Covid'den sonra dünya yeni bir pandemiye hazır mı?

Koronavirüs pandemisi son olmayacak. (Reuters)
Koronavirüs pandemisi son olmayacak. (Reuters)
TT

Covid'den sonra dünya yeni bir pandemiye hazır mı?

Koronavirüs pandemisi son olmayacak. (Reuters)
Koronavirüs pandemisi son olmayacak. (Reuters)

İngiliz The Guardian gazetesi, yıllar önce Koronavirüs pandemisine maruz kalan dünya ülkelerinin yeni bir pandemiye karşı hazır olup olmadıklarını sorguladı.

Beş yıl önce dünya, Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve Covid-19 olarak bilinen gizemli grip benzeri bir hastalığın ilk raporlarını duydu.

Ardından gelen pandemi 14 milyondan fazla insanın ölümüne yol açtı, dünya çapında yaklaşık 400 milyon insanı uzun süre enfekte etti ve küresel ekonomiyi sarstı. Dünya liderleri başka bir pandemi için sorunun ‘Ya olursa?’ değil, ‘Ne zaman?’ olduğunu fark ettiler. Küresel sağlık sistemlerini güçlendirmek için birlikte çalışma sözü verdiler, ancak daha fazla küresel halk sağlığı tehdidi ve acil durum tespit edilmesine rağmen müzakereler 2024 yılında durdu.

Şarku’l Avsat’ın The Guardian’dan aktardığına göre, 2025 yılında yeni bir pandemi tehdidi ortaya çıkarsa, uzmanlar bunu bir öncekinden daha iyi idare edeceğimize ikna olmuş değil.

Tehditler neler?

Uzmanlar başka bir pandeminin kaçınılmaz olduğu konusunda hemfikir olsa da, ne olacağını, nerede olacağını ve ne zaman olacağını tahmin etmek imkansız.

Sık sık yeni sağlık tehditleri ortaya çıkıyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yetkilileri 2024 yılında Afrika'daki bir sıtma salgınını uluslararası halk sağlığı acil durumu ilan etti. Yıl sonunda uzman ekipler, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin ücra bir bölgesinde olası bir bilinmeyen hastalık salgınını araştırıyordu. Şu anda salgının sıtma ve yetersiz beslenmeyle şiddetlenen diğer hastalıklardan kaynaklandığına inanılıyor.

WHO Salgın ve Pandemi Hazırlığı ve Önleme Direktörü Maria Van Kerkhove, kuş gribi konusunda endişeli. Virüs insandan insana bulaşmıyor, ancak geçtiğimiz yıl insan enfeksiyonlarının sayısında artış yaşandı.

Kerkhove, özellikle influenzaya odaklanan uluslararası bir gözetim sistemi olsa da, ticaret ve tarım gibi insan ve hayvanların iç içe geçtiği sektörlerde gözetimin yeterince kapsamlı olmadığını belirtti.

Kerkhove, “Riskin doğru bir şekilde değerlendirilebilmesi, ülkelerin bu örnekleri tespit etmesine, sıralamasına ve paylaşma konusundaki şeffaflığına bağlıdır” dedi.

csdfvegrt
Koronavirüs pandemisi insanlığa hiçbir şeyin fiziksel ve ruhsal sağlıktan daha önemli olmadığını öğretti. (Reuters)

Koronavirüs pandemisi dünya çapında sağlık sistemlerini ‘gerçekten sarstı’ ve bunu diğer sağlık krizlerinin uzun bir listesi izledi.

Kerkhove, “Mevsimsel grip yayılmaya başladı. Kolera, depremler, seller, kızamık, dang humması yaşadık. Sağlık sistemleri bu yükün altında çöküyor, sağlık iş gücümüz küresel olarak ağır darbe aldı, birçoğu travma sonrası stres bozukluğundan mustarip. Pek çok kişi öldü” ifadelerini kullandı.

Kerkhove, tehdidin hızlı bir şekilde tespit edilmesi için uzmanlık, teknoloji ve veri sistemleri söz konusu olduğunda dünyanın hiç bu kadar iyi bir konumda olmadığını söyledi.

Kerkhove, dünyanın birçok ülkesinde genişletilmiş genomik dizileme kabiliyetleri, tıbbi oksijene erişimin iyileştirilmesi ve enfeksiyon önleme ve kontrolünün Koronavirüs pandemisinden sonra ‘gerçekten büyük kazanımlar’ olmaya devam ettiğini belirtti. Bu da dünyanın bir sonraki pandemiye hazır olup olmadığı sorusuna verdiği yanıtın ‘Hem evet hem hayır’ olduğu anlamına geliyor.

Kerkhove sözlerini şöyle sürdürdü: “Öte yandan savaş, iklim değişikliği, ekonomik ve siyasi krizler bağlamında Covid ve diğer hastalıklarla yaşadığımız zorluklar ve travma nedeniyle, başka bir pandemiyle başa çıkmaya hiç hazır olmadığımızı düşünüyorum. Dünya beni televizyonda bir sonraki krizin ufukta olduğunu söylerken duymak istemiyor. Halk sağlığı dünyası, sürekli bir hazırlık durumunda kalmak için çalışan ülkelerden ziyade, politik, finansal ve yatırım ilgisi için mücadele ediyor. Uzun vadeli çözüm, bu yatırım seviyesini doğru ayarlamak ve sistemin kırılgan olmadığından emin olmaktır.”

Pandemiye hazırlanmak için gerekli fonlar mevcut mu?

Ruanda Sağlık Bakanı Dr. Sabin Nsanzimana, 2024 yılında kendisini iki büyük salgınla uğraşırken buldu: Afrika'nın halk sağlığı acil durumu ve ülkesinde 66 Marburg virüsü vakası.

Nsanzimana, 2022 yılında yoksul ülkelerin yeni ortaya çıkan salgın tehditlerine karşı hazırlanmalarına yardımcı olmak üzere bir fon mekanizması olarak kurulan Pandemi Fonu'nun yönetim kurulunun eş başkanlığını yürütüyor.

Bir sonraki pandeminin 2025'te ortaya çıkması ihtimali üzerine uyarıda bulunan Nsanzimana, “Ne yazık ki dünya buna hazır değil. Covid halk sağlığı acil durumunun geçen yıl sona ermesinden bu yana, birçok siyasi lider dikkatlerini ve kaynaklarını başka zorluklara yöneltti. İhmal döngüsü dediğimiz, insanların bir pandeminin insan yaşamları ve ekonomiler için ne kadar maliyetli olduğunu unuttuğu ve derslerini dikkate almadığı bir döngü içine giriyoruz” ifadelerini kullandı.

Nsanzimana, Pandemi Fonu'nun ‘misyonunu yerine getirmek için acilen daha fazla kaynağa ihtiyacı olduğunu’ belirtti.

WHO 2022 yılında, gelecekteki uluslararası iş birliği için güçlü bir temel sağlayacak yeni bir pandemi anlaşması üzerinde müzakerelere başladı. Ancak görüşmeler 2024'teki yıllık Dünya Sağlık Asamblesi'nin ilk son tarihine kadar bir sonuca ulaşamadı ve müzakereciler şimdi bu yılki toplantı için bir son tarih belirlemeyi hedefliyor.

efrgt
Koronavirüs pandemisi pek çok algıyı ve alışkanlığı değiştirdi. (EPA)

Diğer yandan London School of Economics Sağlık Politikası Bölümü'nden Dr. Clare Wenham şunları söyledi: “Görüşmeler şu ana kadar ülkeler arasındaki güven sorununu daha da arttırdı. ‘Patojenlere erişim ve fayda paylaşımı’ konusunda bir anlaşma olmadığı gibi, yoksul ülkelerin gelecekteki bir pandemiye karşı, bu tedavilerin oluşturulmasına olanak tanıyacak numune ve verileri sağlamaları karşılığında tedavi ve aşılara erişebileceklerinin garantisi de yok.

Araştırmalar, Covid-19 salgını sırasında aşılara daha eşit erişimin bir milyondan fazla hayat kurtarabileceğini gösteriyor.

Wenham, “Hükümetler birbirlerinden çok uzakta ve kimse geri adım atmaya niyetli değil” ifadesini kullandı.

WHO'nun hükümetler arası müzakere organının eş başkanı Anne-Claire Amprou ise “Anlamlı bir pandemi anlaşmasına ihtiyacımız var” dedi.



Punk ve Emo fosiller bilim insanlarını heyecanlandırdı

Punk ferox (üstte) ve Emo vorticaudum, 430 milyon yıl önce okyanus tabanında yaşıyordu (Nature)
Punk ferox (üstte) ve Emo vorticaudum, 430 milyon yıl önce okyanus tabanında yaşıyordu (Nature)
TT

Punk ve Emo fosiller bilim insanlarını heyecanlandırdı

Punk ferox (üstte) ve Emo vorticaudum, 430 milyon yıl önce okyanus tabanında yaşıyordu (Nature)
Punk ferox (üstte) ve Emo vorticaudum, 430 milyon yıl önce okyanus tabanında yaşıyordu (Nature)

Punk ve Emo fosiller, yumuşakçaların geçmişi hakkında bilinenlere meydan okuyor.

Tür sayısı bakımından dünyanın en büyük hayvan şubelerinden biri olan yumuşakçalar, iki ana gruba ayrılıyor.

Bunlardan daha çok bilineni, salyangoz, istiridye ve ahtapot gibi hayvanları içeren conchifera grubu. Diğer grupsa zırhlı deniz salyangozlarını andıran aculifera ve solucanlara benzeyen hayvanları içeriyor. 

Aculifera grubu hakkında pek bilgi olmadığını söyleyen bilim insanları, Birleşik Krallık'ta iki yeni tür keşfederek bu hayvanların geçmişine ışık tuttu.

Araştırmacılar, 430 milyon önceye tarihlenen fosillere zarar vermemek adına kalıntıları barındıran kayayı kırıp açmadı.

Bunun yerine X ışını taramalarıyla taşın içindekilerin görüntülerini aldılar ve kayadan ince dilimler keserek her katmanın fotoğrafını çektiler. Ardından bu görüntüleri bir araya getirerek organizmaların üç boyutlu görüntülerini çıkardılar.

Bilim insanları, hayvanların üstünü kaplayan dikenlerin iki alternatif rock türüyle ilişkili saç modellerine benzemesinden dolayı bu iki yumuşakçaya Punk ve Emo takma isimlerini uygun gördü. 

Ancak daha sonra türlerin resmi isimleri olarak da bunların kalmasına karar verdiler: Punk ferox ve Emo vorticaudum.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (8 Ocak) yayımlanan makalenin ortak yazarı Dr. Mark Sutton, "Dikenler muhtemelen çoğunlukla koruyucu bir amaç taşıyor" diyor.

Diğer yandan bu deniz canlılarının, vücutlarında biriken kalsiyumdan kurtulmak için de dikenler çıkarmış olabileceğini düşünüyor. 

Araştırmacılar Punk'ın nasıl hareket ettiğinden emin değil ancak Emo'ya ait bir örnekte hayvanın katlanmış bir pozisyonda durması, tırtıllar gibi yavaşça ilerlediğini düşündürüyor. 

Imperial College London'dan Dr. Sutton ayrıca Emo'nun arka kısmında aşağıya doğru bakan dikenler olduğunu söylüyor. Bu dikenler hayvanın okyanus tabanında daha rahat hareket etmesini sağlamış olabilir.

Oxford Üniversitesi'nden Luke Parry, yer almadığı çalışma hakkında "Bu isimleri gerçekten çok sevdim ve bu dikenli yumuşakçalar için kesinlikle uygunlar" diyerek ekliyor: 

Yumuşak dokuların bu şekilde korunduğu yumuşakça fosilleri son derece nadir ve bu yüzden bu alışılmadık eski hayvanların neye benzediğini üç boyutlu görmek muhteşem.

Bilim insanları, Punk ve Emo'nun dikenleri sayesinde diğer aculifera grubu yumuşakçalarından ayrıldığını söylüyor. 

Smithsonian Enstitüsü Ulusal Doğa Tarihi Müzesi'nden Dr. Stewart Edie, ikilinin tuhaf görüntüsünün, yumuşakçaların evrimine dair yaygın kanıya darbe vurduğunu ifade ediyor.

Çalışmada yer almayan Dr. Edie, salyangoz ve istiridyeleri içeren grubun evrimsel yolculukta önde gittiğinin ve aculiferanın çok daha az çeşitliliğe sahip olduğunun varsayıldığını belirtiyor.

Ancak Punk ve Emo, bu grubun sanılandan çok daha geniş bir çeşitliliğe sahip olduğunu gösteriyor. 

Yeni çalışma ayrıca bu hayvanların soyundan gelenlerin neden bugünkü yumuşakçaların çok küçük bir bölümünü oluşturduğu sorusunu da gündeme getiriyor.

Dr. Sutton, "Bu bize yumuşakçalar ortaya çıkmaya başladığında gerçekten etrafta olan şeylere dair neredeyse eşi benzeri görülmemiş bir pencere açıyor" diyerek ekliyor: 

En önemli hayvan gruplarından birinin ilk zamanlarında neler olup bittiğine dair biraz tuhaf, beklenmedik, net bir görüş sunuyor.

Independent Türkçe, New Scientist, New York Times, Nature