Annesi 25 yıl önce aday gösterilmişti: Brezilyalı yıldız tarih yazdı

IMDb kullanıcılarından 8,9 gibi yüksek bir puan alan Hâlâ Buradayım, bu yıl Filmekimi kapsamında Türkiye'de de izleyiciyle buluşmuştu (StudioCanal)
IMDb kullanıcılarından 8,9 gibi yüksek bir puan alan Hâlâ Buradayım, bu yıl Filmekimi kapsamında Türkiye'de de izleyiciyle buluşmuştu (StudioCanal)
TT

Annesi 25 yıl önce aday gösterilmişti: Brezilyalı yıldız tarih yazdı

IMDb kullanıcılarından 8,9 gibi yüksek bir puan alan Hâlâ Buradayım, bu yıl Filmekimi kapsamında Türkiye'de de izleyiciyle buluşmuştu (StudioCanal)
IMDb kullanıcılarından 8,9 gibi yüksek bir puan alan Hâlâ Buradayım, bu yıl Filmekimi kapsamında Türkiye'de de izleyiciyle buluşmuştu (StudioCanal)

Brezilyalı sinemacı Walter Salles imzalı Hâlâ Buradayım'ın (Ainda Estou Aqui) yıldızı Fernanda Torres, ilk Altın Küre'sini kazandı ve Drama Dalında En İyi Kadın Oyuncu seçilerek ödül yarışındaki yerini sağlamlaştırdı.

59 yaşındaki Torres, isminin anons edildiğini duyunca afallamış göründü ve konuşmasını kısa tuttu. 

Kazanması sürpriz oldu

Pamela Anderson, Angelina Jolie, Nicole Kidman, Tilda Swinton ve Kate Winslet'a karşı aday gösterilen Torres'in Hollywood yıldızlarına karşı galip gelmesi beklenmiyordu. 

Torres, Los Angeles'taki Beverly Hilton sahnesinden "Tanrım, hiçbir şey hazırlamadım çünkü zaten geç kalmıştım" diye itiraf etti. 

Ve bu yıl kadın performansları için inanılmaz bir yıl. Burada çok hayran olduğum pek çok aktris var.

Torres, Drama Dalında En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanan ilk Brezilyalı aktris oldu.

Torres'in zaferi özellikle anlamlı görünüyordu çünkü annesi Fernanda Montenegro, 1999'da yine Salles tarafından yönetilen Merkez İstasyonu'yla (Central Station) aynı kategoride hem Altın Küre hem de Oscar'a aday gösterilmişti. 

Artık 95 yaşında olan Montenegro, Hâlâ Buradayım'da Eunice'in yaşlı halini canlandırıyor.

Torres annesiyle ilgili, "25 yıl önce de buradaydı ve bu, sanatın böyle zor anlarda bile hayat boyu devam edebileceğinin bir kanıtı” dedi. 

"Hâlâ Buradayım'ın zor zamanlarda nasıl hayatta kalınabileceğini düşünmeyi sağlayacak" bir film olduğunu da sözlerine ekledi.

Salles'in "geri dönüş filmi"

Hâlâ Buradayım, dünya prömiyerini yaptığı Venedik'te En İyi Senaryo ödülünü kazanmasının ardından Salles'in "geri dönüş filmi" diye lanse ediliyor. 

Brezilya'nın, askeri diktatörlüğün giderek sıkılaşan pençesinde ezildiği dönemi mercek altına alan drama, eski milletvekili Rubens Paiva'nın ordu tarafından gözaltına alınması ve karısı Eunice'in tutuklanmasıyla başlıyor.

Eunice günler sonra serbest bırakılsa da eşi Rubens ortadan kayboluyor. 5 çocuğuyla ortada kalan kadın, ailesinin paramparça oluşuyla hem aktivist hem avukat hem de kahraman olarak hayatını ve kendini baştan yaratmak zorunda kalıyor.

"Altın Küre adaylığını almasına çok sevindim"

W Magazine'in Genel Yayın Yönetmeni Sara Moonves, yılın en iyileri arasında gösterdiği filme övgüler yağdırarak şöyle yazmıştı:

Aylar önce izlediğimden beri bu film hakkında düşünüyorum. Başrol oyuncusu Fernanda Torres muhteşem ve filmi izledikten sonra ona performansından ne kadar etkilendiğimi söyleme heyecanını yaşadım. Film gibi onun da hak ettiği Altın Küre adaylığını almasına çok sevindim. Umarım bu ödül sezonunda daha pek çok ödül alırlar.

