacılar, Rhinoptera bonasus türündeki vatozların kuyuğunun tehlikelere karşı hayvanı uyardığını düşünüyor (Wikimedia Commons)
Araştırmacılar, Rhinoptera bonasus türündeki vatozların kuyuğunun tehlikelere karşı hayvanı uyardığını düşünüyor (Wikimedia Commons)

Bazı vatozların kuyruğunun ne işe yaradığı nihayet tespit edildi. Bilim insanları uzun kuyrukların, etraftaki tehlikeleri haber veren bir uyarı sistemi gibi çalıştığını söylüyor.

Dikenli vatoz türleri, kuyruklarıyla avlarını sokarak onları zehirlerken, bazı türlerin kuyruklarının ne işe yaradığı uzun zamandır merak ediliyor.

Bilim insanları deniz şeytanı diye bilinen Manta vatozu ve Rhinoptera bonasus gibi hayvanların, neden bu kadar uzun kuyrukları olduğunu anlamaya çalışıyor. 

Harvard Üniversitesi'nden Júlia Chaumel ve George Lauder, Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences adlı hakemli dergide dün (22 Ocak) yayımlanan araştırmada bu gizemi nihayet çözdü.

Araştırmacılar, Rhinoptera bonasus türünün müzedeki örneklerini ve yakın zamanda ölü bulunan iki üyesini inceledi. 

Bilim insanları, hayvanların videolarını izleyerek kuyrukların suda daha hızlı ilerlemek veya avcılara saldırmak için kullanılmadığını belirledi. Ayrıca kuyrukların bu görevler için epey ince olduğunu da ifade ediyorlar.

Ellerindeki örnekleri bilgisayarlı tomografiyle tarayan ekip, kuyrukların küçük deliklerle kaplı olduğunu buldu. Bu delikler, birçok balık türünde bulunan ve duyu organlarını içeren bir kanala bağlı.

Araştırmacılar bu duyu kanalının, vatozun vücudu boyunca uzandığını ve derisine bağlandığını tespit etti. Bu nedenle kuyruğun, sudaki değişimleri algılayan bir duyu organı olduğunu düşünüyorlar. 

Vatozlar, istiridye gibi avlarını yemek için başlarını kuma gömdüğünde kuyrukları sayesinde yaklaşan avcıları fark ediyor gibi görünüyor. Chaumel şöyle açıklıyor: 

Arkadan yaklaşan bir köpekbalığı suda devasa hareketler yaratır ve böylece vatoz, uzaklaşma vakti geldiğini anlayabilir.

Köpekbalıkları ve vatozlar üzerinde çalışan Matt Ajemian, bunun mantıklı bir açıklama olduğunu ifade ediyor.

Çalışmada yer almayan araştırmacı, vatoz kuyrukları hakkında "Elinize alınca adeta dev bir erişteye benziyor ancak suyun içinde çok sertleşiyor" diyerek ekliyor: 

Kimsenin bu kuyrukların ne işe yaradığına dair bir fikri yoktu.

Kuyrukların erken uyarı sistemi dışında görevleri olabileceğini de düşünen Chaumel, ekibiyle birlikte Manta vatozu gibi türleri incelemeye devam ediyor.

Independent Türkçe, New York Times, Phys.org, Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences