Kraliçe Elizabeth anıtı, yapay zeka ve artırılmış gerçeklik içerebilir

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Kraliçe Elizabeth anıtı, yapay zeka ve artırılmış gerçeklik içerebilir

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Organizatörler, 2022'de hayatını kaybeden Kraliçe'nin anısına yapılacak yeni ulusal anıtın yapay zeka, artırılmış gerçeklik ya da diğer yeni teknolojileri içerebileceğini söylüyor.

Hükümet, Londra'nın merkezindeki St. James's Park'ta yer alacak kalıcı anıt için 23 milyon ila 46 milyon sterlin (1 ila 2 milyar TL) geçici inşaat bütçesi ayırdı.

Sanatçılar, mimarlar ve mühendisler son tasarım için yarışmaya davet ediliyor. Başvuranların kısa listesi baharda, kazanansa yazın açıklanacak.

Kraliçe II. Elizabeth'i Anma Komitesi üyeleri, Times'ın The Royals adlı podcast'ine anıtın illa da geleneksel olmayabileceğini söyledi.

Diana Ödülü'nün başkan yardımcısı Alex Holmes şöyle konuştu:

Hiçbir şey ihtimal dışı değil. Komite olarak, dijitalin [ülkenin] bazı cazibe merkezlerinde nasıl devrim yarattığını araştırıyoruz ve bu ister yapay zeka ister artırılmış gerçeklik olsun, bundan gerçekten etkileniyoruz.

Kraliçe'nin eski özel sekreteri Lord Janvrin'in başkanlığındaki komite, Britanya tarihindeki en uzun saltanat döneminin nasıl anılacağı hakkında kamuoyunun görüşlerini alıyor. Kazanan tasarımın dijital bir unsur içermesine yönelik öneriler gençlerden oluşan odak gruplarından çıktı.

Lordlar Kamarası'nın eski lideri Barones Amos şöyle konuştu:

Bu konuda kuralcı olmak istemiyoruz. Belirlediğimiz bir dizi yönerge ve prensip var. Daha sonra da sanatçılardan, tasarımcılardan en iyi fikirleri bulmalarını bekliyoruz. Güzel, bu mirası anlatan ama aynı zamanda geleceğe de uygun bir anıt istiyoruz.

Komite planları hükümet, Kral ve kraliyet ailesinin diğer üst düzey üyeleriyle değerlendirecek.

Tasarım ekiplerinin ilgi beyanlarını sunmak için 20 Ocak'a kadar süresi var.

Barones Amos şunları söyledi:

Ayrılan bütçeyi en verimli şekilde kullanmak en büyük önceliğimiz. Finans ve paranın kolayca bölücü bir mesele haline gelebileceğini biliyoruz ve böyle olmasını istemiyoruz.

Komitede yer alan tarihçi ve Landmark Trust direktörü Anna Keay, bütçenin çok fazla olduğunu kabul etti ancak ekledi:

Kimsenin, ucuza mal edilmiş ve nihayetinde yine de maliyeti yüksek hem de hayal kırıklığı yaratacak bir proje için bize teşekkür edeceğini sanmıyorum.

Komite nihai tasarımı Kraliçe'nin 100. doğum günü olan 21 Nisan 2026'da açıklamayı planlıyor.

Independent Türkçe



2 bin yıllık köpek penisi kemiği, doğurganlık ritüelinden kalmış

Roma dönemine ait taş ocağı kuyusunda keşfedilen köpek penisi kemiğinin alt yüzeyinde kırmızı aşıboyası var (Ellen Green)
Roma dönemine ait taş ocağı kuyusunda keşfedilen köpek penisi kemiğinin alt yüzeyinde kırmızı aşıboyası var (Ellen Green)
TT

2 bin yıllık köpek penisi kemiği, doğurganlık ritüelinden kalmış

Roma dönemine ait taş ocağı kuyusunda keşfedilen köpek penisi kemiğinin alt yüzeyinde kırmızı aşıboyası var (Ellen Green)
Roma dönemine ait taş ocağı kuyusunda keşfedilen köpek penisi kemiğinin alt yüzeyinde kırmızı aşıboyası var (Ellen Green)

Birleşik Krallık'ın Surrey bölgesindeki Roma dönemine ait bir taş ocağı kuyusunda türünün ilk örneği olan, bir köpeğe ait boyanmış penis kemiği keşfedildi. Arkeologlar bu tarihi eserin, uzun zaman önce kaybolup giden bir doğurganlık ritüelinde kullanıldığından şüpheleniyor.

Surrey'nin Ewell bölgesindeki yaklaşık 4 metre derinliğindeki kireçtaşı kuyusu 2015'te bulunmuş ve MS 1. yüzyıldan kalma alanda o zamandan beri yapılan kazılarda, insan ve hayvanlara ait çok sayıda eski kemik ortaya çıkarılmıştı

Roma-Britanya dönemine ait kuyudan çıkarılan kalıntılar arasında domuz, at, inek, koyun ve köpek gibi 300 civarında evcilleştirilmiş hayvan var ve çoğunda herhangi bir kesme, yakma ya da hastalık izine rastlanmadı.

Araştırmacılar, Nescot kuyusu adı verilen kazı alanında bulunan köpeklerin avcılık veya çiftçilikte kullanılanların aksine çoğunlukla korgi gibi daha küçük evcil hayvan cinsleri olduğunu söylüyor.

Oxford Journal of Archaeology'de yayımlanan yeni bir çalışmada, kazı alanında bulunan ve "potansiyel olarak ayinsel önem" taşıdığından şüphelenilen boyalı bir köpek baculumu veya penis kemiği incelendi.

Çalışmanın tek yazarı olan arkeolog Ellen Green, köpek kemiğini boyamak için kırmızı aşıboyası kullanıldığını ancak bu rengi veren demir oksit mineralinin Nescot bölgesinde doğal bir şekilde bulunmadığını tespit etti.

Bu durum Dr. Green'i, kırmızı aşıboyasının özellikle seçildiğinden ve kemiğin boyandıktan sonra muhtemelen şans tılsımı olarak kuyunun içine atıldığından şüphelenmeye itti.

Arkeolog kuyuya atılan pek çok hayvanın çok genç olması nedeniyle ritüelin doğurganlıkla bağlantılı olabileceğinden de şüpheleniyor.

Kuyudaki insan ve hayvan kalıntılarından oluşan "eşsiz derleme" (ve Roma-Britanya dönemine ait bir kemik üzerinde kırmızı aşıboyası kullandığına dair kayıtlardaki ilk örnek) Dr. Green'in, bölgenin eski sakinlerinin ritüel aracılığıyla "doğurganlıkla kozmolojik bağlantılar" kurma arayışında olduğu sonucuna varmasına yol açtı.

Dr. Green, "Ritüel kuyularının doğurganlıkla ilişkili olduğu fikri yeni olmasa da bu araştırma, çok sayıda kanıttan yararlanarak bu fikri destekleyen ilk çalışmalardan biri" diyor.

Mevsimsellik ve kullanılan hayvanların doğum zamanları nedeniyle ritüel, yeni yaşam ve tarımsal döngü fikirleriyle bağlantılı olabilir.

Araştırmada "Bu durumda ölülerle dolu bir unsur, yeni yaşam ve yenilenmenin potansiyel bir sembolü haline geliyor ve Roma-Britanya inancının sürekli büyüyen dokusuna katkı sağlıyor" ifadeleri yer alıyor.

İnsan ve hayvanların, kullanılmayan taş ocağı kuyusunda yaklaşık yarım yüzyıl boyunca birikmesinin ardındaki nedenleri kesin bir şekilde bilmek imkansız olsa da kanıtlar; bereket, yeni yaşam ve tarımsal döngü fikirleriyle bağlantılı olduğunu destekliyor.

Independent Türkçe