Independent Türkçe, Variety, Deadline, W Magazine



2 bin yıllık köpek penisi kemiği, doğurganlık ritüelinden kalmış

Roma dönemine ait taş ocağı kuyusunda keşfedilen köpek penisi kemiğinin alt yüzeyinde kırmızı aşıboyası var (Ellen Green)
Roma dönemine ait taş ocağı kuyusunda keşfedilen köpek penisi kemiğinin alt yüzeyinde kırmızı aşıboyası var (Ellen Green)
TT

2 bin yıllık köpek penisi kemiği, doğurganlık ritüelinden kalmış

Roma dönemine ait taş ocağı kuyusunda keşfedilen köpek penisi kemiğinin alt yüzeyinde kırmızı aşıboyası var (Ellen Green)
Roma dönemine ait taş ocağı kuyusunda keşfedilen köpek penisi kemiğinin alt yüzeyinde kırmızı aşıboyası var (Ellen Green)

Birleşik Krallık'ın Surrey bölgesindeki Roma dönemine ait bir taş ocağı kuyusunda türünün ilk örneği olan, bir köpeğe ait boyanmış penis kemiği keşfedildi. Arkeologlar bu tarihi eserin, uzun zaman önce kaybolup giden bir doğurganlık ritüelinde kullanıldığından şüpheleniyor.

Surrey'nin Ewell bölgesindeki yaklaşık 4 metre derinliğindeki kireçtaşı kuyusu 2015'te bulunmuş ve MS 1. yüzyıldan kalma alanda o zamandan beri yapılan kazılarda, insan ve hayvanlara ait çok sayıda eski kemik ortaya çıkarılmıştı

Roma-Britanya dönemine ait kuyudan çıkarılan kalıntılar arasında domuz, at, inek, koyun ve köpek gibi 300 civarında evcilleştirilmiş hayvan var ve çoğunda herhangi bir kesme, yakma ya da hastalık izine rastlanmadı.

Araştırmacılar, Nescot kuyusu adı verilen kazı alanında bulunan köpeklerin avcılık veya çiftçilikte kullanılanların aksine çoğunlukla korgi gibi daha küçük evcil hayvan cinsleri olduğunu söylüyor.

Oxford Journal of Archaeology'de yayımlanan yeni bir çalışmada, kazı alanında bulunan ve "potansiyel olarak ayinsel önem" taşıdığından şüphelenilen boyalı bir köpek baculumu veya penis kemiği incelendi.

Çalışmanın tek yazarı olan arkeolog Ellen Green, köpek kemiğini boyamak için kırmızı aşıboyası kullanıldığını ancak bu rengi veren demir oksit mineralinin Nescot bölgesinde doğal bir şekilde bulunmadığını tespit etti.

Bu durum Dr. Green'i, kırmızı aşıboyasının özellikle seçildiğinden ve kemiğin boyandıktan sonra muhtemelen şans tılsımı olarak kuyunun içine atıldığından şüphelenmeye itti.

Arkeolog kuyuya atılan pek çok hayvanın çok genç olması nedeniyle ritüelin doğurganlıkla bağlantılı olabileceğinden de şüpheleniyor.

Kuyudaki insan ve hayvan kalıntılarından oluşan "eşsiz derleme" (ve Roma-Britanya dönemine ait bir kemik üzerinde kırmızı aşıboyası kullandığına dair kayıtlardaki ilk örnek) Dr. Green'in, bölgenin eski sakinlerinin ritüel aracılığıyla "doğurganlıkla kozmolojik bağlantılar" kurma arayışında olduğu sonucuna varmasına yol açtı.

Dr. Green, "Ritüel kuyularının doğurganlıkla ilişkili olduğu fikri yeni olmasa da bu araştırma, çok sayıda kanıttan yararlanarak bu fikri destekleyen ilk çalışmalardan biri" diyor.

Mevsimsellik ve kullanılan hayvanların doğum zamanları nedeniyle ritüel, yeni yaşam ve tarımsal döngü fikirleriyle bağlantılı olabilir.

Araştırmada "Bu durumda ölülerle dolu bir unsur, yeni yaşam ve yenilenmenin potansiyel bir sembolü haline geliyor ve Roma-Britanya inancının sürekli büyüyen dokusuna katkı sağlıyor" ifadeleri yer alıyor.

İnsan ve hayvanların, kullanılmayan taş ocağı kuyusunda yaklaşık yarım yüzyıl boyunca birikmesinin ardındaki nedenleri kesin bir şekilde bilmek imkansız olsa da kanıtlar; bereket, yeni yaşam ve tarımsal döngü fikirleriyle bağlantılı olduğunu destekliyor.

Independent Türkçe